Ressam (D. 1915, İstanbul
- Ö. 18 Haziran 2005, İstanbul). Sağlık memuru olan babasının görevi sebebiyle
çocukluğu Anadolu’nun birçok kentini dolaşarak geçti. İlkokulu Mardin’de
tamamladıktan sonra İstanbul’a geldi, Vefa Lisesi’nde başladığı ortaöğrenimine
Pertevniyal Lisesi’nde devam etti. 1933 yılında resimlerine hayran olduğu Nazmi
Ziya’nın da desteğiyle şimdiki adı Mimar Sinan Üniversitesi olan İstanbul Güzel
Sanatlar Akademisi’ne girdi.
Nazmi Ziya, İbrahim Çallı
ve Hikmet Onat atölyelerinde çalıştı ve Leopold Levy'den dersler aldı. 1937
yılında akademinin orta bölümünden Ragıp Gökcan ile birlikte birinciliği
paylaşarak mezun oldu. Yüksek bölümü yeni açılan akademiye 1940 yılında yeniden
giren ve dört yıl sonra okulu bitiren sanatçı, toplumcu-gerçekçi sanat
anlayışını paylaştığı Kemal Sönmezler, Turgut Atalay,
Selim Turan, Avni Arbas, Mümtaz Yener ile birlikte “Yeniler” grubunu
kurdu. Guruba Abidin Dino, Faruk Morel, Agop Arad,
Yusuf Karaçay’in da katılmasıyla hareket 1951’e kadar sürdü. Zamanla gruptan
kopmalar oldu.1951’den sonra gruptan ayrı sürdürmeye başladığı çalışmalarında
geometrik tarzda soyut düzenlemeler yaptı. 1966’dan itibaren de anlatımcı ve
figüratif tarzda kendine özgü sanat kişiliğini yansıttığı portreleri ile öne
çıktı. Bir süre Resim ve Heykel Müzesinde Halil Dikmen’in yardımcısı olarak
çalıştı.
İlk kişisel
sergisini 1946’da Beyoğlu’nda bir mobilyacıda açtı. Ankara, İzmir ve
İstanbul’da duvar resimleri uyguladı. 1950’li yıllarda soyut resme yöneldi.
Yetmiş iki yıllık sanat
hayatı boyunca altı bine yakın resme imza atan sanatçı, özellikle hüzünlü
Anadolu kadın resimleriyle tanınıyordu. Sanatı
akademik merkezli görüşlerin dışındaydı. Sanatında zıt sanılan ekolleri,
akımları bir arada kullandı. Dört bin civarında resmi koleksiyoncuların
elinde bulunan Nuri İyem, manzara ve portre çalışmalarını, doğa sevgisi ve doğa
özlemini yansıtmasıyla tanındı. 1973’te Cumhuriyet’in 50. Yılı Resim Ödülü’nü,
1989’da Sedat Simavi Görsel Sanatlar Ödülü’nü, 1997’de de TÜYAP İstanbul Sanat
Fuarı Onur Ödülü’nü aldı. Ölümünün ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na
defnedildi. Evli ve iki çocuk babasıydı.
“Nuri İyem'in resmi, 70 küsur yıllık uzun tarihi boyunca, büyük
dönüşümler geçirerek gelişen bir resimdir.
“Başlangıçta, soyut resimle figüratif resmi, birbirini
dışlayan bir karşıtlık olarak bir stil sorunu gibi ele almışken, son yıllarında
bu karşıtlığın yapaylığını kavramış bir resme yöneldi. İyem, giderek bu iki
stili bütünleştiren bir düşünce geleneğinin resmini yapıyor ve soyutla figürün
örtüştüğü bir senteze doğru gidiyor.
“İyem, simgesel olanla temsili olanı, figürle kavramı
bütünleştiriyor: Soyutla somutu eşzamanlı olarak dolaysız bir biçimde
kavratıyor.” (Hilmi
Yavuz)
HAKKINDA: Celal
Esat Arseven / Sanat Ansiklopedisi (5 cilt, 1953-54), Nüzhet İslimyeli / Türk Plastik Sanatçıları
Ansiklopedisi (1971) - Asker Ressamlar ve Ekoller (1965) - Sanat Terimleri Ansiklopedisi (1973)
- Suluboya Resim Sanatı Tarihi (2009), Türkiye Ansiklopedisi (c. 3, s. 831,
1974), Zahir Güvemli / Çağdaş Türk Resminden Örnekler (1982), Nurullah Berk –
Kaya Özsezgin / Cumhuriyet Dönemi Türk Resmi (1983), Adnan Turanî / Batı
Anlayışına Dönük Türk Resim Sanatı (1984), Hilmi Yavuz / Yüzler ve İzler (s.
156-158, 2006).