Şair ve yazar (D. 12 Şubat 1934, Karakuz
köyü / Koşukavak / Kırcaali / Bulgaristan – Ö. 2006, İstanbul). Ömer Osmanov
imzasını da kullandı. İlköğrenimini kasabasında tamamladıktan sonra Kırcaali
Türk Pedogoji Okulunda okudu. Doğduğu bölgenin köy ve kasabalarında öğretmenlik
yaptı. Bir süre Kırcaali il gazetesinde çalıştı. 1970‘lerin sonlarında,
yazdığı (ama basılmadan kalan) Garip Milyon adlı romanından ötürü
yargılandı, beş yıl cezaevinde kaldı. Türk adlarının Bulgar adlarıyla değiştirilmesi
uygulaması başlayınca da 1985’te Belene ölüm kampına gönderildi. Sonra da
ailece Kuzeydoğu Bulgaristan‘ın sadece Bulgarların bulunduğu Roman kentine
sürgün edildi. 1989 büyük göçünde sınır dışı edilerek, Türkiye‘ye gelerek
İstanbul‘a yerleşti. Bulgaristan‘daki öğreniminin öğretmen okulu denkliği kabul
edilerek 1955‘ten itibaren çeşitli okullarda öğretmenlik; ayrıca gazetecilik,
işçilik yaptı.
Sanat hayatına 1952’de şiirle başladı.
Daha sonraları öyküye yöneldi ve bu türde ortaya koyduğu örneklerle dikkatleri
üzerine topladı. Türk şiirinin biçim ve biçem olanaklarından olağanüstü bir
başarıyla yararlanmasını bilen şairin şiirine, ne yazık ki, çokçası öfkeli,
ikinci, sert kavgacı bir içerik kazandırdığı» biçiminde eleştiriler de
aldı. Şiir ve yazıları daha çok Tuna, Esinti, Tuna, Balkan Türklerinin Sesi,
Balkanlarda Türk Kültürü, Yesevi dergilerinde yayımlandı. Şiirleriyle
çeşitli yarışmalarda birincilik kazandı.
Şair ve yazar Ömer Osman Erendoruk, 2006
yılında İstanbul’da vefat etti. Kayaban Mezarlığında toprağa verildi.
“Zamanla roman, piyes, araştırma, çocuk
şiiri, masal türlerini de deneyen Erendoruk, hangi türe el attıysa başarılı
olmuştur. Edebiyatta şık adımını, sanatı sanat için değil, halkın saflarında
yer tutarak, sanatı toplum için değil halkın saflarında yar tutarak sanatı
toplum için yapmak üzere atmıştır. Yarım asra yakın bir süre komünizmin baskısı
altında bulgarlaştırılıp eritilmeye çalışılan Türk halkının acıları,
ıstırapları, yalnızlığı, yönetimin sahtekarlığı, hilekarlığı, bencilliği,
dalkavukluğu, eserlerinin vazgeçilmez konuları oluyor.
“Ömer Osman Erendoruk, edebiyatta hiçbir
şey yapmamış bile olsa. Bulgaristan’da Türk halkının üzerinde yarım asra yakın
süren iğrenç oyunları edebî türlerin her çeşidinde dört dörtlük yansıtması
yeterlidir.” (Mehmet
Türker)
“Kitapta şöyle bir göz gezdirdiğiniz
vakit, Ömer Osman’ın usta bir şair, Türkçeye hakim bir kalem olduğunu hemen
anlıyorsunuz. Bulgaristan’da doğup büyümüş, bin bir baskı altında hayatını
sürdürmüş bir insanın, Türkçemizi bu kadar güzel kullanması ve yazması, şiir
tekniğimize bu kadar vukufiyet... ‘Bulgaristan’da Türk yok’ diyen alçaklara
cevap olarak tek başına yeter.” (Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu)
“Ömer Osman’ın Dostoyevskivari
hikâyeciliği var.” (Paraşkev
Paruşev)
ESERLERİ:
HİKÂYE: Yaralı Güvercin (1965), Bırak
Kocamı (uzun hikâye, 1967), Son Gece (2001).
ŞİİR: S.O.S. veya Üçüncü Mezar
(1989), Ölmeden Ölmek (1991), Sabır Duası (1992), Dilim Dilim
Yürek (1994), Buram Buram Yalnızlık (1997), İzmir Sokakları
(1998).
ROMAN: Buruk Acı (1995), Uçurum
(1995), Ağlatırsa Mevlam Yine Güldürür (2002), İçimizdeki İnci
Taneciği (2004).
ANI-GÖZLEM: Bir Başkadır Bizim Eller
(1998).
ÇOCUK KİTABI: Ağlatmayın Çocukları
(çocuk şiirleri, 1998), Taşlaşan Çocuk (masal, 1999).
MEKTUP: Istıraphaneden Mektuplar
(1999).
KAYNAK: Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu /
S.O.S. veya Üçüncü Mezar (Türkiye gazetesi, 28.10.1989), TBE Ansiklopedisi
(2001), Hayriye Süleymanoğlu Yenisoy / Bulgaristan Türk Çocuk Edebiyatından
Örnekler (2002), Sabahattin Bayramöz / Türkçenin Sarmaşıkları (2002), Mehmet
Türker / Edebiyatımızın Doruğundan Bir Ses (Kaynak, Mayıs-Haziran 2004), Mehmet
Türker / Kalem Kılıçlaşınca (2004), TYB Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı (2007),
İhsan Işık / Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Resimli ve Metin
Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2007, 2009 ve
2011).