Şair
ve yazar. 1 Kasım 1954, Günyüzü / Eskişehir doğumlu. İlköğrenimini Günyüzü’nde bitirdi. Eskişehir İmam Hatip
Lisesi (1972), Bursa Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü (1975), Anadolu
Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (1991) mezunu. Nevşehir ve
Eskişehir’de (1976-78) Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği, Kütahya’da özel
dershane öğretmenliği (1988-93) yaptı. Kütahya Dumlupınar Üniversitesindeki
öğretim görevliliğinden ayrılıp edebiyat öğretmenliğine döndü. 2002
yılında emekliye ayrıldı.
İlk
şiiri, 1975 yılında Gelişme dergisinde, ilk yazısı da 1976’da Mavera
dergisinde yayımlandı. Şiir, deneme, hikâye ve inceleme yazıları; Mavera
(1978-86) ve Yönelişler (1981-84), İlim ve Sanat (1986-87), Yedi
İklim (1987-2000), Dolunay (1991-92), Dergâh (1990-2000), Kayıtlar
(1991-95), Düşçınarı (1996-99), Kültür Dünyası (1997-98), Kırağı, Kardelen, Seviye, Kitap
Dergisi, Kalem ve Onur, Güneysu, Kubbealtı Akademi, Bizim Külliye, Yansıma, Bir
Nokta, Edebiyat Ortamı, Taşra Edebiyat, Yitik Düşler, Ay Vakti, Gül Çocuk gibi
dergilerde yer aldı.
Özçelik,
1998-2000 yılları arasında düşüncelerinde geçirdiği değişim nedeniyle bu
tarihlere kadarki şiir kitaplarıyla maddî ve manevî bağını kestiğini açıkladı.
Çocuk edebiyatı ile ilgili çalışmalar da yapan Özçelik, ayrıca Türkiye Kültür
Sanat Yıllığı için soruşturmalar düzenledi. 1984’te Suffe Yayınevi Şiir
Armağanını Hasan Akay’la paylaştı. 1997’de Gençlik dergisi tarafından
yılın şairi, 1998’de
Kültür Dünyası dergisince ayın şairi, 2004’te Çocuk Edebiyatçıları ve Sanatçıları
birliğince yılın çocuk romancısı seçildi. Türkiye Yazarlar Birliği üyesidir.
“Mustafa Özçelik’in bu şiiri bize ne
söylüyor? Ritmini, ölçüsünü, uyağını, kafiye ve redif sesini hatta kimi musiki
ögelerini dahi kullanmaksızın yalnızca kıt’alar ve yer yer berceste mısralar
vasıtasıyla geleneğin tınısını, muhtevasını, omurgasını bize kadar taşıyıp
getiriyor. Bütün inceliklerinden haberdar bulunduğu modern şiire ve onun imkanlarına
adeta dirsek çeviriyor hatta göz kırpıyor, dil çıkarıyor. Modern şiirin imkanları
diye diye kendinden koparak başkasının kendi’sine yamanan, kimin neci olduğuna
aldırmadan sanat üretebileceğini savunanlarla hesaplaşıyor.” (M.Ö. Mengüşoğlu)
“Mustafa Özçelik, şiirimizin
geçmişten süregelen duru ve içten söyleyiş damarını inanç ve medeniyet
değerlerimizle donatarak kendine özgü bir duyarlık ve derinlik evreni kurmuş.
Onun şiirlerinde rahat ve huzur veren bir söyleyişle birlikte insanı coşku dolu
eyleme doğru seğirten gizli bir tebliğ boyutu da var.” (Nuh Utku)
ESERLERİ:
ŞİİR:
İfşa (1985), Güle Yağmura ve Bahara Selam (1992), Serenat
(1995), Dünyanın Tenhasında (1996), Güneş ve Ayna (1997), Diriliş
Türküsü (1997), Gül ve Hançer (2002).
DENEME:
Şiir İklimi (1998).
HİKÂYE:
Kelile ve Dimne (1990), Papağan Hikâyeleri (1990), Balıkçıl
Kuşu ile Yengeç (1990), Şehitler Tepesi (1992), Tales From
Mevlâna (İngilizce, 1995, Türkçe-İngilizce 1996), Gülün Sırrı
(1995), Son Günün Sevinci (1999), Denizdeki Hazine (2004), Bir Testi Su (2004).
BİYOGRAFİ:
Yunus Emre (1984), Samiha Ayverdi (2003), Sunullah Gaybî (2004).
ROMAN:
Şehitler
Tepesi (1992).
İNCELEME:
Mehmet Âkif ve
İstiklâl Marşı
(2003).
ANTOLOJİ:
Şairin Duası - Dua Şiirleri Antolojisi (2002). Ayrıca bir yardımcı ders
kitabı vardır.
HAKKINDA:
Mustafa Özçelik Özel Bölümü: Ayşenur Özkök / Kendisiyle Yaşayan Şair - M. Ö.
Mengüşoğlu / Kayaları Yumuşatan Ağrı-Mesut Doğan / Mustafa Özçelik’in Şiir
Dünyası (Düş Çınarı, Mayıs-Haziran 1977), A. Vahap Akbaş / Umutlar Taşıyan Bir
Gemi (Kültür Dünyası, Mart 1988), Adem Turan / Bir Hüzün Yolcusu (Akit,
6.8.2000), Nuh Utku / Bir Esenlik Şairi (Yitik Düşler, Aralık 2002), Rasim
Özdenören / Bir Şairin Yeni Soluğu Gül ve Hançer (Yeni Şafak, 24.7.2003).
Karanlık bastı yol kayboldu
Güneşi örttü bulut
Beni derin sulara saldı
Islandım,
üstümde
Gecenin elbiseleri
Görmedi beni kendi aynasında
Yüzüne ay çarptı
Ben sularla kuşanarak
Bir kuşluk vaktinin kokusunu aldım
Geldiği gibi gitti akşam
Gitti bir iz bile bırakmadan
Ey kalbimin defterini bilen avcı
Duy içimdeki kırlangıç sesini
Âh bu ateş
Yüzümdeki toprak kokusu
Aczim çoğaldı
Ey avcı beni vur
Beni azalt
Ten bahçesinde
Cân görünsün istiyorum
Yeni bir dağ vurma kalbime
Cânı şerh et
Seni giyinip
Öyle çıkayım sabaha
Çünkü sen
Kâlbimin toprağında yeşeriyorsun
Tenhâ bir bahçede seni örüyorum