Leyla Erbil

Roman Yazarı, Öykü Yazarı, Yazar

Doğum
01 Aralık, 1931
Ölüm
19 Temmuz, 2013
Eğitim
İstanbul Kadıköy Lisesi
Burç

Hikâye ve roman yazarı (D. 1 Aralık 1931, İstanbul – Ö. 19 Temmuz 2013, İstanbul). İlk ve ortaokulu İstanbul’da okudu. İstanbul Kadıköy Lisesi (1950) mezunu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümündeki öğrenimini yarıda bıraktı. İskandinav Hava Yolları (1953-55), Ankara Devlet Su İşlerinde (1956-57) sekreter, çevirmen, daktilo memuru olarak çalıştı. Daha sonra edebiyat çalışmaları dışında bir işle uğraşmadı. Bir süre de İzmir’de bulunduktan sonra İstanbul’a yerleşti. Türkiye İşçi Partisi sanat kültür bürosunda görev üstlendi. Yazarlığı tek uğraş edindi.

Türkiye Yazarlar Sendikası üyesi yazar Leyla Erbil, 19 Temmuz 2013 günü İstanbul’da vefat etti. Cenazesi 22 Temmuz 2013 Pazartesi günü Teşvikiye Camii’nde kılınan öğle namazından sonra İstanbul’da toprağa verildi.

İlk öyküsü “Uğraşsız” 1956 yılında Seçilmiş Hikâyeler dergisinde, diğer ürünlerini Yelken, Yeditepe, Yeni Ufuklar, Dost, Dönem, Ataç, Papirüs, Türkiye Defteri, Güney, Soyut, Yeni A, Türk Dili gibi dergilerde yayımlandı. Son yıllarda Demokrasi gazetesinde edebiyatın güncel sorunları üzerine yazılar yazdı.

Yeni anlatım teknikleri arayışını sürdürdüğü hikâyelerinde kadın konusunu ele aldı. 1979’da ABD Lowa Üniversitesi tarafından kendisine onur üyeliği verildi. İlk öykülerinden başlayarak ortodoks Marksçıların karşısında yer aldı. Psikanalizin özgürleştirici öğelerinden yararlandığı yapıtları her türlü tabu ve bağnazcılığın karşısında kendine özgü estetikçi biçemiyle duruşu, kimilerince övgüye, kimilerince yergiye ve kargışlanmasına neden oldu. 2000 yılında Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü, 2001 Ankara Öykü Günleri Onur Ödülünü aldı. 2002 ve 2004 yıllarında Türkiye PEN Yazarlar Derneği tarafından “Türk dili ve edebiyata egemenliği, aynı zamanda insana hayata ve dünyaya karşı sorumlu bir aydın tavrıyla...” gerekçesiyle, ülkemizin ilk Kadın Nobel Adayı olarak seçildi. 1970 Türkiye Sanatçılar Birliği, 1974 Türkiye Yazarlar Sendikası kurucularından olup, Türk PEN üyesidir.

 

Leyla Erbil İçin Ne Dediler?

 

“Leylâ Erbil, yazarın konumunu da tartışma içine çeken bir hesaplaşmayı yazmıştı hep; Cüce’de bir adım ileri gidiyor, şimdiye kadar yazdıklarının ereğini ortaya koyuyor, sadece bir hesap çıkarmakla kalmıyor, bu hesabı oynuyor, icra ediyor. Yazının kendine dönüşlü niteliğinin böylece daha da artması, felsefî öğenin belirginleşmesi, bir biçimsel dönüşümü de zorunlu kılmış gibi: Erbil zaten merkez-dışı bir bölgesinde çalışa geldiği roman biçimini bırakıp anlatı türlerinin en alegorik olanına, novella’ya yöneliyor burada. Doğalcılığa en uzak anlatı biçimidir bu: Psikolojinin yerini tipoloji alır; sahnelerse temel bir düşüncenin ya da izleğin açılımları, çeşitlemeleridir. Cüce’de bu temel izlek, modern bireyliğin temsilcisi olarak yazarın ‘iki yürekliliği’ ya da bölünmüş, çatışık doğası.” (Orhan Koçak)

“İronik bakış kendine ve hayata eleştirel bir seyirlik olarak bakan göz, dünyanın insanı tutsak kılan tarihsel sürecini alt edemez. Bütün çelişkileri, tarihsel süreçten devraldığı bütün açmazları ve yönelişleri varoluşunda taşır. Bizi aldatan, umutlar vadeden modern dünya tarihine bakan ironist bilincin adıdır. Leylâ Erbil’i büyük ironik bakış haline getirendir.” (Sezer Ateş Ayvaz)

***

“Leylâ Erbil, Cüce’de kendisinden başka bir yaratı ve değer tanımayan, konu aldığı her şeyi kendine benzeten medyanın yazarı ve edebiyatı hiçliğe varacak düzeye kadar indirgeyen tutumunu, alegorinin çarpıcı örnekleriyle anlatmıştır. Bu romanıyla, meselesi olan edebiyatı yeniden gündemimize çağırmıştır Erbil. Cüce, bütün bir yazarlık sorgulamasının, yazı ile görselliğin dünyalarının farklılığının, yazının özerk dünyası ile gündemin dayattıkları arasındaki ilişkinin çok yönlü, çok katmanlı irdelemesini başarmıştır.” (Mahmut Temizyürek)

***

“Hikâyeciliği ve romancılığı ile edebiyatımızda özgün ve seçkin bir yeri olan ve başlangıcından bugüne bu yeri tavizsiz ve firesiz koruyan Leylâ Erbil’in “düşünce yazısı” alt başlığıyla açımlayabileceğimiz denemelerini okumak, yazarını bize daha iyi tanıttıktan başka, önümüze yeni tartışma ufukları da açıyor. Zihin Kuşları durağanlaşmış edebiyat ortamımızda sanki yetmişli yılların canlı, temiz, taze rüzgârlarını estiriyor.” (Füsun Akatlı)

 

ESERLERİ:

 

Hikâye: Hallaç (1961), Gecede (1969), Eski Sevgili (1977).

 

Roman: Tuhaf Bir Kadın (1971), Karanlığın Günü (1985), Mektup Aşkları (1988), Gecede (2005), Üç Başlı Ejderha (2005), Kalan (2011), Tuhaf Bir Erkek (2013).

 

Mektup: Tezer Özlü’den Leylâ Erbil’e Mektuplar (1995).

 

Deneme: Zihin Kuşları (1997), Karanlığın Günü (2002).

 

Anlatı: Cüce: Girdap Metin (2001).

 

KAYNAKÇA: Asım Bezirci / 1950 Sonrasında Hikâyecilerimiz (1980), Talat Sait Halman / Karanlığın Günü (Adam Sanat, Kasım 1987), İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2007) – Ünlü Edebiyatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 4, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Ömer Lekesiz / Yeni Türk Edebiyatında Öykü - 3 (1999), Füsun Akatlı / Leylâ Erbil Meydan Okuyor (Cumhuriyet Kitap Eki, 22.2.2002), Orhan Koçak / Çilekeşin Arzusu (Virgül Dergisi, sayı: 57, 2002), Mahmut Temizyürek / Kırbaç Metin (Varlık, Haziran 2002), - Leylâ Erbil İşaretleri (Varlık, Mart 2004), Sezer Ateş Ayvaz / Leyla Erbil’in ‘Cüce’si Tarihsel Varoluşun Seyirliği (Hürriyet Gösteri, Ocak 2005), Türkiye Yazarlar Birliği / Türkiye Kültür Sanat Yıllığı (2014), Ayfer Tunç / Cumhuriyetin 91’inci yılında 91 sembol kadın (kadinlarkulubu.com, 30 Ekim 2014).

TEKİNSİZ BİR ZİHİN KUŞU: LEYLA ERBİL

TEKİNSİZ BİR ZİHİN KUŞU: LEYLA ERBİL

 

Ayfer TUNÇ

 

Karanlığa batmış ruhumuzun tam ortasında duran, gövdesine sarılıp el yordamıyla aradığımız doğrunun izlerini kabuğunda okuyabileceğimiz devasa bir ağaçtır. Hallaç pamuğu gibi attığı, atarken müthiş bir sıraya koyduğu kelimelerden yaptığı; sinsiliğe, eşitsizliğe, yıkıcılığa, insanı kirleten ve uyuşturan her şeye başkaldıran bir öfkenin dilidir. Yüzyıllardan bize kalan hayal kırıklığının, dinmek bilmeyen toplumsal acının, ardı arkası kesilmeyen kıyımların günümüze gür sesli bir tercümesidir. Annelerin elini kolunu bağlayan kutsallık halesini yerle bir eden, anneyi insan ve kadın olarak yeniden tarif eden ve müşfik olmayan bir annedir; çünkü müşfik olmak yerine göre bir tuzak olabilir. Söylenmesi yürek isteyeni edebiyatıyla yazmış, yazmakla kalmayıp arkasında durmuş, sözüyle de pekiştirmiş bir cesarettir. Damladığı anda sahte ilişkileri eriten, üstündeki süsü yok ederek kavruk ve bozuk iskeleti ortaya çıkartan formülü eşsiz bir asittir.

Türkiye’nin kültürel anlamda en canlı yıllarının, siyasal anlamda en kirli zamanlarının sözünü sakınmamış tanığıdır. Zihnin içinde çırpındıkça düşünceyi havalandıran, bir araya gelemeyen hecelerden kelimeler, kelimelerden müthiş öyküler ören tekinsiz bir zihin kuşudur. Romanın karanlık tarafıdır.

Cücenin, sinsinin, paşanın karısının, yalancının, ikiyüzlünün, despotun, haysiyetsizin, aynı zamanda devrimcinin, umutlunun, direnenin bilinçdışıdır. Müthiş bir cümledir: “Annem ellerini ne vakit reddetti hiçbirimiz anımsamıyoruz.”

KAYNAK: Ayfer Tunç / Cumhuriyetin 91’inci yılında 91 sembol kadın (kadinlarkulubu.com, 30 Ekim 2014).

 

Yazar: Ayfer TUNÇ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör