Şair,
yazar. 31 Mayıs 1951, Konya doğumlu. Asıl adı Gültekin Özkan’dır. Ankara
Kubilay İlkokulu (1963), Akşehir Lisesi (1970), Ankara Üniversitesi Dil ve
Tarih Coğrafya Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü (1974) mezunu.
Çevirmenlik, Sol Yayınlarında düzeltmenlik (1976), Millî Kütüphanede memurluk
ve şube müdür yardımcılığı (1976-80) yaptı. 1980 yılında Almanya’ya gitti,
Berlin’de öğretmen olarak çalıştı. Almanya’da arkadaşları ile on yedi sayı
süren Parantez (Nisan 1986 - Ekim 1987) ve elli beş sayı süren Şiir-lik
(Şubat 1994 - Eylül 1998) şiir dergilerini çıkardı ve yönetti.
İlk şiiri “Sevinin Öyküsü”, Ekim 1977’de
Türkiye Yazıları dergisinin yedinci sayısında; sonraki şiir ve yazıları Broy,
Düşün, Tarih ve Toplum, Milliyet Sanat, Köken, Oluşum, Türkiye Yazıları,
Varlık, Sombahar, Hürriyet Gösteri, Adam Sanat, Bahçe, Cumhuriyet Kitap,
Parantez, Şiir-lik ve Akatalpa
gibi dergilerinde yer aldı. Rusçadan çeviriler yaptı, Almanca kitaplar
yayımladı. “İnce duyarlıkların, sessiz direnmelerin şairi” olarak kabul gördü.
Yeni çıkan şiir kitapları üzerine pek çok eleştiri ve tanıtma yazısı yazdı. Düşkuyusu
adlı kitabıyla 1991 Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülünü, Taşı Sula dosyası
ile 1996 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülünü aldı. Sekiz şiir kitabı bulunan şairin,
ayrıca, Üçyüz Yıldır Türkler Berlin’de adlı çalışmasının ilk cildi,
Ararat Verlag tarafından Berlin’de (1983) yayımlandı. Emre, Yarım Damla:
Almanya’daki Türk Şiiri Antolojisi’ni (1993) hazırladı.
Gültekin Emre
İçin Ne Dediler?
“Gültekin
Emre’nin şiiri yalın bir şiir değil; imge yoğunluklu, çok katmanlı ve okurundan
en az birkaç okuma talep eden bir şiir. Dilin çetinliği, kurguda da
gözlemleniyor; geçmişle hal, düşle gerçek, görünenle görünmeyen arasında
zihinsel savruluşlar, sıçrayışlar, gelgit’ler ve zaman ile mekân kaymaları içinde
gelişen, oluşan bir şiir.” (Fikret
Demirağ)
***
“Gültekin
Emre’nin, dilin olanaklarıyla cesurca oynayışı, şairin en sevdiğim yanı. Emre
şiirinde, çağdaş arabesk tat vardır. Buna arabesk nostalji bile diyebiliriz. Bu
arabesk nostalji arada bir ‘Çok kültürlü bir akşamla’ ya da bir Alman cazıyla
kesilir.” (Özkan Mert).
ESERLERİ:
Şiir: Kurşunî Bir
Siperde (1980), Bizsiz Gibi (1983), Gece Düşleri (1985,
Frankfurt), Aşk ve Minyatürler (1989, Almancası 1991, Berlin), Düşkuyusu
(1990), Siyaha Elveda (1993), Taşı Sula (1998), Kanun Hükmünde
Şiir (1999), Melez (seçme şiirler, 2004).
Araştırma: 300
Jahre und Türken der Spree (Berlin, 1983).
Derleme-Seçki: Liebe
und Minyaturen (Berlin, 1991), Yarım Damla / Almanya’daki Türk Şiiri
(1993), Türk Edebiyatında Berlin (2003), Yol Yolculuk Şiirleri
Antolojisi (2006).
Çeviri: 150.000.000
(destan, Mayakovski’den, 1977), Türkiye Cumhuriyeti I (1979),
Ressamın Şiirleri (Herman Hesse’ten, 1994), Roma Ağıtları
(Goethe’den, 1993), Şiirler (A. Tarkovski’den, 1999).
KAYNAKÇA:
Adnan Binyazar / Ozanlar Yazarlar Kitaplar (Sözcüklerin Kapısını Çalan Şair,
1988), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (19. bas, 1999),
Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), Metin Cengiz
/ Gültekin Emre’nin Şimdilik Son Kitabı: Kanun Hükmünde Şiir (Cumhuriyet Kitap,
23.3.2000), Fikret Demirağ / Taşı Sula ve Kanun Hükmünde Şiir (Cumhuriyet
Kitap, 27.7.2000), Özkan Mert / Deneyci Şiir (Cumhuriyet Kitap, 7.9.2000), TBE
Ansiklopedisi (2001), İhsan Işık Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) –
Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye
Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007) - Ünlü
Edebiyatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 4, 2013) - Encyclopedia of
Turkey’s Famous People (2013). Yeni Yapıtlarını Anlatıyorlar (Varlık Kitap,
Ekim 2004).
TURGUT
ÇEVİKER'DEN 'AHMET KUTSİ TECER'E ARMAĞAN'
Gültekin EMRE
Turgut
Çeviker’in titiz araştırmacılığıyla koleksiyon değerinde bir kitap çıkmış
ortaya: "Ahmet Kutsi Tecer’e Armağan", eksiksiz bir başvuru kitabı.
Ayrıca şiir, oyun, halk şiiri ve müziği ile folklor alanlarında iyi bir
öğretmen olan bu değerli edebiyatçının emeğine de özenli bir saygı.
“Orada
bir köy var uzakta” şiirini ezberlediğimde ortaokuldaydım. O gün bu gündür bu
şiir çaresizliğin pençesinde kıvranan Anadolu’nun içli, kırışıklıklarla,
acılarla, ağıtlarla dolu ve yoksul yüzünü gözümün önüne getirir hep.
Bu
dizenin şairinin, Ahmet Kutsi Tecer (1901-1967); “halk edebiyatı, köy
tiyatrosu, geleneksel tiyatro, halk dansları ve halk müziği konusunda yapılan
derlemelerin ve incelemelerin öncüsü” olduğunu çok sonra öğreniyorum.
Elimde
tuttuğum Ahmet Kutsi Tecer’e Armağan adlı kitap, “eski ve yeni dostlarının;
yazar, çizer, fotoğraf ve grafik tasarımcılarının birikmiş emeklerinden” sıkı
bir derleme. Ayrıca Tecer’in dünyasını çok iyi yansıtan şiirlerinden ve
düzyazılarından örneklerle de zenginleşmiş. Kızı Leyla Tecer, bu özenli derleme
ve bir yerde başvuru kitabı için “Evet hem kalıcı durdu hem de edebiyat
tarihimizin derinliklerine giderek daha çok itilen bazı belgeleri de
aydınlatmaya” yardımcı olduğunu anımsatıyor.
Halk İçin
Söylenen Şiirler
Ahmet
Kutsi Tecer’in sağlığında Şiirler (1932), Köşebaşı (1947) ve Bir Pazar Günü
(1959) isimli kitapları yayımlanmış. Daha sonra Vecihi Timuroğlu’nun
hazırladığı kapsamlı Bütün Şiirler (Kişiliği, sanat anlayışı genişçe ele
alınmış, 1980) basılmış. Koçyiğit Köroğlu (1969) gibi oyunları da okur
karşısına çıkmış. Daha sonra bütün oyunları bir kitapta toplanmış.
Tecer,
ilk şiirlerinde ağırlıklı olarak ölümü, yalnızlığı, hüznü ve romantik duyguları
işler. Daha sonra halk kültürünün zengin kaynaklarıyla tanışınca “ülke ve
toplum sorunlarına” da değinmeye başlar. “Başlangıçta daha çok canlı halk
Türkçesine yer verme ve halk motiflerini kullanma biçiminde kendini gösteren bu
yöneliş, giderek Anadolu insanının toplumsal ve kültürel bütün sorunlarını
kapsayacak biçimde” genişler. Tecer, “İyi ve güzel şiirlerin ancak halk için
söylenen şiirler olduğuna” inanır; “halk şiirine ve kültürüne dayanmayan
şiirler kısa zamanda soluk ve cansız hâle gelirken diğerleri hayatla bağını
kesmeden dipdiri ve canlı kalmayı başarır” der.
Kendisi
için hazırlanan bu armağan kitapta da gördüğümüz gibi Tecer, “halk şiirinin
anlatım olanaklarından ve onun biçim özelliklerinden faydalandıkça estetik ve
sanat değerleri daha yüksek şiirler kaleme alır.” Şiirlerinin tema yelpazesi
genişlerken folklorik öğeler de fazlalaşır.
Soyadı
yasası çıktığı yıl Sivas’ta görevlidir. Bu yörenin tanınmış halk şairi
Deliktaşlı Ruhsati’nin, Sivası kuşatan, Tecer Dağları’nı çok sevmesinden
etkilenerek kendisine “Tecer” soyadını alır. 1941’de yayımlanan ve ömrü boyunca
onu hep yücelten şiiri “Orada Bir Köy Var Uzakta” yoksul, yalnız, çaresiz
Anadolu köylerine dikkat çeker. Bu şiir üzerine Melih Cevdet Anday ve Ceyhun
Atuf Kansu yazar.
“Yaşamak,
diyordum, yaşamak ne hoş!” dizesiyle başlayan “Ölü” başlıklı şiirini Necil
Kâzım Aksek, besteler. Kitapta bu şiirin notaları da yer alıyor.
Dönemin
acar eleştirmeni Nurullah Ataç, Tecer’in şiirlerini eleştirir: “Şiirleri bir
türlü sevemedim; hatta Kutsi’nin şair olduğundan şüpheye başladım” diyor ve
eleştirisini şöyle sürdürüyor: “O, şiiri tabii bir surette söyleyemiyor, bir
hissi, bir hayali vezne koyabilmek için sözü eğiyor, büküyor, anlaşılmaz hâle
koyuyor.”
Ahmet
Hamdi Tanpınar ise Ataç’ın eleştirisine karşı çıkıyor ve şöyle savunuyor
Tecer’in şiirlerini: “Ahmet Kutsi’de benim en çok sevdiğim taraf şiire takaddüm
eden zihni çalışmasıdır. Onun şiirlerine o harikulade güzelliği, o esrarlı
havayı veren bu keyfiyettir.”
Sonra,
Tanpınar’ın bu yazısına karşılık Ataç da bir metin kaleme alıp Tecer’in
şiirlerini eleştirmeyi sürdürür ve dizelerini neden sevemediğini göstermeye
çalışır; “Ahmet Kutsi’de mısradan ziyade kıt’a vardır” der: “İyi modele edilmiş
bir heykel parçasına benzeyen bu kıtalardan mısra ayırmak oldukça güçtür. Zaten
kendisinin şiir anlayışı da böyle bir zevke pek yanaşmaz. O, daha ziyade,
şiirin bir ipek kozası gibi tek bir örgüde başlayıp bitmesini ister.”
Tecer İçin
Yazılar, Şiirler ve Çizimler
Cahit
Sıtkı Tarancı, bir başka açıdan bakmaya çalışır Tecer şiirine: “Ahmet Kutsi’nin
şiirlerinden, herhangi birini okumak onun san’atındaki cazibeye tutulmak için
kâfidir çünkü bütün bu şiirlerde aynı anneden oldukları hissini veren kız
çocuklarının boy inceliği, beniz solgunluğu, ses titreyişi ve melankolik
güzelliği itibariyle birbirlerine hayret edilecek derecede benzeyişler vardır.”
Ahmet
Kutsi Tecer, tiyatro ve müzik alanında da çalışmalar yapmış ve sahnelenen
oyunlarıyla da büyük başarı kazanmış.
Bir
soruşturmaya verdiği yanıt da şöyle diyor Tecer, gününün edebiyatı için:
“Bugünün edebiyatı bütün türleriyle, dünden daha kuvvetli, görünüyor bana.
Çünkü bugünün edebiyatı aşağı yukarı, Cumhuriyet tarihi edebiyatı demektir.”
Ahmet
Kutsi Tecer’e Armağan’da şair, oyun yazarı ve folklor araştırmacısının
yazılarına da geniş bir biçimde yer verilmiş. Örneğin, “Halk Edebiyatı ve
Folklor” hâlâ ufuk açıcı. “Türkçenin Pınarı”, “Gerçek Edebiyat”, “Güzel
Türkçe”, “Şiir Üzerine”, “Oyun Dili” gibi yazıları (denemeleri) önemini koruyor
bugün de.
“Koçyiğit
Köroğlu”ndan esinlenerek Turgut Zaim’in yaptığı çizimler görmeye değer. Şu
dörtlük de Köroğlu’na ilişkin:
“Zannetme
ağlayan gülmez
Köroğlu
bir daha gelmez,
Aslan
yatağı boş kalmaz
Gökte
Kır At kişnedikçe.”
Uzun,
destansı “Ağaç” (1959) şiiri üzerine Yıldız Cıbıroğlu’nun “Ağaç Şiirinde
Aydınlanma ve Çevrecilik İlişkisi” üzerine okumaya değer önemli bir denemesi de
yer alıyor bu kitapta; günümüzün çevrecilik anlayışına da ışık tutuyor deneme.
Haldun
Taner için Ahmet Kutsi Tecer, “Halk şiiri sadeliği ile memleket sevgisini
birleştiren” bir şair.
Melih
Cevdet Anday ve Atillâ Sav, Tecer’in oyunları üzerine yazmış. Doğan Hızlan, çok
geniş bir yelpaze çizmiş onun için. Metin Turan, şairin foklorcu yanı üstünde
durmuş uzun uzun. M. Sabri Koz, “Âşık Edebiyatı” ve “Halk Türküleri
Çalışmaları” üzerine derinlikli bir inceleme yapmış.
Konur
Ertop, Tecer’in ölümünün ardından şöyle bir değerlendirmede bulunmuş: “İnce
ruhlu, titiz, çalışkan, hareketli hocamız Ahmet Kutsi Tecer; şiir, öğretim,
foklor araştırmalarıyla ve uluslararası kurumlarda kültür temsilciliğiyle
verimli yıllara ait hizmetleri arkada bırakarak aramızdan ayrıldı.”
Ahmet
Kutsi Tecer’e imzalan kitaplardan bir seçme görsel bir şölenle yer almış bu
özenli kitapta. Ayrıca aile albümü ve kişisel kaynakçanın yanında genel
kaynakça da eksiksiz verilmeye çalışılmış.
Kitapta
Saip Tuna’nın, Elif Naci’nin, Agop Arad’ın, Tan Oral’ın, Ali İpekoğlu’nun ve
Zahir Güvemli’nin Tecer’in çizgi portreleri de yer alıyor.
Turgut
Çeviker’in titiz, kılı kırk yaran araştırmacılığıyla “koleksiyon değerinde” bir
kitap çıkmış ortaya. Ahmet Kutsi Tecer’e Armağan, eksiksiz bir başvuru kitabı.
Ayrıca şiir, oyun, halk şiiri ve müziği ile foklor alanlarında iyi bir öğretmen
olan bu değerli edebiyatçının emeğine de özenli bir saygı.
Ahmet
Kutsi Tecer’e Armağan / Yayına Hazırlayan: Turgut Çeviker / Ve Yayınevi / 606
s.
KAYNAK:
Gültekin Emre / Turgut Çeviker'den 'Ahmet Kutsi Tecer'e Armağan'
(cumhuriyet.com.tr, 24.11.2017).