Cem Atabeyoğlu

Spor Yazarı, Gazeteci, Tarihçi

Doğum
Ölüm
15 Şubat, 2012
Eğitim
İstanbul Erkek Lisesi

Gazeteci, spor yazarı ve tarihçisi (D.  1924, İstanbul – Ö.  15 Şubat 2012, İstanbul). Orta öğrenimini İstanbul Erkek Lisesi’nde yaptı. 1940 yılında İstanbul Erkek Lisesi’nde okurken “Kırmızı Beyaz” gazetesinde spor haberleri yazmaya başladı. Profesyonel olarak gazeteciliğe 1942 yılında “Son Posta” gazetesinde spor yazarı olarak başladı. Daha sonra çeşitli gazete ve dergilerinde çalıştı. Fenerbahçe Kulübü’nde basketbol şubesinin kurucuları arasında yer aldı. 1955-80 yılları arasında Basketbol Federasyonu’nda üye ve asbaşkan olarak görev aldı. 1970 yılında Uluslararası Spor Yazarları Derneği Basketbol Komitesi (AIPS)’ne seçilen ilk Türk üyedir. Spor tarihi ve inceleme-istatistik konularındaki çalışmaları ve eserleriyle tanınır. 

Cem Atabeyoğlu, “Cumhuriyet” gazetesinde polis-adliye muhabirliği yaptı; gazeteci olarak siyasi partileri ve liderlerin gezilerini takip etti. Bu arada dergilere de yazılar yazan Atabeyoğlu, “Cumhuriyet”ten ayrıldıktan sonra “Günaydın” gazetesinin kadrosuna katıldı. Oradan ayrıldıktan sonra serbest çalışmaya başladı. 1973 yılında “Hayat Spor”un genel yayın yönetmenliğini üstlendi. 1978 yılında emekli olduktan sonra ‘iş yapmadığı gazete kalmadı’ dense yeridir “Hürriyet”, “Milliyet”, “Tercüman” gazetelerinin eklerinde araştırma yazıları kaleme aldı. “Milliyet”in çıkardığı “Türkiye Ansiklopedisi”nin spor maddelerini yazdı. “Tercüman”ın hazırladığı üç ciltlik “Spor Ansiklopedisi” de onun eseridir. 1981’de yeniden “Günaydın” gazetesine dönüp, orada spor yazarlığı yaptı. Spor yazarlığının yanı sıra “Günaydın”ın Almanya baskısına pehlivan tefrikaları, 50 büyük Türk zaferi, umut kapıları, evliyalar, yatırlar ve türbeler, şifalı sular ve kaplıcalarla ilgili dizi yazıları hazırladı. Kitap olarak yayımlanan 44 çalışması vardır.

Cem Atabeyoğlu, 1995 yılında Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Bilgi Birikim Merkezi’nin başına getirildi. 15 Şubat 2012'de, İstanbul'da hayatını kaybetti, Feriköy Mezarlığı’nda toprağa verildi.

BAŞLICA ESERLERİ:

Dünya Kupası Futbol Maçları (1954), Atatürk Ve Spor (Selahattin Giz ile, 1981), 1896’dan Bugüne Olimpiyatlar (1984), Türk Yelken Spor Tarihi (1986), Okçuluk Tarihi (1988), Türk Spor Tarihi Ansiklopedisi (1991), Fenerbahçe Basketbol Tarihi (1994), Olimpiyat Oyunlarının 100. Yılında Türkiye (Der:, 1997), Geleneksel Türk Güreşi ve Kırkpınar (Haz:, 2000), Olimpiyat Oyunlarında Türk Kızları (Haz: Erdoğan Arıpınar ile, 2000), Sporda Devlet mi Devlette Spor mu? (2001), Türk Atletizminde İlk ve Tek Adam: Ruhi Sarıalp (2003), Akdeniz Oyunları ve Türkiye (Der:, 2008), Türkiye'de 100 Ünlü Futbolcu (2008), Bir İstanbul Vardı (2012) Türk Basketbol Tarihi, Sepettopu Terimleri Sözlüğü, Dünya Kupası.  

KAYNAKÇA: Spor Ansiklopedisi (Cilt 4, İstanbul), Tutkulu Kalemşörler (Milliyet, 5.9.2000), Behram Kılıç / “Arşivimi bir meydanda yakacağım” (Aksiyon, 19.8.2004), Sibel Kurt / O Cumhuriyetimizin İlk Kuşağından (Fenerbahçe Dergisi: 2007), Ege Görgün / Sporun Güzelliklerine Atanmış Bir Hayat (Goal.com Türkiye, 15 Şubat 2012), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2018).

CEM ATABEYOĞLU İLE RÖPORTAJ

CEM ATABEYOĞLU İLE RÖPORTAJ

 

Spor yazarlarının duayeni Cem Atabeyoğlu, 80. yaşına bastı. 41 kitabı çıktı ve hâlâ kitap yazmaya devam ediyor. Elinde özenle biriktirdiği Türk spor tarihinin arşivi mevcut. Arşivinizi kime bırakacaksınız sorumuza ise ‘Meydanda yakacağım’ diyerek cevap veriyor.

 

'Arşivimi bir meydanda yakacağım'

Aksiyon Sayı: 506 19 Ağustos 2004 Behram Kılıç

 

Kimileri ona ayaklı kütüphane diyor, kimileri ise yürüyen tarih. Spor yazarı Ahmet Çakır'ın ifadesiyle, 'bilgisini ve arşivini kıskanmadan paylaşabilen' bir gazeteci Cem Atabeyoğlu. Bugüne kadar tam 41 kitap yazdı. Hâlâ da yazmaya devam ediyor. Elinde Türk sporunun neredeyse tüm safhalarında neler olup bittiğini barındıran bir arşiv var. Olimpiyatlarda madalya alan ilk atletimiz Ruhi Sarıalp’ten tutun da, Lefter'in 47 yaşındayken F. Bahçe Genç takımı oyuncuları ile oynadığı karşılaşmadaki futbolunu anlatacak kadar olağanüstü bir hafızaya sahip. Onunla konuşurken adeta uçsuz buçaksız bir bilgi deryasının ortasına düşmüş gibi hissediyorsunuz kendinizi. Bir heykeltıraşın taşı oyması gibi siz de, spor tarihimize kalemiyle şahitlik etmiş, karşınızda duran bu büyük üstaddan bilgi yontmaya çalışıyorsunuz. O anlattıkça siz küçülüyorsunuz. Çünkü bilmediğinizi öğreniyorsunuz. Yanında saatlerce kaldık. 80. yaşına basan "arşiv adam"la spor tarihimizden ziyade kendi iç dünyasına seyahat ettik.

 

— 41 kitap yazan biri olarak oldukça zengin olmalısınız?

 

Çeşitli müesseselerle yaptığım kitaplar beni zarara sokmadı. Ama kendi hesabıma yaptıklarımın hepsinden zarar ettim. Artık kendi adıma kitap yazmıyorum. Ötekisinden hiç olmazsa biliyorum ki fasulye parası çıkıyor.

 

— Yaptıklarına pişman olmuş biri gibi konuşuyorsunuz?

 

Hiç pişman olmadım. Kimseden korkmadan herşeyi yazabildim. Mesela şu kitap. (Sporda Devlet mi, Devlette Spor mu? kitabını gösteriyor.) Bugüne kadar bu kitaba kimse birşey diyemedi.

 

— Büyük bir emek var ortada...

 

Yalnız emek değil. Ben profesyonel olarak mesleğe 15 Haziran 1942'de başladım. 62 senem bitti. Daha evvele gidersek, ortaokul sıralarından itibaren topladığım kupürler var. Ben yalnız emeğimi değil 60 senenin de tecrübesini koyuyorum bu işe. Bir bilgi birikimim var. Bir arşivim var. Hiç bir kitabımı Atatürk'ün bir sözünün ışığı dışında hareket etmeden yazmadım. Atatürk, "Tarih yazmak tarih yapmak kadar önemlidir. Yazar şayet yapana sadık kalmazsa o zaman hakikat, toplumu şaşırtıcı bir mahiyet alır” der. Ben bu ışığın altında yazdım. Tarihi yapana sadık kalarak yazdım.

 

(....)

 

SPORCULARIMIZ OLİMPİYATTA AY–YILDIZIN YANINA ALTI OK TAKTI

 

Cem Atabeyoğlu'nun yazdığı 41 kitap içerisinde en çok tepki alanı 'Sporda Devlet mi, Devlette Spor mu' olmuş. Atabeyoğlu, bu kitapta tek parti döneminde Türkiye'de sporun hangi amaçlar için kullanıldığına ağırlıklı olarak yer veriyor. Başta dönemin Spordan Sorumlu Bakanı DSP'li Fikret Ünlü olmak üzere Gençlik ve Spor Genel Müdürü Kemal Mutlu da kitaptan dolayı Atabeyoğlu'na tepki göstermiş. Atabeyoğlu tepkinin nedenini şöyle anlatıyor; "Bilindiği gibi ilk 'Türkiye İdman Cemiyeti İttifakı' kurulmuştu. Bu ittifak 1924 Paris Olimpiyatları'na sporcu gönderecek maddi imkan bulamadığı için hükümetten yardım istedi. Atatürk'ün emri ile ittifakın kasasına 17 bin lira aktarıldı. Ve sporcular Paris'teki olimpiyatlara gitti. 1928 yılında Amsterdam'da yapılan Olimpiyat Oyunları için de devletin yardımı gerekiyordu.”

 

Bu durumun CHP saflarında 'Madem ki parayı biz veriyoruz, o halde sporun yönetimini de biz yapalım' gibi bir havanın oluşmasına sebep olduğunu kaydeden Atabeyoğlu, “Parti, Almanya'da Hitler'in spor politikalarını yöneten Carl Diem'le temasa geçti. Diem'in hazırladığı 'Türk Spor Kurumu' 18 Şubat 1936 yılında kabul edildi ve bağımsız olarak sporu yöneten Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı tarihe karıştı. Spor artık partinin eline geçmişti. Ardından Olimpiyat Cemiyeti de partiye bağlandı. 29 Ekim 1936'da alınan bir kararla ülkedeki tüm sporcuların partiye üye yapılmasına karar verildi. Hatta o yıl yapılan 19 Mayıs gösterilerinde gençler parti bayraklarıyla tur attı. Ancak 1936 yılındaki Berlin Olimpiyatları'na katılan Türk kafilesindeki sporcuların kıyafetlerinde ay-yıldızın yanında partinin 6 oklu simgesinin de yeralması Atatürk'ün dikkatinden kaçmadı. Onun emriyle 29 Haziran 1938'de TBMM'de yapılan toplantı sonrasında 'Spor devletin işidir. Onun için bu işi bütünüyle devlete veriyoruz' görüşü oy birliği ile kabul edildi. Ve 3530 sayılı Beden Terbiyesi Kanunu ile Türkiye'de spor partinin elinden alınarak devlete mal edildi".

 

Atabeyoğlu kitabında Atatürk'ün ölümünden sonra partinin yine sporu ele geçirmek için uğraş verdiğini anlatıyor "Demokrat Parti iktidara geldikten sonra spor CHP'nin elinde oyuncak olmaktan kurtuldu. Fakat herşeye rağmen siyasiler spordan elini ayağını tam olarak çekmedi. Bu işi uzmanlara bırakmadılar. Öyle adamlar genel müdür olarak geldi ki karşımıza, orada karşılaştıklarımı anlatmaya utanıyorum".

 

Sözkosunu kitabı geçmişte yaşananlar unutulmasın diye yazdığını dile getiren Atabeyoğlu, "Herşeyi dokümanlarıyla ortaya koydum. Belgelerin çoğu Resmi Gazete’den alınmadır. Kimse kitabımda en ufak bir yanlış bulamadı. Hatta Kemal Mutlu, 'Kelimeler üzerinde o kadar cambazlık yaptı ki ağzımızı açamadık' dedi."

 

KAYNAK: Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi: 2007 Ekim, Röportaj: Sibel Kurt, Kısaltılmıştır.


Yazar: Fenerbahçe Aylık Resmi Dergisi: 2007 Ekim, Röportaj: Sibel Kurt

ESKİ İSTANBUL’A İLAN-I AŞK: BİR İSTANBUL VARDI - CEM ATABEYOĞLU

ESKİ İSTANBUL’A İLAN-I AŞK: BİR İSTANBUL VARDI - CEM ATABEYOĞLU

 

Ege GÖRGÜN (Landlord)

 

Spor yazarı ve spor tarihçisi olarak tanınan Cem Atabeyoğlu’nun yazdığı son kitabı Bir İstanbul Vardı‘nın basılmasına duyduğu arzu, adeta onun vasiyeti niteliğini taşıyordu.

Şubat ayında kaybettiğimiz Cem Atabeyoğlu sıradan bir spor yazarı ya da spor adamı değil, tam teşekkülü bir spor tarihçisiydi. Basketboldan biniciliğe ve okçuluğa, atletizmden güreşe ve yelkene her türlü branşın tarihine hakimdi. Bu konularda kitaplar yazdı, spor ansiklopedileri hazırladı, gazetelerde 50’den fazla yazı dizisi tefrika edildi. Olimpiyatlar (1948), Fenerbahçe (1949), Sepettopu Terimleri Sözlüğü (1969),Dünya Kupası Futbol Maçları (1954), Türkiye’de Spor Yazarlığının Yüzüncü Yılı, Türk Spor Tarihi Ansiklopedisi (1991), Türk Basketbolu (1970), Atatürk ve Spor (1981) bunlardan yalnızca birkaçıydı. Son kitabı Bir İstanbul Vardı, Atabeyoğlu’nun engin tarih bilgisinin sporla da sınırlı kalmadığını gösteriyor.

Kitap, Atabeyoğlu’nun seksen sekizyıllık ömrünü geçirdiği eski İstanbul’u ve ona duyduğu özlemi, onun anıları eşliğinde tarihiyle, sembol yapılarıyla, kokuları ve tatlarıyla semt semt anlatıyor. “Azrail’le randevum nerededir, bilinmez. Fakat yine de bu şehirde olmasını isterim kabrimin. Mezar taşımda İstanbullu yazmasını isterim,” diyor Cem Üstad, tadına duyulmaz üslubuyla okurunu mest ettiği kitabında. İşte onun eski İstanbul’una doğru uzanıvermek isteyenlere “Bir İstanbul Vardı” kitabını önerirken, benzer lezzetteki kitapları Destek Yayınevi’nden çıkan Ergun Hiçyılmaz’a da böylesi bir eserin basılmasına ön ayak olduğu için teşekkür etme fırsatını kaçırmayalım. Yalnızca bir şehrin tarihinin okurlara aktarılmasına aracı olduğu için değil, bize böylesi bir duayenin gözüyle eski İstanbul’a bakma, Atabeyoğlu’na da hayatının son eserinin basılması fırsatını tanıyarak bir nevi vasiyetini yerine getirdiği için.

Cem Atabeyoğlu (1 Eylül 1924) eskilerin “Bizim Yokuş” dediği Bab-ı Ali’de doğdu, okudu ve yıllarca çalıştı. Gazetecilik-yazarlık genlerini, 11 yaşında ilk gazete yazısını, 17 yaşında ilk romanını yazan babası Salâhaddin Enis’ten almıştı. Daha İstanbul Erkek Lisesi’nde okurken dönemin gözde spor dergilerinden Kırmızı-Beyaz’a sınıf arkadaşı Sadri Alışık ile yazılar göndermeye başladı. Daha sonra Alışık yoluna Yeşilçam’la, Atabeyoğlu ise Futbol, Fener, Özfenerbahçe, Fotospor, Spor 21, Spor Haber ve Türkspor dergileriyle devam edecekti. Atabeyoğlu gazeteciliğe resmi olarak babasının çalıştığı son yer olan Son Posta ile başladı. Kariyerinin devamında Cumhuriyet, Günaydın, Hürriyet, Milliyet, Tercüman ve Fotospor gazetelerinin sayfalarında görünecekti yazıları. 70’li yıllarda Hayat Spor’un yayın yönetmenliğini üstlenecekti. Fenerbahçe Basketbol Şubesi’nin kurucularından biri olan Cem Atabeyoğlu, 1955’ten sonra federasyonda asbaşkanlık da dahil pek çok kez görev üstlenip basketbolun Türkiye’deki gelişiminde önemli rol oynayan isimlerden biri olacaktı. 1970 tarihli Türk Basketbolu adlı eseri bu konuda yazılmış ilk kitap olma özelliği taşımaktadır.

KAYNAK: Ege Görgün / Eski İstanbul’a ilan-ı aşk: Bir İstanbul Vardı-Cem Atabeyoğlu (tersninja.com, 15 Mayıs 2012).

Yazar: Ege GÖRGÜN (Landlord)

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör