Yazar, çevirmen, akademisyen. (D. 1918, İstanbul – Ö. 2000, Ankara). Babası Nüzhet
Haşim Sinanoğlu’nun dışişleri görevlisi olarak Roma’da bulunduğu sırada,
ağabeyi Samim Sinanoğlu ile birlikte Torquato Tasso Lisesi’ni bitirdi. Ardından
Roma Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne girdi; ancak 1940’ta İtalya’nın II.
Dünya Savaşı için hazırlıklara başlaması üzerine, Türkiye’ye döndü ve aynı
yılın sonbaharında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ni bitirdi.
Bilindiği
üzere Klasik Filoloji, Türkiye’de ilk olarak 1936 yılında Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesi’nde, Fransız Filolojisi’ne bağlı olarak kurulmuştu. Rohde, 1937’de
Azra Erhat’ı yanına tercüman ve asistan olarak almış ve böylece Klasik
Filoloji’nin temelleri atılmıştı. İşte Suat Sinanoğlu, bu enstitüye girmiş ve
1940’ta mezun olduktan sonra, ağabeyi gibi asistan olarak fakültede kalmıştı.
Suat Sinanoğlu, Eski Yunanca’ya, Samim Sinanoğlu ise Latince’ye yönelmişti.
Suat Sinanoğlu, 1985’te emekli oluncaya kadar burada hocalık yaptı. 1943’te “Bukolik
Şiirin Kaynakları” adlı çalışmasıyla doktor ve 1946’da “Epigram Bukoliği
ve Theokritos” adlı çalışmasıyla da doçent oldu. Bundan sonra Yunan Dili ve
Edebiyatı üzerindeki araştırmalarını yoğunlaştırdı. Ülkemizde Eski Yunan Dili
eğitim ve öğretiminin temellerini attı. Yaptığı çevirilerle Eski Yunan
Edebiyatı’nın ülkemizde tanınmasına katkıda bulundu.
Sinanoğlu’nun
en önemli yapıtlarından birisi de, felsefî bir yaklaşım altında Atatürkçülüğü
yorumladığı “Türk Humanizmi” (1980) adlı kitabıydı. Daha önce “L’Humanisme
à venir” (1960) adıyla Fransızca olarak yayımladığı bu çalışmasında,
Atatürkçülük’ün maddî ve manevî unsurlarıyla bütünsel bir Batılılaşma olduğunu
ve böyle bir Batılılaşmanın ise sanılanın ve korkulanın tersine, toplumu taklit
aşamasından tahkik aşamasına yükselteceğini savundu. Ona göre, ancak böyle bir
yaklaşım hümanizm olarak adlandırılabilirdi. Sinanoğlu’na göre Atatürkçülük’ün
böyle yorumlanmasından başka bir şey olmayan “Türk Hümanizmi”, tarihteki
İtalyan Hümanizmi ile Alman Neo-Humanizmi’ne eklemlenecek ve Avrupa
Uygarlığı’nın kaynağı olan “Klasik Düşünce”yi, hem Türkiye’ye ve hem de onun
aracılığıyla Hıristiyan Avrupa’nın sınırlarının ötesine taşıyacaktı.
UNESCO nezdinde Türk milli komisyonu başkanlığı görevinde de bulunmuş
olan Prof. Dr. Suat Sinanoğlu,“Türk Hümanizmi” adıyla ülkemizde yeni bir
hümanist yaklaşım geliştirdi. Türkiye Klasik Çağ Araştırmaları Kurumu’nu
kurduğu, Klasik Filoloji eğitiminin gelişmesine katkıda bulunduğu ve hümanizm
kavramının ve kültürünün tanıtılmasında ve yaygınlaştırılmasında önemli
görevler yaptığı gerekçesiyle 2001 yılında TÜBA Hizmet Ödülü’ne lâyık bulundu.
BAŞLICA ESERLERİ:
ARAŞTIRMA-İNCELEME-SÖZLÜK: Epigram Bukoliği ve Theokritos (1946),
Kelimelerin Etymonu Esas Tutularak Tertiplenen Yunanca-Türkçe Sözlük
(1953), L’Humanisme à venir (1960), Yunan Dili Grameri I (1975), Yunanca
Uygulama Kitabı (Candan Türkan Şentuna ile, 1979), Türk Humanizmi (1980)
ÇEVİRİ:
Iphigeneia Tauris’te (Euripides’ten), Yunan Tarihi
(Ksenophon’dan), Kriton (Platon’dan), Aias (Sophokles’den), Yunan
Çoban Şiirleri (Theokritos’tan).
KAYNAKÇA: Remzi Demir - Doğan Atılgan, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
ve Türkiye’de Beşerî Bilimlerin Yeniden İnşası - Elli Portre (2008), Önceki
Başkanlarımız (unesco.org.tr, 7.7.2015), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür
Adamları Ansiklopedisi (2017).