19.
Yüzyıl Osmanlı dönemi Diyarbekir
valilerinden. (D. ? - Ö. 1810). Aslen Zihneli olup Yeniçeri Ocağı’ndan yetişerek Yeniçeri Ağası ve kapıbaşı
oldu. Serveti olmakla birlikte ordu defterdarı ve “kila’t amiri” olarak görev yaptı.
Sonra Sürre Emini oldu, Mayıs 1788’de kendisine vezirlik verilerek İsakçı Muhafızı,
sonra İsmail Seraskeri yapıldı. Savaşlarda bulundu, Ruslara esir düştü. 1787’de kendisine vezirlik rütbesi
verildi. 1788’de Rusçuk Muhafızı ve 1790’da Pazarcık ve Bender Muhafızı oldu. 1795/96’da Kocaeli Mutasarrıfı olarak Hakkı
Paşa maiyetine memur edildi, ardından vezirliği kaldırıldı. Haziran-Temmuz
1798’de iade edilerek Boğaz Muhafızı, Halep
Valisi, Edirne Valisi ve Kasım’da
buna ilaveten Rumeli Beylerbeyi olup Nisan 1799’da Edirne’den ayrıldı. 1804’te Diyarbakır valisi olmuşsa
da 1805’te görevden alınmıştır.
Hasan
Paşa’nın valiliği zamanında Diyarbakır’da birçok kişi haksız yere öldürülmüş, kurulan özel
birlikle halka özel yerlerde işkence ve zulüm yapılmıştır. Diyarbakır valiliği
yapanlar içinde, halkın sivil itaatsizlik yaparak şikâyet etmesi üzerine,
görevden alınan ilk validir. 1810 yılında ölmüştü.
KAYNAK: M. Süreyya / Sicill-i
Osmanî (C. II, s.162, 1996), Abulgani Bulduk / Diyarbekir’in Acemlerden Fethini
Müteakip Gelen Valilerin Terâcim-i Hallerini Mübeyyin Tarihçe (s.273), Şevket Beysanoğlu / Anıtlarıyla ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi (1992).
Hasan Paşa Hanı, Osmanlılar
zamanında Diyarbakır'da valilik yapmış olan Sokullu'nun oğlu Vezirzade Hasan
Paşa tarafından 1574–1575 yıllarında yaptırılmıştır. Han'ın doğusu, güneyi ve
giriş kapısının üzerinde olmak üzere 3 yerde, hanın ne zaman ve kim tarafından
yaptırıldığına ilişkin bilgilerin yer aldığı kitabeler bulunmaktadır. Hasan
Paşa Diyarbakır'da ilk olarak kuyumcular için bir çarşı yaptırmıştır. Daha
sonra Ulu camiye doğru bir kol uzatarak Ketenciler adıyla bilinen ancak
günümüze ulaşamamış çarşıyı yaptırmıştır. Bu iki çarşıyı yeterli görmeyen Hasan
Paşa, bu işler için bir han yaptırmıştır (Beysanoğlu, 1987). Bu han, tarihi
kentin kuzey kapısı ile güney kapısı arasındaki Gazi caddesi üzerinde yer
alırken, karşısında kentin en büyük camisi olan Ulu Cami bulunmaktadır. 1613'de
buraya gelen Polonyalı Simeon, Hasan Paşa Hanından bahsederken “Hasan Paşa
Hanı'na indik. Çok büyük bir bina olan bu hanın, 500 at barındırabilen iki
büyük ahırı, renkli demir parmaklıkla çevrilmiş çok güzel bir havuzu, üç kat
üzerinde birçok odaları vardı” demektedir (İslam Ansiklopedisi, 1994). Yine
daha sonraki tarihlerde Diyarbakır'a gelen Evliya Çelebi (1654-1655), İnciciyan
(1804) ve J. S. Buckingam (1815) Hasan Paşa Hanından önemle bahsetmişlerdir.
Bunlardan Buckingam'm 1815 yılı için verdiği bilgiler arasında hububat
piyasasının burada toplandığı hakkındaki kaydı, XIX. yüzyılda da bu hanın büyük
bir öneme sahip olduğunu göstermektedir.
Hasan Paşa hanı, dikdörtgen bir
avluya, bu avluya bakan revaklara ve ayrıca doğu, güney ve batı yönlerinden
girilebilecek taç kapılara sahiptir. Yapı, siyah bazalt taşla beraber beyaz
kalker taşının beraber kullanılmasıyla yapılmıştır. Deliller hanından sonra
Diyarbakır’daki ikinci büyük handır. Bu hanın güney ve batı kapılarında tarihi
iki yazıt bulunmaktadır. Hanın batı cephesi, altı beşik tonozlu dükkanlarla üst
katında taşan iki süslü pencereyle dışarı açılan orta kısmı, yapının genel
çizgilerini tamamlamaktadır. Hanın köşelerinde başlıklı sütuncuklar, üzerinde
boşaltma kemerleri ve köşelerde rastlayan pencerelerde mukarnaslı başlıklar yer
almıştır.
İki renkli bazalt ve kalker
taşının beraber kullanılması ve kalker taşının yatay olarak yerleştirilmesi,
yapıyı olduğundan da uzun göstermektedir. Yapıyı en üstte taş konsolların
üzerine oturmuş bir silme sınırlamakta ve arkasında han odalarının kubbeleri
görülmektedir. Yapının batı kapısı Gazi Caddesine açılmakta, avluya doğru
genişlemektedir. Basık kemerli bir kapıdan geçildikten sonra beşik tonozlu bir
kısım gelmekte ve buradan avluya ulaşılmaktadır. Girişin solundaki (batı
kanadı) ve karşısındaki (doğu kanadı) merdivenler üst katla bağlantıyı
sağlamaktadır. Avlunun ortasında altı sütuna oturmuş üstü kubbeli bir şadırvan
yer almaktadır. Alt kat odaları sivri kemerli revaklarla avluya açılmaktadır.
Üst katta avluya doğru taşan konsollar yer alırken, üst kattaki odaların önünde
de revaklı geçişler bulunmaktadır. Odalar, bir kapı ve pencereyle bu revaklı
geçişe açılmaktadır.
Hasan Paşa hanının bodrumunda,
gelen kervanların hayvanlarını barındıracak ahır kısmı bulunmaktadır. Bugün,
Hasan Paşa Hanının restorasyonunun yapılarak, hanın tüm katlarıyla ticari
fonksiyona yönelik kullanıldığı görülmektedir.
Prof. Dr. ZÜLKÜF GÜNELİ - Yrd.
Doç. Dr. D. TÜRKÂN KEJANLI