Rüştü Alçı

Hukukçu, Yazar

Doğum
Ölüm
07 Ocak, 2011
Eğitim
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Diğer İsimler
Nagehan Alçı'nın babası

Hukukçu, yazar (D. 1938, Kayseri – Ö. 7 Ocak 2011, İstanbul). İlkokul, ortaokul ve liseyi Sivas’ta okudu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Yüksek lisans çalışmasını İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsünde tamamladı. Kırk yıllık maden işletmeciliğinden sonra edebiyatla ilgilenmeye başladı. Çalışmalarını İzmir’de sürdürdü. Yakalandığı kanser hastalığından kurtulamayarak 11 Ocak 2011 günü İstanbul'da vefat etti. Kızı Nagehan Alçı, babasının vefatı ardından yürek burkan bir yazı yayımladı.

 

ESERLERİ:

 

Okyanusta Bir Damla (Özdeyişler, 2001), Evlenme Teklifi (özel basım, 2003), Özgürlük Adalet Barış İçin Arafa mı? Harvard mı? (2010).

 

KAYNAK: Dursun Özden / Bir Damlada Okyanus (2000), Rüştü Alçı / Okyanusta Bir Damla (2001), İhsan Işık / Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007), Alçı'dan babasına son veda - Nagehan Alçı kaybettiği babasının son anlarını paylaştı.. (ensonhaber.com, 11.01.2011).

ALÇI'DAN BABASINA SON VEDA

Akşam gazetesi yazarı Nagehan Alçı, geçtiğimiz cuma günü kanser tedavisi gören babasını kaybetmişti.. Alçı bugünkü köşesinde babasının son günlerini kaleme aldı.. Ve çok sevdiği biricik babasına nasıl veda ettiğini zor da olsa kelimelere döktü...

 

'HER AN KAYBEDEBİLİRİZ'

Perşembe günü, bir haftadır yoğun bakımda uyutulan babamı hastanede bırakıp Kanal 24'teki programıma yetişmek için yola çıktım. Sert bir rüzgar esiyordu. Doktorların bir gün önce 'her an kaybedebiliriz' demelerine rağmen tuhaf bir mucize beklentisi vardı içimde. Ağaçlarla sarılı yolda titreye titreye yürürken telefonum çaldı. Kardeşimin sesi. 'Kötü haber galiba' dedi. 'Babama kalp masajı yapıyorlarmış...'

 

BAŞIMIZ SAĞ OLSUN

Biraz önce çıktığım hastaneye nasıl döndüğümü, yoğun bakımın kapısına hangi kuvvetle gittiğimi hatırlamıyorum. Hatırladığım o kapıda yığılmış şekilde kardeşimle otururken bu zor süreçte her an yanımda olan kocam Rasim Ozan'ın içeri girişi ve beş dakika sonra çıkıp 'Başımız sağ olsun' deyişi...

 

FELLİNİ FİLMİ SANKİ

Sonra... Sonra tuhaf bir şey oldu. Bir ışık kümesi geldi ve ne kadar gözyaşım varsa hepsini kuruttu. Gerisi benim izlediğim bir Fellini filmi sanki...

 

Nagehan Alçı Hastanede evlendi - izle

 

HAYATIMIN EN BÜYÜK KORKUSUNUN GERÇEKLEŞMESİ

Yoğun bakımın kapısından yukarı çıkış. Annemi arkadaşlarıyla oturduğu hastanenin kafeteryasında bulduğumuz an. Bizi gördüğünde yüzünde beliren bulutlar. 'Gitti mi, söyleyin gitti mi?' diye hıçkırarak ağlamaya başlaması. Bunu duyunca fenalaşan aile dostlarımız. Etraftaki bakışlar, garsonlar, telaş. Eve geliş. Bir anda art arda çalan zil. Eve gelen onlarca insan. Gözyaşları. Kahveler. Çaylar. Yine gözyaşları. Yine annem. Yine kardeşim. Uykusuz bir gece. Sabah erkenden çalmaya başlayan kapı. Kalabalıklar. Hiç bitmeyen kalabalıklar. Hiç susmayan telefonlar. Dualar, dualar. Uykusuz bir gece daha. Cami avlusu. Babamın naaşı. Sarılmalar, kucaklaşmalar. Babamla ilgili anlatılan anılar. Beni yalnız bırakmamak için gelen dostların karşısında duyduğum mahcubiyet. Mezarlığa gidiş. Babamı kefeniyle görmek. Onun toprağa verilişi. Yıllardır kabuslarımda gördüğüm, uykularımdan uyandığım anı başka biriymişim gibi izleme. Annemin sarsıla sarsıla ağlaması. Onu 'burada ağlanmaz' hurafeleriyle durdurmaya çalışanlar. Babamın mezarının üzerine düşen güneş. Hayatımın en büyük korkusunun gerçekleşmesi karşısında hissettiğim boşluk...

 

Benim babam 13 yaş büyüktü annemden. Belki de bu yüzden çocukluğumdan beri 'ölüm' denince hep o geldi aklıma. Yıllarca kabuslarıma aynı sahne girdi de kimselere anlatamadım. Gecenin ortasında telefon çalıyor ve annem ağlayarak 'Kızım babanı kaybettik' diyor...

 

BUNUN HAZIRLIĞI YAPILAMIYORMUŞ

Ama öyle olmadı. Gece çalmadı telefon. Böyle bir korkumun olduğunu bilircesine üç buçuk ay yattığı hasta yatağında ölümüne hazırlamaya çalıştı babam bizleri. Ancak tutkuyla bağlı olduğun bir baba için bunun hazırlığı yapılamıyormuş...

 

Şimdi dönüp o üç buçuk aya bakıyorum da... Güzel vedalaştık galiba babamla. Önce yıllar içinde yazdığı kitapçıkları Mavi Ağaç gibi ciddi bir yayınevinden çıkardık. Sonra Rasim Ozan'la hastanede nişanlandık. Annemlerin evinde evlenmeyi planladık. Babam kemoterapi arasında eve çıkacaktı ve biz evde küçük bir nikah organize edecektik ama olmadı. Eve gelecek kadar düzelemedi babacığım. Biz de hastanede attık imzayı. Babamın hasta yatağının başında evlendik.

 

MEĞER BİZİM İÇİN DAYANIRMIŞ

Meğer bizi görmek için dayanırmış. Nikahtan sonraki gün hızla kötüleşti. Sesi çıkmaz oldu. Beş gün sonra yoğun bakıma aldılar ve yılbaşında da uyuttular. O uyumadan önce son kez girdik odasına. Annemin 'Rüştü bugün yılbaşı, lütfen dayan' dedikten sonra babamın o mavi gözlerini açıp 'Sahi bugün yılbaşı mı?' diye soruşunu hayatımın sonuna kadar unutmayacağım. O an benim babamı son uyanık gördüğüm andı.

 

HER ÇOCUK BABASINI SEVER AMA...

Ona elveda demeyi kendime hala yediremiyorum. Onun yerine kitapta yazdığım önsözün sonundaki notla bitiriyorum bu yazıyı: 'Babalık kazanılan değil, doğal olarak elde edilen bir mertebe. Her çocuk babasını sever. Ama aynı şekilde değil... Bazıları sadece 'baba'sı olduğu için sever. Bazıları ise bunun üzerine 'ben bu adamı babam olmasa da çok severdim' der. Ben şanslıyım, çünkü ikinci gruptanım...'

KAYNAK: Alçı'dan babasına son veda - Nagehan Alçı kaybettiği babasının son anlarını paylaştı.. (ensonhaber.com, 11.01.2011).

Yazar: NAGEHAN ALÇI
FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör