Afife Jale

Tiyatro Oyuncusu

Doğum
Ölüm
24 Temmuz, 1941

Tiyatro oyuncusu (D.1902, Kadıköy / İstanbul – Ö. 24 Temmuz 1941, Bakırköy / İstanbul). Tiyatro sahnesine çıkan “ilk Müslüman Türk kadını” olan Afife Jale, Dr. Sait Paşa’nın torunu ve orta halli bir ailenin kızıydı. 1918 yılında İstanbul Kız Sanayi Mektebi’nde okurken, Darülbedayi (Şehir Tiyatroları)’ye öğrenci almak üzere açılan sınavı kazandı. Müslüman kadınların sahneye çıkmasının hoş karşılanmadığı yıllarda tiyatroya başlayan Afife Jale, Darülbedayi’ye öğrenci olarak kabul edilen beş kızdan biri oldu. Öteki arkadaşları sahneye çıkamayacakları gerekçesiyle tiyatroyu bıraktılar; ancak Afife arkadaşlarının aksine bir yıl süreyle düzenli ve ısrarlı olarak bütün provalara devam etti. Ne var ki babası da onun tiyatrocu olmasına karşıydı ve Afife’nin oyuncu olmasını hafiflik olarak görmekteydi.

1920 yılında sahneye konulan, Hüseyin Suat’ın “Yamalar”  adlı oyununda oynayan Eliza  Binemeciyan topluluktan ayrılıp Paris’e gidince, Kadıköy’deki Apollon Tiyatrosu’nda sahnelenen oyunda Binemeciyan’ın yerine sahneye Afife Jale çıktı.  “Jale” takma adıyla Emel rolüne çıkan Afife için tiyatroya gelen polis, sahneye çıkarılmaması için tiyatro yöneticilerine uyarıda bulundu. Afife Jale yine de bir hafta sonra “Tatlı Sır” adlı oyunda yeniden sahneye çıktı. Bunun üzerine polis Afife’yi tutuklamak istedi. Oyuncu Kınar Hanım onu tiyatronun arka bahçesine kaçırdı. Daha sonraki bir gün, rol aldığı  “Odalık” oyunu oynanırken polis tiyatroyu bastı. Afife bu kez de makine dairesinden kaçırıldı, sonra Apollon Tiyatrosu’nun sahibi Mösyö  Sireç’in evine götürüldü. Bu sırada sokakta yakalanarak karakola alındı. Götürüldüğü karakolda hırpalandı. Bu yetmezmiş gibi ailesi de onu dışladı. Babası “Benim Afife diye bir kızım yok” diyerek evden kovdu. Bu arada İçişleri Bakanlığı’nın bir buyruğuyla belediye, 27 Şubat 1921 günü Darülbedayi Yönetim Kurulu’na bir bildiri gönderdi. Bildiride Müslüman Türk kadınlarının kesinlikle sahneye çıkamayacakları bildiriliyordu.

Bu bildiri üzerine Afife Jale, tiyatronun ücretli kadrosundan çıkarıldı. Ama tiyatro onun için bir tutkuydu ve gözü  başka bir şey görmüyordu. Sahneye çıktığı ilk geceyi, altı yıl sonra yazar Refik Ahmet Sevengil’e; “Yaşamımda mutlu olduğum ilk gece” diyerek tanımlayan Afife Jale, şiddetli baş ağrıları çekmeye başladı. Tiyatrosuz kalması, onun zaten zayıf olan sinirlerini altüst etmişti. Kaçışı haplarda ve uyuşturucu da aramaya başladı. Suriyeli bir eczacının kendisine yaptığı morfin iğneleri onda alışkanlık yaratmıştı, o artık bir  morfinmandı.

Afife Jale, birkaç yıl sonra Burhanettin Tepsi Kumpanyası’yla Anadolu turnesine çıktı; yeni tiyatro topluluğu ile Kadıköy’de oynadı. Daha sonra da Fikret Şadi’nin Milli Sahne’siyle çeşitli kentlerde temsiller verdi. Türk kadınları ancak 1923’ten sonra Atatürk’ün buyruğuyla sahneye çıkmaya başlamışlardı. Seniye (Burhanettin Tepsi Topluluğu’nda),  Şaziye Moral (Yeni Sahne’de), Münire / Neyire Neyyir, Bedia Muvahhit, Huriye ve Hikmet (Milli Sahne’de) hanımlar Afife Jale’yi izleyerek sahneye çıktılar.

Yaşadığı sıkıntılar nedeniyle şiddetli baş ağrıları, gün geçtikçe bozulan sağlığı ve uyuşturucu alışkanlığı  Afife Jale’nin tiyatroyu ister istemez bırakmasına yolaçtı. 1928 yılında gittiği Kuşdili Çayırı’nda Hafız Burhan konserinde tanıştığı  tambur sanatçısı Selâhattin Pınar’la 1929 yılında evlendi ve mutlu günler yaşadılar. Şiirler yazdılar, Selâhattin Pınar çaldı, Afife dinledi. Ancak bu mutlu günleri uzun sürmedi. Afife Jale tiyatrosuz yaşayamıyor, uyuşturucudan da kopamıyordu. Selâhattin Pınar bir gün eşinin koluna morfin şırınga ettiğini görünce sarsıldı. Afife ‘yi yaşama döndürmek için çok çırpındı. Başaramadı ve 1935’te boşandılar. Selâhattin Pınar onun için “Nereden Sevdim O Zalim Kadını” ve “Huysuz ve Tatlı Kadın” adlı şarkıları bestelemişti:

Afife Jale yaşamının son yıllarını Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde geçirdi, henüz 39 yaşındayken yaşamı orada son buldu. Yazar Hüseyin Suat’ın, sahneye ilk çıktığı gece alnından öperek ona; “Bizim sahnemize bir fedai gerekti. Sen işte o fedaisin” demişti. Daha sonraki yıllarda Nezihe Araz, Afife Jale için yazdığı tiyatro oyununda şöyle Jale’nin ağzından şu sözlere yer verdi: “Beni acıyarak değil, düşünerek, severek, kucaklayarak hatırlayın. Tiyatro varsa ben de varım.” Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen bu oyundan yola çıkılarak hazırlanan  senaryoyla Şahin Kaygun “Afife Jale” adlı sinema filmini çekti. Nezihe Araz’ın yazdığı Afife Jale adlı oyun 1987-88 sezonunda İstanbul’da sahnelendi. 1997 yılında, her yıl çeşitli dallarda verilen “Afife Jale Tiyatro Ödülü” kuruldu. 1998’de Beşiktaş  Belediyesi’nin açtığı Ortaköy Kültür Merkezi’ndeki tiyatroya Afife Jale Sahnesi adı verildi.

KAYNAKÇA: Baha Dürder - M. Nihat Özön / Türk Tiyatrosu Ansiklopedisi (1967), İslâm Ansiklopedisi (1941-1967), Meydan Larousse Ansiklopedisi (1969-1973), Sevda Şener / Türk Tiyatrosunda Ahlâk, Kültür, Ekonomi Sorunları (1971), Metin And / Tanzimat ve İstibdat Döneminde Türk Tiyatrosu 1839-1908 (1972),  Nezihe Araz / “Afife Jale” (oyun, 1987), Metin And / Türk Tiyatrosu Tarihi (1991), Aydın Çalışlar/ Tiyatro Ansiklopedisi (1995), İhsan Işık / Ünlü Sanatçılar - Ünlü Kadınlar  (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 5 ve 6, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Bahar Çuhadar / Cumhuriyetin 91’inci yılında 91 sembol kadın (kadinlarkulubu.com, 30 Ekim 2014).

TUTKU, İNAT, CESARET: AFİFE JALE

TUTKU, İNAT, CESARET: AFİFE JALE

 

Bahar ÇUHADAR

 

İsminin ansiklopedik karşılığı; ‘İlk Türk Müslüman kadın oyuncu’. Güncel hafızadaki yeriyse prestijli bir tiyatro ödülünde. Sadece tiyatro tarihimize değil; kadınların tarihine de iz bırakan Afife Jale, bu iki tanımın da ötesinde bir yerde. Tutku, inat, cesaret dolu bir öykünün kahramanı o.

Müslüman kadınların sahne alamayacağı yönündeki yasağa inat, 1920 sonbaharının Kadıköy’ünde, Apollon Tiyatrosu’nda ‘Yamalar’ ile ilk kez seyirci karşısına çıkar Afife. 18’indedir. Polis baskısı onu vazgeçirmez... Bir hafta sonra ‘Tatlı Sır’ ile sahnededir. Bir Müslüman Türk kadınının oynayacağı havadisi yayılmıştır. O gece ikinci perdeye çıkmasına polis mani olur. Ertesi hafta ‘Odalık’ oyununun çıkışında onu polisten kaçırsalar da ertesi gün komiserin “Dinini, milliyetini, namusunu unutarak sahneye çıkan sen misin?” şeklindeki suçlamalarına ve babasının engellemelerine maruz kalır. Serbest kalır ama Darülbedayi’ye ‘Müslüman kadınların sahneye çıkarılmaması’ emri gönderilmiştir. 1921’in 8 Mart’ında Şehir Tiyatroları’daki görevine de son verilir.

Tiyatro tutkusuyla evi terk eden, üstüne işsiz kalan Afife’nin sağlığı bozulmaya başlar. Anadolu’da turneler yapar, 1923’te kadınlara sahne yolu açılır ancak sağlığı, tiyatroya engeldir artık. 1929’da besteci Selahattin Pınar ile evlenir. Ama tiyatro boşluğunu doldurmaya çalıştığı uyuşturucu, bu öncü kadına 24 Temmuz 1941’de, 39’undayken, ölümü getirir.

Yazar Hüseyin Suat Bey, prömiyerde Afife’ye ‘sanat fedaisi’ diye seslenir. Bir devrin başıyla, ötekinin sonu arasında bir yerde mücadele eden bir sanat fedaisidir Afife Jale...

KAYNAK: Cumhuriyetin 91’inci yılında 91 sembol kadın (kadinlarkulubu.com, 30 Ekim 2014).

 

Yazar: Bahar ÇUHADAR

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör