Gülistan Çoban Eminoğlu

Yazar, Şair

Doğum

Şair ve yazar. 1982 yılında Diyarbakır’ın Ergani ilçesine bağlı İgirmî (Uzunağaç) köyünde doğdu. 

Birleştirilmiş beş sınıfla eğitim veren bir köy okulunda okudu. 

Kalem ve kâğıtla olan diyalogu yaşadığı toplum içinde kendisine büyük sıkıntılar yaşattıysa da bunların üstesinden gelmeyi başardı. 

Çeşitli sebeplerden dolayı ara vermek zorunda kaldığı eğitimine Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde devam etmektedir. Evli ve iki çocuk annesidir.

ESERLERİ:

Şiir: Asilerin Dönüşü (2004), Elma Kokusu (2008).  

Roman: İtirafçı (2010), Zembilfıroş (2011), Bir Kürt Hanedanlığının Hikayesi Selahaddin Eyyubi (2016).

KAYNAKÇA: Sedat Eroğlu / Gülbaran'ın Erganili Gülleri (2014), İhsan Işık / Geçmişten Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014) - Gülistan Çoban (Bilgi teyidi 2017), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2018).

Bir De Benden Dinle...

Bir de benden dinle...

Yaz akşamları çimlere uzanıp

Akasyaların arkasındaki ay dedeyi izlerken

İster istemez buğulanan gözlerini...

Hatırla güneşin kavurduğu

Doğu topraklarının çatlaklarını dolduran

Çocukluğun düş denizini

Hatırla kurtardığımız ölüleri

Benzemek istemediğimiz insanları...

Evet kimseye benzemedik

Zor da olsa kendimiz olduk

Ama hiçbir şey değişmedi

Özgürlük bizim için

Bir seraptan öteye geçmedi...

 

KAYNAK: Sedat Eroğlu / Gülbaran'ın Erganili Gülleri (2014).

DİLENME

DİLENME

 

GÜLİSTAN ÇOBAN

 

Hasret doğurmuş Hacer'di

Yüzümün çölünde.

Gidip geldi yanaklarımın

Safa ve Merve'sinde

Hicran İsmail'di

Boncuk boncuk zemzem aktı

Vurduğunda topuklarını göz bebeklerime

Nerdesin ey İbrahim?

Ey sofrasına yolcular buyur eden.

Bize bir lokma yok mudur

Akşamın dar vakti

Yoksullar elinde buğusu yükselen ekmeğinden?

Ey İbrahim!

Ey sefil yolculara kahkahasının balından içiren

Bize bir kırıntı yok mudur

Gülüşünün şekerinden? (Elma Kokusu, s: 26)


 (8 Mayıs 2008 tarihinde Yeni Yurt gazetesinde yayınlandı)

 

ERGANİ'NİN BAYAN ŞAİR VE YAZARI: GÜLİSTAN ÇOBAN

ERGANİ'NİN BAYAN ŞAİR VE YAZARI: GÜLİSTAN ÇOBAN

 

MÜSLÜM ÜZÜLMEZ

 

"Kadınlar ellerini kanatacaklar Rachel

Büyütene dek çiçekleri ..."

 

 

Hep yazıyorum: Ergani, şairi, yazarı ve çizeriyle bereketli bir topraktır diye. Ama bu bereketli toprağın bir eksiği vardı; şairlerinin, yazarlarının, çizerlerinin, düşünce üretenlerinin hepsinin erkek oluşu. Şimdi sevinebiliriz. Eksikliği giderecek ilk adım atıldı, artık Ergani'nin bir bayan şair ve yazarı var: Gülistan Çoban .

Gülistan Çoban'ın ilk kitabı Asilerin Dönüşü 2004 yılında İstanbul'da Nû bihar Yayınları 'nca basılmış, ama benim Gülistan Çoban ve de Asilerin Dönüşü kitabından haberim yoktu. Haberim, Gülistan'ın ağabeyi Zübeyir Çoban'ın 25 Nisan 2008 tarihli e-mail 'i sayesinde oldu. Tesadüfe bakın, kitabın editörü Süleyman Çevik beyle İstanbul'da Nû bihar kitapevinde zaman zaman görüşmekteyiz. İşlerinin yoğunluğundan veya dalgınlıktan olacak ki, şimdiye kadar hiç bahsetmedi. e-mail'i alınca hemen Nû bihar 'a gidip kitapları aldım.

Gülistan Çoban, " saçlarına güneş değmemiş kızların ve hep kayıtsız bir koşunun özlemini duyan gençlerin ülkesinde doğdu. İçinde bulunduğu şartları bahane ederek teslim olabilirdi. 'Acılarımız vardı bizim de ve yağma sofrasından beter hayatlarımız, ne bir sınır karakolumuz oldu ne de kendi vatanımız. Her zaman biraz çaresiz her zaman suçluyuz' dediği halde kabına sığmaz. Kurak topraklarda doğduğuna bakmadan gözlerdeki denizi keşfeder. " Ardından " elim kalem tutana dek şiir yazacağım " deyip şiirler yazar. Peş peşe iki kitap yayınlar. Kitaplarından Asilerin Dönüşü 95 sayfa, içinde 48 şiir var. Kent Yayınları 'nca İstanbul'da 2008'de basılan Elma Kokusu ise 94 sayfa olup, içinde 45 şiir var.

Gülistan Çoban, hem bayan, hem köylü. Olmayacak olanı olur yapmak ben buna derim: Şairimiz ilk okul 5. sınıfa kadar okumuş bir köylü kızı, okuldan kendisine kalan " tek miras " Türkçeye bu kadar hâkimse, belleği sözcük bakımında bu kadar zenginse, böylesine duru ve pürüzsüz yazabiliyorsa eminim kendi ana dili Kürtçe ile yazdığında harikalar yaratacaktır. Önerim, bundan sonra şiirlerini kendi ana dili Kürtçe ile yazmasıdır.

Neyse, sözü fazla uzatmadan en iyisi gelin Zübeyir Çoban'a kulak verelim:

"Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde İgırm (Uzunağaç) köyünde dünyaya gelen Gülistan Çoban, 1990'lı yılların çatışmalı dönemlerinde birleştirilmiş beş(5) sınıfın olduğu tek gözlü köy okulunda okudu. Bu eğitim sürecinden kendisine kalan tek miras, okulda tanıştığı Türkçe idi. Çeşitli nedenlerden dolayı eğitimini devam ettiremedi. Aslında kendi gibi kızların kaderi ile başbaşa kalmıştı. O da köy işlerinde kendine düşen payı yerine getirip ailesine yardım etmek ve zamanı geldiğinde de evlenmekti. Ancak bu döngünün kızların kaderi olmadığını ve onların da bu hayatta kendilerine biçilmiş paydan fazlasını hak ettiklerine inanıyordu. Bunun için kendisini bekleyen köylü kızı prosedürlerini bir bir çiğnedi. Özellikle psikolojik yönü ağır basan ciddi bedeller ödedi ve ödüyor. Zira toplumun seviyesi ne yapmak istediğini kaldıracak boyutta olmadığı için sürekli olarak eleştirildi. Ancak çok sürmeden köy kızlarından ve dar aile çevresinden istediği desteği bulduğunu söyleyebiliriz.

Yaşadığı küçük köyünde, küçümsenmeyecek kadar kitap biriktirdiği ve köylülerle paylaşmaktan çekinmediği bir kütüphaneye sahip olan Çoban, bir simyacı titizliği ile çalışmalarını sürdürmekte ve geleceğe dair taşıdığı umutlarla hayatta kendisine açılacak yeni kapılar çalmaya devam etmektedir. Türkçe'nin yanı sıra Kürtçe yayınlanmış şiirleri de olan Gülistan Çoban'ın Amerikalı bir ailenin Irak savaşı ile değişen hayatlarını anlattığı yayınlanmamış bir romanı da bulunmaktadır.

Birinci kitabında, saçlarına güneş değmemiş kızların ve hep kayıtsız bir koşunun özlemini taşıyan çocukların ülkesinden dışarıdaki hayata pencereler açmaya çalışan şairin, ikinci kitabında, dış dünyanın gerçeklerini de kaleme aldığını görüyoruz. Kapalı toplum yapısının aşılmaz duvarlarında hayata tutunabileceği, nefes alabileceği gedikler açmaya çalıştığı ilk kitabında kullandığı hayal dünyasını bu kitapta da görüyoruz. Ancak "Elma Kokusu" ismini elma kokulu kimyasal gazların kullanıldığı bombalardan alan kitap, bizi şiirin gizemli dili ile hayatın en gerçek şekliyle yaşandığı savaş meydanlarına çekiyor. Bir yandan "Nina" benzeri şiirlerle genç kızın derin duygularını konuşturan şair, diğer yandan birer barış güvercini olarak Filistin ve Irak'ta hayatlarını kaybeden Rachel Corrie ve Marla Ruzicka'yi, Filistinli, Iraklı çocukları, Kabil'i, Beyrut'u ve Halepçe'yi kadın şefkati kokan bir şiir diliyle anıyor."  

Yazar: MÜSLÜM ÜZÜLMEZ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör