Hüseyin Cöntürk

Eleştirmen

Doğum
Ölüm
22 Haziran, 2003
Eğitim
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi

 Eleştirmen (D. 1918, İzmir – Ö. 22 Haziran 2003, Ankara). Girit göçmeni, yoksul bir ailenin çocuğu idi. İlk ve ortaöğrenimini İzmir’de tamamladı. İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi (1941) mezunu. Uzun süre resmî ve özel kuruluşlarda inşaat yüksek mühendisi olarak çalıştı. 1949’da Karayolları Genel Müdürlüğünde çalışmaya başladı, Etüd ve Proje Fen Müdürü olarak görev yaptı. 1952’de yol hidrolojisi eğitimi almak üzere on ay süreyle ABD’de bulundu. Daha sonra Ankara Elektrik İşleri Etüt İdaresinde görev aldı. 1986’da emekli oldu. Edebiyatçılar Derneği (onur) üyesi idi. İnşaat Mühendisleri Odasının yayın organı Türkiye Mühendislik Haberleri’nin yayın kurulunda görev yaptı. Bir dönem, “toplumsal mühendislik” kavramını meslek odasının çeşitli platformlarında işledi. Ankara’da yaşadı, yayımcılık yaptı, dergiler çıkardı. Hiç evlenmemişti. Seksen beş yaşında iken böbrek kanserinden öldü. Evindeki dört bin beşyüz kadar kitap, ailesi tarafından Bilkent Üniversitesi Kütüphanesine bağışlandı. Bütün edebiyat yazıları ölümünden sonra, Ege Berensel tarafından derlenerek, iki cilt olarak “Çağın Eleştirisi” adıyla yayımlandı.

İlk yazısı “Edebiyat ve Taylorizm”, 1954’te Kaynak dergisinde çıktı. 1955’ten sonra eleştiri ve inceleme yazıları Pazar Postası, Yeditepe, Varlık, Türk Dili, Ataç, Yeni Ufuklar, Yenilik, Salkım, a, Asım Bezirci ve Turgut Uyar’la birlikte kurduğu Dönem (Ekim 1963-Haziran 1965, 21 sayı; ilk 9 sayı yönetti), tek başına çıkardığı Yordam (Ocak 1966-Aralık 1969, 26 sayı; son altı sayı Halûk Aker yönetti) dergilerinde yer aldı. Bu dergilerde, Amerikan “Yeni Eleştiri”sinden esinlenerek geliştirmeye çalıştığı nesnel eleştiri anlayışını temsil eden yazılar yayımladı. “Şairler Sözlüğü” adlı dizi yazılarını çoğunlukla bu iki dergide yayımladı. Sağlığında kitaplaşmayan bu yazılarında, özellikle genç şairleri çeşitli yönleriyle ele aldı, eleştirdi. Eleştiri kuramını dayandırdığı “atonal müzik” konusuna yoğunlaştı. Sağlığında kitaplaşmayan başka bir çalışması da “Eleştiri Sözlüğü” yazılarıydı. Nesnel eleştiri yönteminde metin çözümlemesine dayandı, edebiyat dışı öğelerden de yararlanarak, eleştiri felsefesi üzerinde durdu. Toplumbilimsel ve biyografik verileri dışladığı gerekçesiyle eleştirildi. Yordam’ın kapanışından sonra (mühendislik derneklerine ait dergilerdeki birkaç yazı dışında) yazı yayımlamadı.

Eleştirmeden Önce (1958) adlı kitabında, eleştiride sorumluluk duygusu, öznellik-nesnellik, eleştirinin amacından sapması, eleştiri terimleri, eleştiride mantık, eleştiride Taylorizm vb. kavram ve sorunsalları irdeledi, eleştirdi, öneriler sundu. Kısaca eleştiri kuramını ortaya koydu.

Çağının Şairi (1960) kuramsal bir bütünlük taşıyan, onun şiir kuramını biçimleyen yazılardan oluştu. Klişe anlatımları bir kenara bırakıp, modern insanın şiiri nasıl algılaması gerektiğini kurguladı. Fransız eleştiri geleneğine karşı çıkarak, Anglo-Amerikan ve eşsüremli bir eleştiri geleneği olan Yeni Eleştiri’nin bulguları ışığında bir şiir eleştirisi önerdi. Böylece şiirin bir töz olmaktan çok, bir dilsel yapı olduğunu vurguladı.

Turgut Uyar üzerine yaptığı incelemede, onun Dünyanın En Güzel Arabistanı kitabı temelinde, iç dünya ve dış dünya arasındaki ilişkiyi, duygu, akıl ve muhayyile olarak nitelediği üç faz aracılığıyla tartıştı. Ondaki sembolleri, arketipik motifleri inceleyerek, gelişmiş bir gerçeklik duygusuyla Uyar’ın şiiri hakkında hüküm verdi.

Günlerin Götürdüğü Getirdiği (1962) adlı kitabında Suut Kemal Yetkin’in eleştiri yöntemini eleştirdi. Behçet Necatigil ve Edip Cansever üzerine incelemelerinde önerdiği eleştiri yönteminin yetkin örneklerini verdi. Şiirde mecaz, eşbenzeti, çokanlamlılık gibi öğelerin kullanımını araştırdı. Bunu; semboller, nesnellik, aynı çizgi değil dallandırarak çalışma, dramatik anlatı, klişeden kaçma, ironi ve eşbenzeti olmak üzere yedi ayrı alanda yaptı.

“İngiliz ve Amerikan şiir, eleştiri ve yorumları arasında sistemli bir çalışmaya yaslanan, bilimsel yöntemlere bağlı kalmayı ilke edinmiş”tir. (Behçet Necatigil).

“Eşine az rastlanır durulukta, adeta mühendislik hesaplarıyla kurulmuş özgün bir dil eşliğinde ve maddeci dünya görüşüne oturan bir duruşla eleştiriler kaleme aldı.” (Osman Çutsay)

“Cöntürk, eleştirinin olmazsa olmaz adıdır. İlk kez bir eleştirmen, uygulamaya geçmeden önce, eleştirinin kuramını yapmış, çağının şairinden ne anladığını belirtmiş, eleştirme alanında bir önceki kuşaktan yok denecek kadar az şey devralındığını örnekleriyle göstermiştir. Dahası 1950 kuşağının öncü şairi Turgut Uyar’ın (ve daha başkalarının) şiirini bir kitap oylumu içinde incelemiştir. Çıkardığı Yordam dergisinde de bir eleştiri geleneğinin kurulması, bir eleştiri kuşağının yetişmesi için çaba göstermiştir.” (Halûk Aker)

“Devrimci girişimiyle Cöntürk, Türk edebiyat eleştirisinde bir çağın kapanmasını ve yepyeni bir çağın açılmasını sağlamıştır. Ondan sonra hiç kimse Ataç olmaya soyunamamıştır. Edebiyat eleştirisi yapıyor görüntüsü altında yıllardır sosyoloji yapanlarınsa ürünleri ortadadır. Cöntürk’ün girişimiyle birlikte deneme türü de sarsıntı geçirmiş, deneme başlığı altında yazılan pek çok yazının açığa düştüğü, daha yayımlandığı an ölü doğduğu görülmüştür. Bu açıklamaların ışığı altında rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Cöntürk, henüz gençlik yıllarını yaşayan eleştirimizin merkezi konumundadır ve bu özelliğiyle Türk edebiyat eleştirisinin miladıdır. Ne retoriğin ne de izlenimci eleştirinin altından kalkamadığı, şiirin ş’sinden, eleştirinin e’sinden anlama dönemi, Cöntürk’ün şiir ve eleştiri kuramıyla başlamıştır.” (Eser Gürson)

ESERLERİ (İnceleme-Eleştiri-Deneme):

Eleştirmeden Önce (1958), Çağının Şairi (1960), Turgut Uyar/Edip Cansever (Asım Bezirci ile, 1961), Günlerin Götürdüğü Getirdiği: Bir Eleştirmeci Beş Hikâyeci (Asım Bezirci’yle, 1962), Behçet Necatigil Üstüne (1964), Çağın Eleştirisi (2 cilt, tüm kitapları ve dergilerde kalan yazıları, 2006).

Ayrıca yayımlanmış mesleki kitapları da bulunmaktadır.

KAYNAKÇA: Doğan Hızlan / Kavram Terim Karmaşası (Yeni Dergi, sayı: 3, Aralık 1964), Güven Turan / Çağının Eleştirmeni (Sombahar, sayı: 15, Ocak-Şubat 1993), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), Eser Gürson / Cöntürk Deyince -Veysel Çolak / Eleştiride Bir Arayışın Öyküsü - Hüseyin Peker / Dergilerde Kalan Cöntürk - Nizamettin Uğur / 1918 Doğumlu Bir Genç Şair (Şiir Odası dergisi, sayı: 8-9, 2000), Leyla Burcu Dündar / Yeni Eleştiri’nin Eleştirisi (Edebiyat ve Eleştiri, sayı: 48, Mart-Nisan 2000), Eser Gürson / Cöntürk’ün Şiir Kuramı Üzerine Birkaç Satırbaşı – Fatih Altuğ / Hüseyin Cöntürk’ün Bir Jöntürk Olarak Portresi – Hakan Şarkdemir / Cöntürk’ün Şiir Kuramı Üzerine – Osman Özbahçe / İbn’ül-vakt - Hayriye Ünal / Cöntürk’ün Üç Uygulaması – Ali K. Metin / Yeni Eleştiri Hüseyin Cöntürk ve Aykırı Bakışlar (Atlılar-Hüseyin Cöntürk Özel Sayısı, sayı: 5, Eylül-Kasım 2000), TBE Ansiklopedisi (2001), A. Kot / Cöntürk, Hüseyin (Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, (c. 2, s. 85-86), İhsan Deniz / Hüseyin Cöntürk’ün Ardından (Yeni Şafak, 14.7.2003), Ahmet İnam / Hüseyin Cöntürk ve Eleştirmenin Dört Özelliği - Tûbâ Işınsu İsen-Durmuş / Hüseyin Cöntürk ve Eski Edebiyata Yeni Eleştiri - Süha Oğuzertem / Cöntürk’ün Kalıtını Değerlendirmek - Jale Özata-Dirlikyapan Cöntürk’ten Bana Kalanlar - Nuran Tezcan / Cöntürk’ün Notları (Edebiyat ve Eleştiri, sayı: 74, Mart-Nisan 2004).

 

GEÇ OLACAK

Şöyle; dergilere bakınca alışageldiğimiz şiirlere benzeme­yen şiirlerin çokluğu dikkati çekiyor. Yerleşmiş beğenileri tutan dergilere bile böyle şiirler sokulmuş bulunuyor. Enikonu bir "yeni şiir" salgını içinde gibiyiz.

Bu olaya üzülenler olduğu gibi sevinenler de var. Bir kısım yazarlar, öyle anlaşılıyor ki, bu akımın köksüz bir moda gibi geçici olduğunu sanıyorlar ve çok geçmeden bu dönemin kapa­nıp alışılmış ve yerleşmiş deyişlere, "asıl şiire" dönüleceğini umuyorlar. Yeni şiirden çok umutlu olanlar da, asıl şiire bu yeni şiir sonunda varılacağını ve bunun kısa bir zamanda başarıla­cağına inanıyorlar.

Bizim, görüşümüze göre, bu yeni şiir akımı geçici değildir, fakat meyvelerini birçoklarının sandığı kadar da erken vereme­yecektir. Yani bugün ortalıkta gördüğümüz yeni şiir kargaşalığı uzun bir süre daha devam edecektir.

Bir kere, yeni şiir bir ihtiyaçtan doğmaktadır. Yerleşmiş, be­nimsenmiş dediğimiz şiirsel deyişler günün birçok şairini do­yurmuyor. Söylemek istediklerini, ruhlarındaki şiir potansiyeli­ni, yeni bir şiirsel şive (poetical idiom) ile ortaya koymak itkisi ağır basıyor. Böyle olunca yeni şiirin ardının kesilmesini değil sürüp gitmesini beklemek daha tabii olmaz mı?

Sonra, yeni şiirin aşağı yukarı bugünkü haliyle sürüp gide­ceğine delil olan başka bir sebep, yukarıdakine biraz zıt düşen bir sebep daha var. Bu şiir, başarıya varmak, bir sonuç ve du­rulmada karar kılmak için gerekli temel bilgi ve bilinçlilikten yoksuna benziyor. Yapılan araştırmaların çoğu gözü kapalı bir atışı andırıyor.

Dergilere bakarsak, kabaca, üç türlü şiir tipi ile karşılaşırız. Birincisi eskiye dönük şiirdir. Bu, O. Veli, O. Rifat ve M. Cevdet devriminden önceki şiirsel deyiş ve anlayışların ağır bastığı tiptir. İkincisi, O. Veli tipi şiirdir. Bu tip içine N. Cumalı İ. Berk, A. Hünalp ve F. Hüsnü gibi şairlerin sağladıkları gelişmelerle ortaya çıkan şiir tipleri de sokulabilir. Sokulmazsa ayrıca alınabilir. Üçüncü tip de yazımıza konu olan bugün­kü yeni şiirdir.

Bazı şiirleri hangi sınıfa sokacağımızı kestiremediğimiz de olabilir. Bunlar aralarda kalan şiir tipleridir. Örneğin, S. K. Ak­sal şiiri, daha çok, O. Veli tipi şiirsel şivenin etkisinde kalmış daha eskiye dönük bir şiirdir. O. Veli şiirine dönük yeni şiirler de vardır ve bunlar sayıca pek fazladır. Bunlar, çokluk yenileş­meye çalışan dünün şairlerine aittir. Dünün birtakım şairleri de yeni şiirden etkilenmek yerine yeni şiire kendilerini belirgin bir şekilde kaptırmış bulunuyorlar. E. Cansever'in dümen suyuna kapılan İ. Demiraslan gibi.

Yeni dediğimiz şairler de sınıf sınıf. Birbirlerinin dümen suyuna düşmeler en çok onlarda görülüyor. O kadar ki bazan kimin, kimin suyuna düştüğü belli olmuyor. İçlerinde çocuk denecek yaşta olanlar bulunduğu gibi, O. Rifat ve İ. Berk gibi dünün şiirinde önemli yer kaplayan ağabeyler de var. Bütün bu yeni şiirin başlıca ortak özelliği dünkü şiirin onları kandırma­ması, yeni bir deyiş, dünkü olmayan bir şive getirmek çabası­nın baskın olmasıdır. Bunun sonucu olarak da yeni şiir çok defa deformasyona giden bir şiirdir.

Biz kendi hesabımıza, O. Veli tipi şiirden artık rahatsızlık duyuyoruz. Fakat Öte yandan da görüyoruz ki bu tip şiir daha da geliştirilmeye ve böylece şiirimize yeni imkânlar kazandır­maya elverişlidir. Yani daha çok deformasyon yolu ile yenilik yapmak isteyen şiir bugünün "şart olan" şiiri değildir. Defor­masyona gidilmeden de çağımızın ihtiyacına karşılık veren ve potansiyel şiir yükümüzü ortaya koymaya imkân verebilen şiir yazılabilir. Bununla beraber, deformasyona gitmekle dilimiz ve Sarimiz bir boyut daha kazanmaya namzet gibidir. Bizce, eninde sonunda bir durulma olunca kazanılacak şivenin kurulmasında deformasyonun payı büyük olacaktır.

Ne var ki bir durulmanın yakın olduğuna dair ortaklıkta işaret de görülmüyor. Bugünkü şiir araştırmaları daha uzun bir zaman süreceğe benzer. Bizce, durulma büyük şairlerle sağlanabilir. Gerek yerli gerekse yabancı şiirlerin gelişim macerasını iyice bilmek yeni bir şiirsel şive kurabilmek için şarttır. O. Rifat gibi önemli bir şairin yenilenme denemesinin bir karavana atıştan pek farklı olmaması düşündürücüdür. Bugünkü şiirimizde bilgili ve bilinçli olmaktan çok mekanik ve rastgele olmak niteliği ağır bastıkça, yakın bir zamanda bir (veya birkaç) şairin çıkıp da yeni bir şivenin kurulmasında önderlik edeceğini beklemek yerinde olmasa gerektir.

Bu durum karşısında diyebiliriz ki: Dünkü şiire dönük şiirler yazmak kolay iştir, bunu herkes yapar. Yeni olmak için yeni şiir yazmak, deformasyon için deformasyona gitmek de kolaydır. Gerçek bir yeni şiir şivesini ise yalnız bu işin ustaları, kabiliyetlileri kurabilir. Onlar çıkana kadar da bugün ortalıkta gördüğümüz yeni şiir kargaşalığının sürüp gitmesinden tabii bir şey olamaz.

                                                                                  (Forum, 1 Haziran 1958)

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör