Latife Hanım

Atatürk Yakını

Doğum
17 Haziran, 1898
Ölüm
12 Temmuz, 1975
Eğitim
Sorbonne Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Burç
Diğer İsimler
Latife Uşşaki, Uşakizade Latife, Latife Uşaklıgil

Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi (D. 17 Haziran 1898, İzmir – 12 Temmuz 1975, İstanbul). Latife Uşşaki, Latife Uşaklıgil, Uşakizade Latife ya da daha çok Latife Hanım olarak tanınır ve anılır. Uşak’tan İzmir’e göçmüş varlıklı ve tanınmış bir ailedendir. Uşakizade (sonradan Uşşaklı denilen) Muammer Bey’in kızı, ayrıca Servet-i Fünun ve Cumhuriyet Dönemi yazarlarından Halit Ziya Uşaklıgil’in akrabasıdır. İzmir Lisesi’ni bitirdikten sonra Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde hukuk okudu, Londra’da dil öğrenimi gördü (1921). Türkiye’ye döndüğünde Kurtuluş Savaşı henüz bitmemişti. Türk ordusunun İzmir’e girişinin ikinci günü Başkomutan Mustafa Kemal’in şehre geldiğini duydu (11 Eylül 1922). Bunun üzerine komutanlık karargâhına giderek, Mustafa Kemal’e, güvenlik gerekçesiyle Göztepe’deki konaklarında kalmasını önerdi. Gazi bu çağrıyı memnuniyetle kabul etti. 

Bu tanışma ayrıca taraflar arasında devamlı haberleşmenin başlangıcı oldu. Mustafa Kemal ile Latife Hanım 29 Ocak 1923 tarihinde Muammer Bey’in evinde, sade bir nikâh töreniyle evlendiler. Mareşal Fevzi Çakmak ile Kâzım Karabekir, Mustafa Kemal’in; Mustafa Abdülhalik Renda ile Salih Bozok ise Latife Hanım’ın nikâh tanıklarıydı. Bu evlilikle Latife Hanım, başkent Ankara’ya gelerek Çankaya’da ilk Cumhurbaşkanlığı köşkü olarak kullanılan Kuleli Köşk (günümüzde Atatürk Müzesi olarak kullanılan bugünkü adıyla Eski Köşk)’te yaşadı. Eşinin isteği üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’deki oturumları izledi. Pek çok yurt gezisinde eşine eşlik etti.

Atatürk’ün yaklaşık olarak iki buçuk yıl evli kaldığı Latife Hanım, Çankaya’daki Kuleli Köşk’ün hanımefendisiydi. Eski köşk girişindeki odayı Şam işi takımlarla kaplatmış, konuk salonuna mavi koltuklar yerleştirmişti. Atatürk eşinden ayrıldıktan sonra bir süre daha eski köşkte kaldı ve 1932 yılında yeni yapılan Çankaya Köşkü’ne taşındı. Latife Hanım, kısa süren evliliğinin ardından kendi getirdiği eşyasını alarak İstanbul’a dönmüştü.

Mustafa Kemal, daha Latife Hanım zamanında Köşk’e hem ona yardım etmesi, hem de yetiştirmek amacıyla küçük kızlar aldı. Ancak Latife Hanım kendilerinin ve köşkün bakıma ihtiyacı olduğunu görünce eve İsviçreli bir kâhya kadın getirtti. Fransızca konuşan orta yaşlı Madame Bauer, gelir gelmez köşke kendine göre bir düzen getirmeye çalıştı. Garsonlara eldiven ve frak giydirerek onları sıkı bir disipline soktu. Fakat bu düzen fazla uzun sürmedi, zira Atatürk bundan sıkılmıştı. Madame Bauer bir ev hanımı gibi ziyaretlere gitmeye, kendi de konuk kabul etmeye başlayınca hemen ona yol verildi.

Mustafa Kemal ile Latife Hanım, uyumlu bir evlilik sürdüremedi. Aralarında ilk büyük çatışma, bir Erzurum gezisinde ortaya çıktı ve ye­mek masasında meydana gelen bir tartışmanın sonunda ma­sayı terk eden, daha sonra da Mustafa Kemal ile görüşmeyen Latife Hanım, ertesi gün başyaver Salih Bozok’un eşliğinde Ankara’ya gönderildi.

Bunu, geçimsizliğin aşırı dereceye vardığı günler izledi. Latife Hanım’ın tedavi görmek üzere Avrupa’da  bulunduğu bir sırada, önceleri Mustafa Kemal’in yakınında bulunmuş ve onun bakımıyla ilgilenmiş olan Fikriye Hanım’ın birden geriye döndü. Ancak Mustafa Kemal tarfından kabul edilmeyince, Çankaya Köşkü’nden ayrılırken intihar etti. Mustafa Kemal’in bu duruma aşırı derecede üzülmesi Latife Hanım’la aralarında son bir çatışmaya yol açtı. Sert bir tartış­ma ve küskünlükten sonra Mustafa Kemal, Salih Bozok’u ya­nına vererek Latife Hanım’ı trenle İzmir’e, ailesinin yanına gönderdi. Başbakan ve bazı bakanlar kendisini garda uğurladı­lar. Atatürk veda görüşmesini kabul etmemişti. Birkaç gün son­ra da evliliğin sona erdiği İzmir’de Latife Hanım’a tebliğ edildi. Boşanma haberi, 5 Ağustos 1925 günü radyoda yayımlanan bir hükümet bildirisi ile duyuruldu. Evli kaldıkları iki buçuk yıl içinde çocukları olmamıştı. Ayrıldıktan sonra Latife Hanım derin bir ses­sizliğe gömüldü. Anılarıyla ilgili olarak hiç kimseyle görüşmedi. Ailesini kaybettikten sonra da tümüyle İstanbul’a yerleşti.

Atatürk’ün, “Gazi Mustafa Kemal” günlerinde, İzmir’de tanışıp evlendiği Latife Hanım’la evliliği 2 yıl, 6 ay, 4 gün sürmüştü. Latife Hanım öldüğü 12 Temmuz 1975 tarihine kadar zaman zaman İzmir’de, zaman zaman da İstanbul’da yaşadı. Göğüs kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi ve Edirnekapı Şehitliği’ndeki aile mezarlığında toprağa verildi.  Tüm ısrarlara karşın Atatürk’le ilgili anılarını anlatmamıştır. Latife Hanım’ın anıları ve sakladığı kıymetli belgeler Türk Tarih Kurumu’nda bulunmaktadır.

İHSAN IŞIK

HAKKINDA: Türkiye Ansiklopedisi (c: 1, 1974), Büyük Larousse Ansiklopedisi (1986), İsmet Bozdağ / Gazi ve Latife (2010), Cumhuriyetin 91’inci yılında 91 sembol kadın (kadinlarkulubu.com, 30 Ekim 2014).

REFORMCU ‘FİRST LADY’: LATİFE HANIM

 

REFORMCU ‘FİRST LADY’: LATİFE HANIM

 

İPEK ÇALIŞLAR

 

Milli Mücadele’nin ardından kurulan yeni düzende kadınlara oy hakkı konusunda bir karar verilmesi gerekiyordu. Seçim Yasası, Meclis’teydi. Bir grup kadın, siyasi hak talebiyle kıpır kıpırdı. Latife Hanım da kadınlara siyasi hak tanınması için Çankaya’da faaldi. Yeni seçim kanunu kadınları hayal kırıklığına uğratacak biçimde çıktı, ancak Latife Hanım ısrarından vazgeçmediği gibi, milletvekili olmak istiyor ve Mustafa Kemal ile tartışıyordu.

O günleri anlatan anı kitaplarından Latife Hanım’ın ‘Gazi Paşa’yı sıkıştırdığını’ öğreniyoruz.

Dönemin gazetelerinden Vakit, 18 Nisan 1923 günü ‘Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı’ üzerine bir anket başlattı. Gazete, kadınlardan mebus adayı kim olabilir, sorusunu da ankete dahil etti.

Baş başa yemek yerlerken, Mustafa Kemal, “Bugün Vakit gazetesini gördün mü” diye sordu. “Kadınlar eğer siyasi haklarını ele geçirirlerse, seni İstanbul’dan aday göstereceklermiş” dedi.

Latife Hanım’ın cevabı netti:

“Evet Paşam, ben de kendileri gibi düşünüyorum. Siz de öyle düşünmüyor musunuz?”

“Nasıl?”

“Kadınlarla erkeklerin eşit haklar içinde yaşamasını...”

“Bunu sana birçok defa söyledim.”

“Peki, mebusluğu bana yakıştıramıyor musunuz?”

Mustafa Kemal, kadınlar için eşit haklar istiyor ancak eşinin Meclis’te olmasına sıcak bakmıyordu.

Latife Hanım, eşi Mustafa Kemal Paşa ile de eşit ilişki kurmakta özenliydi. Bir taziye gönderilecekse, o da mutlaka kendi adıyla telgraf çekiyor, bir yardım yapılacaksa, eşiyle eşit miktarda bağışta bulunuyordu.

Mustafa Kemal’in çıktığı yurt gezilerine Latife Hanım’ı da mutlaka birlikte götürmesi, dünyanın ilgi odağı oluyor, Türkiye’nin liderinin eşini de görünür kılması bir reform olarak algılanıyordu.

Latife Hanım iki buçuk yıllık evliliği süresince, kendisini hep eşinin yardımcısı olarak tanımladı.

1925 yazında son bulan evliliğin ardından Latife Hanım’dan bize ne kaldı?

Kadın-erkek eşitliğine atılan kararlı adımlar, açılmayan anılar ve Çankaya Köşkü’nün ikinci katına kendisi için eklettirdiği kocaman çalışma odası. Bu oda, Latife Hanım’ın eşitlik anlayışının ölçüsü olarak yerli yerinde duruyor.

KAYNAK: Cumhuriyetin 91’inci yılında 91 sembol kadın (kadinlarkulubu.com, 30 Ekim 2014).

 

Cumhuriyet’in asi kızı: Halide Edip Taha AKYOL

Halide Edip Adıvar (1884-1964) bugünkü Türkiye’de genellikle ‘roman yazarı’ olarak bilinir. Halbuki yakın tarihimizdeki büyük dönüşüm dönemlerinde hem rol almış hem o dönemlerin kitaplarını yazmıştır.

Osmanlı’da modern kadın hareketinin ve milliyetçilik fikrinin doğuşunda Halide Edip öncülerden biridir. ‘Mor Salkımlı Ev’ adlı kitabında bu döneme ilişkin anılarını yazdı. ‘Yeni Turan’ adlı kitabı da modern ve milli bir Türkiye ütopyasıdır.

Milli Mücadele fikrinin doğup gelişmesinde rolü önemlidir. Ünlü Sultanahmet Mitingi’nin ateşli hatibidir. İstanbul’daki lüks hayatı bırakıp eşi Adnan Bey’le birlikte yoksul Ankara’da Milli Mücadele’ye katılan ‘Halide Onbaşı’dır o. Bu dönemde Mustafa Kemal Paşa’nın en yakınındaki isimlerden biridir. ‘Türkün Ateşle İmtihanı’ adlı kitabında bu dönemin önemli belgelerinden biridir. Atatürk’ün kişiliğini tanımak için temel kaynaklar arasında yer alır bu kitap.

Modern ve milliyetçi Halide Edip elbette cumhuriyet yanlısıdır fakat liberal fikirlere sahip olduğu için ‘muhalif’tir, ‘Cumhuriyet’in asi kızı’dır. ‘Türkiye’de Şark, Garp ve Amerikan Tesirleri’ adlı kitabı bence fikriyat sahasında en büyük eseridir.

Milli Mücadele ve Cumhuriyet liderleri genellikle Alman veya Fransız düşüncesinden esinlenmişti. O nesilde bir tek Halide Hanım Amerikan Koleji’nde okumuş, Anglosakson demokrasisinden esinlenmişti. Onun için farklı bir penceredir. Kadın hareketi lideri, milliyetçi düşünür, Kuvayı Milliyeci ve demokrat olarak Halide Hanım’ı tanımak gerekir.

KAYNAK: Cumhuriyetin 91’inci yılında 91 sembol kadın (kadinlarkulubu.com, 30 Ekim 2014).

Yazar: İPEK ÇALIŞLAR
FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör