Oğuz Tansel

Şair ve Yazar, Çocuk Edebiyatı Yazarı, Halk Bilimci (Folklor Araştırmacısı)

Doğum
15 Şubat, 1915
Ölüm
30 Ekim, 1994
Eğitim
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Burç

Şair ve yazar, halkbilimci, çocuk edebiyatçısı (D. 15 Şubat 1915, Meyre köyü / Bozkır / Konya - Ö. 30 Ekim 1994, Ankara). Çocuk edebiyatçısı Ülkün Tansel'in ve Prof. Dr. Aysıt Tansel'in babasıdır. İstanbul’da Davutpaşa Ortaokulu ve Pertevniyal Lisesini (1934) bitirdikten sonra yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde tamamladı. Mardin, Akhisar, Eskişehir, Amasya, Konya ortaokul ve liselerinde öğretmen ve yönetici olarak çalıştı, 1969 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Edebiyatçılar Derneği Onur Üyesi, Türkiye Yazarlar Sendikası üyesiydi. Mezarı Ankara’da Karşıyaka mezarlığındadır.

İlk şiiri 1937 yılında Servet-i Fûnün dergisinde, ilk yazısı ise 1938’de Halk Bilgisi Haberleri’nde yayımlandı. Servet-i fünûn ve Varlık dergilerinde çıkmaya başlayan şiirlerini hece ölçüsüyle yazdı. Sonraki şiir ve yazıları Varlık, Kaynak, Yeditepe, Şairler Yaprağı, Dost, Güney, Kıyı, Türk Dili dergilerinde yer aldı. 1947 yılından sonraki şiirlerini serbest koşukla yazdı. ABD’li Prof. Dr. Bruce Reiprich tarafından bestelenen şiirleri 1994-96 yıllarında ABD ve Türkiye’de seslendirildi. W. Eberhard ile Pertev Naili Boratav’ın yayımladığı “Typen Turkischer Volksmaarchen” adlı kataloğa verdiği kırk yedi masal tipi ile bu esere en geniş katkıyı sağlayan araştırmacı oldu.

Konya Lisesinde öğrenciyken öğretmeni Pertev Naili Boratav’ın yönlendirmesiyle bilimsel araştırmalara yöneldi. Gerek mesleği gerekse özel gayretleriyle dolaştığı yerlerden derlediği masallarla Türk folklor ve edebiyatına katkılarda bulundu. Şiirleri İngilizce, Almanca, Flemenkçe ve Koreceye; masalları da Almancaya ve Azeri Türkçesine çevrildi. Allı ile Fırfırı (1976) adlı eseriyle 1977 Türk Dil Kurumu Çocuk Yazını Yarışması Ödülünü kazandı. 1950-55 yıllarında Konya Öğretmen Derneği yöneticiliği de yapan Tansel; Konya’da ilk resim, fotoğraf, şiir sergisinin öncülüğünü de yapmış, sonraki yıllarda üne kavuşan birçok ressamımızın ilk sergilerini organize etmişti.

  

ESERLERİ:

 

Şiir: Savrulmayı Bekleyen Harman (1953), Gözünü Sevdiğim (1962), Bektaşi Dedikleri (manzum, Bektaşi fıkraları, Metin Eloğlu ile, 1970), Sarıkız Yolu (toplu şiirleri, 1986), Dağı Öpmeler (Orhan Taylan’ın desenleriyle, 1999), Mutluluk Peşinde (Seçme şiirler, 2005; (İngilizcesi: In Pursuit of Happiness, Selected poems, 2005), Zakkum Çiçeği Tan Yerinde / At the Dawn of Oleander Blossoms (İngilizce/ Türkçe şiirler, 2011), Masal Dünyası / World of Tales (İngilizce / Türkçe şiirler, 2012), Gökdeniz / Das Meer am Himmel (Almanca / Türkçe şiirler, 2017).

 

Masal: Altı Kardeşler (1959), Yedi Devler (1962), Üç Kızlar (1963), Mavi Gelin (1966), Al’lı ile Fırfırı (1976), Çobanla Bey Kızı (1985), Konuşan Balıkla Yalnız Kız (The Talking Fish and the Lonely Girl, 1985), Al'lı ile Fırfırı ( Rusça masallar, 2018).

 

 

Oğuz Tansel İçin Ne Dediler?

 

 

Metin Turan:

 

 “Oğuz Tansel’in şiirine eğildiğimizde, onu, halk kültürü geleneğinden yararlanma alanında birinci kategoride yer alan ozanlar izleğine dahil edebiliriz. Alışılagelmiş biçimleri kırarak oluşturduğu söylemiyle ikinci grupta, toplumsal kimliği ve şiirlerindeki ana eksene eğildiğimizde de toplumcu gerçekçi kuşak içerisinde görebiliriz. Tüm bu genel özelliklerin yanı sıra Tansel, hiçbir kategoriye dahil edilemeyecek farklılıklara, kuşağının ozanlarından ayrılan yapısal özelliklere sahip bir şiirin ozanı olarak görüldüğünde anlaşılabilir. Kuşkusuz, yaşadığı dönemin izleklerinden de büsbütün soyutlayabilmek olanaksızdır. (…)

 “Örgütçü yanı güçlü, önderlik nitelikleri üstün bir kimliğe sahiptir. Türkiye İşçi Partisinin Konya’da örgütlenmesi ve 1961 seçimlerinde parlamentoya temsilci göndermesinde Tansel’in çabaları görmezlikten gelinemez. Ayrıca, Konya Öğretmenler Derneğinin kurucusu ve aktif çalışanları içerisinde yer alması, diğer mesleki örgütlerde görevler üstlenmesi de Tansel’in duyarlığını yansıtır. Buna bir de dönemin önde gelen siyaset insanlarıyla ilişkisi eklenirse vurgulamam daha kolay anlaşılır sanırım. Örneğin, bütün bir Türk toplumcu siyasetinde ağırlığını hissettiren Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın soyadı, Tansel’in isim babalığıyla verilmiştir. Siyasete bu kadar yakın, siyasette bu kadar etkindir ama, şiirine gelindiğinde, politik argümanları bir ince iş işçisi titizliğiyle ayıklamayı bilebilmiştir. (…)

“Oğuz Tansel’in şiirlerini besleyen kaynaklara eğildiğimizde, masalların önemli bir yer tuttuğunu görürüz. Onun masal derlemeciliği ve bu masalları yeniden işlemedeki ustalığı şairliğiyle birleşince, halk damarı zengin, söz işçiliği güçlü bir şiir ortaya çıkıyor. 1962 yılında yayımlanan ikinci şiir kitabı Gözünü Sevdiğim ise Tansel’in toplumsal duyarlığı daha bir yoğunlaştırdığı şiirlerinden oluşuyor. Kuşkusuz bunda 1960’lı yılların toplumsal/siyasal ortamının da etkisi vardır. Gözünü Sevdiğim’de bir başka belirgin özellikse, giderek, Savrulmayı Bekleyen Harman’daki saydam bir şiirden, öykülemeye dayalı ve olay eksenine kurgulu şiire kayıştır. İnsan ögesi her iki kitabında ana eksendir. Ancak Savrulmayı Bekleyen Harman’da içselleştirilmiş insansal duyum, giderek Gözünü Sevdiğim’de insan kahramanlar ya da şahıs ekseninde belirginleşir.”

 

Aysıt Tansel:

 

“Babam sorumluluk bilinci çok gelişmiş bir insandı. Kendisini dünyadan sorumlu hissederdi. Sorumluluklarından hiç kaytarmadı.”

 

Berin Taşan:

 

“Oğuz Tansel bütün yaşamı boyunca, yurtsever, aydın bir öğretmen, bir edebiyatçı, bir şair-yazar olmanın bütün gereklerini hiç ödün vermeden yerine getirmiştir.”

 

Eray Canberk:

 

“Oğuz Tansel’in şiiri yenilikçi şiirimizin içinde ayrıksı bir yer tutar. ‘Sarıkız Yolu’başlığını taşıyan toplu şiirleri baştan sona okunduğunda bu ayrıksılık hemen kendini belli eder. Başka türlü söylersek, Tansel’in şiiri ‘değişik’ bir şiirdir. 1930 sonlarına doğru yayımlanan ilk şiirlerinde bu özellik hemen ayırt edilebilir. Bu açıdan 1940’larda etkin olan ‘Garip’ anlayışının ve ‘toplumcu gerçekçilik’ diye anılan şairler topluluğunun dışında kalan birkaç şairden biridir. Şöyle de denebilir: Tansel, buna karşılık toplumcu gerçekçidir, toplumsalcı dünya görüşü nedeniyle yergi ve alaysılama ‘Garip’ şiirinkinden farklıdır. Nitekim Metin Eloğluile birlikte şiirleştirdikleri Bektaşi fıkraları (‘Bektaşi Dedikleri’) Tansel’in nasıl bir yergi ve alaysılama anlayışından yana olduğunu örnekler gibidir.”

 

Fakir Baykurt:

 

“Tanımanın değil tanışamayışın öyküsünü böyle uzun niçin anlatıyorum; çok etkilenmiştim kitabından. Folklor yanı güçlü, bilinç ışığında durulmuş, yepyeni söyleyişlerin ustalığında, bilenmiş çelik bir şairdi O; ama bilir miyim nerelerden geliyor, nerelere sardı yolu? Sadece bir sezgiydi benimki.

Oğuz Tansel, şiiri ciddiye alan şairlerin hasındandır.

 

Kemal Özer:

 

“Savrulmayı Bekleyen Harman ve Gözünü Sevdiğim gibi Oğuz Tansel’in ilk kitaplarından yola çıkarak saptadıklarım, onun şiirinin bu ilk döneminde yaşanan gerçeklikleri yansıtmayı önemseyen, yaşadığı topluma ve çağa tanıklık ederken kendisi olmayı, ortaklıkları kendi bakışıyla, söyleyişiyle aşmayı benimseyen bir ozan olduğunu gösteriyor.”

 

Refik Durbaş:

 

“Oğuz Tansel, beş parmağına beş marifet sığdırmıştı. Birincisi halk bilimciliği, ikincisi masal babalığı, üçüncüsü şairliği, dördüncüsü öğretmenliği, beşincisi ise bütün bunları da kapsayan 79 yıla sığdırdığı onurlu yaşamı.” Kitabın sonunda Oğuz Tansel Kaynakçası, dizini yer alıyor. Kitapta fotoğraflar da bulunuyor.

 

KAYNAKÇA: Kemal Ateş / Oğuz Tansel’le Söyleşi (Türk Dili, Haziran 1978), Remzi Inanç / Çatal Yüreklim (Bilim ve Sanat, Haziran 1988), İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007), Metin Turan / Üç Kanatlı Masal Kuşu: Oğuz Tansel (21 yazarın görüşleri, 1996), Şinasi Özdenoğlu / D. Özden, A.F. Bilir ve Oğuz Tansel’den Üç Güzel Kitap (Cumhuriyet Kitap, 19 Aralık 1996), Ali Osman Öztürk / Oğuz Tansel’in Masal ve Şiirlerinde Mavinin Gizemi (Çalı, Kültür Sanat Dergisi, Oğuz Tansel Özel Sayısı, Ekim 1997), Ülkün Tansel / Torosların Gözünü Budaktan Esirgemeyen Ozanı: Oğuz Tansel (Folklor ve Edebiyat, Kış 1998), Vitrindekiler (Cumhuriyet Kitap, 7.10.1999), İsmet Kemal Karadayı / Aramızda Olmayan Oğuz Tansel’in Son Şiirleri: Dağı Öpmeler (Cumhuriyet Kitap, 28.10.1999), Ali Osman Öztürk / Oğuz Tansel’de Sevgi ve Hoşgörünün Sınırları (Çalı, Kültür, Sanat Dergisi, Mayıs-Haziran 2001), Ali Osman Öztürk / Oğuz Tansel’de sevgi ve hoşgörünün sınırları - Seyit Küçükbezirci / Emeğini Konya’ya adamış bir aydın - Ali Osman Öztürk / Oğuz Tansel’in masal ve şiirlerinde mavinin gizemi - Üç Kanatlı Masal Kuşu - Oğuz Tansel (Cumhuriyet Kitap, 31.1.2002), Oğuz Tansel Özel Bölümü (Folklor Edebiyat, cilt 9, sayı 33, 2003), Metin Turan / Oğuz Tansel ve Şiiri - Kültür ve Kimlik Ekseninde Türk Edebiyatı, 2004), Oğuz Tansel üzerine (hürriyet.com.tr, 13 Temmuz 2019).

 

KAVAK AĞACI

Ilk ışık saygıyla selâmlar dallarını,

Başın ufuklar ötesinde güler.

Rüzgârların dilinden yaprak yaprak anlarsın,

Üstünde sevgisi cıvıl cıvıl serçeler.

 

Insanlara örnek duruşun,

Uzak diyarlardan selâm getirir leylek

Tavında toprak gibi gücün yeter yaza, kışa

Bizimkinden başka, aydın dünyan gerçek.

 

Yer yüzünün süsü, onuru

Işıl ışıl türkü söyler toprağa gölgen.

En temizi sevgilerin en arısı

Çalışanların hayatına yakın düşüncen.

 

Vücudun çelik gibi kavak ağacı

Seni kucaklamak gelir içimden.

Topraklarımda biriniz bin olsun,

Bütün iyi dilekler yürekten.



POPLAR TREE

The first light greets your branches with reverence,

Your crest smiles beyond the horizon.

You hear the whisper of the winds leaf by leaf,

Robins full of love twitter above you.

 

Your sturdy presence sets an example for people,

Storks bring their tidings from lands faraway.

You endure summers and winters like the earth to be tilled,

Your bright world is so real - yet so different from ours.

 

You’re the ornament and pride of this world,

Your shadow sings scintillating airs of light to earth.

Purest and selfless of all loves,

The life of the toilers is close to your heart.

 

Your trunk is as strong as steel poplar tree,

I feel like embracing you.

May each of you grow into thousands in our land,

All my best wishes to you with love.

 

Translated by Nilüfer Mizanoğlu Reddy


DÜĞÜM

Söylediğin türkü korkuturdu beni

Yüreğimde kaygıların zehri

Ayrılık çaldı kapımı

 

Ürperirim yolculuktan

Çözülüverir düğümler

Kavuşan ellerde ışık

Ölür geride kalan

 

İç çeker göğüsler deniz gibi

İnanmak istenmez acı gerçeğe

Yolcu gider yıkılır dünya

Tren raylar üstünde kayar

Toprak ayaklar altında

 

Gümüş kanatlı bulutların rüzgârına

El verip düşmeliyim yollara

Şehir suyu çekilmiş değirmen

Başlar anılar dünyası



 KNOT

You sang a song chilling may spine-

Care dripped into my heart like venom

When the moment of farewell

Tapped on the door

 

Just to think of travel

Gives me the shivers:

Knots come apart all of a sudden,

Light flickers in our clasped hands-

Who remains behind dies.

 

With heaves and sighs

The loving heart swells like the sea.

We refuse to believe in the bitter truth.

With the voyager gone

The world comes to an end.

The train glides away on the rails-

The earth crumbles under our feet.

 

Clutching the wind’s hand and the ashen clouds,

I must take the road to the big city

-a watermill with all the water gone-

For a new life of faint memories.

 

 

Translated by Talat Sait Halman                              

MAYKU

Aylardan kiraz ayı

Gözlerime uyku girmez oldu

Karanlıkların ürpermesi dolar içime

Yüreğime ateş düştü Mayku.

 

İğde dallarından altınlar yağar

Testisi omuzunda, belinde eli

Kırlangıçların sevinci eteklerinde

Sevince dağlar dillenmeli

 

Burda taş olmuş gelinler kızlar

“Ayrılık var bir yandan” dudaklarında

Salla saçlarını öldür beni

Aklımı bıraktım sulara

 

Bahar sabahlarının tatlı yağmuru

Sendedir mânaların en güzeli

Ay akşamladı gözlerinde.


 

MAYKU

The month is the cherry month

I no more can sleep

A soft evening fills my heart

I am in love Mayku, so deep.

 

The water jug on her shoulder, hips sway in her hand

The Ruellia branches are in golden foliage

Of my love mountains should sing, I demand

Her skirt wave, like a martin flop its wing

 

Here the girls have turned into stones

Shake your hair girl, shake it and have me slain

A farewell song in her lips

I have not lost my mind in vain.

 

In a spring time morning a soft rain

The prettiest meaning of all, you pertain

The moon has spent the night in your eyes again.

 

                            Translated by İlyas Halil                               

OĞUZ TANSEL ÜZERİNE

OĞUZ TANSEL ÜZERİNE

 

Doğan HIZLAN

 

 

Oğuz Tansel, masal derlemeciliğini folklor araştırmacılığı ve titiz söz işçiliğiyle birleştirmişti. ‘Üç Kanatlı Masal Kuşu: Oğuz Tansel’ bu değerli aydını yakından tanımak için önemli bir fırsat.

Metin Turan’ın hazırladığı Üç Kanatlı Masal Kuşu: Oğuz Tansel kitabı, bazı değerleri hatırlamamızı sağlıyor.

Turan’ın kitabın başındaki Halk Kültürü, Yaratıcılık ve Oğuz Tansel yazısından bazı satırlar:

“Türkiye’de sanat edebiyat insanlarının portreleriyle ilgili çalışma yaparken, onların kişisel hayatlarını şekillendiren toplumsal ortamı, dolayısıyla da tarihsel dilimi de göz önünde bulundurmak gereği duyarım.

Oğuz Tansel adı bu bakımdan oldukça belirleyicidir. Zira, böylesi kişilerin ürünlerine yaklaşırken, Türk edebiyat tarihiyle ilgili olduğu kadar, eğitim ve sanat tarihiyle ve ona keza siyaset tarihiyle ilgili olaylarda da bir dolu bağıntıyı aramak gereği ortaya çıkar. Oğuz Tansel’in folklorculuğuna eğilirken, O’nun bu alandaki uğraşlarını iki ana başlık altında toplamak gereği belirir. Birincisi bir derlemeci olarak, ikincisi de yaratıcı yazar olarak çağdaş Türk yazınına, özellikle çocuk yazınına kazandırdığı yapıtlardır.

Oğuz Tansel yaratıcılığı, özellikle masallar göz önüne alındığında, bildik anlamdaki masal derleyicilerinin aktarmacılığı olarak görülmemelidir. O’nun derlemelerde gösterdiği özen, edebiyat insanı olarak yaratıcılığıyla bütünleştiğinde, ‘masalcı babaya’ dönüşür.”

Oğuz Tansel 15 Şubat 1915 yılında doğdu, 30 Ekim 1994’te aramızdan ayrıldı. Kitapta 81 kişinin yazısı var.


Ürün Yayınları (BEŞ ÜZERİNDEN DÖRT YILDIZ)

 

Kimler ne dedi?

 

Aysıt Tansel:

 

“Babam sorumluluk bilinci çok gelişmiş bir insandı. Kendisini dünyadan sorumlu hissederdi. Sorumluluklarından hiç kaytarmadı.”

 

Berin Taşan:

 

“Oğuz Tansel bütün yaşamı boyunca, yurtsever, aydın bir öğretmen, bir edebiyatçı, bir şair-yazar olmanın bütün gereklerini hiç ödün vermeden yerine getirmiştir.”

 

Eray Canberk:

 

“Oğuz Tansel’in şiiri yenilikçi şiirimizin içinde ayrıksı bir yer tutar. ‘Sarıkız Yolu’başlığını taşıyan toplu şiirleri baştan sona okunduğunda bu ayrıksılık hemen kendini belli eder. Başka türlü söylersek, Tansel’in şiiri ‘değişik’ bir şiirdir. 1930 sonlarına doğru yayımlanan ilk şiirlerinde bu özellik hemen ayırt edilebilir. Bu açıdan 1940’larda etkin olan ‘Garip’ anlayışının ve ‘toplumcu gerçekçilik’ diye anılan şairler topluluğunun dışında kalan birkaç şairden biridir. Şöyle de denebilir: Tansel, buna karşılık toplumcu gerçekçidir, toplumsalcı dünya görüşü nedeniyle yergi ve alaysılama ‘Garip’ şiirinkinden farklıdır. Nitekim Metin Eloğluile birlikte şiirleştirdikleri Bektaşi fıkraları (‘Bektaşi Dedikleri’) Tansel’in nasıl bir yergi ve alaysılama anlayışından yana olduğunu örnekler gibidir.”

 

Fakir Baykurt:

 

“Tanımanın değil tanışamayışın öyküsünü böyle uzun niçin anlatıyorum; çok etkilenmiştim kitabından. Folklor yanı güçlü, bilinç ışığında durulmuş, yepyeni söyleyişlerin ustalığında, bilenmiş çelik bir şairdi O; ama bilir miyim nerelerden geliyor, nerelere sardı yolu? Sadece bir sezgiydi benimki.

Oğuz Tansel, şiiri ciddiye alan şairlerin hasındandır.

 

Kemal Özer:

 

“Savrulmayı Bekleyen Harman ve Gözünü Sevdiğim gibi Oğuz Tansel’in ilk kitaplarından yola çıkarak saptadıklarım, onun şiirinin bu ilk döneminde yaşanan gerçeklikleri yansıtmayı önemseyen, yaşadığı topluma ve çağa tanıklık ederken kendisi olmayı, ortaklıkları kendi bakışıyla, söyleyişiyle aşmayı benimseyen bir ozan olduğunu gösteriyor.”

 

Refik Durbaş:

 

“Oğuz Tansel, beş parmağına beş marifet sığdırmıştı. Birincisi halk bilimciliği, ikincisi masal babalığı, üçüncüsü şairliği, dördüncüsü öğretmenliği, beşincisi ise bütün bunları da kapsayan 79 yıla sığdırdığı onurlu yaşamı.” Kitabın sonunda Oğuz Tansel Kaynakçası, dizini yer alıyor. Kitapta fotoğraflar da bulunuyor.

KAYNAK: Oğuz Tansel üzerine (hürriyet.com.tr, 13 Temmuz 2019).

 

 

Yazar: Doğan HIZLAN

OĞUZ TANSEL KİTABI

 

OĞUZ TANSEL KİTABI

 

Kemal ATEŞ

 

1970'li yıllarda dergilerde, kimi gazetelerde ilk yazılarımın yayımlandığı günlerde tanıdım Oğuz Tansel’i.

O yıllarda iki dergi yazın dünyasında çok önemliydi.

Biri Ankara’nın sağlam havasında doğmuş, sonra İstanbul’da varlığını sürdüren, köylere değin ulaşabilmiş belki de tek dergi Varlık... Başında Yaşar Nabi Nayır Bey var...

İkincisi eski TDK’nin çıkardığı, sanırım bir ara 10 binin üstünde basan Türk Dili. Biz yazın heveslileri için bu iki dergide yer bulabilmek çok önemliydi, önümüzde aşılması zor birer barajdı her ikisi de...

Bu iki dergide öykülerim ve denemelerim yer bulunca galiba yazın dünyasına giriyorum, dedim. Böyle buralarda yazma heyecanını yaşamaya başladığım günlerde Türk Dili yazı kurulu benden Oğuz Tansel’le bir röportaj yapmamı istemişti.

Büyük dergiler artık yazı da istiyorlar benden. 1977 yılında çocuk yazını dalında ilk kez verilen ödülü Oğuz Tansel kazanmıştı. Tabir caizse ilkyazı siparişini alıyorum yazar olarak.

Uzun uzun hazırlığımı yaptım, sorularımı hazırladım, sözleştiğimiz gibi evinde buluştuk Oğuz Tansel’le. Sanırım yalnız kızlarından biri vardı o gün yanında. İkimiz bir masa başına oturduk.

Rakı çoktan hazırlanmış, üstadın önünde. İlk kez tanışsak da yüzüne, hatta sohbetine yabancı değilim. Ankara’da Remzi ağabeyin Toplum Kitabevi çoğu yazarların ilk karşılaştıkları yer olmuştur. Anadolu güneşiyle yanmış o kemikli, zayıf yüze yabancı değilim, çünkü ben de Toplum Kitabevine gidip gelenlerdenim. O günlerde tanısı yeni konmuş ülserimle başım dertte, bu yüzden rakı ikramını kabul edemiyorum.

O içmeye devam ediyor. Dedi ki bir ara: "Kemal Bey, başarısızlıklar beni etkiliyor, içime kapanıyorum." Aslında elimdeki soruları bir yana bırakıp buradan başlamalıydım söyleşiye, toyluk işte...

Özel dünyasına fazla girmiyorum. Sormam gerekeni o gün sormayınca bu gün kendimce yorumlar yapıyorum, nelerdi onu içine döndüren? Kaçırdığı trenler, otobüsler mi vardı? O kendini nerelerde görmek istiyordu bilemiyorum, ama bana göre Oğuz Tansel’in yeri üniversite kürsüleriydi.

Örneğin DTCF’de Halkbilimi ya da edebiyat bölümüydü yeri. Oğuz Tansel gibilere öylesine gereksinme vardı ki buralarda. Çok yakışır, çok şey katardı bu alanlara. Bu bölümlerde Oğuz Tansel gibi iki üç kişi olsa, inanın buraların kaderi değişirdi. Yalnız bilim değil, özgür düşünce girerdi bu bölümlere.

Şiirden, edebiyattan anlayan insanlar yetişirdi. Masalı bir masalcıdan öğrenmek ne güzel olurdu. Şiiri bir şairden öğrenmek de hoş olurdu. Hu diyenin huyu kurusun Dolmanın suyu kurusun Bu Meteli dinlemeyenin Fıçısının dibi çürüsün 1940 kuşağının özgün şairi, Savrulmayı Bekleyen Harman’ın şairi Oğuz Tansel, geride güzel masallar bıraktı. Onun masallarını okuyunca, Anadolu’da dil dışı bırakılmış bir dil olduğunu görecekseniz.

Kızı Prof. Aysıt Tansel ve Metin Turan’ın çabalarıyla hazırlanmış Oğuz Tansel Kitabı’nda Fakir Baykurt’tan Ahmet Say’a, Mahmut Makal’dan Fikret Otyam’a onlarca dostunun yazısı var. Ne güzel dostları olmuş Oğuz Tansel’in...

Daha önce babasıyla ilgili bize güzel bir belgesel de izleten kızı Prof. Aysıt Tansel gerçekten hayırlı bir evlat, onu bir kez daha kutluyorum.

KAYNAK: Kemal Ateş / Oğuz Tansel kitabı (Aydınlık Gazetesi, 16.7.2019).

 

Yazar: Kemal ATEŞ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör