Hasan Efe

Karikatürist, Öykü Yazarı, Yazar

Doğum
02 Temmuz, 1957
Eğitim
Bursa Eğitim Enstitüsü, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Burç

Öykü yazarı, karikatürcü. 2 Temmuz 1957, Alaşehir / Manisa doğumlu. Alaşehir Beş Eylül İlkokulu, Alaşehir Ortaokulu, Alaşehir Lisesi bitirdikten sonra yükseköğrenimini Bursa Eğitim Enstitüsü ve Anadolu Üniversitesi AÖF Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde tamamladı. Efe, 1993’te Almanya’ya gitti, beş yıl Münih’te kaldı, Asam Gymnasium’da sanat ve edebiyat dersleri verdi (1993-98).

1979’dan beri Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği, 1980’li yılların başından beri de karikatür sanatçılığı yapmaktadır. 1993-98 arası da yine Münih’te karikatür öğretmenliği yaptı. Edebiyatçılar Derneği ve Karikatürcüler Derneği üyesidir.

Hasan Efe, ayrıca Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi), Aile Danışmanlığı Eğitimi (Kâtip Çelebi Üniversitesi- İzmir) ve Hipnoz (Psikoaktif -İzmir) eğitimi aldı. Bir Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde süreli olarak çalıştı. Halen Psikolojik Danışman, Aile Danışmanı ve Hipnoterapist olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Hasan Efe’nin edebiyat hayatı 1980’deki yazı çalışmalarıyla başladı, ilk yazısı Yazko Edebiyat’ta (1982) yayımlandı. Daha sonraki yazı ve karikatürleri Yazko Edebiyat, Sanat Rehberi, Yeni Biçem, Gezgin, Eylül, Fayton, İzmir İzmir, Damar, Düşlem, Pencere, Kıyı, Bahçe, E, Dize, Edebiyat Gündemi, Varlık, Milliyet Sanat, Sanat-Edebiyat ’81, 4 Mevsim, Dama, Akatalpa dergilerinde yer aldı. Almanya’da Karikatür Asam adlı dergiyi 32 sayı çıkardı. Almanya’nın Ulm kentinde arkadaşlarıyla Avrupa’nın ilk Türkçe mizah dergisi olan Gülü Gülü’yü çıkardılar.

Daha sonra yine aynı kentte çıkan Hallo dergisinde çizdi. Yazılarının yanı sıra, karikatürle de uğraşan Efe, yalnızca karikatür çizmekle kalmadı, bu alanda da inceleme, araştırma ve deneme yazıları yazdı. Bunlar Almanya ve Türkiye’deki çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlandı. Karikatür alanında ulusal ve uluslararası ödüller aldı. Daha çok şiir çözümlemeleri ve deneme türü üzerinde yoğunlaşan Efe, edebiyat dergilerinde düzenli olarak deneme yazmaktadır. Bunun dışında yurtiçi ve yurtdışındaki izlenimlerini de gezi türüyle kaleme aldı ve yayımladı. Almanya’da iken 1995’te (Sultan Güler’le) Tarhana adlı bir dergi çıkardı.

 

ESERLERİ:

 

Öykü: Camlı Göl (2000).

Diğer: Mecaz, Söz Sanatları ve Karikatür (2004), Karikatürler (2004), Günümüz Şairlerinden Şiir Çözümlemeleri (2004), Karikatür ve Eğitim - Karikatür Sanatının Eğitimdeki İşlevi (2005), Karikatürü Düşündüren İnsan (2013), Mavi'nin Külleri (2015), Psikohipnoterapi Danışan Öyküleri - Zihin Eğitimi (2017).

 

KAYNAKÇA: İzmir İzmir dergisi (sayı: 26, Kasım-Aralık 2000),  Orhan Demircioğlu / Sarıgöl gazetesi (sayı: 34, Ekim 2000), Taka Karadeniz gazetesi (sayı: 902, 10 Aralık 2000), Eyüp Sağesen / Bir Eleştirinin Eleştirisi (Damar, sayı: 119, Şubat 2001), Özgür Kocaeli gazetesi Pazar eki (11.2.2001), Fatma Bilkay / Camlı Gölü İzlemek (Bahçe, sayı: 28, Mart-Nisan 2002), www.anafilya.org (2.2.2003), haberx.com (29 Ocak 2004, 13:09), Haber Ekspres (8 Şubat 2004), Zuhal Gül / Şiirin Derinliğinde Bir Kitap: Günümüz Şairlerinden Şiir Çözümlemeleri ve Hasan Efe (İzmir İzmir dergisi, sayı: 50, Kasım-Aralık 2004), Kıyı dergisi, Haber Ekspres (8.2.2004), Dinçer Sezgin / Bir kitap: Camlı Göl (Radikal gazetesi), Hüseyin Su – Ömer Lekesiz / Öykücüler ve Öykü Kitapları (Heceöykü, Şubat-Mart 2005), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, 2007).

 

 

PSİKOHİPNOTERAPİ DANIŞAN ÖYKÜLERİ KİTABI İLE İLGİLİ MERAK EDİLENLER

PSİKOHİPNOTERAPİ DANIŞAN ÖYKÜLERİ KİTABI İLE İLGİLİ MERAK EDİLENLER

 

HALİL ŞAHAN SORDU HASAN EFE YANITLADI

 

 

Henüz raflarda ve internet sitelerindeki dağıtımlarda yerini alan Psikohipnoterapi Danışan Öyküleri – Zihin Eğitimi Hasan Efe’nin yeni kitabı. Aslında farklı bir yapıt demek daha yerinde olur kanısındayım. Çünkü kapakta her ne kadar “öykü” kavramı yer alsa da kitap sağaltım süreçlerini ortaya koyuyor.

İlkin okurun algısı, öykülerle zihin eğitimi nasıl olur? Sorusuna takılsa da kitabı açıp sayfalar arasına girdiğinizde başka bir gerçeklikle karşılaşıyorsunuz.

Bunu açmak için Sayın Hasan Efe ile konuştuk ve sorularımızı yanıtlamasını istedik.

 

Zihin Eğitimi kitabı

 

 

Halil Şahan:  Sayın Hasan Efe, “Zihin Eğitimi” adlı kitabınız benim son yıllarda okuduğum en ilginç, en sürükleyici kitap oldu. Başladım ve elimden bırakamadım. Oysa “Zihin Eğitimi” öykü ya da roman değildi. Değildi, ama bunlarla ilgili alabildiğine zengin malzemelerle yüklüydü. Ne dersin? Yanılıyor muyum?

 

Hasan Efe: Değerli Halil Ağabey, Psikohipnoterapi Danışan Öyküleri sizin de belirttiğiniz gibi bir Zihin Eğitimi kitabı. Bu vurgu kitabın başında da yer alıyor. Reel Öyküler, insan odaklı; insanın kendisi.

 

Bu bir yazın kitabı değil.

 

Sağaltıma yönelik zihin eğitimi. Bireyin ortaya koyduğu sorunları bir danışman olarak dinlersiniz. Sonra bunların nasıl çözümleneceği konusunda kendi mesleki alanınızla ilgili bir senteze varırsınız. Burada benim yaptığım psikolojik danışman ve hipnoterapist olarak danışanın bu sorunlarını hafifletmek ve/veya ortadan kaldırmak.

Bunun için gerekli zihinsel eğitimi verirsiniz. Bir başka deyişle onun zihnini eğitirsiniz.

Siz bir danışman olarak ona yol gösterirsiniz

 

Halil Şahan: Burada söz ettiğiniz nasıl bir eğitim?

 

Hasan Efe: Zihin eğitimi derken onun, yani danışanın var olan önceki olumsuz algılarını, davranış ve düşüncelerini yenileriyle değiştirirsiniz. Yerine daha olumlu ve sağlıklı olanlarını koyarsınız. Bunu da danışan kendisi yapar. Siz bir danışman olarak ona yol gösterirsiniz.

 

HŞ: Danışanın yaşam yoluna bir ışık tutmak diyebilir miyiz?

 

HE: Evet bir ışık tutarsınız. Danışan da bu ışıkta önünü görür ve yaşamında yeni bir sayfa açar.

 

HŞ: Bir başka insan olur diyebilir miyiz?

 

HE: Evet danışanın önceki yaşamı geride kalmıştır. O, dediğiniz gibi yeni bir insan olarak daha güzel bir yaşama adımını atmıştır artık.

 

 HŞ: Sen aslında bir yazıncısın. Gerçi çizerliğin de var, ama özellikle son yıllarda şiir eleştirisinde çok özgün çalışmalar yaptın. Bu psikohipnoterapistlik nereden çıktı Sevgili Hasan Efe? Seni yıllardır tanıyorum, eskiden de var mıydı böyle bir uğraşın?

 

 

 

HE: Sorunuzun yanıtını sondan başlayarak vereyim isterseniz. Eskiden böyle bir uğraşım yoktu. İkinci meslek olarak başladığım pisikolojik danışmanlık eğitimini Ankara Üniversitesinde aldım. Sonrasında aile danışmanlığı (Katip Çelebi Üni.) ve hipnoterapi eğitimlerini bunun üzerine kattım. Bu yöntemlerin birlikte kullanılmasıyla alan genişledi. Sorunlara farklı çözüm yolları bulmada oldukça etkili oldu, diyebilirim. 

Seksenli yılların başından beri sürdürdüğüm yazın çalışmalarımla psikohipnoterapiyi iç içe koydum. Bir başka deyişle psikohipnoterapide edebiyatın olanaklarını kullandım. Böylece edebiyat ve terapi arasında yolculuklar başladı.

 Psikohipnoterapinin bir özelliği olarak, bu çalışma aşamalarında danışanı seanslarda imajinasyona sokuyorsunuz. Burada ona güzel bir doğanın betimlemesini verdiğinizde danışan bunu zihninde canlandırıp farklı bir dünyanın içine girer. Böylece psikohipnoterapi eğitiminde yazının olanaklarından da yararlanmış olursunuz.

Sorunuzun başındaki ilk cümle de yanıtlanmış oldu sanırım.  

 

HŞ: Evet evet, şiir zaten bir imge sanatı değil midir?

 

HE: İmgeyi seansta reel yaşama sokuyorsunuz. Danışan bunu gerçekleştirebildiğinde zihin yapısında değişimler oluyor.

 

HŞ: Peki bu ölçülebilir bir şey mi?

 

HE: Yani bunun bilimsel bir yöntem olup olmadığını mı soruyorsunuz?

 

HŞ: Var mı böyle bir çalışma?

 

HE: Evet. Bazı üniversitelerde eğitimi de var. Danışan imajinasyona girdiğinde beyindeki frontal loblarda değişim görülüyor. EEG ve son yıllardaki üç boyutlu görüntüleme teknikleri bunu ortaya koyuyor.

Farklı yöntemlerden yararlanıyoruz

 

HŞ: Psikohipnoterapiye bir hipnoz diyebilir miyiz?

 

HE: Hayır, hipnoz ayrı bir şey. Psikohipnoterapinin içine hipnozu da koyuyoruz. Fakat ufak bir parça. Farklı yöntemlerden yararlanıyoruz.

 

HŞ:  O zaman psikohipnoterapi başka bir şey.

 

HE: Evet, psikohipnoterapide bireyin yani danışanın psikolojik durumunu öne çıkarıyorsunuz. Hipnoz yapmak terapi yapmak değildir. Sahne ve gösteri hipnozunun ise psikohipnoterapi ile hiç ilişkisi yoktur. 

Bu tür çalışmalar Türkiye’de yaygınlaşarak ilerliyor

 

HŞ: İlginç! Biz hipnozu uyutma sanıyorduk.

 

HE: Değerli Halil Ağabey, halk arasında algı yine öyle. İrade dışı uyutulmak sanılıyor. Oysa kimseye kendi isteği dışında bir şey yaptırılamaz. Hipnoz da dahil.

Yüz yıllardır bilinen bu psikohipnoterapi sağaltımı amacından saptırılıyor. Zaten kitabın yazılma nedenlerinden biri de bu. Biz bunun farkına henüz varıyoruz. Bu tür çalışmalar Türkiye’de yaygınlaşarak ilerliyor.

 

HŞ: Kitabında yanlış saymadıysam, 17 gerçek olayı anlatıyorsun, elbette danışanların gerçek kimliklerini saklayarak. Bu 17 kişi, kitaba alınırken belli bir yöntemle mi seçildi? Ölçüt neydi?

 

 

 

HE: Belirttiğiniz gibi kitapta 17 gerçek öykü yani danışan vakası var. Bunların belli sırası yok. Mümkün olduğunca farklı vakalardan örneklemeler verilmeye çalışıldı. Ya da aynı sorunlardan söz ediliyor gibi görünen olaylarda da her danışanın özelinde, ne kadar farklı şeyler yaşanabildiğini göstermek istedim. Okur psikohipnoterapi seanslarının aşamalarını görerek kendi sorunlarının çözümünde de zihinsel bir yol bulabilir, bulamasa bile çözümsüz olmadığını fark etsin diye.

O anda içinde yaşadığı duygu durumunu ve bedenindeki psikomotor değişimleri vermekti

 

HŞ: Kitabın ilk ve son öykülerini bütünüyle danışanların ağzından veriyorsun. Gerçi öteki öykülerde de danışan anlatımı var, ama onlar yazarın gözetiminde. Bu ilk ve son öyküleri danışanların ağzından vermenin özel bir nedeni olmalı; nedir o?

 

HE: Özellikle o vakaların, danışanların kendi ağızlarından anlatılmasının bir nedeni yok ancak okur açısından bu deneyimi yaşamış danışanların kendi bakış açıları ve kendi cümleleriyle kitapta yer almasını istedim. Çünkü kişilerin kendi duyguları ve yaşadıkları sürecin kendi anlatımlarından, daha ayrıntılı aktarılması söz konusuydu.  Başka bir amaç da, bir sürecin farklı zamanlarda nasıl işlediğini danışanın(danışanların) hissettiklerini, yaşamının önceki ile sonraki gelişim ve değişimlerini yansıtmaktı.

Seansların aşama aşama verilmesindeki amaç ise o anda içinde yaşadığı duygu durumunu ve bedenindeki psikomotor değişimleri vermekti.

 

HŞ: Yaptığın psikolojik çözümlemelerden çok etkilendiğimi belirtmek isterim. Öyle ki bunlar hemen kendimle bir hesaplaşmaya girişmeme yol açtı. Birçok sorun imgemi (bu terim sizin) kendi kendime yakaladığımı sanıyorum. Kitabındaki psikolojik çözümlemelerden yazın incelemelerinde yararlanabileceğim bilgiler de edindim. Kitabını yazarken yalnızca kişileri sağaltmayı düşünmediğini, yazıncılara bir yöntem sunmayı da amaçladığını düşünüyorum, ne dersin? Yanılıyor muyum?

 

HE: Değerli Halil Ağabey, olumlu söylemleriniz beni sevindirdi. Bu kitabı yazarken psikohipnoterapi alanında çalışanlara da değişik bir yorum katar diye düşündüm… Elbette edebiyatla uğraşanların da, görünen gerçeğin ötesinde zihin, algı gibi konularla daha da zenginleşeceğini düşünüyorum.

Öte yandan günümüzde birçok insan, yaşamından memnun değil. Kiminin kaygısı, kiminin korku ve endişeleri var. Stres içinde bir hayat akıp gidiyor. Bu insanlar sorunlarıyla yüzleşmekten kaçtığı için küçük bir sıkıntı ilerde büyük rahatsızlıklara neden olabiliyor.

Bu sıkıntılar, psikohipnoterapi çalışmalarındaki zihin eğitimi ile ortadan kalkabilir diye düşünüyorum.

Sizin dediğiniz gibi kitap yazın alanında bir etki bırakırsa bu beni sevindirir.

 

HŞ: Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim.

 

HE: Bana bu olanağı sağladığınız için çok teşekkür ederim.

 

KAYNAK: Psikohipnoterapi Danışan Öyküleri Kitabı İle İlgili Merak Edilenler (truvayayinlari.com, 03.02.2019).

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör