Senai Demirci

Televizyoncu, Tıp Doktoru, Yazar

Doğum
Eğitim
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi

 Şair, yazar, televizyoncu, hekim. 1964, Terme / Samsun  doğumlu. Terme Atatürk İlkokulu’nu (1975), Terme Ortaokulu’nu (1978) ve Terme Lisesi’ni (1981) bitirdi. Sonra bir yıl Hacettepe Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu İngilizce Bölümünde okudu. Oradan ayrılarak Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başladığı tıp eğitimini 1990 yılında Marmara Üniversitesi’nde tamamladı.

 Senai Demirci, 1990 yılında Malatya’da hekim olarak çalışmaya başladı, 1991-92 yıllarında Malatya İl Sağlık Müdür Yardımcılığı ve Malatya Sağlık Meslek Lisesi’nde meslek dersleri öğretmenliği yaptı. 1992-95 yıllarında İstanbul Sağlık Müdürlüğü’nde eğitim sorumlusu olarak görev aldı, ayrıca İstanbul’daki birçok özel hastanede başhekim ve kurumsal iletişim müdürü olarak görev yaptı; seminerler verdi.  

 Deneme, araştırma, öykü, günlük türlerindeki çalışmalara imza atan Dr. Demirci, hekimliğinin ve yazarlığının sanı sıra birçok televizyon ve radyo programlarının yapımcılığı ile metin yazarlığını üstlendi. Sinema yönetmenliği kursu alan Demirci, ”Bendeyar” adlı bir sinema filminde de rol aldı… “Sağlığınız” ve “Sağlık 2000 dergilerinde yayın danışmanlığı, “Çare” dergisinde genel yayın yönetmenliği “İzlenim” dergisinde yayın kurulu üyeliği, “Diyalog” dergisinde editörlük yaptı. “Yeni Dünya” ve “Zafer” dergilerinde deneme,  makale ve şiirleri yayımlandı, “dualar.com” Internet sitesinde yazarlık yapıyor ve hekimlik mesleğini İstanbul’da sürdürüyor.

 ESERLERİ:

ARAŞTIRMA-DERLEME: Dar Kapıdan Geçmek (2000), Her Güne Bir Dua (Eşi Semine Demirci ile, 2002), Mutluluk Öyküleri (Murat Çiftkaya ile, 2003), Aşka Dair Öyküler (2003), Aşka Adanmış Öyküler (2003), Can Kırığı (2003), Kalbimizi Yeniden Yazmak (2003), Çocuğumla Her Güne Bir Dua (Semine Demirci ile, 2003), Ve Aşk Evliliğin Ellerinden Tuttu (2005), Namaz Tesbihatı (Arapça, 2005), Tanrı Sana Küsmedi (Yusuf Özburun ile, 2006), Birinci Söz ( 2006), Selam Sana Ey Nebi (2007), Kıl Beni Ey Namaz (2007), Dua Defterim (2008), Canla Bağışla (2009), Söz Yangını (2009), Vahyin Binbir Sesi (2010), Işıklı Kurabiye (Çocuk, Semine Demirci ile, 2010), Üç Yusuf Üç Rüya Üç Gömlek ( 2011), Elde Var İnsan (2011), Cevşen-Binbir Esma Şiiri (2012).   

SAĞLIK: Sağlık Sırları ( 2003), Hoş Geldin Bebeğim / Anneler İçin Anneler Diliyle (2009).

GÜNLÜK: Hac Günlüğü: Sevgilinin Evine Doğru (2003).

ÇEVİRİ: Risale Düşünceleri / İdealler ve Gerçekler (1987), Kaostan Düzene (İlya Prigogine’den, 1993), Bilimin Öteki Yüzü (Y.Bouguenaya’dan, 1996), Su Üstüne Yazı Yazmak (M.Shakoor’dan, 1996).

KAYNAK: Ahmet Sezgin / Termeli Yazarlar ve Şairler Ansiklopedisi (2012), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2015).

 

 

 

UKR... AYNA!

Ayna gammazdır. Duvar kayıtsızdır. İnsana kim olduğunu, ne ettiğini gösterir. Alnındaki öfke çizgilerini, gözlerindeki nefret ateşini aynada görür insan. Boşluğa bağırdığında insan, çığlıkları boğulur, sözleri yutulur. Duvar kördür; sağırdır; yutar ışığı, boğar renkleri.

Küresel güçlerin hepsinin nefret yüklü homurtularına, küstah tecavüzlerine, kayıtsız işgallerine bir aynaydı Suriye. Ama sonra duvarlaştı. Suriyeli annelerin ağlayışları, Suriyeli çocukların ölümleri, Suriyeli babaların çaresizlikleri normalleşti. Azez’den İdlib’den gelen kanlı görüntüleri kalbimizi acıtmaz oldu; görür görmez sildik. Unutayazdık ayrılıkla kanayan kalpleri, kanıksar olduk Suriyeli şehir yıkıntılarını, normal saydık bacaklrı kopmuş Afganlı çocukların koltuk değneklerini.

Korkunç cayırtılarıyla dolaşan jetlerin, hiç olmadık yönden uçup gelen füzelerin, çocukların oyun yollarında patlayan mayınların varlığını kanıksadık. Tüm dünya ve biz de dünyalılara uyarak hissizleştik, körleştik, sağırlaştık. Suriye ayna olmaktan çıktı duvarlaştı. Tüm çığlıkları yutuyor artık Suriye. Ne kadar ağlasa da duyulmuyor artık Afgan anneler.

UkrAYNA aynadır artık. Kameralar hazır; instagram story'leri taşıyor her köşeden, kuytu odalardan çocuk ağlayışları duyuluyor, Kiev'den korkulu yüzler düşüyor youtube'a, reels'e akıyor acılar, twitter'a atılıyor çığlıklar, çaresizliğin yüzü, ayrılıkların gözyaşı düşüyor face'e.

Bu savaş yeni değil; yeni başlamadı ki. Değişen bir şey yok. Rusya aynı Rusya. Putin aynı Putin. ABD de AB de yerinde duruyor. Küresel terazilerinde bir kaç bin can gram ağırlık etmiyor. Petrol akarken kan akması önemli değil. Doğalgaz canlar yanmadan yanmıyor.

Cephe hep aynı.

Canın Suriyelisi Afganı Ukraynalısı olmaz elbette; biliyorum. Mazlumun Arabı Slavı Çeçeni olmaz! Çocukların Kuzeylisi Güneylisi olmaz; hâşâ. Kıyaslama değil niyetim asla!

Şimdi UkrAYNA'dan Suriye'nin küllenmiş acılarına, Afganistan'ın için için yanan ateşine bakalım.  Ukr-AYNA'ya bakalım da Afgan kadınların çaresizliğini  sil baştan görelim. Suriyeli çocukların çığlıklarını yeniden duyalım. Mülteci olmayı bi'daha hesaplayalım, vatansız kalmakla yeniden tanışalım. Nasırlaşmış kalbimize yeni bir ayna tutalım. Ukr...ayna!

KAYNAK: Senai Demirci sosyal medya paylaşımı (25.02.2022).

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör