Şair (D. 25 Temmuz 1918, Tarsus / İçel - Ö. 28
Ekim 1988, Ankara). Adana Ziraat Lisesini bitirdikten (1935) sonra, Ziraat
Bankası Buğday Servisi analiz memuru olarak çalışmaya (1936) başladı. Toprak
Mahsulleri Ofisi kurulunca, aynı görevle oraya geçti. 1957’de afyon eksperi
oldu. Arkasından, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünde Afyon Müdürlüğü
Takip ve Kaçakçılık Şubesi raportörlüğüne atandı. Çeşitli illerde çalıştı ve
Toprak Mahsulleri Ofisi merkez teşkilatında Afyon Şubesi şefi oldu. Bu
kuruluşta kırk dört yıl çalıştıktan sonra emekliye ayrıldı.
Hasan Şimşek’in şiirleri 1936 yılından sonra,
başta Varlık dergisi olmak üzere, Ofis Dergisi gibi çeşitli dergilerde yayımlandı. Son
şiirleri Yazın Dergisi’nde çıkmıştı. Dergilerde yayımlanmış ya da
yayımlanmamış ve kitaplarına girmeyen şiirleri kitaplarındakilerden fazladır.
Hasan Şimşek’in adı ve şiiri döneminin edebiyat dünyasının dışına pek fazla
çıkmamakla birlikte; Türkçeye hizmet etmiş, sanattan başka kaygı duymamış,
demokrat düşünceli bir şairdi. Şiirlerinde daha çok memleket sevgisi, yalnızlık
ve aşk konularını işledi. Tek sözcüklü ya da üç, dört heceli dizelerle kurduğu
şiirler ve kadın konusundaki cesur söylemi ile dikkat çekmişti. Hakkında;
“Hasan yoldaşın olmazsa olmasın
Yalnızım diye hayıflanıyorsan
Eğilmesin üstüne gökyüzü
masmavi
Bir anne şefkatine müsavi”
dörtlüğünü yazan Cahit Sıtkı Tarancı’dan
etkilendiği söylendi. Ancak, Cumhuriyet döneminin şiiri kendine özgü imgelerle
kurmayı başarmış şairlerinden biriydi.
“Türk şiirinin geleneksel biçimlerini, kendi
sesiyle yenileştiren Hasan Şimşek, beşli heceyle yazdığı bir şiirde,
kaynaklarının ipucunu da veriyor: Halk türküleri. Bizce, halkı ve yurdu, onun
şiirlerinin bezekleridir. (...) Şiirin bir ses, bir nağme, bir yapı sorunu olduğuna
inandığından, Türkçenin tüm olanaklarını kullanmıştır. Enver Gökçe’nin yıllar
sonra başarıyla uyguladığı (Panzerler Üstümüze Kalkar’da) tek sözcüklü
dizeleri, Hasan Şimşek kullanmıştır önce. Hasan Şimşek, Türkçenin tüm ölçü
olanaklarını kullanmıştır. Tek heceli sözcüklerle dizeler kurmuştur. Üç heceli,
dört heceli denemelere girişmiştir. Onun en arı şiirleri, belki de bunlardır.”
(Vecihi Timuroğlu)
ESERLERİ (Şiir):
Gece Gündüz (1954), Beyaza Duran (1963).
KAYNAK: Ceyhun Atıf Kansu (Varlık, 1.8.1967),
Sabahattin Teoman (Varlık, Ocak 1970), Mehmet Kaplan / Cumhuriyet Devri Türk
Şiiri (1973, s. 431-435), TDE Ansiklopedisi (c. 8, 1976-98), Seyit Kemal
Karaalioğlu / Resimli Türk Edebiyatçılar Sözlüğü (1982), Vecihi Timuroğlu /
Hasan Şimşek: Şiire İnsana Doğaya ve Sevdaya Saygılı Çiçeğe Duran Bir Şair
(Yazınımızdan Portreler, 1991), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler
Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6.
bas. 1999), Mehmet Hengirmen (2000 Yılında Türk Şiiri Antolojisi, 2000), TBE
Ansiklopedisi (2001), İhsan
Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları
Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
İçimde oğul
arısı bir umut
Dünden bugüne
çıkıyorum
Sürülmüş
toprakta buğdayca rahat.
Sonsuzluğu ve
seni duyuyorum ekmek kokuşunca
Korkunç sıcak
oluyor şehvetim ellerimde
İkiye bölüyorum
zamanı ortasından
Var olduğumdan
ötürü acıkıyorum
Dur, diyorum
duruyor aklığında adar
Genişliğinde açı
ve rüzgâr.
Bilinenden
soruyorum bilinmiyeni
Koşarak, düşe
kalka sana geliyorum
Geçmişle gelecek
arasından...
(Beyaza Duran, 1952)
Gözümü açar
açmaz gelir
“Günaydın” der,
“ne haber?”
— İyilik
sağlık, derim ya
Bilmem neyin
nesidir?
Belki bir
kanad,
Belki de çisil
çisil yağmur sesidir!
Bir şey ki her
sabah alnıma değer
Yüzüme
saçlarıma ellerime.
Sonra günboyu
saat saat
Su serper
yüreğime,
Soluğumu
yeniler.
Bir şey ki her
sabah ve ikide bir
Fısıldar kulağıma
“Unutma” der.
“Unutma!”
“Yaşamı sevmek
Tanrıyı sevmektir.”
(Beyaza Duran, 1952)