Şair ve yazar (D. Selânik,
1886 – İstanbul, 8 Mart 1977) Şiir
ve yazılarında gerçek adını kullandığı gibi A. Asfer takma adını da kullandı. Aydın
ve varlıklı bir ailenin çocuğudur. Babası Fevzi Efendi Vilayet Muhasebe memuruydu.
Tanzimattan sonra Türk edebiyatında kısa bir zaman süren Servet-i Fünun
edebiyatçılarındandır. İlköğretimini Fevziye okulunda bitirdi. 1903’te İstanbul'a
geldi ve Mülkiye Baytar Okulu’na girdi ise de hastalıkları nedeniyle burasını
bitiremedi. Bu dönemde çıkan yayınları izleyarak siyasi bilgilerini arttırdı.
Kısa bir süre sonra Resne’ye gitti ve Niyazi Bey Okulu’na müdür olarak atandı
ve ardından İzmir’e geçti. Burada “Köylü”
ve “Anadolu” gazetelerinin
başyazarlığını yaptı. 1912 yılında “Anadolu” gazetesi başyazarlığı ve İzmir Sultaniyesi
(Lisesi)’nde edebiyat öğretmeni yaptı. Öğretmenliğini Çanakkale ve
Gelenbevi’de sürdürdü. Kısa zamanda edebiyatçıların ortamına girmeyi başardı.
“Bahçe” ve “Hüsün ve Şiir” dergilerini çıkardandır, “Genç Kalemler” dergisinin yazar kadrosunda yer aldı, sorumlu
müdürlüğünü yaptı.
Mehmet Emin Yurdakul’un “Türkçe Şiirler”i çıktıktan sonra, Âkil Koyuncu ve
arkadaşları, başta Ali Canip olmak üzere, milli şiirin yapısını kurdular, denilebilir.
O yıllarda yirmili yaşlarının başlarında olan Âkil Koyuncu önce “Bahçe” dergisinde yazı yazmaya başladı. Bu
dergide tefrika edilen “Yıldız”
adlı romanı ile kendini edebiyat dünyasına kabul ettirdi. Üslubu
akıcıydı, ancak şiirlerindeki üslup belirginliği nesirlerinde yoktu. Ancak, Âkil Koyuncu, şiirde Servet-i Fünun
akımı içersinde az duyulanların kategorisinde kalmış olsa da, bizim
edebiyatımızda sone gib türlerini ilk kullananlardan birisidir. Filozof
Şopenhauer’e seslendiği bir şiirinde, hayatı hep karanlık görmenin
bedbinliğinden artık sıyrılma zamanının geldiğini anımsatır. Bir başka yerde
ise, özgürlüğün ve ruhun güzelliği üzerinde durur...
Şiirlerinde hem hece ve hem de aruz veznini kullandı.
Daha sonra Mehmet Emin Yurdakul’un şiirleri etkisinde kaldı ve hece vezni
kullanmayı seçti. Şiirlerinin çoğunda Batı nazım şekillerini kullanmış olan
Âkil Koyuncu, hayatının sonuna kadar, Selânik’te başlatılan Milliyetçilik
fikirlerini bir kılavuz olarak sürdürmüş, Türkçü ve milliyetçi bir şairdir.
Lirizmi biraz kıt olsa da, bununla beraber dili güçlüdür. İkinci Meşrutiyet
(1908)’ten sonra Selânik’te açılan fikir ve politika laboratuvarının unutulmaz adlarından
biridir.
KAYNAK: Atilla
Özkırımlı / Türk Edebiyatı Ansiklopedisi (4. Cilt, İstanbul, tarihsiz), Mustafa
Kâhya / Âkil Koyuncu: Hayatı, Edebi Şahsiyeti, Eserleri (Ankara 1998), Niyazi
Hüseyin Bahtiyar / Balkanlar’da Türk Ünlüleri (İkinci Kitap, 2002), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye
Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2015).