Hanili Salih Bey

Bilgin, Şair

Doğum
Ölüm
29 Haziran, 1925

Bilgin, şair (D. 1873, Hani / Diyarbekir - Ö. 29 Haziran 1925, Diyarbekir). İlk dini eğitimini dayısı Şeyh Maruf’tan aldı. Hani Rüştiyesi’ni bitirmesini müteakip, çeşitli medreselerde eğitim gördü. Yörenin tanınmış âlimlerinden özel dersler aldı. Diyarbekir Şûle-i Terakki Mektebinde bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra, Ergani, Maden ve Hani’de müftülük görevlerinde bulundu. 

Din âlimi olmanın yanı sıra güçlü bir şairdi de. Çeşitli konularda şiirler yazdı. Hürriyet ve İtilaf Cemiyeti taraftarı olduğundan dolayı, bazı şiirlerinde muarızı olduğu İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarını hicvetti. Gençlik yıllarında arkadaşı olduğu Ziya Gökalp’ın İttihad ve Terakki’nin Genel Merkez üyesi seçilmesi üzerine yazdığı ve Gökalp’ı sert bir şekilde hicvettiği “Bir İttihadçı’nın Ağzından” başlıklı şiiri ünlüdür. Anadili olan Zazaca’dan başka, Türkçe, Kürtçe, Arapça, Farsça ve Fransızca bilirdi. İngilizce özel ders de almıştı.    

Nakşibendî Tarikatı’nın Palu Tekkesi postnişini Şeyh Said’in müridi olan Salih Bey, 13 Şubat 1925’te Piran’da çıkan İslâmi kıyama destek vermekten dolayı, Şeyh Said ve arkadaşları ile birlikte Diyarbekir’deki Şark İstiklâl Mahkemesi’nde yargılandı.

 Salih Bey, iddia makamının yönelttiği “Siyasi Kürtçülük” bağlamındaki suçlamaları şiddetle reddettiği savunmasının bir bölümünde şu hususları dile getirdi:  

Maksat dinden ibarettir. Medreselerin seddi her tarafta su-i tesir yaptı. Din öğrenimi men olunca teessür başladı, galeyan arttı. Başka kat’iyyen bir saik yoktur. Hükümet dine ait şeylere müsaadekâr bulunsun diyordum.. Ben dinimi siyasi gayelere âlet edecek adam değilim, dini âlet etmek tabirini kendimden çok uzak buluyorum.. Bu mahkemeye gelmezden evvel demek ki çok gafil imişim. Kendimi bileli böyle siyasi bir Kürtlük cereyanı olduğunu bilmiyordum. Akvam-ı İslâmiyye arasına münaferet sokacak bir hareketi, her cereyanı takbih ederim. Beni mahkûm da etseniz, idam olunurken de söylerim; siyasi hiçbir cereyandan haberdar değilim. Bu isnat benim için bir lekedir, ölürken bile bu lekeyi reddederim.”    

  Yargılama sonucu, Salih Bey ve diğer maznunlara (47 kişi) verilen idam cezası 29 Haziran 1925 günü sabaha karşı Dağkapı’da infaz edildi. Oğlu Hasan 15 yıl hapis cezası aldı. Diğer oğulları Said ve Ömer Batı illerine sürüldüler, daha sonra çıkan afla serbest kaldılar. Hasan Bey [Bora], 1950-1960 yılları arasında Hani Belediye Başkanlığı, torunu Ferit Bora (Hasan Bey’in oğlu) 1973-1977 yılları arasında Hani Belediye Başkanlığı, 1987-1991 ve 1995-1999 yılları arasında iki dönem DYP Diyarbakır Milletvekilliği yaptı.     

KAYNAKÇA: Şevket Beysanoğlu (Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları, c. 2 (1997); Hasip Koylan / Kürtler ve Şark İsyanları-I: Şeyh Said İsyanı (1946); Adır Sur / “Biraz İnsaf!..”, Piya Dergisi 8Sayı: 7 (1989), M. Ali Erdoğan / “Şehid Salih Begê Hêni” (Doğru Haber Gazetesi, 19 Ocak 2012), Kaynak kişiler: Ferit Bora (Salih Bey’in torunu ve Diyarbakır eski Milletvekili), Celal Kayhan (Hani eski Belediye Başkanı), Hayri Başbuğ / "Hanili Salih" (İhsan Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi, 2013), İhsan Işık / Geçmişten Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2009, 2017).

BİR İTTİHADÇININ AĞZINDAN

İttihadın oğluyum

Gayri anam babam yok

Cemiyet amalini

Yürütmeye borçluyum

Ne buyursa yaparım

Haklı haksız emrine

Körü körüne taparım,

Bu hususta hayam yok

Severim her hâlini

Hattâ anın uğruna

İmanım bulunmazsa

"Gözlerimi kaparım"

Vicdanımı satarım.

 

Attilâ büyük babam

Hiç bir zaman unutmam

-Tahribatla anarşi-

Babamın yadigârı

Hep insanlara karşı

Ruhumda var intikam

Anı asla uyutmam

Uğradığım yerleri

Yakar "Turan" yaparım

Başka işim olmazsa

Yâni ma'mûreleri

"Gözlerimi kaparım"

 Yakıp viran yaparım

 

Amucem Timuçin'in

Kanunumdur yasası

Türkçülük âyininin

İşte odur esası

Hâtırımdan çıkmıyor

"Karakurum" yaylası

Dimağımı sarsıyor

Hele "Kızılema"da

Cihangirlik hülyası

Aklımı çıldırtıyor

Yağmacılık sevdası

Mümkün ise rüyada

Uyanıkken olmazsa

"Gözlerimi kaparım"

Cihangirlik yaparım.

 

"Ergenekon"dur benim

Asil ana vatanım

Orada tahtım, tacım

Saltanatım, şeririm

Orada kurulursa,

Derneğim kurultayım

Ben anda bir kalfayım

Sanmayın ki dilmacım

Han oğlu Han Giray'ım

İman eden olursa Jön

Türklere yalvacım

Münkirler bulunmazsa

"Gözlerimi kaparım"

Peygamberlik satarım

 

Geçmişlerim, ecdadım

Hep kahraman gürbüzler

Hulâgu'lar, Oğuzlar

Nümûnedir meydanda

Yakutlar'la Tunguzla

Kendimi Türk sanırım

Neden söylenmez adım

Ben de bu son zamanda

Bir inkılâb yaparım

Hem bir şan kazanırım

Hem bir külâh kaparım

İstediğim olmazsa

"Gözlerimi kaparım"

Avrupa'ya kaçarım

O da ele girmezse

Malta'ya can atarım

Yan gelir de yatarım.

 

KAYNAK: Şevket Beysanoğlu / DFSA (c. 2, 2. bas. 1997, s. 186).

GAZEL

Hanili Salih Bey’in, Diyarbakır Cezaevinde tutuklu iken yazdığı son şiiri:


Gerçi enzâr-ı ehibbadan dahi dûr olmuşuz

Rahmet-i Mevlâ’ya yaklaşmakla mesrûr olmuşuz

 

Bu dünyada müflis u hane harap olduksa da

Bu harâbât ile biz ma’nada ma’mûr olmuşuz

 

Kul bizi zulmen mücâzât etse pervâ etmeyiz

Şüphemiz yoktur ki indallahta me’cûr olmuşuz

 

Ehl-i Hakk’ız korkmayız idamiden berdariden

Çünki te’yid-i ilâhi ile mansûr olmuşuz

 

Hâkim-i Mübtil yedinden madrubin olduksa da,

Emri Hakk’la Şer-i Garra hakkını ifaya memur olmuşuz.

 

Salih’im, ehl-i salâhım, dine can kıldım fedâ

Lûtf-i Hakk’la teşnegân-ı âb-ı Kevser olmuşuz.           

AYDINLIK GAZETESİNİN CEHALET ÖRNEĞİ HABERİNE CEVABIMIZ

AYDINLIK GAZETESİNİN CEHALET ÖRNEĞİ HABERİNE CEVABIMIZ:

 

TARİHTEN HABERSİZ GERÇEKLERDEN RAHATSIZ BİR GAZETE MÜSVEDDESİ  

 

İHSAN IŞIK

 

Diyarbakır Valiliği tarafından geçen ay yayımlanan “Geçmişimizden Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar” adlı eserimde 1.100 civarında Diyarbakırlı yazar ve sanatçı hakkında geniş bilgiler verilmiş, çalışmanın bilimsel temellere dayanıyor olması ve Valiliğin bu bilgileri gün yüzüne çıkarması kamuoyunda takdirle karşılanmıştı.

 

Bu çalışmamda tarih boyunca Diyarbakır’dan yetişen fen ve sosyal bilim dallarındaki bilim adamları, edebiyatçılar ve çeşitli alanlarda yetişen sanatçıların yanı sıra bölge medreselerinden yetişen sıra dışı İslam alimlerine de yer verilmiştir. Çünkü bölge -Diyarbakır merkezi başta olmak üzere- tarih boyunca ünlü İslam medreselerine ev sahipliği yapmış, bu medreselerden yetişen binlerce alim, imparatorluğun çeşitli şehirlerinde müderrislik ve kadılık görevlerinde bulunmuştur. Dünya çapındaki mekanik bilgini El Cezeri ile Fatih Sultan Mehmed’in hocası Molla Gürani, bunlardan sadece ikisidir.

 

Elbette bilim tarihçisi bunları yazacak. Bu bilim adamlarının içinde hapse atılan, sürgüne gönderilen, idam edilen varsa bunları da yazacak. Yayınevlerinin de, valiliklerin de bilimsel kitaplar yayımlandığında bilimsel gerçekleri olduğu yayımlaması kadar daha doğal ne olabilir. Aydınlık gazetesi tarihi gerçeklerin yazılmasından rahatsız olmuş ve bu yüzden kitabımıza karalama kampanyası açmış. Ayıp kelimesi hafif kalıyor, fazlasını tanımlamaya edebimizi izin vermiyor.

 

Maalesef 27.08.2014 tarihli Aydınlık gazetesi, bu eserde idam edilmiş Nakşibendi şeyhi Şeyh Said’ten, mürid ve talebesi ilim adamlarından söz edilmiş olmasını, bazı alimlerin vaktiyle zulme uğramış olduklarını yazmış olmamı kabahatmiş gibi gösterip, kitabın yazarı olarak beni ve kitabın yayıncısı olarak valiliği eleştirmiş.

 

Tarihi gerçekleri yazan bir kitabı içine sindiremeyen, dört bil bilen ve müftülük yapmış ünlü bir bilgini kendilerinden biri gibi zanneden, adı aydınlık ama yayınları zifiri karanlık olan bu araştırmacı gazetecilikten bihaber bu gazeteyi kınıyor, ekte sunduğum haber metnini ve söz konusu biyografiyi okuyucuların takdirine bırakıyorum.

 

“Şeyh Sait’in müridini ‘alim’ yaptılar” başlıklı bu haberde özellikle eleştiri konusu yapılan “Hanili Salih Bey” maddesi ile bu şair ve alim zatın, döneminin ırkçı ve karanlık terör örgütü İttihad ve Terakki fırkası yöneticilerini hicveden ünlü bir şiirini ayrıca paylaşıyorum.

 

Son olarak, bu kitabı yayımlamakla çözüm sürecine önemli bir katkıda bulunmuş olan Diyarbakır Valiliğini kutluyor, teşekkürlerimi sunuyorum.

 

İhsan IŞIK

 

 

HANİLİ SALİH BEY

 

Bilgin, şair (D. 1873, Hani / Diyarbekir - Ö. 29 Haziran 1925, Diyarbekir). İlk dini eğitimini dayısı Şeyh Maruf’tan aldı. Hani Rüştiyesi’ni bitirmesini müteakip, çeşitli medreselerde eğitim gördü. Yörenin tanınmış âlimlerinden özel dersler aldı. Diyarbekir Şûle-i Terakki Mektebinde bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra, Ergani, Maden ve Hani’de müftülük görevlerinde bulundu.

 

Din âlimi olmanın yanı sıra bir şairdi de. Çeşitli konularda şiirler yazdı. Hürriyet ve İtilaf Cemiyeti taraftarı olduğundan dolayı, bazı şiirlerinde muarızı olduğu İttihat ve Terakki Cemiyeti mensuplarını hicvetti. Gençlik yıllarında arkadaşı olduğu Ziya Gökalp’ın İttihad ve Terakki’nin Genel Merkez üyesi seçilmesi üzerine yazdığı ve Gökalp’ı sert bir şekilde hicvettiği “Bir İttihadçı’nın Ağzından” başlıklı şiiri ünlüdür. Anadili olan Zazaca’dan başka, Türkçe, Kürtçe, Arapça, Farsça ve Fransızca bilirdi. İngilizce özel ders de almıştı.

 

Nakşibendî Tarikatı’nın Palu Tekkesi postnişini Şeyh Said’in müridi olan Salih Bey, 13 Şubat 1925’te Piran’da çıkan inkılâplar karşıtı İslâmi kıyama destek vermekten dolayı, Şeyh Said ve arkadaşları ile birlikte Diyarbekir’deki Şark İstiklâl Mahkemesi’nde yargılandı.

 

Salih Bey, iddia makamının yönelttiği “Siyasi Kürtçülük” bağlamındaki suçlamaları şiddetle reddettiği savunmasının bir bölümünde şu hususları dile getirdi:

 

“Maksat dinden ibarettir. Medreselerin seddi her tarafta su-i tesir yaptı. Din öğrenimi men olunca teessür başladı, galeyan arttı. Başka kat’iyyen bir saik yoktur. Hükümet dine ait şeylere müsaadekâr bulunsun diyordum.. Ben dinimi siyasi gayelere âlet edecek adam değilim, dini âlet etmek tabirini kendimden çok uzak buluyorum.. Bu mahkemeye gelmezden evvel demek ki çok gafil imişim. Kendimi bileli böyle siyasi bir Kürtlük cereyanı olduğunu bilmiyordum. Akvam-ı İslâmiyye arasına münaferet sokacak bir hareketi, her cereyanı takbih ederim. Beni mahkûm da etseniz, idam olunurken de söylerim; siyasi hiçbir cereyandan haberdar değilim. Bu isnat benim için bir lekedir, ölürken bile bu lekeyi reddederim.”

 

Yargılama sonucu, Salih Bey ve diğer maznunlara (47 kişi) verilen idam cezası 29 Haziran 1925 günü sabaha karşı Dağkapı’da infaz edildi. Oğlu Hasan 15 yıl hapis cezası aldı. Diğer oğulları Said ve Ömer Batı illerine sürüldüler, daha sonra çıkan afla serbest kaldılar. Hasan Bey [Bora], 1950-1960 yılları arasında Hani Belediye Başkanlığı, torunu Ferit Bora (Hasan Bey’in oğlu) 1973-1977 yılları arasında Hani Belediye Başkanlığı, 1987-1991 ve 1995-1999 yılları arasında iki dönem DYP Diyarbakır Milletvekilliği yaptı.

 

HAKKINDA: Şevket Beysanoğlu (Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları, c. 2 (1997); Hasip Koylan / Kürtler ve Şark İsyanları-I: Şeyh Said İsyanı (1946); Adır Sur / “Biraz İnsaf!..”, Piya Dergisi 8Sayı: 7 (1989), M. Ali Erdoğan / “Şehid Salih Begê Hêni” (Doğru Haber Gazetesi, 19 Ocak 2012), Kaynak kişiler: Ferit Bora (Salih Bey’in torunu ve Diyarbakır eski Milletvekili), Celal Kayhan (Hani eski Belediye Başkanı), Hayri Başbuğ / "Hanili Salih" (İhsan Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi, 2013).

 

 

 

BİR İTTİHADÇININ AĞZINDAN

 

 

HANİLİ SALİH BEY

 

 

İttihadın oğluyum

 

Gayri anam babam yok

 

Cemiyet amalini

 

Yürütmeye borçluyum

 

Ne buyursa yaparım

 

Haklı haksız emrine

 

Körü körüne taparım,

 

Bu hususta hayam yok

 

Severim her hâlini

 

Hattâ anın uğruna

 

İmanım bulunmazsa

 

"Gözlerimi kaparım"

 

Vicdanımı satarım.

 

 

Attilâ büyük babam

 

Hiç bir zaman unutmam

 

-Tahribatla anarşi-

 

Babamın yadigârı

 

Hep insanlara karşı

 

Ruhumda var intikam

 

Anı asla uyutmam

 

Uğradığım yerleri

 

Yakar "Turan" yaparım

 

Başka işim olmazsa

 

Yâni ma'mûreleri

 

"Gözlerimi kaparım"

 

Yakıp viran yaparım

 

 

Amucem Timuçin'in

 

Kanunumdur yasası

 

Türkçülük âyininin

 

İşte odur esası

 

Hâtırımdan çıkmıyor

 

"Karakurum" yaylası

 

Dimağımı sarsıyor

 

Hele "Kızılema"da

 

Cihangirlik hülyası

 

Aklımı çıldırtıyor

 

Yağmacılık sevdası

 

Mümkün ise rüyada

 

Uyanıkken olmazsa

 

"Gözlerimi kaparım"

 

Cihangirlik yaparım.

 

 

"Ergenekon"dur benim

 

Asil ana vatanım

 

Orada tahtım, tacım

 

Saltanatım, şeririm

 

Orada kurulursa,

 

Derneğim kurultayım

 

Ben anda bir kalfayım

 

Sanmayın ki dilmacım

 

Han oğlu Han Giray'ım

 

İman eden olursa Jön

 

Türklere yalvacım

 

Münkirler bulunmazsa

 

"Gözlerimi kaparım"

 

Peygamberlik satarım

 

 

Geçmişlerim, ecdadım

 

Hep kahraman gürbüzler

 

Hulâgu'lar, Oğuzlar

 

Nümûnedir meydanda

 

Yakutlar'la Tunguzla

 

Kendimi Türk sanırım

 

Neden söylenmez adım

 

Ben de bu son zamanda

 

Bir inkılâb yaparım

 

Hem bir şan kazanırım

 

Hem bir külâh kaparım

 

İstediğim olmazsa

 

"Gözlerimi kaparım"

 

Avrupa'ya kaçarım

 

O da ele girmezse

 

Malta'ya can atarım

 

Yan gelir de yatarım.

 

(Şevket Beysanoğlu / DFSA (c. 2, 2. bas. 1997, s. 186).

 

KAYNAK: İhsan Işık / Aydınlık gazetesinin cehalet örneği haberine cevabımız (tyb.org.tr, 28.08.2014).

 

 

 

Yazar: İHSAN IŞIK
FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör