ESERLERİ:
ŞİİR: O Belde (1987), Gül Ülkesi (1998).
DENEME-İNCELEME: Devletin Tanrılaşması (1996),
Laika / Sultanın Gözdesi (1997), Sistemin Ahtapotlaşması (1997),
Demoklasya / Tabular Ülkesi (1997), Değişimin İkilemi (1998),
Ağaçlar Kışın Olgunlaşır (2000), Kavgaların Anatomisi (2000).
KAYNAK: İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli
Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
Hüzünler,
kederler ve çileler birer kıştır; neşeler, sevinçler ve zevkler ise birer
bahar. Hüzünler, kederler ve çilelerdir ki, bizlere neşelerin, sevinçlerin ve
zevklerin bahar oluşlarını öğretir. Bu öğretiştir ki, şükre yöneltir bizi. Bu
şükürdür ki, bizlere verilen nimetleri ve baharları ziyadeleştirir. Çünkü
"şükrederseniz, artırırım" müjdesi verilmiştir, bu ümmete. Ve şükür,
Cüneyd-i Bağdadi(ks)nin lisanıyla, "Allah'ın verdiği nimetlerle, Allah'a
isyan etmeme"nin adıdır. Ve isyan kıştır, şükür ise bahar. Önemli olan ve
aslolan, isyan kışına girmemek değil, isyan kışına takılıp kalmamaktır. Bilinen
bir gerçektir ki, bizler "günah işleyen ve tevbe eden kullar" olarak
yaratıldık.
Ve
"günahsız kölelik" peşinde koşuşumuz değil midir ki, bizleri
namertlere, zalimlere ve şeytanın uşaklarına esir oluşa hazırlamıştır. Oysa
günahsızlık meleklere mahsustur; sevapsızlık ise şeytanlara. Bu nedenle, şeytan
devamlı kışta, melek ise devamlı baharda yaşar. Fakat bizler sıradan insanlar
olarak, sürekli bir şekilde melek baharında yaşamaya takat getiremeyiz; şeytan
kışında yaşamak ise inanan insana yakışmaz elbette. Hal böyle olunca,
"günahsız köle"liğe talim ederek melek olmanın yollarını aramaktansa,
günaha açık insan olmanın idrakiyle yaşayıp, şeytana ve şeytanın uşaklarına
esir olmamanın onurunu taşımalı değil miyiz? Unutmayalım, eller kire
bulaşmazsa, sokak pisliğini temizlemek mümkün olmayacaktır, hem de ilelebed.
Ağaçlar
kışın olgunlaşır; otlar ise kışın ölür demiştik. Öyleyse, ayakta durmak ve
baharın kıymetini bilerek, tekrar bahara kavuşmak istiyorsak eğer, kışın
olgunlaşan ağaçları örnek alalım kendimize. Kışın olgunlaşan ve baharın
hazırlığını kışın yapan ağaçlara. Evet, o asırlara meydan okuyan devasa
ağaçlardır ki, bahara hazırlıklarını kışın yaparlar. Onun için oflayıp
puflamazlar bizim gibi; feryat figan etmezler; acı çığlıklar koparmazlar;
ellerini dizlerine, başlarını taş duvarlara vurmazlar ve işin en güzel olan
tarafı da, başlarına gelen felaketlerin müsebbibi olarak çevrelerinde şeytan
arayışına girmezler. Onlar, yani o devasa ağaçlar bilirler ki, kış kıştır ve
fani olan ömürler içinde mutlaka gelecektir. O halde ondan faydalanmanın bir
yolunu bulmalıdırlar ve öyle de yaparlar. Kışın en şiddetli soğuklarında
olgunlaştırırlar, baharda çiçek çiçek açacak ve meyveye duracak olan
tomurcuklarını. Ve kışa dayanamayan tomurcuklarını, kışa dayanamayan dallarını
sevmezler ağaçlar; "ot gibi olmayın" derler onlara, lisanı halleriyle
ve ot gibi olan dallarının akibetlerini gösterirler bakan ve gören herkese,
ibret-i alem için.
Ağaçlar
kışın olgunlaşırlar; isterseniz soralım kendilerine ve can kulağıyla dinleyip,
ortak olalım serüvenlerine. Eğer dost olur ve kendileriyle dostluğu
artırabilirsek çok şeyler anlatacaklardır ve belki de en esrarlı sırlarını
açacaklardır bize. Hem de ne sırlardır, o sırlar. Dik olmanın ve dik durmanın
tılsımı gizlidir o sırlarda; karakış ortasında olgunlaşmayı bilmenin ve
olgunlaşmayı becerebilmenin de.
Ağaçlar
kışın olgunlaşır ve insanlar da.. Kış geçirmemiş insan, kış geçirmemiş veli ve
hele hele kış geçirmemiş nebi bulamazsınız. Evet, nebiler ve veliler mutlaka
kış sınavından geçerler ve çoğu zaman diğer insanlar da. Eğer bir insan kış
sınavından geçmemişse, hiç olgunlaşmamış ve tamamiyle ham kalmıştır. Tıpkı ham
meyveler gibidir böyleleri ve yola da çıkılmaz, sohbet de edilmez böyleleriyle.
Sözleri yaz ortasında zemheri ayazı gibi dokunur insana; sohbetleri ise tad
vermeyen ekşi meyvelere benzer, ağızlarının tadını kaçırır insanların.
Ağaçlar
kışın olgunlaşır ve insanlar da.. Bilesiniz ki, otlar ise kışın ölür ve insana
kışa dayanmayan bir mevsimlik otlar gibi olmak ise hiç mi hiç yakışmaz..Çünkü
insan, dağın taşın yüklenmekten kaçındığı emaneti yüklenme cesaretini ve dirayetini
göstermiştir. Öyleyse, gereğini yapacaktır bu emaneti yüklenip, yeryüzünde
Allah(cc)ın halifesi olma işinin. Şüphesiz ki kolay değildir halifelik ve
üstelik bu halifelik bir de Allah(cc)ın halifeliği ise. O zaman daha başka
davranmak ve bir başka dirençli olmak zorundadır, kış soğuklarına karşı; ne
kadar şiddetli olurlarsa olsunlar. Bu nedenle, ne yaz sıcaklarına dayanamayıp
solan, ne de kış soğuklarına dayanamayıp ölen bir mevsimlik otlar gibi olmaktan
kaçınalım ve asırlık meyve ağaçları gibi olalım diyorum; siz ne diyorsunuz?
(Ağaçlar Kışın Olgunlaşır,
2000)