Ahmet Tevfik Ozan

Tıp Doçenti, Şair ve Yazar

Doğum
Ölüm
15 Ocak, 2021
Eğitim
Gevher Nesibe Tıp Fakültesi

Şair ve yazar, akademisyen, tıp doçenti (D. 1953, Harput / Elazığ – Ö. 15 Ocak 2021, Elazığ). Halk şairi Mehmet Rasim Ozan’ın oğludur. İlk, orta ve lise öğrenimini memleketinde tamamladı. 1971 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesine girdi. 1974 yılında HÜ Tıp Fakültesi Öğrenci Derneği Başkanı iken öğrenci olayları ve basın davaları nedeniyle tutuklandı. Ankara, Kırşehir ve Niğde cezaevlerinde tutuklu kalarak 1978 yılında serbest bırakıldı.

12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra Ceza Yasasının 163. maddesine göre tutuklanarak, 1981 yılında Mamak Askeri Cezaevinde kısa bir süre tutuklu kaldı. Aynı yıl tıp öğrenimine Gevher Nesibe Tıp Fakültesinde devam ederek 1986 yılında buradan mezun oldu. Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğünde göreve başladı, askerliğinden sonra 1990 yılında Kayseri İl Sağlık Müdür Yardımcılığı görevine (1990-93) atandı. Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitasande yüksek lisans yaptı.

Serbest hekim olarak çalıştı. Çalışmalarını Fırat Üniversitesinde yardımcı doçent olarak sürdürdü. 1995 yılından itibaren doçent unvanıyla Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğretim üyesi ve Deontoloji Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yaptı.

Ozan’ın şiirle ilgisi çocukluk yaşlarında başladı. Şiirleri 1977 yılından itibaren Türk Edebiyatı, Töre, Doğuş, Hasret, Boğaziçi, Yağmur, Konevi, Hedef, Erciyes gibi dergilerde yayımlandı. Yazı, resim, karikatür çalışmaları da olan Ozan şiirlerinde; vatan, millet, aşk, ölüm ve doğa temalarına yer verdi. Türkiyeyi temsilen 1994 yılında Struga Şiir Akşamlarına katıldı. Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde Cuma Yıldız hakkında bir lisans tezi hazırladı.

Ahmet Tevfik Ozan, 15 Ocak 2021 günü Elazığ’da vefat etti. Türkiye Yazarlar Birliği, İLESAM ve GESAM üyesiydi.

 

ESERLERİ:

 

Şiir: Kâinat Şiiristan (1986), Dağlar Ardı Şiirleri (1990), Şeyma Ceylan Yüreği (1991), Dağlar Ardı Şiirler (2002).

 

Deneme: Şiirden Taşan Sözler (1992).

 

Anı: Taş ve Tebessüm.

 

Ahmet Tevfik Ozan İçin Ne Dediler?

 

“Dr. Ahmet Tevfik Ozan’ın şiirleri öylesine ilâhi ürpertilerle dolu ki, insan bir anda kendi hiçliğini hissediyor. Bir şiir kitabını andıran Kâinatta, ‘mavera’ odaklı şiirlerinde Ahmet Tevfik Ozan, kelimeleri bir sarraf titizliğiyle bir araya getirir. Ölüm, insan, sonsuzluk ilişkisini ‘Bir karpuz çekirdeği için / Hançer Hürriyet demektir’ mısralarıyla doruklaştırırken, şiirin de hasını yakalar.” (Nurullah Genç)

 

KAYNAKÇA: Hüseyin Üzmez / Ozan’ın Şairliği (Vakit gazetesi, Aralık 1993), Bizim Hece 2002 Şairler Antolojisi (2002), Osman Aytekin / Ozan’ın Şairliği (2002), Ahmet Otman / Bizim Ece Şairler Antolojisi 2003 (2003), Cuma Yıldız / Ahmet Tevfik Ozan’ın Hayatı Eserleri Edebi Kişiliği ve Şiirleri Üzerine Tematik Bir İnceleme (Lisans tezi, 2003), İhsan Işık / Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007).

HARPUTTA BİR ÖMÜR VE ARDIÇ DALI

Harput’da Buzluk’da: yaylada ardıç

Rüzgârın önünde kolsuz, kanatsız...

Kaya inlerinde, dağda, bayırda

Bir öfkeli yılan gibi insafsız

Rüzgârın önünde kolsuz, kanatsız...

Gönlünde dört mevsim bir yeşil sevda

Kızıl tohumları, benek benek taç..

Eğrilir, kırılmaz;tipide karda

Yalnız dertleşecek birine muhtaç.

Anlat... ey gönlümü kanatan Ardıç!

Çizdiğin gönülden sızan kan niye?

Kuru nar çiçeği...

Çocukluk düşü

Bir sararmış defter kimden hediye?

Eski günler şimdi; kanadında toz

Rüyada çırpınan kelebeklerin...

Ne kadar çok yakın, ne kadar uzak

Yaşadım dediğin saniyelerin...

Bir şeyler, mukadder... bir Eylül günü

Düşler denizine düşecek çocuk!

Renkler dalga dalga; ses, ışık ve nur

Yedi kat semadan Arz mavi boncuk!

Şimdi toprak:

Bir dost teni sarmakta Dostlar:

Fatiha’yla hatır sormakta...

Harput’da, Buzluk’da; yaylada Ardıç

Rüzgarın önünde kolsuz, kanatsız....

BİR GÖNÜL İNSANIYDI AHMET TEVFİK OZAN

 Şu satırları yoğun bur duygu bunalımı içerisinde yazıyorum. İyi insanları bulmanın zor olduğu günümüzde, bir iyi insanın ölümüne ‘vakitsiz’ dersem, acaba takdiri ilahiye isyan mı etmiş olurum bilemiyorum?

 Evet, Şair ve Doktor Ahmet Tevfik Ozan, bu cuma günü kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı.

 Daha iki gün önce bana mesajı vardı. Kendisiyle sık sık konuşur, sıkça da bir araya gelirdik. Derviş mizaçlı bir insandı. Bakın, ‘Yalan’ denen menhus bir hastalığa bulaşmamış bir insanın onurlu duruşundan söz edeyim size: 12 Eylül öncesinin o karmaşık günlerinde bir gün  bir militan grubu kendisine silahlı saldırıda bulunur. O da, Hacettepe Tıp Fakültesinde Öğrenci Derneği Başkanıdır. Korunma amaçlı silah taşımaktadır. Bu defa karşılık verir. Şikâyet ederler yakalanır ve yargılanır, Hâkim bu yiğit insanın olayda savunma refleksiyle hareket ettiği kanaatindedir, hakkında bu yönde bir karar vermek istemektedir, sorar:

 “Evladım sen silahını onları korkutmak için üzerlerine değil, yere sıktın değil mi?”

 Benim can kardeşim onurlu bir insandır, ‘Hayır’ der, ‘Yalan söyleyemem, onlar bana saldırdıkları için doğrudan üzerlerine sıktım”, karşılığını verir. Bereket ölen olmamıştır ama ortada bir olay vardır. Hâkimin aynı tarzdaki yönlendirici sorusunu birkaç defa tekrarlamasına rağmen, doğruluktan şaşmaz, tutuklanır, bir süre cezaevinde kalır. Çıkar ve Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesinde tahsilini tamamlayarak sağlık alanında hizmet vermeye başlar. Son görev yeri Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi’dir.

 Ülkesini ve insanını seven, doktorluğu boyunca kendisine ideolojik açıdan tavırlı olanlara bile hizmetinde kusur etmeyen, Kuran'da; ‘Bir insanı kurtaran bütün insanlığı kurtarmış olur’, ilahi esprisine bağlı bir hayat felsefesine sahip olan insandı.

 Yeri dolar mı Ahmet Tevfik Ozan’ın? Sanmıyorum. Ancak eserleriyle varlığını aramızda devam ettirecektir. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.

Yazar: Muhsin İlyas SUBAŞI

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör