Hukukçu, yönetici ve siyaset adamı (D. 1889, Divriği / Sivas – Ö. 17 Haziran 1974, İstanbul). Divriği Ortaokulunu ve
İstanbul'da Mercan Lisesini bitirdi. Yükseköğrenimini İstanbul Hukuk Mektebinde
(1914) yaptı. Bursa'da savcı yardımcılığı göreviyle devlet hizmetine girdi.
Gelibolu ve Karaman'da savcılık yaptı. Emniyet Genel Müdürlüğü müfettişliğine
(1916) ve Trabzon Polis Müdürlüğü görevine atandı (1918). Trabzon Müdafaa-i
Hukuk-i Vatan Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer aldı. Damat Ferid Hükümeti
tarafından görevine son verilince İstanbul'a giderek kısa süre avukatlık yaptı.
Daha sonra Konya'ya gitti ve burada Millî Mücadele'ye katıldı. İlk Türkiye
Büyük Millet Meclisi (TBMM)’ne Konya milletvekili olarak (23 Nisan 1920)
girdi. İstiklâl Mahkemeleri'nde üyelik ve başkanlık yaptı. 1935 yılında
milletvekilliğinden ayrılara idarecilik görevine döndü. Çoruh (1935), Trabzon
(1937) ve Bursa (1939-42) valiliklerinde bulundu.
Refik Koraltan, 1943 yılında Bursa'dan milletvekili seçilerek
yeniden TBMM’ye girdi. Celâl Bayar, Fuat
Köprülü ve Adnan Menderes ile birlikte parti grup başkanlığına CHP Tüzüğü’nde
ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını, demokratik rejime geçilmesini öneren
ve “Dörtlü Takrir” olarak
bilinen önergeyi verdi. Sonra CHP’den ayrılarak, bu üç arkadaşıyla birlikte
Demokrat Parti (DP)’yi kuranlar arasında yer aldı. 14 Mayıs 1950 seçimlerinde Kocaeli'nden
milletvekili seçilerek bir kez daha TBMM’de görev aldı ve TBMM Başkanlığına
seçildi. 1950-60 yılları arasında bu görevde kaldı. 27 Mayıs 1960 ihtilalinde
tutuklanarak Yassıada'da kurulan Yüksek Adalet Divanı tarafından yargılandı ve
idama mahkûm edildi. Cezassı önce ömür boyu
hapse çevrildi, sonra 1964’te çıkarılan aftan
yararlanarak serbest bırakıldı.
Refik Koraltan, Meclis
Başkanlığı yaptığı on yıl boyunca Parlamento'da kopan fırtınalarda hemen
hiçbir zaman yatıştırıcı rol oynayamadı. Gündemde parti ya da hükümet
açısından çok önemli bir konu bulunduğu zamanlarda başkanlık divanında
Koraltan'ın yer aldığı görülüyordu. Ancak görüşmelerin çetinleştiği,
karşılıklı sataşmaların
başladığı oturumlarda olayları önleme yerine muhalefeti susturmaya çalıştığı
gözden kaçmıyordu. Bu durum ise, tartışmaların daha da artmasına yol açıyordu.
Ancak, tartışmaların şiddetlendiği anlarda bile Koraltan soğukkanlılığını
yitirmiyor, anlaşmazlığın konusu ya da merkezi olmamaya özen gösteriyordu. Bu
tutumu nedeniyle de tarafsızlık ilkesine yeterince bağlı kalmadığı zamanlarda
bile muhalefetin aşırı eleştirilerinden kurtulabiliyordu. DP içinde ise, Koraltan hiçbir zaman bir Bayar'ın, bir
Menderes'in, bir Köprülü'nün ağırlığını kazanamamıştı. Hep ön planda tutuluyor
görüntüsü ise daha çok bir protokol gereğiydi. 17 Haziran 1974’te İstanbul’da vefat etti. Evli ve dört çocuk
babasıydı.
KAYNAK: Afşin Oktay - Kemal Bağlum / Biyografiler Ansiklopedisi (1959), Türkiye Ansiklopedisi 4
(1974), Yurt Ansiklopedisi (9. cilt, 1984), Milliyet
Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (13. cilt, 1986), Abdullah Satoğlu /
Kayseri Ansiklopedisi (2002), TBMM Albümü (tbmm.gov.tr, 12.12.2015).