Halim Şafak

Eleştirmen, Şair

Doğum
29 Eylül, 1962
Eğitim
Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Veterinerlik Bölümü
Burç
Diğer İsimler
Halim Şanlıdağ, Kıvılcım Giritli, Işık Nardalı

Şair, eleştirmen. 29 Eylül 1962, Milas / Muğla doğumlu. Milas Devrim İlkokulu (1973), Milas Merkez Ortaokulu (1977), Samsun Veteriner Sağlık Teknisyenleri Lisesi (1980) ve Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Önlisans Programı (1997) mezunu. Çeşitli İl ve İlçe Tarım Müdürlüklerinde Veteriner Sağlık Teknikeri olarak görev yaptıktan sonra emekli oldu (2005).

İlk yazısı Aydınlık gazetesinde (1978) yayımlandı. Kayseri’de; arkadaşları ile Eşik, Kavram Karmaşa, İmlasız, Postimlasız,  Bireylikler adlı dergileri çıkardı. Şiir ve yazıları Birgün, Evrensel, Gazeteduvar gibi gazetelerde Yazıt, DamarEşik, Kavram Karmaşa, Varlık, Kül Eleştiri, Evrensel Kültür, Gösteri, Birikimgüncel ve Bireylikler gibi dergilerde yayımlandı. SES (Sağlık Emekçileri Sendikası) 1. Kültür Sanat Ödülleri 1998 Behçet Aysan Şiir Ödülünü kazandı. Milas Belediyesi şair ve yazarlığının 40. Yılında  “Halim Şafak: Evinin Avlusuna Yağmayı Unutmuş Yağmur” sempozyumu düzenledi. (2018)

 

ESERLERİ:

 

Şiir: Baştan Sona Susmak (1996), Bireylikler (1997), Kayıplar Kitabı (2000), Kendini Kanatan Düşler (2002), Kendini Kanatan (2004), Bağırıp Çıkacağım Bu Hayatın İçinden! (2006), Yarım Gece (2010), Zakkum Çağrısı (seçme şiirler, 2018).

 

Anlatı: bireysel Milas Ansiklopedisi Cilt 1(2014), Arapsaçından Telturlamaya Milas Yemek Kültürü (Muhammet Tokat’la,2015) Bireysel Milas Ansiklopedisi Cilt 2, Bireysel Milas Ansiklopedisi Cilt 3, Kasaba Sözlüğü, (2018) , Geçmişle Bugün Arasında Bir Karacahisar Hikayesi (Ozan Nergiz’le, 2017)

 

Anma: Parantezin İçindekiler (Emin Akdamar,2007), Metin Akbaş: “Bir Us(l)anmaz Ozan” (2012)

 

Antoloji: Sarıçay’dan Ömür Uzatma Kahvehanesine Edebiyatta Milas (2007)

  

Eleştiri: Yolculuk Şiire (1995), Saptamalar / Vurgular (1998), Hayat ve Ölüm (2006).

 

Derleme: Nahit Ulvi Akgün Caddesi (2010), Gürleğen Dağ Rüzgarı: Maksut Doğan (2011) Gürleyen Dağ Rüzgarı, (Maksut Doğan, Bütün Şiirleri, , 2011) Karyalı Şair: Muzaffer Kale (2012), Şu Milas’ın İçinde Nazmi Yükselen ( 2013), Turan Erol: Duru Doğanın Ressamı (2014) Arkeoloji ve Aşkıdil Akarca’nın Emeği (,2015)  ‘Ses’in Dili: Tolga Çandar (2016) Şehrin Görsel Belleği: Hasan Özgen (2017), Lirik Sözün Bestecisi: Zeki Duygulu (2019), Küçük İskender Kitabı (2019).

 

Halim Şafak İçin Ne Dediler?

 

Halim Şafak’ın Kendini Kanatan Düşler kitabından başlayarak oldukça umutlu, toplumsal özelliklerin ağır bastığı bir şiiri sürdürürken, Baştan Sona Susmak’la kapıldığı korku ve ölümden uzaklaşma isteği Kayıplar Kitabı’na oradan da Kendini Kanatan’a doğru giderek bireyselleşmesine, kendine yönelmesine ve acımasızca saldırmasına dönüşmüştür.” (Özcan Erdoğan)

KAYNAKÇA: Aysel Yenidoğanay / Kendini Kanatan Düşler’le Gelen Ozan (Damar, Nisan 1993), Muhsin Şener / Söz Şiire Gelir / Söz Şiire Kalır- Şiirin Diyalektiği (1996), Fahrettin Koyuncu / Kendini Kanatan Düşler (Damar, Şubat 1997), Hayati Baki / Hayati Baki Şairlerle Konuşuyor (Kavram Karmaşa, Temmuz-Ağustos 1998), İhsan Işık / Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004)  - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007), Şakir Özüdoğru / Halim Şafak’la İmlasız Hakkında (Paragraf  Fanzin, Mart 2004), Özcan Erdoğan / “Kendini Kanatan İnsanım Ölüm Bile Bana Çok” Halim Şafak’la Söyleşi (Yom Sanat, Eylül-Ekim 2004),  Halim Şafak’la Söyleşi-Fuat çiftçi, (Varlık Kitap  Eki, Ağustos 2006, Sayı 171 ), Halim Şafak’la Söyleşi, Yücel Kayıran Hürriyet Gösteri, Şubat- Mart- Nisan 2017,Sayı 321), Halim Şafak: Evinin Avlusuna Yağmayı Unutmuş Yağmur (Hazırlayan Ertuğrul Meşe, 2018). 

GÖÇEBE BİR KUVVET: HALİM ŞAFAK

GÖÇEBE BİR KUVVET: HALİM ŞAFAK 

 

ULUER AYDOĞDU

 

C. Parnet'in de özellikle vurguladığı gibi "Orta'nın ortalama ile hiçbir ilintisi yoktur. Bu ne merkeziyetçilik ne de ılımlılık demektir. Aksine orta mutlak hız ile ilgilidir. Ortada çıkmaya başlayan büyük bir hızla dopdoludur." Öyledir, bir rastlaşmadan diğerine bir devinim vardır ortada. Bir yere yerleşmeyi bilmez orta, sürekli olarak "mutlak bir kaçış çizgisi." içindedir. İçin hızı? İçte en acayip yüksekliklere atılan ipler nasıl da hızlıdır. "Mutlak hız yavaşça hareket ettikleri zaman bile göçebelerin hızıdır. Göçebeler hep ortadırlar. İstep ortasında yükselir, büyük ormanlara ve büyük imparatorluklara girer. İstep, ot ve göçebeler,   hepsi aynı şeylerdir. Göçebelerin ne geçmişi ne geleceği vardır, yalnızca oluşları vardır, kadın-oluşu; onların harika hayvansal sanatları. (Neanderthal İnsanına Saygıyla / U. A.) Göçebelerin tarihi yoktur. Onların yalnız coğrafyaları vardır." Tıpkı rüzgar gibi. Şehirlere, yapıların arasına girer. Kuytuları, ücraları doldurur. Rüzgar hep göçebedir. Nietzsche "kader gibi gelirler, ne sebep, ne akıl, ne saygı, ne bahane…" der göçebeler için. Kafka ise "Başkente kadar nasıl girdiklerinin anlaşılması imkansız, ama buna rağmen işte ordadırlar ve her sabah sanki sayılarında bir çoğalma vardır…" diyecektir. İşte Halim Şafak, şimdi, burada şiirden "göçebe bir kuvvet" çıkarıyor:  

  

hayat kapısı önümde açıldı durdu ölüm

bu gece gelmesin yaşanacak çok şey var 

çayı demledim ışığı yaktım

ben bir şarkıyım usul usul söylenen nihavent!

 

Şiirden "göçebe bir kuvvet ortaya çıkarmak iktidarı, iktidarın işlettiği ‘her şeyi adam etme aygıtını’ sarsmak demek. Varlığa “mutlak bir hız” vermek. Evet, evet en azından bir ‘Pahalıya Mal Olma Makinesi’ icat etmek. Mekanı güzergahsızlaştırmak. Bütün bunlarla içlerin içine akın üzerine akın düzenlemek… ‘Pahalıya Mal Olma Makinesi’, “İktidar Aygıtı”na karşı işler ve bir mancınık oluştur. Halim Şafak bu mancınıkla fırlatır şiddetini, serinliğini, alacalı oluşunu. Yaşamla, kadınlarla, kuşlarla, anlam, değer ve kurallarla iktidarın kodladığı şekilde ilişkiye girmez. Evet, evet Halim Şafak bir iktidar örgütlenmesi değildir, katmanlılaşmış şiir yapısının bir parçası hiç değildir. Dururken bile hareket halindedir, geçici çadırını kurmuş, ama az sonra hemen derleyip çadırını şiire, kadına, kendine, dünyaya yeniden koyulacakmış gibi. Bir yere gittiği yoktur, ama sürekli gider. Şiiri okuyup bitirdiğinizde o çoktan gitmiştir, ama serinliği, ama şiddeti, ama gücü ordadır. Orda değilseniz onu anlayamazsınız. Sözcüklerin çoğu zaman bize bir şey ifade etmemesi bu yüzdendir. Çok anlamlı cümleler bile bize bir şey söylemez. Çünkü sözcükler ölüdür eğer siz o sözcüklerin söylediği şeyi duyumsayacak durumda değilseniz. Orada bir şimdi-oluş var ki bu şimdi, şu an, orda olmayı başarmaktır, yani geçmişte ya da gelecekte olmaya, şimdiyi satıp olmayan bir geleceği satın almaya karşı bir şimdi-oluş'tur Halim Şafak. Yapılara karşı süreçler üretirsiniz. Bu şiir için de geçerlidir. Şiir ilişkiler üretmektir. İşte sürekli göçebe olmak budur. Şeyler gerilirken ilişkiler ortaya çıkar. Birbirleriyle sürekli etkileşen, etkileştikçe ışıyan, ısınan bir dünya üretmek. Bu dünya “birçok oluşla doludur, hayvan-oluş, çocuk-oluş, molekül-oluş.” Şiir şimdi-oluş'u göstermelidir. Şimdi-oluş çizgisel/evrimsel hiçbir şey içermez, yani ilerlemenin, “gelişmenin tam tersidir.” Rock'n roll'un bir ki bir ki üç'ü değil de punk'ın bir iki üç dört beş altı”sıdır. Yalnızca ordadır Halim Şafak, orda sürer gider. Her şeyi söyler, beklemez, oyunlara girişmez, ordadır işte. Bireylik.

 

Şiiri Özlüyorum, Sayı 21,Mayıs-Haziran-Temmuz 2007

Yazar: ULUER AYDOĞDU

KAYIPLAR KİTABI*

KAYIPLAR KİTABI*

 

METİN CENGİZ

 

Daha çok şiir üzerine yazılarıyla tanınan Halim Şafak’ın dördüncü şiir kitabı bu. Halim, şiirde yüksek bir anlatım arayışı içinde toplumsal sorunlara duyarlı bir şiir kurmaya çalışıyor. Toplumsal olaylar, daha çok da durum, bütün şiirlerde arka fon olarak kullanılmış. Önde ise anlatıcı birey. Doğrusu, bu birey anlatırken kendinden çok herkesten yola çıkıyor. Böylece tekil kişi ağzından konuşan “biz” oluyor. Kırgınlıklar, acemilikler, görülmeyen bir savaşın tortuları ve aşk. Aşk için konuşan hem kendini hem de karşısında gördüğü kadını, kadınına anlatmaya çalışan bir anlatıcı. Her ikisi de kuşatılmış, eski fotoğraflardaki görüntülerin izinde uzayıp giden bir şiir. Birbirini tamamlayan, sanki numaralansa aynı şiirin değişik versiyonu gibi duran ve sanki aynı anda yazılmış hissini uyandıran şiirler. Anlatı ağırlıklı, şiiri burada yakalamaya çalışan, durmadan birbiri içinde kaybolup öne çıkan görüntüler. Kimileyin de yumuşuyor ses. Anlatan dinginleştiğinde :”rum mahallesinde nilgünün ayakları.’

 

*Aynanın Arkasında Janusun İki Yüzü,Varlık Kitap Eki, Sayı 109 Haziran 2001, Varlık Sayı 1125, Haziran 2001

 

Yazar: METİN CENGİZ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör