Ziraat mühendisi, siyaset ve devlet adamı, milletvekili (D. 1919, Kars
- Ö. 28 Haziran 1984). Yükseköğrenimini İsviçre'de yaparak yüksek ziraat
mühendisi oldu. Şeker Şirketinde devlet hizmetine girerek bu kuruluşta zirai
planlama uzmanı olarak çalıştı. Sonra bu görevinden ayrılarak 1965 genel
seçimlerinde Adalet Partisi (AP) listesinden Konya Milletvekili seçildi (1965).
Birinci Süleyman Demirel Hükümetinde getirildiği Tarım Bakanlığı görevini üç
yıl sürdürdü.
Bahri Dağdaş, toprak reformu konusunun yaygın biçimde tartışıldığı
bakanlık döneminde, toprak reformunu tarım reformuna dönüştürerek birinci
görüşü savunanların karşısında yer aldı ve bu yönde bir de tasarı hazırlattı.
Ancak bu tasarının kanunlaşmasını sağlayamadı.
Dağdaş 1970'te AP’de meydana gelen bölünme sırasında, AP Genel Başkan
Süleyman Demirel’e cephe alan diğer arkadaşlarıyla birlikte partiden ayrılarak
Ferruh Bozbeyli’nin liderliğinde kurulan Demokratik Partinin kurucuları
arasında yer aldı. 1973 seçimlerinde de bu partinin Kars Milletvekili
seçilerek Parlamento’ya döndü. Konya’da uluslararası bir tarımsal araştırma
merkezine adı verildi. Evli ve
üç çocuk babasıydı.
KAYNAK:
Türkiye Ansiklopedisi 4 (1974), Murat Palabıyık / Cumhuriyetten günümüze Tarım
Bakanlığı ve Bakanlar (muratpalabiyikblogcu.com, 4.7.2013), Bahri Dağdaş
(tbmm.gov.tr, 4.7.2013).
Buğday üretiminin 1960’lara kadar geçirdiği zor dönemler,
dünyadaki teknolojik gelişmelerin takibi ve Türkiye’ye uyarlanmasıyla aşıldı.
Bunda en büyük payın sahibi ise dönemin Tarım Bakanı Bahri Dağdaş’tan başkası
değildi.
Türkiye 1960’lı yıllarda 100 milyon dekar civarında buğday
ekim alanına sahipti. Yani bugünkünden 30 milyon dekara yakın daha fazla alanda
üretim yapılıyordu. Ancak üretimden alınan verim günümüzdeki verimin çok çok
altındaydı. Gerek o dönem ekilen buğday çeşitleri gerekse tüm dünyayı açlık
tehlikesiyle karşı karşıya getiren pas hastalıkları bunda etkiliydi. Bu durum,
üretilen buğdayın ihtiyacı karşılayamamasına neden oluyordu.
Nobel’e buğday etkisi
Türkiye’de hal böyleyken, dünyanın farklı bir noktasında
buğdaya dair ümit verici birtakım gelişmeler yaşanıyordu. Özellikle İkinci
Dünya Savaşı sonrası Asya kıtasında nüfus hızla artınca, o dönem ilkel
yöntemlerle yetiştirilen buğdaylar ihtiyacın giderilmesini karşılayacak
miktardan çok uzak kalmıştı.
Bu dönemde Dr. Norman Borlaug, Meksika Tarım Bakanlığı ile
Rockfeller Vakfı tarafından buğday üzerinde yürütülen araştırmalarda görev aldı
ve yüksek verimli buğday çeşitleri geliştirmeye başladı. Meksika’nın buğday
üretimini 6 kat arttırmasını sağlayan bu buğdaylar, aynı zamanda Borlaug’a da Nobel
Barış Ödülü kazandırdı.
İlk denemeler 1963’te
Yeşil Devrim olarak adlandırılan bu değişim rüzgarının
etkileri kısa zamanda Türkiye’de de duyulmaya başladı. Çünkü buğdayda kendine
yetemeyen Türkiye’de, bu konuda atılım yapılmak isteniyordu. Ne var ki bir
kesim Borlaug tarafından geliştirilen çeşitleri Türkiye’ye getirip deneme
yapmak isterken, diğer kesim buna şiddetle karşı çıkıyordu. Ancak 1963 yılında
ilk kez çıkarılan Tohumculuk Kanunu ile birlikte Meksika buğdayları deneme
amaçlı Türkiye’ye girmeyi başardı.
turkiye-nin-bugday-tarimina-damga-vuran-bakan1.jpg
Meksikalı çeşitleri ilk deneyenler araştırma enstitüleri
oldu. 1965 yılında Tarım Bakanı olarak görev yapmaya başlayan Bahri Dağdaş ise
uzun uğraşları sonucu Meksika buğdaylarının daha geniş alanlarda denenmesine ön
ayak oldu. Böylece buğdaylar önder üreticilerin tarlalarında da deneme amaçlı
ekilmeye başladı. Her iki denemeden de başarılı sonuçlar elde edilip,
çeşitlerin özellikle Türkiye’nin sahil kuşağına uygun olduğu belirlenince; daha
büyük çaplı ithalat yapma kararı alındı.
Buğdayda yeterlilik dönemi
Devletin üst kademelerinde çalışan bazı yönetici ve
bürokratların karşı çıkışlarına rağmen, 1967 yılında Dağdaş’ın öncülüğünde
buğday çeşidi ithalatı başladı. Böylece Meksika’dan LermaRojo-64, Süper x,
Mayo-64, Nadodores 63, Sonora 63, Sonora 64, Penjamo 62; ABD’den Burt, Brevor,
Gaines, Wanser, Warrior, Gage, Scout, Lancer, Nugaines ve Duruchamp ve
Rusya’dan da Bezostaja-1, Mirenovskaya, Odeskaya ile Harkovskaya çeşitleri
getirildi.
Verim üç katına çıktı
Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz bölgesinin bir kısmında
ekilmeye başlayan ithal buğdaylarla birlikte Türkiye’nin buğday verimi
1960’ların ikinci yarısında yüzde 12 artış gösterdi. Çünkü öncesinde ekilen
Floransa buğdayı dekara 140-150 kg verim verirken, Meksika buğdaylarıyla
400-450 kg verime ulaşılıyordu. Bu sayede Türkiye kendi ihtiyacını
karşılayabilecek kadar buğday üretmeyi başarmış oldu.
Türkiye’nin Yeşil Devrim’i
Yıllarca “tahıl ambarı” olarak anılan Anadolu toprakları,
bir dönem buğdayda yaşadığı krizi teknolojik gelişmelere kulak vererek ve
tarımdaki yeniliklere kapılarını açarak aşmayı başardı. Alınan olumlu sonuçlara
rağmen tepkilerin dinmemesi noktasında ise, dönemin Tarım Bakanı Bahri
Dağdaş’ın aldığı inisiyatif ve gösterdiği iradenin etkisi büyük oldu.
Türkiye’de Yeşil Devrim’i gerçekleştirilen kişi olarak bilinen Dağdaş, bugün
bile hâlâ pek çok kişi tarafından “Efsanevi Bakan” olarak nitelendiriliyor.
KAYNAK: Türkiye’nin buğday tarımına damga vuran bakan (tarlasera.com,
25.10.2017).