1316/1898,
1321/1903 ve 1323/1905 tarihli Diyarbakır
Salnâmeleri'nde "Nebî Hârûn-ı Âsafî"
peygamber olarak ifade edilmekte ve mezarının da Eğil ilçesinde olduğu
belirtilmektedir. Kimliği ve peygamber olup olmadığı hakkında kaynaklarda
herhangi bir bilgi tespit edilememekle birlikte, Hârûn-ı Âsafî nin peygamber
olduğuna ve kabrinin de Eğil ilçesinde bulunduğuna inanılmaktadır.
Eğil'de
bulunan bu mezarın Hz. Musa'nın veziri Nebî Hz. Harun'a ait olabileceği ileri
sürülektedir. Hârûn (a.s.), Hz. Musa (a.s.)'ın yardımcısı olarak İsrâiloğulları'na
gönderilen bir peygamberdir. Vefat ettiğinde 123 yaşında olduğu Kitab-ı
Mukaddes'te zikredilmektedir. Vefat ettiği zaman Hz. Musa (a.s.) tarafından Hor
dağının tepesine defnedilmiştir. Hz. Hârûn'un defnedildiği "Hor"
dağının nerede olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Fakat Hz. Hârûn'un vefat
ettiği dönemde İsrâiloğulları'nm "Arz-ı Mev'ûd"a (Arz-ı
Mev'ûd, Allah'ın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere vermeyi vaad ettiği
yer için kullanılan terim. Kitâb-ı Mukaddes'te Hz. İbrahim'e yapılan vaade
"Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar olan bölge" [Tekvin,
15/8]) girmeleri yasaklanmış olduğu için
"Hor Dağı'nın arz-ı mev'ûd dışında olması gerekir. "Hor"
kelimesinin Tevrat'ta, ilimizi de içine alan bölgenin ilk medeni ahalisi olan
Hurri'ler için kullanıldığı dikkate alınacak olursa, Egil'de bulunan bu mezarın
Hz. Musa'nın veziri Hz. Harun'a ait olabileceği düşünülebilir. Kaldı ki bu
mezar kaynaklarda Hârûn-ı Âsafî'ye nispet edilmektedir. "Âsaf' kelimesi, İslâm
dünyasında vezir karşılığı olarak kullanılanbir terimdir ki, Hz. Hârun
(a.s.)'da Hz. Musa (a.s.)'m veziri ve yardımcısı idi. Hz. Musa ve Hz. Hârûn
(a.s)'m bölgemizde bir dönem bulunduklarını teyit eden bir bilgi de, şehrin
fethinden sonra Ulu Camiye çevrilen mabedin Hz. Musa (a.s.) zamanında yapılmış
olduğu konusundaki rivayetlerdir: "Müverrih-i Rûm ve ukalâ-ı dürbîn-i
zevî'l-mefhûm cümlesi müttefiklerdir ki bu ibâdetgâh-ı atîk tâ Hazreti Mûsâ
aleyhisselâmm zamân-ı sa'âadetlerinde binâ olunmuşdur". Buna karşın
"Hor Dağı"nın, Toros dağları veya Lübnan dağı olduğu da ileri
sürülmektedir.
Hârûn-ıÂsafî
(a.s.)'nin türbesi, Eğil İlçesinde, Nebi Harun Tepesi olarak bilinen tepenin
üzerindedir. Türbe müştemilatında Nebi Harun Mescidi de bulunmaktadır. Nebi
Harun (a.s.)'ın kabrine bu mescid bölümünden geçilmektedir. Türbe, Vakıflar
Genel Müdürlüğü veritabanında "Nebi (Peygamber) Harun Türbesi" adı
ve 21.06.01/02 envanter numarası ile "Türkiye Kültür Mirasları"
arasında kayıtlıdır.
Türbenin
giriş kısmında 557/1161 tarihli "Hâzâ kabri'l-merhum Hârûn b. Pîrî Can:
Burası, Pîrî Çan'ın oğlu Harun'un kabridir" yazısı okunabilmektedir. Türbede
başka kitabeler de bulunmakla birlikte silik olmaları sebebiyle okunamamaktadır.
KAYNAKÇA:
Diyarbakır Salnameleri (IV, s. 208), M. Değer-Ş. Beysanoğlu / Diyarbakır
Folklorunda Halk Hekimliği, s. 66), www.bilinmeyendiyarbekir.com/harun_nebi.
html (10.02.2009), Kitâb-ı Mukaddes / "Sayılar", 33/39; Tesniye,
32/50), Abdurrahman Küçük / "Arz-ı Mev'ûd" (DİA, İstanbul 1991, III,
442), Ömer Faruk Harman / "Hârûn" (DİA, İstanbul 1997, XVI, 255), Ş.
Beysanoğlu / Anıtları ve Kitabeleri İle Diyarbakır Tarihi (I, 51), Evliya
Çelebi Seyahatnâmesi (4. Kitap, Haz. Yücel Dağlı-Seyit Ali Kahraman, Yapı Kredi
Yay., 1. Baskı İstanbul 2001, IV, 25), Martın van Bruinessen-Hendrik Boeschoten
/ Evliya Çelebi Diyarbekir'de (çev. Tansel Güney, İletişim Yay., İstanbul 2003,
s. 108), www.kulturvarliklari.org/kve/ (12.11.2008), Ali Melek - Abdullah
Demir / Dini Değerleriyle Diyarbakır (Diyarbakır İl Müftülüğü, 2009, Ankara).
ALİ MELEK - ABDULLAH DEMİR