Ahmet Yüksekses (Ahmike)

Ses Sanatçısı, Müzisyen

Doğum
Ölüm
-
Diğer İsimler
Ahmike

Ses sanatçısı ve bestekâr (D.1868, Diyarbekir - Ö. 1966). Lala Bey Mahallesi Lala Bey Sokak No: 28’de dünyaya gelen Ahmet (Ahmike) geçimini çobanlık yaparak sağlayan İbrahim Efendi ve Zeliha Hanım’ın oğludur.

Halveti tarikatının bir kolu sayılan “Gülşenî Tarikatı”nı Diyarbakır’da kuran ve bu tarikatın piri sayılan İbrahim Gülşenî’nin ahfadından olan ve Ahmet Gülşenî’nin tekkesine intisap eden Ahmike, burada tasavvuf musikisi ile tanışır. Gülşenî’nin tekkesinde yapılan tarikat toplantılarında musiki bilgisini geliştirir. Sesinin güzel olmasının yanında kaval çalmayı da bilen Ahmike, cuma ve pazar günleri tekkede yapılan toplantılarda kaside, naat ve gazeller okur.

İspahi pazarında ceket satarak ailesinin geçimini sağlayan Ahmike’nin Hüsniye, Asiye ve uzun zaman aramadan sonra 2000 yılında Muğla’nın Fethiye ilçesinde bulup görüştüğüm 75 yaşındaki oğlu Kamil ile Diyarbakır’da görüştüğüm kızı Makbule Hanım’ın anneleri olan Beyaz Hanım olmak üzere üç eşi vardır. Bu üç hanımından 25 çocuğu olmuş ve hepsi de Lala Bey Mahallesi’ndeki evlerinde beraber yaşamışlardır.

Diyarbakır musiki makam ve usullerini çok iyi bilip icra eden Ahmike, bu bilgilerini ve derlediği eserleri öğrenmek isteyenlere evinde ders vererek öğretmeye çalışmıştır. Talebelerinden isimlerini tespit edebildiklerim şunlardır:

1- Gazi Gurbet: Çok güzel kanun çalardı. Diyarbakır Musiki Cemiyetinin kanuncularındandı.

2- Sait Şenses: Berber Sait olarak bilinir ve sesi çok güzel olup Diyarbakır makam ve usullerini çok iyi icar ederdi.

3 – Hasta Sait: Diyarbakır Ticaret Odasında odacılık yapardı.

4 – Abdülhaluk Ocak: Güzel kanun çalardı.

5 – Kasım Paketçi: Tahsildarlık yapardı.

6 – Celal Güzelses: Ahmike’nin evine en çok gidendir.

Merhum Celal Güzelses, konu ile ilgili olarak İstanbul’da rahmetli Naci Balıkçı ile yaptığım bir sohbette bana şunları anlatmıştı:

“ ... Diyarbakır Musiki Cemiyetine yeni girmiştim. Henüz bir şey çalmıyordum fakat Celal Bey bilhassa gittiği gece toplantılarına (velimelere) beni yanında götürürdü. Yine böyle bir toplantı için Lala Bey Mahallesi’nde bir eve gittik. Biraz sohbetten sonra sedirde oturan yaşlı birisi divan okuyarak açılış yaptı ve arkasından uzun hava ve Beşiri makamında bir hoyrat okudu. Celal Bey çaldığı cümbüşü elinden bırakarak eğildi ve ‘sağ ol hocam, ağzına sağlık’ diyerek elini öptü.

Daha sonra Celal Bey de birkaç eser okudu ve gece geç vakit ayrıldığımız ev Ahmike’nin evi imiş. Ben evden çıkınca Celal Bey'e ‘Hocam bu adam kim?’ diye sorduğumda bana ‘bu evin sahibidir. Diyarbakır usul ve makamlarını bilen bizlere öğreten kişidir. Ben her zaman kendisini ziyarete sık sık gelir bilgi alırım’ dedi."

Bu talebeler haftanın en az iki günü Ahmike’nin evinde toplanıp meşk yaparlardı.

Ahmike’nin evine çok sık giden Celal Güzelses’tir ve Ahmike de Celal Güzelses’in üzerinde çok durmuş, bildiği bütün makamları ve eserleri Celal Bey’e öğretmek istemiştir. Eserlerin makam ve usul dışına çıkarak okunmasına şiddetle karşı çıkan Ahmike, Nevruz makamındaki;

Ben şehid-i bâdeyim dostlar demim yâd eyleyin” isimli eseri Celal Güzelses’i 25 gün çalıştırarak öğretmiştir. Bu çalışmada Celal Güzelses cümbüş çalar Ahmike de kavalıyla yol gösterir. Ahmike o kadar titizdir ki bir gün Celal Bey’e “Celal oğlum beni aciz ettin buradan gittikten sonra evde de çalış yarın geldiğinde kusursuz okumanı istiyorum” der. Celal Güzelses de “Hale Ahmet, ben bu eseri bu şekilde okusam daha iyi olmaz mı?” deyince Ahmike, “Yok olmaz hakikat neyse öyle okuyacaksın. Herkes bildiği gibi okursa Diyarbakır musikisinin özelliği kaybolur” der.

Arada bir Diyarbakır Musiki Cemiyeti’ne giden Ahmike’yi oğlu Kâmil koluna girerek götürürdü. Çünkü yaşlıydı ve gözleri pek görmüyordu. Cemiyette çalışma yapanlar onu saygı ile karşılar ve daha dikkatli çalışırlardı. Hata yapıldığında müdahale ederek kavalını ister ve kaval çalarak onlara nasıl icra edileceğini gösterir idi ve ayrıca cemiyettekilere makamlar hakkında bilgi verirdi.

Diyarbakır Dışından Ziyaretine Gelenler

1-Âşık Veysel: Diyarbakır’a gelip Ahmike’yi evinde ziyaret etmiş ve uzun uzun sohbet etmişlerdir. Bir ara Âşık Veysel, “Sende bu makam ve usul bilgileri varken neden bunları değerlendirmiyorsun?” der. Ahmike de “Yaşım ilerledi bütün bildiklerimi yanıma gelen, öğrenmek isteyen herkese öğretiyorum.” diyerek cevap verir.

2–Nusiye Baco: Diyarbakır’dan Mardin’e oradan da Suriye’nin Kamışlı ilçesine göçen Nusiye Baco, Süryani’dir. Sık sık Suriye’den gelerek Ahmike ile sohbet eder ve musiki icra ederler. Nusiye Baco çok güzel zilli maşa çalarmış.

Bir gün Ahmike, Celal Güzelses ile çalışma yaparken Nusiye Baco da gelir çalışmalara katılır. Çok iyi makam ve usul bilen Nusiye Baco bir ara Celal Güzelses’e dönerek; “Siz böyle bir hoca bulmuşsunuz bunun kıymetini bilin, buna sahip çıkın, sen hep Ahmike’nin söylediklerini gizli gizli deftere yazıyorsun Ahmike’ye yazıktır”[1] der. Celal Bey de “Biz ne öğreniyorsak hocamızdan öğreniyoruz söylediklerini yazıyorum ki unutmayayım” der. Bahsedilen Celal Bey’in Osmanlıca yazdığı elyazması iki defterdir. Adı geçen defterler arşivimdedir.

Nusiye Baco’nun kendisine ait bir hayli eseri olduğu bilinmektedir ancak tespit ettiğimiz,

 

Bir o yani bir bu yani

Heyo şavkan eğ bu yani

 

türküsünün söz ve müziğinin kendisine ait olduğudur. Ayrıca Yaş Destanı’nı çok güzel okuduğunu, kendisini dinleyen Ahmike’nin oğlu Kâmil Yüksekses sohbetimiz sırasında anlatmıştı.

3–Hasan Cizravi: 1953 yılında Irak’tan Diyarbakır’a gelen Hasan Cizravi, Ahmike’yi evinde ziyaret eder. Ahmike’nin maddi durumunun iyi olmadığını öğrenen Hasan Cizravi kendisine bir miktar para verir ve çocuklarına da iç çamaşırı, ayakkabı ve elbise alır.

Evde uzun bir musiki sohbeti yaparlar ve daha sonra beraberce şarkı ve türküler söylerler. Bir ara Ahmike “Mem e Alan Destanı”nı okur ve çok duygulanan Hasan Cizravi iki elini birkaç defa dizlerine vurarak “eyvah eyvah” der ve ağlar.

İsmet İnönü ile Tanışmaları

1932 yılında Diyarbakır’a gelen İsmet İnönü’nün onuruna bir konser verilir ve bu konserde Ahmike birçok eser okur. Bu eserlerden birisi

 

Dağlar dağımdır benim

Gam ortağımdır benim

Ağlatma zalım felek

Yaman çağımdır benim

 

türküsüdür. İnönü, Ahmike’yi yanına çağırtarak okuduğu türküdeki “Yaman çağımdır benim” terkibinin ne anlama geldiğini sorunca Ahmike “Paşam çağ zaman demektir. Yaman çağ, yaman zamanımdır benim manasındadır” cevabını verince İsmet Paşa Ahmike’yi tebrik eder.

Atatürk ile Tanışmaları ve Soyadını Alması

1937 yılında demiryolu açılışı için Diyarbakır’a gelen Atatürk’e Halkevi’nde konser verilir. Bu konserde Ahmike birkaç eser okur. Gecenin anısına

 

Halk evi sekülidir

Top reyhan ekilidir

Bu türküyü çıkaran

Diyarbekirli Ahmike’dir

 

Sözü ve müziği kendisine ait olan bu eseri okur ve ardından Diyarbakır Divanı olan;

 

Buy-i vahdet almışam bûs –i lebi peymâneden / Hangi zâlim men eder meyden beni meyhaneden

 

adlı eseri okur. Programı Atatürk kendisine ayrılan locadan izledikten sonra Orduevine geçer. Sahne arkasında Ahmike, Hasta Sait, Sait Şenses ve diğer müzisyenler toplu halde bulundukları sırada bir subay gelerek Ahmike’ye, “Seni Atatürk istiyor” der. Atatürk’ün Ahmike’yi çağırttığını duyan Hasta Sait, “Yahu hale Ahmet ‘Buy-i vahdet’i niye okudun babam başımıza iş açacaksın” diyince bir tedirginlik yaşanır.

Herkes ne olduğunu merak ederken oğlu Kamil, Ahmike’nin koluna girer ve gelen subayı takip ederek Orduevine giderler.

Atatürk Orduevinin bahçesinde havuzun kenarında oturmaktadır. Subay Ahmike’yi oğlunun kolundan çıkararak Atatürk’ün huzuruna getirir ve gözleri pek az gören Ahmike’nin kulağına eğilerek “Karşında oturan Atatürk’tür” der. Atatürk Ahmike’ye sorular sorar biraz sohbet ettikten sonra Ahmike yüksek sesle irticalen;

 

Bu tiren dağları aştı

Benim gönlüm sana düştü

Kirpiklerin ok oldu

Sinemi deldi geçti"

 

Dörtlüğünü okur.

“Seni gördüm çok şükür Allah’ıma” der ve Atatürk de Ahmike’ye “Senin soyadın “Yüksekses olsun” der. Atatürk’ün yanında olan Diyarbakır Belediye Başkanı Nazım Önen, Atatürk’ün bu isteğini defterine not olarak yazar. Atatürk ayrıca Ahmike’ye 35 lira aylık bağlatır. 4-5 metre uzakta duran Ahmike’nin oğlu Kamil bu konuşmaları duyar ve daha sonra babasının koluna girerek Halkevi’ne dönerler.

Ahmike’nin etrafına toplanan kalabalık Atatürk’ün ne söylediğini öğrenmek ister. Bu sırada Müftüzade Hüseyin Efendi’nin oğlu yanlarına gelerek, “Hale Ahmet bundan sonra senin soyadın Yüksekses oldu. Atatürk emir verdi bir de sana aylık bağlandı. Belediye de sana yiyecek ve yakacak yardımı yapacak” der. Böylece Ahmike’nin soyadı Yüksekses olur.

1938 yılında Diyarbakır’da Hacettepe Üniversitesi adına Muzaffer Sarısözen’in başkanlığında yapılan derleme çalışmalarında Diyarbakır’dan 24 eser derlenmiş olup bu derlenen eserlerin birçoğunu Ahmike okumuştur ve o zaman 70 yaşındadır.

Bu derlemelerin ses bantları ve Ahmike’nin okuduğu eserler kendi sesinden mum plaklardan banda aktarılmış olup arşivimde mevcuttur.

Diyarbakır musikisinin bugünlere gelmesinde büyük katkıları olan Ahmike’nin birçok eseri TRT repertuarında mevcuttur fakat kayda alınmayan birçok eser de maalesef kaybolmuştur. Bu büyük makam ve usul üstadı 1966 yılında 98 yaşında vefat etmiştir.

VEDAT GÜLDOĞAN

 



 

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör