Şair ve yazar (D. 27 Ocak 1943, İstanbul – Ö. 9 Ocak 2024, Urla / İzmir).
Hikmet Süreyya Kanıpak adıyla 27 Ocak 1943’te İstanbul‘da doğan Süreyya
Berfe, Çanakkale
Lisesini bitirdikten (1960) sonra iki yıl
İstanbul Üniversitesi Fakültesinde, dört yıl da Edebiyat Fakültesi
Felsefe Bölümünde okudu. Yedek
subay öğretmen olarak yaptığı askerliğinin ardından, Arkın Yayınevi gibi
yayınavleri ile reklam şirketlerinde metin yazarı olarak çalıştı.
Emekli olduktan sonra Foça’ya
(İzmir) yerleşti. Şiirleri ilkin Düzlem
(1963), sonra Zeren, Türk Dili, Yeni
Dergi, Oluşum, Milliyet Sanat, Varlık, Gösteri gibi dergi ve gazetelerinde yayımlandı. 1969 yılında, İkinci
Yeni şiir hareketine karşı çıkan ve toplumcu şiiri savunan bir manifesto
yayımlayan dört şairden oldu. Şiirlerinin yanında şairler ve şiir sanatı
üzerine yazılar da yazdı.
Şiir yayımlamaya Süreyya Kanıpak
imzasıyla başlamıştı. İlk döneminde yurt insanının sorunlarından yola çıkan
toplumcu-gerçekçi şiirler yazdı. Sonraki döneminde ise insanın ve doğanın türlü
durumları üstüne çok katmanlı anlam derinlikleri olan bir şiire yöneldi.
Düzyazının sınırlarında gezinen, yalın, arı gereçlerden oluşmuş humoru
önceleyen bir şiir diline ulaştı. Türk şiirinde kendisine oldukça özgün bir yer edindi.
1972’de Ali Özgentürk ile birlikte Asyalı dergisini çıkardı. (2 sayı)
1976’da Can Yayınevi’nin çocuk kitapları bölümünde görev aldı. Sonraları reklam
şirketlerinde İlk şiiri 1961’de Zeren dergisinde yayımlandı. 1965’e kadar
Süreyya Kanıpak imzasıyla Düzlem, Zeren, Yelken, Türk Dili, Soyut gibi
dergilerde şiirlerini, daha sonraları Papirüs, Yeni Dergi, Yazı, Forum, Oluşum,
Soyut, Ant, Yeni Edebiyat, Yeni A, Birikim, Milliyet Sanat, Defter, kitap-lık,
Gösteri dergileriyle Yeni Gazete ve Ulus gazetelerde şiir ve yazılarını
yayımlattı. 1966’da Kasaba adlı şiiriyle Türkiye Milli Talebe Federasyonu
Kültür Yarışması birincilik ödülünü alması sayesinde tanındı.
İlk şiirlerinde İkinci Yeni akımının etkisinde kalarak, soyutlamalara
başvurdu. 1966’dan sonra ise, halk şiirinin yolundan giden yeni bir şiir dili
kurma arayışına yöneldi. İlk şiir kitabı olan Gün Ola, bu arayışın ürünüdür.
Berfe, bu kitapta Anadolu‘nun bir köyünde kısa bir süre tanıklık ettiği bir
dili ve dille iç içe gelişmiş olay, durum ve koşulları anlatmayı amaçladı.
Şairin bu ses getiren kitabında, Türkmen ve Avşar ağıtlarının, halk
ozanlarının, türkülerin ve Nâzım Hikmet‘in etkileri görülür. Daha sonraki
şiirlerinde de halk şiirinin olanaklarından yararlanmayı sürdürdü.
Ayrıca, Hepsi O Kadar adlı şiiri, Ece Ülker tarafından bestelenmiştir.
Vefatı:
Ünlü şairlerimizden Süreyya Berfe, organ yetmezliğinden İzmir Urla’da
kaldığı bakım evinde 9 Ocak 2024 günü 80 yaşında vefat etti. Süreyya Berfe'nin
cenazesi, Urla ilçesinde toprağa verildi. Çoklu organ yetmezliği nedeniyle
kaldığı bakım evinde 80 yaşında vefat eden Berfe'nin cenazesi, Zeytinalanı
Camisi'ne getirildi. Edebiyat dünyasından isimlerin katıldığı törende,
Berfe'nin oğlu Boraz Kanıpak, taziyeleri kabul etti. İkindi vakti kılınan
cenaze namazının ardından Berfe'nin cenazesi Zeytinalanı Mezarlığı'nda toprağa
verildi.
Vefatını üyesi olduğu Türkiye Yazarlar Sendikası şu mesajla duyurdu:
Şiirimizden bir yaprak daha düştü!
“Yaprak bile gidiyor sarardığını anlayınca” dedi ve sonsuzluğa gitti
Süreyya Berfe.
Öncelikle 60’ların yenilikçi, dirençli şairlerinden biri olarak yola
çıkan Berfe. Sonraları toplumsal ve bireysel temaları yine incelikli diliyle
yazdı. Doğayı ve doğanın, toplumun içinde insanın yalnızlığını içtenlikli,
lirik bir dille işledi.
Şiirimize bıraktığı sözcükler onu sonsuz kılacak.
Şiirimizin, okurlarının başı sağ olsun.”
Ödülleri:
1966'da Kasaba adlı şiiriyle Türkiye Millî Talebe Federasyonu Kültür
Yarışmasında birincilik kazandı. Şiir
Çalışmaları adlı kitabıyla 1992 Cemal Süreya Şiir Ödülünü, Nâbiga adlı kitabıyla 2002 Behçet
Necatigil Şiir Ödülünü aldı.
Süreyya Berfe İçin Ne Dediler?
“Süreyya Berfe'nin şiirlerini hep sevdim. Dünyaya bakışını, bu bakıştan
doğan şiirini hep izledim. Olağanlıktan yarattığı şiir, zorluktan kolaylığa
ulaşmanın serüvenini sergiler bize... Berfe'nin şiiri, şiir olamayacağını
sandığımız yalın, arı malzemeden oluşan bir şiirdir. Dünyayı algılamayı,
şiirinin ekseni yapmıştır. Dış dünyadan iç dünyaya giden patikadır onun şiiri.
Şiir akımları gelir geçer, ona direnen şairler geçiciliğin aldatıcılığına
kapılmazlar. Berfe'nin şiiri hep kendi kalmasını bilmiştir. Yalın şiirin, doğal
söyleyişin sevdiğim örnekleridir.” (Doğan Hızlan)
***
“Berfe, yaşanan toplumsal olaylar dikkat çekmektedir. İnsanlar, acı ve
sıkıntılarla yaşamın zorluklarını zor koşullarda sürdürürken bu olumsuzluklardan
hiç ders çıkaramamaktadırlar. Barış ve sevginin yok olduğu bir ortamda
kötülüklere seyirci kalınırsa insanlık daha birçok fırtınalı günler görecektir.
İşte bu da şairin kafasında bir fırtına oluşturmaktadır. Süreyya Berfe,
insanların bu vurdumduymazlığına inanamıyor. Böyle bir şeyin olmasını
düşünemiyor. O, bu ilgisizliğe Olmaz diyor.”(Hasan Efe)
***
“Süreyya Berfe’nin bir diğer
önemli özelliği de gerçekten çok ciddi bir şiir emekçisi olması, şiire yıllarca
emek vermesidir, üretkenliğidir. Birçok şiirini tanıdığı insanlara, dostlarına
ithaf etmesi de dikkat çekici bir özelliktir. Çağının tanığı olan şair, bu
tutumuyla, başkalarını da kendi tanıklığına tanıklık etmeye çağırmaktadır sanki.
“Bir şiirinde geçtiği gibi ‘güzel işlerin karıncası’ olarak
nitelendirilebilecek bir şairdir Süreyya Berfe. Çalışkandır, namuslu bir
işçiliği vardır. Zorlamadan, yapmacıklıktan uzaktır. Temiz bir yürek ve zihin
evreninde biçimlenen dizelerini yine temiz bir Türkçe ile dile getirmiştir.
Dirençlidir; fakat ilkel Robenson tavrından da, çarpık Don Kişot gösterişinden
de uzak durur. Dünyaya ve insan kardeşlerine doğru yürür sürekli; fakat onları
aşağılamaz, küçümsemez, klasik ilericilik nutukları çekmeye yeltenmez. Ve
dahası özverilidir: ‘Özverin, güzel işlerin arısı. / Özverin, sözcüklerden
yılmış kafama barınak..” (Ali
Emre)
ESERLERİ:
Şiir: Gün Ola (1969), Savrulan (1971), Hayat ile
Şiir (1980), Sen Basmasın (1985),
Ufkun Dışında (toplu şiirleri, 1985),
Şiir Çalışmaları (1991), Ruhumun (1998), Kalfa (1965-1998) (1999), Seçme
Şiirler (2001), Seni Seviyorum
(2002), Nâbiga (2002), Eksik Alfabe (2003).
Çocuk
Kitabı: Çocukca (1982).
KAYNAKÇA: İhsan Işık / Yazarlar
Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) –
Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye
Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007) - Ünlü
Edebiyatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 4, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s
Famous People (2013), Vitrindekiler
/ Ruhumun (Cumhuriyet Kitap, 03 Aralık 1998), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda
İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü
(gen. 6. bas. 1999), TBE Ansiklopedisi (2001), Seçme Şiirler-Süreyya Berfe
(Cumhuriyet Kitap, 22.11.2001), Seçme Şiirler (Kitap Rehberi, Aralık 2001),
Nâbiga (Cumhuriyet Kitap, 7.2.2002),
Pelin Özer / Şiirin Hafızasını Zorluyor Süreyya Berfe (Cumhuriyet Kitap,
25.4.2002), Seni Seviyorum Kitap Rehberi (Kasım 2002), M. Güner Demiray / Yaşamı Özümsemiş Şiirler
(Damar, Şubat 2004), Hasan Efe / Süreyya Berfe’nin ‘Olmaz’ı”-Günümüz
Şairlerinden Şiir Çözümlemeleri (2004), Ali Emre / Süreyya Berfe: Sıcak Bir
Yürekten Temiz Bir Türkçe’yle Süzülen İçten Dizelerin Şairi - Celâl Fedai /
Söyleşi: Süreyya Berfe ile Şiir Üzerine - Süreyya Berfe Şiiri Üzerine Parçalı
Bulutlu - Mehmet Kâzım / Yaşamın Gerçeklerine Yaslanan Şair: Süreyya Berfe -
Kenan Çağan / İçtenlik ve Şiir - Haydar Ergülen / Çocuklar Ana ve Babalarının
Cenazelerine Çelenk Gönderir mi? (Hece, Şubat 2005), Şiirimizden bir yaprak
daha düştü. “Süreyya Berfe” (turkiyeyazarlarsendikasi.org, 9 Ocak 2024), Şair
Süreyya Berfe son yolculuğuna uğurlandı (cumhuriyet.com.tr, 10.01.2024).
Nereye bakıyorsun
İşte yaralı insanların fotoğrafları
İşte yangından çıkarılan çocuk cesetleri
Bu, savaşmış bir adının sakat kalan ayağı
Bu kesik kol önemsiz bir iş kazası
Kime bakıyorsun
İşte bacağından alınan üç parça kemik
İşte bombardımandan sonraki yaralılar
Bu sınırı geçemeyenin aldığı yara
Bu yarım adam, küçük bir işkence hatası
Neye bakıyorsun
Sayamazsın o ciğerdeki yaraları
Kime bakıyorsun
Bilemezsin geçmişindeki yaraları
Nereye bebeyken nazar boncuğu
Kime büyüyünce kurşun yarası
Ama sen
Yine de verirsin çiçeğini yanlı ağaç
Uçarsın yaralı keklik
Kan diner yol açılır
Gün döner gece kısalır
İsteyen denize isteyen kendine baksın
Yurdum bir uçtan bir uca kanıyor.
İnsanım, toprağım kanıyor.
Tarihini, savaşlarım,
bağımsızlığım kanıyor.
Halkım kanıyor, geleceğim
kanıyor.
Çok acele kan aranıyor
Kanamalı Türkiye'm için
sömürücüler, ölüm tüccarları,
kan içiciler hariç
her gruptan, çok acele
lâfı uzatmadan, vakit
kaybetmeden...
Bebeğe ve Türkiye'me çok acele
Türkiye'm gibi bebeğe
bebek gibi Türkiye'me çok acele
oyalanmadan, beklemeden
çok acele, hemen şimdi.
(Yahya Kemal’den Günümüze Tematik Türk Şiiri Antolojisi – Haz. Ahmet
Necdet, 2000)
ÇİĞDEMLER
Süreyya BERFE
Kar satan adam dağdan indi
Kar getirdi
Ekmek verdik kar aldık
Yediğimiz kar yazı serinletti
Tozu tüketti
Karcı nereye ben oraya
Karcı nereye ben oraya
-Eşeğin semerindeki çiğdemler var ya
Verir misin bana bir tanesini
Çeyrek ekmek vereyim
Hepsini değil bir tanesini
-Çiğdemler satlık değil
Oğlum hasta yatıyor
Çiğdem istedi benden
Ona götürüyorum hepsini
Elimde
Ucundan yenmiş bir çeyrek ekmek
Geri döndüm
Yolu şaşırmışım
Akşam karanlığında vardım eve
Dayak yedim
Ama unutmadım çiğdemleri
Kimseye söyleyemedim o çiğdemleri
SON AYLARIN ŞİİRİ
Süreyya BERFE
Ben sevince yeryüzü arınır
Yüzüme vurur gölgesi
Yüreğim aşkla beslenen başaktır
Açılır
Soymak ister kabuğundan bedeni
Ben ağlayınca serçeler uçar
Dünya küçülür gözümde
Durur önümde bir hüzün serpintisi
Yayılır
Yıkmak ister acıdan kuleleri
Ben gidince öfkem ayaklanır
Dindiremez onu çocuklar bile
Köpürür taşar ama yalnız kalır
Morarır
Yalnızlığın verdiği sessizlikle