Muzaffer Doğan

Kamu Yöneticisi, Belediye Başkanı, Gazeteci, Yazar

Doğum
Eğitim
Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü (Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Bölümü)

Gazeteci-yazar, kamu yöneticisi, İstanbul Bahçelievler Belediyesi eski Başkanı. 1952, Kurugöl/ Nevşehir doğumlu. Nevşehir Lisesi’nden (1971) sonra Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitirdi (1980). Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde lisansını tamamladı. Nevşehir Belediyesi’nde muhasebe şefliği, Hak-İş Konfederasyonu’nda idâre âmirliği yaptı.

Türkçe ve edebiyat öğretmeni olarak önce İstanbul Sefaköy Lisesinde çalıştı (1982-87). İstanbul’da çeşitli liselerde Türkçe ve Edebiyat Öğretmenliği görevinde bulundu. Lise yıllarından başlayarak, siyasî ve kültürel faaliyetlerin içinde yer aldı. Ülkü Ocakları, Millî Türk Talebe Birliği ve Akıncılar Derneği'nde şube başkanlıkları yaptı.

RP’den aday olduğu 1987 seçimlerinde Kurugöl Belediye Başkanlığını kazandı. İki yıl bu görevini sürdürüp Küçükçekmece (1989-91) ve Necip Fazıl Kısakürek (1991-92) liselerinde edebiyat öğretmenliğine döndü. 1992-94 arası RP’den Bahçelievler Belediye başkanı oldu.

Birlik Vakfı Genel Merkezi’nde Öğretmenler Kulübü başkanlığı ve Eğitimciler Birliği İstanbul şube başkanlığı görevini yürüttü. Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Sanat Vakfı’nın kurucuları arasında yer aldı. Birlik Vakfı, Necip Fazıl Kısakürek Vakfı, Türkiye Yazarlar Birliği üyesidir.

Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanlığı yaptı.

Nevşehir’de “Genç Adam” isimli haftalık bir gazete çıkardı. Milli Gazete, Yeni Devir, Vakit, Diriliş Postası gibi gazetelerde ve Cuma, Yedi İklim, Türk Edebiyatı ve Ay Vakti dergilerinde edebî ve siyasî konularda yazıları yayınlandı.

"Sakın Laiklere Refah Partisi'nden Belediye Başkanı Olduğumu Söylemeyin!", "Hz. Ömer", "Necip Fazıl Kısakürek: Buz Dağını Eriten Dehâ" isimli eserleri vardır.

Üstad Necip Fazıl Kısakürek hakkında “Necip Fazıl Konuşmaları”, “Büyük Doğu Okumaları” gibi yüzlerce program düzenledi.

Evli ve üç çocuk babasıdır. İstanbul/Bahçelievler'de ikâmet etmektedir.

Yazıları Lale, Tarihî Göreme kendi çıkardığı Genç Adam (13 sayı, 1973), Yeni Devir gazeteleri ile Türk Edebiyatı, Cuma dergilerinde yayımlandı.

 

ESERLERİ:

 

Sakın Laiklere Refah Partisi’nden Belediye Başkanı Olduğumu Söylemeyin (1994), Hz. Ömer (1999).

 

KAYNAKÇA: İhsan Işık / Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007).

BİR HİLMİ OFLAZ VARDI!

Bir neslin çok renkli sîmâlarındandı.

Üstad Necip Fazıl’ı ve Büyük Doğu Fikriyatını tanıyınca peşini bırakmadı.

İşi bozulunca, Tahtakale’de işportacılık yapmaya başlamış. İşportacı tezgâhında Büyük Doğu Mecmuası da satarmış! Kendini kaptırınca,

‘Vatandaş! Büyük Doğuya gel, Büyük Doğuya gel!” diye basarmış çığlığı!

Çengelköyü sırtlarında, oturduğu gecekonduda beslediği horozlara ve tavuklara birer insan ismi yakıştırarak Büyük Doğu’ya çok sayıda abone olmuş!

Kendince, niyeti, Üstad’ı şevklendirmek!

İsmi, efsane gibi anılırdı, Üstadı tanıdığım yıllarda, İslâmî okur-yazar çevrelerde.

Şimdi hakkında yüzlerce eser, yüzlerce araştırma yazısı yazılmış, yüzlerce teze konu olmuş Necip Fazıl hakkında, derleme mâhiyetinde de olsa, ilk kitabı, ‘Ahmed Ârif Bülendoğlu’ takma adıyla Hilmi Oflaz hazırlamış ve yayınlamıştır.

1960 darbesi sonrası, ortalık biraz serbestler gibi olunca, Üstad, önce bellibaşlı şehirlerde, sonra da bütün Anadolu’da konferanslara çıkmaya başlayınca (1963’den 1979’a kadar), Hilmi Ağabey de, hep Üstad’ın yanında yer alır olmuş. O yıllarda, konferanslar, şehirlerin sinemalarında verilmektedir.

Hilmi Ağabey, işportacılıktan gelen tecrübesi ile, hemen Üstad’ın kitaplarını sinema girişinde ve bir tezgâh üstünde sergilermiş.

Hilmi Ağabeyi,1980’lerin başında, İstanbul’a öğretmen olarak geldiğimde tanıdım. Tanıyış o tanıyış! Vefâtına kadar Cağaloğlundaki kültür mekânlarında, derneklerde, vakıflarda, sık sık buluşup görüştük. Birbirimizi çok sevdik Ağabey kardeş olarak.

Birlik Vakfı, İlesam, Türk Ocağı, Marmara Kıraathânesi, buluştuğumuz, çay içip sohbet ettiğimiz yerlerin başında gelen mekânlardı.

Hilmi Ağabey tam bir vefâ ve cömertlik âbidesiydi.

Ayrılmaz parçası, pazar çantasıydı! Neler olmazdı ki o çantanın içinde: Ekmek, zeytin, peynir, helva; mevsimine göre, domates, biber, üzüm, bisküvi vs.

Ve KİTAP! O çantayı, hiç kitapsız görmedim desem mübalağa olmaz!

Beyazıt’da bir yerde, hiç umulmadık anlarda “Hilmi Oflaz Sofrası” kuruluverirdi. Sofrada, genellikle şiirle, edebiyatla, fikirle hemhâl olan Üniversiteli gençler yer alırdı.

Sohbet koyulaşır, Hilmi Ağabey konuşur, anlatır, coşar; sorular sorulur, cevaplar alınır ve sofra tam bir muhabbet sofrasına dönüşürdü.

Dağılırken, Hilmi Ağabey, bazı gençlerin cebine, çevreye farkettirmeden ve incitmeden harçlık sıkıştırır, bazılarına, birkaç cümle ile açıklamalar yaparak kitap tutuştururdu.

Hilmi Ağabeyin, bu işler için yaptığı masrafların kaynağı neydi? Zengin birisi miydi Hilmi Oflaz? Ne öyle ciddî bir geliri vardı, ne de zengin birisiydi O.

Değme zenginlerin çoğunda bulunmayan bir gönül zengini ve bir gönül adamıydı O.

Nazı geçenlere yaklaşır ve kendine has üslûbuyla fısıldar: “Tahsisât-ı mesture yok mu?” Maksadı, muhatabı tarafından anlaşılmıştır! Bütçe oluşur ve o bütçenin sarf edileceği yer de zâten bellidir.

”Hilmi Oflaz Sofrası”ndan maddî ve mânevî bakımdan gıdalanmış profesörler, milletvekilleri, bakanlar, başbakanlar biliyorum. Belki bu yazıyı okuyanların birçoğuna mübalağa gibi gelebilir amma, bu yazdıklarım gerçeğin tâ kendisidir ve yaşanmıştır.

Bu namsız ve nişansız adam, bütün bunları, vefâ ve muhabbet mayası ile gerçekleştirirdi.

Cenâzesi, Eyüp Sultan Kabristanı’na defnedilmek üzere, Eyüp Sultan Câmii Şerifîne getirildiğinde, cenâzesine katılan şöhret sahiplerini saymaya kalksam, hayretler içinde kalacağınızı biliyorum.

Onu, 16 Mayıs 1998’de, kendinden 15 yıl önce Sonsuzluk Yurduna uğurladığımız Üstad’ın yanıbaşında toprağa verdik.

Üstad Toptaşı Cezâevi’ne girince, Hilmi Ağabey, işporta tezgahını satar ve 18 ay Cezâevi civarında, görünürde işportacılık yapar; zarf, kağıt kalem vs. satmaya başlar. Esas niyeti ve rolü ise, arandığı zaman, anında Üstada ulaşmak!

Cezâevi civarında bulunduğu sıralarda görüşme saatleri dışında Üstadı görüp görmediğini soranlara, “bulutların ardından, güneşin görünmesi gibi, camın önünden geçerken, parmaklıkların arasından görüyorum!” cevabını verirmiş.

Üstad Necip Fazıl, şık ve zarif kıyafeti içinde, zâhirde hırpanî ve “perişan” bir kılıkta olsa da, gönlüyle “hurûşân” mizaçlı Hilmi Oflaz’ı, Bursa’da vereceği konferansa götürmüş. Konferans sonrası, Bursa’nın tanınmış otellerinden Çelik Palas’a çay içmeye gitmişler. Yağmurlu bir günmüş ve Hilmi Ağabey ıslandığı için, daha da garip bir görüntü ortaya çıkmış. Otelin lobisinde Üstad’ı gören bazı chp’li ve Adalet partili milletvekilleri, Üstada hürmeten ayağa kalkmışlar. Hal-hatırdan sonra, gözleri, Hilmi Ağabeye takılınca, Üstad bir manevra ile Hilmi Ağabeyi şöyle takdim etmiş:

“Fare tıkırtısından ürkecek kadar hassas, kralları önünde eğdirecek kadar irâde sahibi, arslanların önüne çırılçıplak atlayacak kadar cesur, aziz dostum Hilmi Oflaz!”

Bu Üstadâne vefâ sahnesini, bizzat Rahmetli Niyâzi Ağabeyden dinlediğimde, öyle etkilenmiştim ki, o anki ruh hâlimi kelimelerle anlatamam!

Üstad’ın, Hilmi Ağabeyin vefâsını anlatan şöyle bir sözünü de yine Mehmed Niyâzi Özdemir Ağabeyden dinlemiştim:

“Hilmi, uçaktan hızlı gider ve kamyondan fazla yük taşır!”

Hilmi Ağabeyi tanıdığım sıralarda, Mehmed Niyazi Özdemir Ağabeyi de tanıdım.

Büyük romancımız Niyâzi Bey, Hilmi Ağabeyi çok severdi. Hilmi Ağabey de Niyâzi Beyi çok severdi.

Niyazi Ağabey, Üstada ve Hilmi Oflaz’a çokça yer ayırdığı “Dâhiler ve Deliler” kitabında, Marmara Kıraathânesi’ni ve oranın müdâvimleri olan ve kendilerine “Marmaratör”denilen birçok renkli şahsiyeti, kendine has güzel bir üslûpla anlatmıştır.

Üstada, Hilmi Ağabeye ve Mehmed Niyâzi Özdemir Ağabeye, Rabbimden rahmetler niyâz ediyorum.

Rabbim, Onları Cennetinde buluştursun.

KAYNAK: Muzaffer Doğan / Bir Hilmi Oflaz vardı (facebook paylaşımı, 15.05.2020).

 

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör