Seyda Molla Yasin Toprak (Yüsrî)

İslam Bilgini

Doğum
Ölüm
08 Ocak, 1994
-

 

Yakın dönem İslâm âlimlerinden (D. 1906, Xerzıka (Tuzla) Köyü / Kulp / Diyarbakır - Ö. 8 Ocak 1994). Muş ilinden Kulp'a yerleşen Molla Derviş adında yöre halkı taralından tanınan bir âlimin oğludur. Annesi Şemsihan Hanım'dır.

Seyda Molla Yasin’in yaşadığı dönemde Diyarbakır'ın Silvan ilçesi; âlim, medrese ve müderrisleri ile ünlü olup çok sayıda büyük zatlarla anılmaktadır. Üstad Molla Hüseyin Küçük ve Üstad Molla Yahya Melikoğlu (Ferhendi) halk ve talebeler arasında en çok bilinenlerdendir. Üstad bu ikisinden birinden ders almak ister. Allah'ın takdiri, onu Üstad Molla Yahya ile buluşturur.

Medreseden mezun olmadan önce Ferhand Köyü'ne yakın olan Diyarbakır'ın Silvan İlçesine bağlı Taxık Köyü'ne yerleşmiş ve orada görev yapıp talebe okuturken bir yandan da Ferhand Köyü'ne gidip gelerek kalan öğrenimini tamamlamıştır. Mezun olduktan sonra birçok köyden davet almış, ancak ilk yerleştiği bu köyde ikamet etmeye, görev yapmaya ve talebe okutmaya bir süre daha devam etmiştir. Silvan, Savur, Derik, Çınar, Bismil, Dicle köyleri Diyarbakır merkezindeki birçok medresede ders verip talebe yetiştirmiştir.

Bu dönemde medreselerde ders almak ve ders vermek devlet tarafından yasaklanmıştır. Dönemin hükümeti tarafından bu yasak abartılı biçimde uygulanmaktadır. Tedrisatın çok ciddi bir cezası olup duruma göre istiklal mahkemelerinde idam ile yargılanmaya kadar gidebilmektedir. Hiçbir dünyevi beklentileri ve faydaları olmadığı gibi tespiti halinde idam edilmeleri işten bile değildir. Bu nedenle okutan (üstad) da okuyan (talebe) da canları pahasına ve sadece Allah (c.c.)'ın rızasını güderek bunu yapmaktadır.

21 yıllık talebeliği boyunca üç hocadan ders almıştır. Molla Salih'ten sadece Kuran-ı Kerîm, Mevlit ve Akide derslerini almıştır. Molla Yahya'nın yanında okurken, Molla Yahya'nın dünürü olan Molla İbrahim'den (Belli) çok az ders almıştır (sadece oraya misafirliğe gittiği dönemlerde). Öğreniminin hemen hepsini Molla Yahya Melikoğlu'nun Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nin Ferhand Köyü'nde bulunan medresesinde tamamlamış olup icazeti de bu zattan 1933 yılında almıştır.

Üstad için ilim yeryüzünde var olan en büyük hazineydi ve bu hazinenin keşfedilmesi gerekiyordu. Bunu yaparken de üç ilkeden ödün vermezdi. Birincisi ilmi doğru kaynak ve doğru kişilerden edinmek, ikincisi faydalı ilimlere odaklanıp doğru öğrenmek ve üçüncüsü de öğrendiklerini yaşayıp öğreterek hayata aktarmak.

Öğrencileri ile kılık kıyafetleri, birbirleri ile ve toplumla ilişkilerine, hatta gerektiğinde evliliklerine kadar her açıdan yakından ilgilenmektedir. Bu nedenle özellikle talebelerin sayıca fazla olduğu dönemlerde Üstad sabah namazından sonra ders vermeye başlamakta, ancak yatsı namazı ile birlikte bitirmektedir. İlk anlatımda öğrenci anlamadığında ilk anlatımını yok varsayıp farklı bir yöntem, yol, anlatım tarzı, örnekler kullanarak dersi tekrarlamaktadır. Tekrarlar bu şekilde öğrenci dersi kavrayıncaya kadar devam etmektedir. Öğrenciye her seferinde anlayıp anlamadığını sormakta ve öğrencinin olumlu cevabı ile yetinmeyip gözlerinin içine bakarak anlayıp anlamadığını kontrol etmeye çalışmaktadır. Hedefi "ders vermek" değil; "ders öğretmek" olduğu için dersi öğretmeden talebeyi bırakmamaktadır. Ders verirken uygulamasını da canlandırarak talebeye izah emekte, ilimlerde kullanılan eski deyim ve ifadeleri zamanına göre uyarlamaktadır.

Tedrisatı, kitap yazmanın dahi üzerinde tutmuştur. Nitekim O'na göre tüm ilimlerde yeteri kadar basılı eser mevcut olup fakat bu bilgilerle donatılmış insan sayısı ne yazık ki çok azdır. Dolayısıyla ders vermek her zaman O'nun birinci önceliği olmuştur. Buna rağmen hatırı sayılır sayıda büyük eserler vermiştir. Dolayısıyla, Üstad'ın medresesinden mezun biri, iyi bir Müslüman, üstün bir ahlak, öz kişilik ve öz güven sahibi, ihlâslı bir şahsiyet olarak yetişmiş ve ilimleri bereketli olmuştur. Elbette istisnaları olmuştur. Bu disiplin olduğu için, birçok talebe büyük bir iştiyakla geldiği medresesinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Birçok talebe de O'nun medresesinden icazet almanın zor olduğunu ve zaman aldığını bildiği için kendisinden icazet almak üzere değil; sadece Üstad'ın yanında teberrüken ve kısa bir süreliğine de olsa ders almayı tercih etmiştir. Üstad, talebelerinin dersini kendi evlatlarının dersine her zaman tercih etmiştir. Üstadın müderris olarak önemli özellikleri, güçlü bir hafıza ve parlak bir zekâya, üstün bir konuşma ve anlatım yeteneği, ikna kabiliyeti ve tasvir yeteneğine, derin ilim ve bilgiye ve üstün bir edebi kişiliğe, disiplin ve tavizsizliğe sahip olması olarak sayılabilir.

Medreselerde 50 yılı aşkın ders, fikıh alanında binlerce fetva vermiştir. Verdiği hiçbir fetva başka âlim ve mercilerce red edilememiştir. En müşkül problemler O'na gelmesine rağmen çözmediği hiçbir problem olmamıştır. Girdiği hiçbir münazarada yenilmemiştir. Hakkındaki hüsnü-zan o dereceye varmıştır ki, "Medreselerde okutulan bütün kitaplar bir gün yok olursa üstad hepsini yeniden yazabilir" denilmektedir. Yörede "Reisü'l-Ulema (Alimlerin Reisi)", "Behr-a ilme (İlmin Denizi)", "Çıyay-ı İlme (İlmin Dağı)" gibi lakaplarla anılmaktadır. Onun, şiir ve diğer eserlerinde kullandığı lakabı ise "kolaylaştıran" anlamındaki "Yüsrî"dir. Halk arasında bu lakabı yaygın olarak bilinmese de talebeleri ve ilim erbabı içerisinde bu lakabı bilinmektedir.

Edebi kişiliği başlı başına bir konu olarak değerlendirilebilir. Üstadın yazdığı eserlerin tamamı aynı zamanda mükemmel bir edebi eserdir. Elli yıldan fazla ders vererek bini aşan öğrenciyi okutmuş ve yüzden fazla öğrenciye de icazet vermiştir. Bu nedenle şu an özellikle Diyarbakır ve komşu illerin bir kısmında bulunan birçok hocanın direk veya dolaylı olarak onun ilminden istifade ettiği söylenebilir. Bölgemizde birçok hocanın yaptığı gibi Molla Yasîn Toprak hoca da halk arasındaki dinî ve sosyal sorunları halletmiş bir âlimdir. Hoca bunlarla birlikte Tefen, Kelâm, Fıkıh ve Edebiyatla ilgili on dolayında eser de yazmıştır. Hocanın yoğun bir tedrisatla birlikte eser yazmayı ihmal etmemesi onun iyi bir âlim olmasından dolayı kolaylıkla eser yazabilen bir şahıs olduğu anlaşılmaktadır.

Üstad Molla Yasin, 8 Ocak 1994 tarihinde Diyarbakır-Merkez'de ortanca oğlu Z. Fuat Toprak'ın evinde sabaha karşı güneşin doğuşu sırasında vefat etmiştir. Cenaze namazı Diyarbakır Ulu Cami'de öğle namazım müteakip kılınmıştır. Cenazesine on binlerce kişi katılmış ve toplum üzerinde büyük bir etki uyandırmıştır. Kabri Yeniköy Mezarlığındadır. Henüz talebe iken ilk evliliğini, sonra iki evlilik daha yapmıştır. Şu an hayatta olan dördü kız 12 çocuğu vardır.

ESERLERİ:

Seyfül Me'lûl (1974'te yazmaya başlamış, 6 yıl sürmüştür. Cuma namazı ile ilgili verilmiş yanlış bir fetvaya reddiye amacıyla yazmaya başladığı risale 600 sayfalık bir usul-ül fikıh kitabına dönüşmüştür.); Rawdul Hayat [Keşfü-Nikap] (Aruz ölçüsünde vezinli, 249 sayfa, ölüm sonrası hayat, Dili Kürtçedir.); Tefsir [Nisa, 59] ("Allah'a ve resûlüne itaat edin" Ayet-i Kerîmesinin tefsiridir. Bir risale hacminde olup ilim erbabına hitap etmektedir. Dili Arapçadır); Akidetu'l-İmân el-Ulâ [Akıda İmane A Yekî] (Bu eser, küçük çocuklar için, okunması ve ezberlenmesi kolay olsun diye kısa, öz ve aruz ölçüsü ile yazılmıştır. Dili Kürtçedir); Akîdetu'l-İman es-Sânı [Akıda İmane A Dudiya] (Bu eser daha çok yetişkinler ve ilim erbabı için daha teferruatlı ve uzun yazılmıştır. Aruz ölçüsündedir. Dili Kürtçe/Arapçadır); Fetvalar (Yazılı nüshaları yok denecek kadar azdır. Derlenmemiştir.); Faiz Risalesi (Adından da anlaşıldığı üzere Faiz meselesi ilgilidir. Dili Arapçadır); Hayvan Kesimi ile ilgili risale (Şafii Mezhebi'ne göre hayvan kesimine ilişkin bir risale olup yine verilmiş yanlış bir fetvaya reddiye şeklindedir. Arapçadır); Divan (Allah ve Peygamber sevgisi üzerine, münacaat şeklinde şiirler.  Çoğunluğu Kürtçe olup Arapça olanları da vardır); Tecvid (Kur'an-ı Kerîm'in doğru bir şekilde okunmasına çok önem verdiği için bu tecvit kitabını yazmıştır. Manzum bir eserdir).

KAYNAKÇA: Doç. Dr. Z. Fuat Toprak / "Seyda Molla Yasin Toprak (Yüsri) - Hayatı ve İlmî Kişiliği" (Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi, Sayı:1, Nisan 2009), Abdurrahman Beyter (Lisans Bitirme Tezi, Danışman: M Edip Çağmar, D.Ü. İlahiyat Fakültesi, 2007), Ahmet Erkol, Molla Yasin'in İlmi ve edebi Kişiliği, Uluslararası Silvan Sempozyumu, 2008), Z.Abidin Çiçek / Diyarbakır’ın Fethi,Tarihi ve Kültürü (Diyarbakır.1977, s.132), Oğulları Muhammed Toprak ve Selamettin Toprak ile Röportaj, Muhtelif talebeleri ile yapılan röportajlar. (Not: Bu yazı, kaynakçada belirtilen ilk kaynaktan ansiklopedi formatında özetlenmiştir), İhsan Işık / Geçmişten Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2015).

 

 

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör