Yapımcı,
yönetmen, şair ve yazar. 24 Mayıs 1970’te (nüfus kaydında 20 Aralık 1970)
Rize’ye bağlı Güneysu ilçesinin Ortaköy köyünde doğdu. Rize İmam-Hatip
Lisesinde okudu, çocuk yaşta Kur’an-ı
Kerim’i hıfzetti. TRT FM’de “Gecedensabaha61” adlı programda sanat
danışmanlığı ve çeşitli yayınlarda editörlük yaptı. Radyo Tiyatrosu ve Sahne
Tiyatrosu oyunları ile Televizyon Belgesel Film Senaryoları yazdı.
Bosna-Hersek’in
25. Bağımsızlık Yılı dolayısıyla (1 Mart 2017-28 Şubat 2018), Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı
kurucu Konsey Başkanı Aliya İzzetbegoviç özelinden ulusal ve uluslararası
dillerde belgeseller yaptı ve yönetti. Bu belgesel filmleri için Türkiye Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan ve önceki Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Boşnak Başkanı
Bakir İzzetbegoviç ile röportajlar yaptı (2017).
1
Mart 2017 tarihinde T.C. Cumhurbaşkanlığı Millet Kongre ve Sergi Salonu ilk defa
sivil organizasyon olarak kendisine tahsis edildi. Uluslararası katılımcılarla Bilgemiz Aliya İzzetbegoviç Televizyon
Belgesel Filmi Gala Gösterimini ve uluslararası “Bosna-Hersek’in 25. Bağımsızlık Yılı” etkinliğini, ayrıca bu
çerçevede yapılan sunumların konu ve konuşmacılarını koordine etti ve programın
yönetmenliğini yaptı (2017).
19
Ekim 2017 tarihinde Saraybosna’da Cumhurbaşkanlığı düzeyinde Türkiye’den ilk
defa sivil organizasyon olarak ulusal ve uluslararası katılımcılarla Alija, Posljednji Bedem Islama Televizyon
Belgesel Filmi Gala Gösterimini gerçekleştirdi. Uluslararası “Saraybosna ile 25 Yıl” etkinliğini,
ayrıca bu çerçevede yapılan sunumların konu ve konuşmacılarını, önceki Bosna-Hersek
Cumhurbaşkanlığı Konseyi Boşnak Başkanı Bakir Izzetbegoviç’in katılımını da
sağlayarak koordine etti ve programın yönetmenliğini yaptı (2017).
27-28
Şubat 2018 tarihlerinde Uluslararası Congresium Ankara Kongre ve Sergi Salonu’nda
çok oturumlu “Doğu-Batı Arasında Aliya”
konulu iki gün süren uluslararası semineri koordine etti ve orijinal dili
Arapça olan Ali Televizyon Belgesel
Filmi Gala Gösterimini gerçekleştirdi. Tunus en-Nahda Hareketi Lideri Raşid
el-Gannûşî ve Uluslararası Müslüman Âlimler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr.
Muhyiddin el-Karadağî’nin de katılımlarını sağladığı çok uluslu seminerin
sunumlarını kitap olarak yayına hazırladı.
Türkçe,
Arapça ve Boşnakça dillerinde çektiği ve yönettiği televizyon belgesel
filmleri, yurt içinde ve yurt dışında gösterime girdi (2017-2021).
İlki
1986 yılında Cengiz Aytmatov tarafından S.S.C.B. döneminde Moskova’da, Bişkek’te
ve Issık Göl’de toplanan “Uluslararası Issık Göl Forumu” nun dördüncüsünü, 11
Aralık 2020 ile 9 Haziran 2021 tarihleri arasında “4.Cengiz Aytmatov Uluslararası Issık Göl Forumu” adıyla Bişkek’te
ve Ankara’da topladı ve yönetti. Cengiz Aytmatov’un doğum günü (12 Aralık) ile vefat günü (10 Haziran) tarihleri
etrafında 18 ülkeden 22 katılımcıyla gerçekleştirilen çok uluslu, çok oturumlu
forumun sunum dilini ilk defa tek bir dil ile topladı ve forumu Türkiye
Türkçesi ile gerçekleştirdi. Forumun Açılış Oturumunu 11 Aralık 2020 tarihinde
Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’te topladı.
Genel oturumlarını Türkiye’de muhtelif üniversitelerde, Kapanış
Oturumunu ise 9 Haziran 2021 tarihinde T.C. Cumhurbaşkanlığı Millet Kongre ve
Sergi Salonunda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Kırgızistan
Cumhurbaşkanı Sadır Caparov’un katılımlarını sağlayarak gerçekleştirdi. UNESCO
tarafından Yunus Emre Yılı, Türkiye Cumhurbaşkanlığı tarafından Türkçe Yılı
ilan edilen 2021 yılı etkinlikleri kapsamında forumun Sonuç Bildirgesini
Türkiye Türkçesiyle yayımladı ve muhatap ülkelerin Devlet Başkanlarına Türkçe
olarak gönderilmesini sağladı (2021).
Yurt
içinde ve yurt dışında çeşitli üniversitelerde ve belediye şehir konferans ve
kamu konferans salonlarında Türk Edebiyatının ve edebiyatçısının son çeyrek
yüzyılı, Bosna-Hersek’te yaşanan savaş ve ülkenin bağımsızlığı ile Aliya
İzzetbegoviç ve Cengiz Aytmatov özelinden sunumlar yaptı; konferanslar, seminerler, sempozyumlar, çalıştaylar düzenledi.
Yerel, ulusal ve uluslararası basına demeçler-beyanatlar verdi ve
açıkoturumlara katıldı.
Ürünlerinde
Hasan Basri Ediz, H.Ömer Erdoğan ve Öm.Er. Müstear adlarını kullandı. Şiir,
öykü, deneme ve eleştiri çalışmaları Mavera,
Ayane, Kültür Edebiyat, Edebiyat Ortamı, Yeni Edebiyat Yaprağı, 53 Rize, Hece
ve Yörünge gibi dergiler ile Gündüz ve Yeni Asya gazetelerinde yayımlandı.
TV Belgesel ve söyleşileri TRT
Avaz, TRT Türk, Kanal 58, Vuslat TV, Bursa TV, IGMAN TV, Ala Too 24, Kanal 5, YouTube
TV, dunyabizim. com, asanatlar.com ve ulukanal.com
gibi bloklarda yer aldı.
İlk
şiiri 1987’de Mavera ’da yer alırken,
ilk kitabı Eski Sokak
(oyun-senaryo), 1995’te yayımlandı. Dünü
ve Bugünüyle Ayane Söyleşileri / Türk
Edebiyatına Çeyrek Yüzyıllık Bir Bakış adıyla yayına hazırladığı kitabı
2016’da Cümle Yayınlarından çıktı. Doğu-Batı
Arasında Aliya-I / Bosna-Hersek’in
Bağımsızlığının 25. Yılı ve Aliya İzzetbegoviç adlı kitabı yayına
hazırladı. Başmakalelerini Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve
Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Boşnak Başkanı Bakir İzzetbegoviç’in
kaleme aldığı kitabı, KAF Yapım-Yayın’ın ilk kitabı olarak 2018 yılında
yayımladı. Yayınevinin ikinci kitabı olarak Bozkırın Uyanışı Cengiz Aytmatov’u yayına hazırladı (2 Cilt). Başmakalelerini
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Kırgızistan önceki dönem
Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov’un kaleme aldığı kitabı 2019 yılında
yayımladı. Doğu-Batı Arasında Aliya-II / Aliya
İzzetbegoviç’in Doğumunun 95. Yılı ve Eserleri adlı kitabı 2’nci cilt
olarak yayına hazırladı ve aynı yayınevinden yayımladı (2020).
Türkiye
Yazarlar Birliği üyesi, evli ve iki çocuk babası olan Ömer Erdoğan, 28 Şubat
sürecine kadar bir süre T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve
Yayımlar Genel Müdürlüğü bünyesinde sözleşmeli olarak çalıştı. Hâlen Kuzey
Anadolu Film, Yapım, Yayın, Reklâm, Organizasyon, Sanayi ve Ticaret Ltd.
Şirketinde koordinatör, yapımcı, yönetmen olarak çalışmaktadır.
Yayımlanmış
Kitapları:
1-
Eski Sokak (Senaryo)
2-
Ayane
Söyleşileri
(Söyleşi)
3-
Doğu-Batı
Arasında Aliya I-II
(Sempozyum-İnceleme)
4-
Bozkırın Uyanışı
Cengiz Aytmatov I-II
(Edebiyat-Araştırma)
Yayımlanmış
Belgeselleri:
1-
Bilgemiz Aliya
İzzetbegoviç
(3 Bölüm, Türkçe)
2-
İslâm’ın Uç Beyi
Aliya
(2 Bölüm, Türkçe)
3-
Doğu-Batı
Arasında Aliya
(1 Bölüm, Türkçe)
4-
Alija, Posljednji
Bedem Islama
(2 Bölüm, Boşnakça)
5-
Ali (4 Bölüm,
Arapça)
6-
Bozkırdaki
Toprak Ana Cengiz Aytmatov (1 Bölüm, Türkçe)
Uluslararası
Organizasyonları:
1-
Bosna-Hersek’in
25. Bağımsızlık Yılı
2-
Saraybosna ile
25 Yıl
3-
Doğu-Batı
Arasında Aliya
4-
4.Cengiz
Aytmatov Uluslararası Issık Göl Forumu
KAYNAKÇA: İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2009), 'Bilgemiz Aliya İzzetbegoviç' belgeselinin galası yapıldı (aa.com.tr, 01.03.2017), Doğu Batı Arasında Aliya" Sempozyumu (dailymotion.com, video, 27.02.2018), Doğu Batı Arasında Aliya" Sempozyumu (haberler.com, 27.02.2018), Aytmatov 'Ömür Var Asra Bedel' etkinliğiyle anıldı (aa.com.tr, 10.12.2018), Bilgi teyidi (21.06.2021).
MAVİ GÖK (Öykü)
Mavi
gök,
On
yıl !... Çok uzun,
Dedim;
derenin
köpüklü sularını alıp denize götüren o taşkın gücünün azaldığı, yüzlerce
hektarlık alanda varlığını koruyabilmiş bir kaç ağacın, yapraklarının
sararmadan kızarıp döküldüğü, birbirine dayanarak ayakta duran koyunların
biteviye yorgun düştüğü, toprağın oluk oluk çatlağı
Bu
zamanda,
Kara
bulutlar yerle gök arasında hafiften süzülürken
Havada
kavisler çizen kuşların kanat çırpışları ünlemlerin şavkını bırakırken
boşluklara
Kalktım
oturduğum yerden,
bir
kaç adım atıp durdum.
Sırtım
o'na dönüktü.
Elimdeki
sigarayı sertçe yere çarptım, ufalıncaya kadar ezdim ayağımla
Kusurumu
hoş gör Mavi gök...
Yere
bakıyordum,
kolumu
duvara dayayıp bırakmıştım üzerine kendimi:
Hiç
bir umutsuzluğun bizlere çelme atamayacağı çok uzak diyarlardaki ağaç
koğuklarında olsa bile yaşardık. Ağaç kabuklarını değirmene salardık, un
olurdu, yerdik.
Varsın
elbiselerimiz ağaç yapraklarından olsun, giyinirdik:
Bir
gün tüm güzellikleri
başındaki
o sarı eşarba sarıp
sarmalayıp
buralardan gidebilseydik!
Her
şeyden elini- eteğini çekmiş, çok uzaklarda parıldayan
bir
umudun ardından kasılan yaşlı gözleriyle bakıyordu.
Hiç
bir nesne o kadar anlamsız olamazdı.
Çaresizliğin
üstesinden gelemezdi yalnızlık.
Başı
önünde, ufacık yumruklarını giydiği sarı montunun cebine sokmuş, bizim evin
altında, sımsıcak ayaklarını oluk oluk çatlamış toprağa sanki hiç
değdirmiyormuş gibi gezinseydi ve ben de orada, merdivenin dibinde oturmuş,
başım avuçlarımda
hüngür
hüngür ağlıyor bir yandan da çıplak ayağımla toprağı eşeliyor olsaydım:
Gözyaşlarımın
bir bedeli olur,
bunu
da birilerinin ödemesi gerekirdi.
Mavi
gök!
Beni
bir şeylerin varlığı etkilemekte...
Neden
kuşların ötüşmesi hep bir yalnızlığı çağrıştırır bana, rüzgar hep sürükler
geçmişimi önüme? Bir zamanlar geçmişim geleceğim değil miydi? Korkmuyorum!
Hayranı olduğum takvim yapraklarımı -ayın on beşidir, on altısıdır mesela- daha
uzaklara götürür. Oysa tarihimde özlemini duyduğum anlar yaşamadım mı sanırsın?
Mavi
gök!
Ki
sen,
İnsanın
ruhunu insanda temizleyensin.
Yeni
sevgililer neden hep görmek ister birbirlerini?:
Önce
sevmiştir delicesine, yalnızca aşıktır, aşkından sanır, unutmuştur her şeyi.
Sonraları buzlar çözülür; evlenecektir,
yaşamları
mutlu, çocukları bir düzüne olacaktır. Bay, reis olacaktır, sorumluluğu
artacaktır, mutfak hayalindedir, ilk önce kendisine ait bir evin olması
şarttır, babadan istenmelidir. Sular yeniden donmuş buz olmuştur,
başkaldırmıştır, nefret etmiş,
ettirmiştir,
bıkılmıştır ve (lanet olsun) yakadan düşürülmüştür...
Ve
şimdi mutludur!
Neden,
Sevgilisinin
elini tutmak istemiştir, sevgilisi elini çekmiş,
yüzü
kızarmıştır, bir anlam verememektedir elinin tutulmasına,ama elini tutmak
istemiştir?
Yeni
doğmuşsun yaşın sıfırdır, ölmüşsün yaşın seksendir.
Öbür
aleme hazırlanmak mıdır yaşamak? Ya da bir insanlık süzgecinden geçmek midir?
Yaşamak
bir hayatı bitirmek midir?
Mavi
gök,
Biz
ki bir faciayı bürünmüşüz.
Bilir
misin? Tarihimle sorgulanmak isterim.
Gecenin
ilerleyen vaktinde,dereler bile akmazken, ağaçların bile secdeye kapandığı o
zamanda,hiç kimseler duymadan sessizce yanıma sokulacaktın ve çektiğim
ızdırapları anlatacaktım sana; ikimiz beraber ağlayacaktık...
Ooo!..Mavi
gök!
On
yılın hasretini çekemem. On yıl ötekinin-berikinin eline bakamam. Hayatımı
kurmam gerek. Uğrunda savaşacağım, sorumluluğunu duyacağım kişiler olmalı...
Birden
sonra döndüm, masaya tutundum, önüne kadar eğildim Mavi göğün:
Bağışla
beni Mavi gök...
Ooo!..
Lütfen ağlama...
Ağlama
dedikçe daha bir hızla ağlıyorsun ama.
Bak
gözlerine kan doldu, yanakların kızardı Mavi gök.
Yüreğin
dolu dolu oldu değil mi?
Anlıyorum,
anlıyorum... Kadere karşı çıkmamız anlamsız...
Mavi
gök,
Kusurumu
hoş gör!
Ziyan
olmuştur aşkı Mavi göğün! Oysa ne beklentileri vardı hayattan: Sevdiği
insanlarla hayatı paylaşmak hayatın, ona verebileceği en büyük mutluluktu
oysa!..
Ta
kuzey kutbuna kadar göçmüştür Mavi gök. Buzlarla kaplıdır her taraf. Donmuştur
vücudu. Kan pompalanmıyordur. Hiç bir beklentisi kalmamıştır artık; bir umudun
ardından durmadan kendini kamçılamak anlamsızdır. Bırakmıştır kendini öylesine
hayatın kucağına, rüzgar insafsızca esiyordur, yelkenleri kontrolünden
çıkmıştır, istediği yöne sürüklüyordur sandalını.
Sonra
bir buz denizine saplanıp kalmıştır. Donmuş vücuduyla inmiştir buzların
üzerine. Yürümüştür papuçları elinde, ayakları oluk oluk çatlamıştır, rengi
solmuştur, titremiştir soğuktan, yürümüştür buzların üstünden. Beyaz beyaz
ayılar vardır önünde şimdi. Selam vermiştir, umursamamışlardır. Ben kalp
ülkesinden sürgün yedim demiştir, susmuştur bir süre, eyvah yazık olmuş sana
demelerini beklemiştir...
Her
taraf bomboştur. Ben böylesine soğuk hayat yaşamamışım demiştir, ölüme
yaklaşmışım demiştir, bana sıcak bir yuva, beni bağrına basacak bir el
demiştir...Bir ayı yaklaşmıştır, önüne geçmiştir, Mavi göğü evine götürmüştür,
ev buzdan inşa edilmiştir, her taraf soğuktur. Yere oturmuştur Mavi gök, ayı da
tam karşısına geçip çömelmiştir. Ben ,demiştir ayı, şimdi gidip de güney
kutbunda yaşayamam demiştir, ben buraların varlığıyım, bunun böyle olmasını ben
istedim demiştir... Sen de buraların varlığıydın, senin gidip de kalp ülkesinde
yaşaman, senin en büyük suçundur demiştir, şimdi de buralara alışamazsın, ölmek
bile çözüm değildir, demiştir, çünkü demiştir, herkes kendi kaderini yaşar
demiştir...
Elinin
tersiyle gözyaşlarını sildi, burnunu çekti, önündeki defterine öylesine imzalar
karalamaya başladı, şöyle büyük harflerle kağıdın gelişi güzel bir yerinden:
Seni
çok seviyordum!
Ama
Mavi gök!..
Beni
bir şeylerin varlığı etkilemekte.
Kuşların
ötüşmesi hep bir yalnızlığı çağrıştırıyor bana!
A R Z U H Â L
Ömer Erdoğan
(kâtip
arzuhâlim yaz yare böyle / P.S. ABDAL)
l.
...yürümek
varken kalkıp öylesine en anlamlı bir yerinden yaşamın çakılıverdim
biryerlerine ayakta üstüme sağnaklar boşaldı mahşerin habercisi yorgunluğum
gözçukurlarıma gömülü isyanla bir kararlılığın hükmünü yüklenmekti dağları
yıkıp yada delip en anlamlı yerinden kararmış sahnenin jeneriğinde olmalıydım
belki beynimin süzgecindeki tortular günah tortularımdı güneş kıvrıla-kıvrıl
beton yığınları arasından habire çizgiler oluşturdu salkım-saçak bir yaşamın
bağından koparılıp şaraba dönüşürken yılgının baygın yalnızlığı sere-serpe
önümde şimdi ben vaktin düşsel korkaklığına gömülü ünümün şahdamarında ürkek
ama görkemliyim elbette bir büyücüye uğramalıyım kertenkelelerin saatlerine
ayarlamalıyım kendimi kuşkusuz falımız aynı olmalı bir de fala inanmazlığıma gömülmeliyim
sesinde kaybolmalıyım martıların ki ürkek ve yalancı seslidirler bilirim
gerilere dönüp işin özüne varmalıyım ellerimin tutsaklığıyla parmaklarımın
acemiliği zamanın yabancı kimliklerdeki seyrine açıldı işte ben gidemedim ve
sen yoktun sabah vakti rüzgara karşı oturan bir sapıktır dediki bizim takımın
çocukları bazen tek atış bazen çift atış ve bazen de üç sayılık atış yaptılar
kuşkusuz bizim takım düşmüştü ben ölmedim hala tanrıçaları rüyalarımda aklımca
diskalifiye ettim ve kalkıp yürümek varken öylesine en anlamlı bir yerinden
yaşamın çakılıverdim bir yerlerine zahmetsiz rahmetler boşaldı üstüme.
HAVVA-ANA
Ömer Erdoğan
Sınavlardan
geçirdiler bizi sonuçta kaldık yine
eski
türkülerle kavuşmak sana yaraşır
biz
içimizi burkarak çıktık kuleler indikçe yere
sonra
bilmem hangi zamanda sen geldin
karanlıklar
ülkesinde fecri olmayan gülün
siperledik
yalnızlığını gözlerimiz çarpık
üşüyen
kuşların toprak örtüp üstüne
alın
terini yalayandı alın yazımız
kumruların
sessizliğini büyütmedik alıp
başımızı
bacağımızı
sevabımız
yoktu ya
olsa
bile bırakır
apar
topar toplar günahımızı
vurgun
yemek kadar zor sürgün yemek
sonra
en onulmayanı yedik aklaştı saçlarımız
yalnız
çayları mesken tutup kendimize
kara
yazımızın kara dumanlarını seyrettik
mum
yakıp gecenin karanlığında
Mum
yakıp gecenin karanlığında
üstüne
otlar bitmiş anamın ıslığına binip
gözyaşlarını
silmeye geldim
içime
çöreklenen bir sevdayla şahlanıp
yaradılan
ilk kadın
hasretin
yapışkan alnından öpüp vedalaşmak istedim
üstüne
otlar bitmiş anamın ıslığı
toprak
damlı evimizden tüten duman olup
yeşiller
ülkesinin kokusunu alır gibiyken
-
Yaradılan ilk kadın, Havva!
Gözyaşlarını
silmeye geldim
TAŞ BEBEĞİM
Ömer Erdoğan
Sen
büyüleyici gücüyle eşeleyip durduğun düşlerinin
ifadesiyle
yüklü
yalnız
bir
yıldız
olma
(kuyruklu)
(ilk
otuz saniye)
Sıkıştırıp
uluorta bir yerlere akrebini zamanın
yelkovan
misali hep dönüp durdun
olmazlığıyla
akrepsiz zamanın
ifade
edilmezliğinle dönüşünün
oysa
ki
USA
etiketi olmaya çılgınlığın ifadesidir
çıldırmışlığının
Yalnız
Taş Bebeğim,H
Oldun
olası
Olmadın
Hiç
Başucunda
bir yerde buruşuk zamanın.
Şimdi
güzelsin taze makyajınla
Güzelsin
Taş Bebeğim,H
Bir
yerde güç olduğu ifadenin
(ikinci
otuz saniye)
Korkunç
dönüşümünde bitmeyen isyanların
sensizliğin
ortasında bir yerde
yorgunsuzluğun
mahremiyetini hesaba katıp
küçük
tükrüklerin
karanlığın,farkına
vardığında
farketmezlerin,kıvrılıp
uzayan sonsuzluğunda
yıldız
falının iks yerleştirerek eksi hanesine
izlerinin
öylesine kalkıp yürürsün en anlamsız yerinden
vuslatsız
gecenin getirdiği özlemsiz duyarlılık olur ahların.
(hesapta
olmayan saniyelerde)
Nedense
doğmadı hiç bugün gün
Yağmurlu
bir doğmamış günde
Kaşların
hep öyle kalakaldı Taş Bebeğim,H
ÖLÜMLÜ GECEDE
UYUMAK
Ömer Erdoğan
Bir
adamı bir de şiiri (bir de ölümü tabii) Benden türetmesin dedi,
Ağzı
silme şiirle dolu kadın.
Bölmesin
dedi. Boynuma dolanmasın Tanrı’nın eli.
Ben
öğretmenin değilim senin!
Yüzüm
açıkta. Bir de gövdem açıkta (bir de şehvetim tabii)
Aldanışım
koyu siyah olmasın dedi,
Yüreğini
silme şiirle kilitleyen kadın. Aldatışım…
-Koyu
beyaz, dedim.
-Olmasın,
dedi.
Sonra
sen. Sonra beni (böylece Deniz’i tabii)
Uzun
boylu uyutma dedi,
Saltanatın
karanlık korkularını şiirle var eden kadın.
Kral
çıplak! Harbi çıplak, dedi.
-Olmasın,
dedim. Ne çok vasiyetler düzmüşsün ölü kuşlara!
Ölü
mevsimlerinden geçerek (göklerimden geldiğin ayak sesinle)
Ne
çok yürümüşsün damarlarıma, can yerime…
-Can!
Evimden
vurma, dedi
Tabuttan
can sızar mı?
Sızıyor
işte! Bir kalemden mürekkep?
Karanlıktan
ışık? Sızıyor!
Bir
kadın sessiz diye çiçekten
Sensiz
diye cennetten geçer mi? Geçiyor!
İşlediği
yaşmaklardan siliyor parmak izlerini.
Rahman
ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Güneş
bir kez daha doğuyor ölümlü geceden.
Kim
karşı durabilir enkaza düşmüş hallerimize şimdi kim!
Canla
dolu tabutun katili duvar mı?
Sensiz
ve sessiz olamaz şehir mi?
Yoksa
‘Bir Yastıkta Kocayın’ temennileri mi adamım? Kim?
Ben
susarım nazlanamam, ateş yakarım bir tek!
Buzdan
tünellerden geçerim, senin kalabalıklarından.
Toprağa
düşüp yüzüm sürmeden
Bir
yamaçta sırtlanmadan gövdeni
Ve
büyük bir nefes olup akmadan gözlerine -Bebeğim bebeğim-
Ellerin
başka teni dolaşıp gelmiş gibi… Kalsın!
Seni
bu şiirle geri göndereyim!
EZBERİ
BOZULMUŞ ŞİİR
Ömer
Erdoğan
Yüzük
parmağını kaldırıp söz veriyor insan!
(İnançlı
bir sözcük gösteriyor dişleri arasından diye)
İnsanın,
üstüne atılmış ölüm
saçlarından
döküyor yıldızlarını.
Alnından
göğsüne yapışkan terlerini dudağında emerken
kürek
kemiğiyle çekiyor Deniz’in suyunu.
Kısmetini
çözüyor sonra, münafık günlüklerini
itina
ile koruduğu yaban çileğine dadanınca balarısı
yüzyıllık
vitrinlerde sakladığı yaralı kuşu sızlıyor insanın.
Kuşatıyor
lekeli dokunuşlarıyla, polenleriyle
Arnavut
kaldırımlarından göçüp gelmiş ayak izleriyle.
Anamı
özlüyorum böyle olunca!
İnsanı
deli ediyor yattığım uykularım.
Özürlü
yüreğimi de karıştırıyorum, gittiğim yollarımı da.
Söz
verdiğimiz gibi görüyorum kendimi:
bıçaklanmış
terler içinde ıslak, ağlamaklı manolya!
-Kürklü,
mantolu Manolya!
Önce
yüzükoyun güneşe kapanır insan
Sonra
bakraç dolusu suyun serinliğine…
Sonrası
yok ezberi bozulmuş her şiirin.
Verdiğim
bütün sözleri geri alacağım Manolya!
Kürkü,
mantoyu… Çocuk desenli aynayı da!
Adını
değiştireceğim; Çiçeğim! Balım! Bebeğim!
Kurgulayıp
unuttuğum tüm şarkılarımı da.
Aşınmış
sözcüklerimle şehvetli yüreğimi kutsarken
bu
ağıt yankısını kıyıya vuracak. Ateşe düşmüş avuçlarımda
kanser
yanığı manolya çiçeğimi Tur Dağı’na ekeceğim!
Nasıl
olsa bir gün geri verecek burmalı kadehler
vurmalı
türkülerle kırık saz resitallerimi.
Yüzük
parmağını kaldırıp söz veriyor insan!
(Aynı
nefesi birlikte alarak heba edilmiş dün kendini ele verecek diye)
YENİ
BİR GURBET BAŞLANGICI BOŞLUĞUM
Ömer
Erdoğan
Sessizlik
açmazındayım bu akşam çocuk!
Kim
duyar eski bir aşk tütsüsünü
Bilmediğim
bu yolda tek başınayım, titriyor sesim
Bir
varmış bir yokmuş masallarımda
Sensizlik
çıkmazındayım bu akşam çocuk!
Önce
içimde başlar saçlarıyla boğduğum kadınlarım;
Kalbimi
sızlatarak ağır tempolu intiharlarımda:
Tövbemin
karanlığında eskittiğim geceye
Çocukluğuma
kuruluyorum işsiz bir adam gibi
Gölgeme
karışıyorum tenha sokaklarıma
Kendime
göçüyorum / yeni bir gurbet başlangıcı boşluğuma
Çocukluğumdan
emzirerek kalemimin ucunu
Boğazımda
çıngırak seslerim
Kendi
yalnız hikâyemi kuracağım
Nemli
gözlerimin halkalarındasın bu akşam çocuk!
Sırtüstü
uzanıp karanlıklara
Sarışın
anlarıma rengârenk köprü kurmuşum
İçime
akan yıldızlarım / ürettiğimiz boşluk
Geç
penceremden kumral deli kız edasıyla
Kahrolunmuş
gidişlerle hesabını soramadan son bakışlar
Hesabını
soramadan her günün batımında uzatmalı kelimeler
Kurşunî
kurt uluyuşlarında gölgeli kelimeler!
Kar
düşmüş ayazmasına itliğimin!
Ulur
da durur gâvurun dağında
Titrer
de kelimeler
Düşer
önüme acemiliği aşkın
Alır
başımı yürür giderim
Çocuk!
bu akşam bensizlik açmazındayım
Dilimin
ucunda mısralarım / ha söyledim ha söylerim
Kim
duyar eski bir aşk uğultusunu
AÇIK PENCERE
HIRSIZI
Ömer Erdoğan
Benim
bedevi olduğumu nereden bileceksin Suna’m!
Masallarımın
her birinde rüzgar intihar etmişse kendini,
Açtığım
her pencereden yağmur çalmışsa Nisan’ı
Ve
yıldızlar inmişse bir bir sahradaki küllerin sanığı olarak
Bu
çölün ortasına? Sen nereden bileceksin:
İçime
çekmek yetmez ki seni bana…
Söyle
boğulmadan nasıl susayım sevdamı
Bu
rüyayı neresinden öldüreyim?
Gecenin
yakın olduğunu nereden bileceksin Suna'm!
(Bir
gün bakire bakışların giriyor araya,
Bir
gün aldırış ettiğin yok öldüğüm fırtınaya...)
Nasılsa
boynundan kaçan mahrem kokularını yola atmışsın!
Nasılsa
korku sürmüşsün gözlerinin ferine
Biraz
da etine peştamal sürtüğü
Açık
pencere hırsızı yağmurlarıyla kol kola
Ah...
Sen olmasan bu ağlayışı kullanmazdım bu yorgunluğu da
Sabrımın
zembereği damarlarımdan boşalırken Suna'm
Boşalırken
beyaz çamaşırıyla Kızılırmak
Kıyıya
vurdu teknem yorgun düştü günahım
Nefesimde
dermanım yok, silahsızım (abdestim yok)
Dudaklarından
topladım kırılan gülüşlerimi
Ah…
Toprağımı güneşimi topladım kum ve buz çölünü de
Alnımdan
alnına sürülmüş secdeleri de...
Söyle
yutkunmadan nasıl öreyim saçlarını
Bu
günahı neresinden öpeyim?
AYANE SÖYLEŞİLERİ ÖN SÖZ
Ayane Kültür Edebiyat dergisi, 1980’lerin sonu
itibarıyla yayın hayatına başlayan ve üç yıl boyunca (Ocak 1988-Aralık 1990; 36
sayı) genç kuşağın ürünlerine yer veren bir yayın organıdır. 1980’lerin
dönemsel özelliklerini genel hatlarıyla yansıtan bu yayın organı, her ne kadar
Rize’nin envanterine kayıtlı olsa da Ankara merkezli çıkmış bir dergidir.
İdeolojik kamplaşmanın dışında kalmak isteyen; geleneğe
yaklaşımı önemseyen, sanatı anlama ve anlamlandırma bilinci gelişmiş,
edebiyatımızın gelişim seyrini yakından izleyen bir grup genç isim Ayane etrafında toplanmış ve kısa
zamanda kendi çizgisini oluşturmuştur. Hiçbir düşünce ve sanatsal etki altında
kalmadan bir noktada; sanatın bağımsızlığı noktasında bir araya gelmiş bu
gençlerden bazılarının adı Ayane’den
önce duyulmuş olsa da çoğunluğu Ayane’yle
gün ışığına çıkmıştır. Ayane,
kuşağının gençliğine kendini gösterebileceği ve sesini duyurabileceği özgür bir
zemin olmuştur.
Bu girişten sonra Ayane’nin
21. sayısıyla başlayan (Eylül 1989) “Sanatçılarımızla Konuşmalar” başlığı
altında derginin yazarlarını ve onların edebiyat görüşlerini tanıtmayı
amaçlayan bir söyleşi dizisi yayımlanmıştır. 12 sayı süren (21-32) bu dizide
sırasıyla Arif Dülger, Hicabi Kırlangıç, Mehmet Erdoğan, İbrahim Eryiğit,
İsmail Hocaoğlu, Recep Seyhan, Kâmil Yeşil, Ali İhsan Kolcu, Nazlı Nihal Özer,
Süleyman Çelik, Mehmet Ay ve Ömer Erdoğan’la birer söyleşi yapılmıştır. O günün
edebiyatında genç kuşağın bakışını yansıtan bu söyleşileri derleyip, aynı
sorulara aynı kişilerin yeni cevaplarıyla kitap bütünlüğü içinde yayımlamayı
plânladık. Ortaya ilginç bir panorama çıktı. Şairlerin cevaplarını Ali K.
Metin’e, öykücülerin cevaplarını da Necip Tosun’a yorumlattık. Edebiyat
sosyolojisi açısından verimli bir malzeme ortaya çıkmış oldu. Değişen yazarlar,
değişen bakış açıları ve değişen olgular... Değişim üzerinden bir edebiyat
sosyolojisi...
Esasen bu söyleşiler, Ayane
yazarlarını tanımayı/tanıtmayı amaçlıyordu. Çeyrek yüzyıl sonra yeniden ve aynı
kişilerin yeni cevaplarıyla yayımlandığında, Türk edebiyatının ve edebiyatçısının
son çeyrek yüzyılına ışık tutan bir misyon kazanmış oldu. Bu yüzden söyleşiler,
bir bütün olarak okunduğunda (eski-yeni) Türkiye’de bugün üretilen sanatın arka
plânına ve gelişim seyrine dair bir fikir sunmuş olacak.
Rize İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmail Hocaoğlu, edebiyat
dünyasını yakından takip etmeyi sürdüremediği gerekçesiyle sorulara yeniden
cevap vermek istemedi. Ancak Hocaoğlu, kültür ve sanat hayatında kurumsal
olarak bir makama sahip. Bir ilin kültür hayatından sorumlu, kültür politikasını
yürütme konumunda. Takdir elbette kendisinin. Gönül isterdi ki edebiyat
dünyasını neden yakından takip edemediğine dair bir çift söz söylesin. Yine de
onun sorulara ilk cevabını kitaba koymayı ihmal etmedik. Nazlı Nihal Özer’e ise
ulaşamadık. Ancak onun Ayane’deki
söyleşisine yer verdik. Ayane
döneminden ismi tamamen kaybolan iki isimden biri de Ömer Ceylân’dır ve onun
dergide birbirinden güzel şiirleri yayımlanmıştı.
Dünü ve Bugünüyle Ayane Söyleşileri / Türk
Edebiyatına Çeyrek Yüzyıllık Bir Bakış adını taşıyan kitabın birinci bölümünde Ali K. Metin ve
Necip Tosun’un şairler ve öykücüleri değerlendiren birer yazısı yer alıyor.
İkinci bölümde, Ayane’de Arif Dülger, Hicabi Kırlangıç, Mehmet Erdoğan, İbrahim Eryiğit, İsmail
Hocaoğlu, Recep Seyhan, Kâmil Yeşil, Ali İhsan Kolcu, Nazlı Nihal Özer,
Süleyman Çelik, Mehmet Ay ve Ömer Erdoğan’la yapılan söyleşiler ile bu
yazarların (İsmail Hocaoğlu ve Nazlı Nihal Özer hariç) çeyrek yüzyıl sonra aynı sorulara verdiği
yeni cevaplar ve öz geçmişleri yer alıyor. Üçüncü bölümde ise dergiyi tanıtmak
amacıyla Mehmet Erdoğan’ın daha önce yayımlanmış “Ayane Dergisinin
Misyonu” başlıklı bir yazısına yer
veriyoruz. Böylece dünü ve
bugünüyle Türk edebiyatına çeyrek yüzyıllık bir bakış sunmuş oluyoruz.
Son olarak bu
kitabın gün ışığına çıkmasına vesile olan Muhsin Mete ağabeye ve katkılarından
dolayı Mehmet Erdoğan ağabeyime teşekkür ediyorum.
Okuyucuya ufuk açması ve araştırmacılara kaynaklık etmesi en
büyük arzumuzdur.
ÖMER ERDOĞAN
BOZKIRIN UYANIŞI CENGİZ AYTMATOV
SUNUŞ
Doğumunun 90. yılı münasebetiyle 2018 yılı TÜRKSOY tarafından
“Cengiz Aytmatov’u Anma Yılı” olarak ilân edilince, yayınevimiz icra etmekte
olduğu ‘”Doğu ile Batı Arasında Anadolu Kültür Proje Programı”nın içeriğine, Çağımızın büyük yazarı Cengiz Aytmatov’u da
dahil etmiştir.
Doğumunun 90 ve vefatının 10. yılı münasebetiyle 10 Aralık
2018 ilâ 10 Aralık 2019 tarihleri arasında “Ömür Var Asra Bedel” altbaşlığında
gerçekleştirilmesi plânlanmış bir dizi ulusal ve uluslararası kültürel etkinlik
projesi programlanmıştır. Bu kapsamın ilk programı 10 Aralık 2018 tarihinde
Sheraton Ankara Hotelde, Aytmatov dostlarının katılımlarıyla
gerçekleştirilmiştir. Açılış Konuşması Proje Koordinatörü Ömer Erdoğan
tarafından yapılan geceye Prof. Dr. Şükrü Karatepe (Cumhurbaşkanı
Başdanışmanı), Sami Güçlü (58. Hükûmette Tarım ve Köyişleri Bakanı), Prof. Dr.
Yusuf Tekin (Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü ve Manas Üniversitesi
Yönetim Kurulu Başkanı), Prof. Dr. Şeref Ateş (Yunus Emre Enstitüsü Başkanı),
Prof. Dr. Muhammet Hekimoğlu
(Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
Başkan Vekili), Prof. Dr. Abdilbijan Ahmetaliyev (Cengiz Aytmatov
Enstitüsü Başkanı), Prof. Dr. Adnan İsmaili (Makedonya Kalkandelen Üniversitesi
Öğretim Görevlisi), Dr. Mustafa Çetin (Eğitimci-Yazar), Ali Eroğlu (Türk
Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı) katılmış, Aytmatov’un
hayatı ve mücadelesi hakkında sunumlarını gerçekleştirmişlerdir.
Ayrıca Sanat Hayatımızda
Yerel Yönetimlerimizin Kültür Politikaları başlıklarında Zekai Kafaoğlu
(Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı), Nihat Çiftçi (Şanlıurfa Büyükşehir
Belediye Başkanı), Mustafa Ak (Keçiören Belediye Başkanı), birer konuşma yapmış
ve Kültür Belediyeciliğinin sınırlarını Gönül Coğrafyası sınırları olarak tarif
etmişlerdir.
Nadir Alpaslan (Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı) ve İbragim
Junusov (Kırgızistan Cumhuriyeti Eski Ankara Büyükelçisi) tarafından kapanış konuşmalarının yapıldığı
gecede “Cengiz Aytmatov’u Anma Yılı” çerçevesinde Kaf
Yapım-Yayın tarafından üretilmiş “Bozkırdaki Toprak Ana Cengiz Aytmatov”
Portre Belgesel Film gösterimi de gerçekleştirilmiştir
Bizi biz yapan değerlerin temsilcileri aynı zamanda bize ve
şehirlerimize kimlik kazandırıyor. Cengiz Aytmatov da bunlardan biridir. Nasıl
değerlerimizle buluşmak kimliğimizi güçlendiriyorsa, şehirlerimizin bu
değerlerle buluşması da kentimizin kimliğini tahkim edecektir.
Bu bağlamda Aytmatov, savunduğu davayla, yaşattığı ve
yeşerttiği değerlerle sadece Kırgız insanının, Kırgız şehirlerinin değil, Türk
dünyasının ve Türk dünyasındaki bütün şehirlerin hemşerisidir. Bu hemşerilikte,
pek çok nedenden dolayı Türkiye de en az Kırgızistan kadar üzerine düşeni
yapmak sorumluluğundadır.
Aytmatov’u yakından tanımak, onun mirasına ve değerlerine
sahip çıkmak, bir kültür politikası olarak daha da ileriye taşınılmalı, bu ve
benzeri kültürel elçilik projeleri ile toplumların ticarî, siyasî ve kültürel
işbirliklerine katkılar sağlanması hedeflenmelidir.
Bu program kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm
Bakanlığı Dış Temsilcilikler Kırgızistan Kültür Müşavirliği ile Kırgızistan
Cengiz Aytmatov Enstitüsü ve Yunus Emre Enstitüsü çözüm ortaklığında
Yayınevimiz İngiltere’den Japonya’ya, Fransa’dan Filistin’e, Almanya’dan
Tataristan’a kadar 20’yi aşkın ülkeden, Cengiz Aytmatov’un eserleri ve sanatçı
kişiliği üzerinden makaleler yazdırdı ve söyleşiler gerçekleştirdi. Hikâyeci,
romancı, sinemacı ve sinema eleştirmenleriyle yapmış olduğumuz ve Türkçeye
tercüme ettiğimiz bu çalışmalarla Bozkırın
Uyanışı Cengiz Aytmatov kitabımız üretilmiş oldu. Bu etkinliğin ikinci
projesi olarak ürettiğimiz bu kitabın Başmakaleleri Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sayın Sooronbay Şerifoviç
Ceenbekov tarafından kaleme alınmış,
araştırmacılar için zengin bir kaynak hüviyetini kazanmıştır.
“2018 Cengiz Aytmatov’u Anma Yılı” kapsamında dünyanın bir
çok yerinden muhataplarına yazdırılmış olan makaleler ve gerçekleştirilmiş olan
söyleşilerden oluşan bu kitap, yayına hazırlanırken metinler bir bütünlük
içinde ve titiz bir şekilde okunmuş, imlâ ve ifade birliği sağlanmış, bazı
bilgi düzeltmelerine gidilmiştir.
Çağımızın büyük yazarı Cengiz Aytmatov hakkında derli toplu
bilgi içeren bu kitap, konuyla ilgili çalışacaklara kaynaklık edecektir.
ÖMER ERDOĞAN
DOĞU BATI ARASINDA ALİYA
SUNUŞ
Bosna-Hersek’in 25. Bağımsızlık Yılı dolayısıyla organize
edilmiş “Saraybosna ile 25 Yıl / Doğu-Batı Arasında Aliya” proje programı 1
Mart 2017 tarihinde T.C. Cumhurbaşkanlığı (Millet Kongre ve Sergi Salonu)
Beştepe’de başlamış, 28 Şubat 2018 tarihinde Congesium Ankara (Uluslararası
Sergi, Gösteri ve Konferans Salonları) Söğütözü’nde sona ermiştir.
KAF YAPIM-YAYIN’ın okuyucusuna takdim ettiği bu kitap, 27-28
Şubat 2018 tarihlerinde Congresium Ankara’da icra edilmiş çok oturumlu ve çok
uluslu “Doğu-Batı Arasında Aliya” konulu uluslararası seminer programının
konuşmacılarına ait sunumlarından oluşmuş projenin bir ürünüdür. İlâve olarak
bu kitap, bahse konu uluslararası seminer programının açılış bölümünde yapılmış
konuşmaların metinleri ile değerlendirmeler bölümünde yapılmış konuşma
metinlerini de içine almaktadır. Ayrıca seminer programı moderatörlerinden de
makale alınmış ve kitabın muhtevasına eklenmiştir. Bu kapsamda “Saraybosna ile
25 Yıl” proje programına bir yıl süreyle muhtelif aşamalarına katkı sağlamış
kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticilerinden de görüş alınmış, katkı
sağlayanlar bölümü olarak kitaba eklenmiştir. Ve yine bu kitap için Prof. Dr.
Admir Mulaosmanoviç’ten Aliya İzzetbegoviç için bir biyografi denemesi alınmış
ve kitaba ilâve edilmiştir. Neticesinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan ile önceki Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Sayın Bakir
İzzetbegoviç’in görüşlerine de bu kitapta yer verilmişitir. Son olarak Aliya
İzzetbegoviç özelinden daha önceden yayımlanmamış bazı görseller, Aliya’nın
dostlarından temin edilmiş ve ilk kez bu kitapta yer almıştır.
Bu kapsamın ilk programı 1 Mart 2017 tarihinde T.C.
Cumhurbaşkanlığı (Millet Kongre ve Sergi Salonu) Beştepe’de yaklaşık 2200
kişilik bir katılımcı topluluğuna hitaben sunulmuştur. Sunum Proje Koordinatörü
Ömer Erdoğan’ın Açılış konuşması hitabı ile icra edilmeye başlanmış, Dr.
Süleyman Gündüz ve Ankara Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak’ın konuşmaları
ve “Bilgemiz Aliya İzzetbegoviç” Türkçe Televizyon Belgesel Filminin galası ile
devam etmiş, kokteyl ikramları ile birlikte konuyla alakalı çeşitli
dokümanların hediye olarak katılımcılara dağıtılmasıyla tamamlanmıştır.
3 bölüm Türkçe olarak hazırlanmış belgeselde çeşitli
üniversitelerden birçok öğretim üyesinin yanı sıra Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan da görüşleri ile yer almış, film TRT Avaz ve TRT Türk kanalları
üzerinden izleyicisine aktarılmıştır. “Bilgemiz Aliya İzzetbegoviç” Türkçe
Televizyon Belgesel Filmi ile Aliya İzzetbegoviç’in biyografisi işlenmiştir.
“Saraybosna ile 25 Yıl” proje programı kapsamında Nisan,
Mayıs, Haziran 2017 tarihlerinde Bursa-merkez, Balıkesir-merkez,
Balıkesir-Altıeylül ilçe, Ankara-Keçiören ilçe, Ankara-Kocatepe Camii fuar
alanı, Ankara-Orman Genel Müdürlüğü konferans salonu, Aksaray-merkez
şehirlerinde konferanslar tertip edilmiş, çeşitli yurt içi ve yurt dışı gazete
ve dergilerle mülâkatlar yapılmış, radyo programları ve televizyon
oturumlarında konuşulmuş; “Aliya İzzetbegoviç’in din kuramı ve İslâm yorumu,
Aliya İzzetbegoviç’in dünyasında Türkiye’nin önemi, Aliya İzzetbegoviç’in bilge
kişiliğinde sanatın yeri, sade ve bilge insan Aliya İzzetbegoviç, tarih
idrakimiz ve Aliya İzzetbegoviç” başlıklarında sunumlar yapılmıştır. Konferans
programlarının tamamında katılımcı dinleyicilere konuyla alâkalı çeşitli
dokümanlar hediye olarak verilmiştir.
Bu kapsamın ikinci programı, 19 Ekim 2017 tarihinde
Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’da BKS Kültür Merkezinde
gerçekleştirilmiştir.
Bu program öncesi Aliya İzzetbegoviç’in 14’üncü vefat yılı
münasebetiyle kabri başında gerçekleştirilmiş resmî anma törenine proje
koordinatörü ile birlikte Türkiye heyeti de dâhil edilmiştir.
BKS Kültür Merkezinde gerçekleşen program Türkiye’den
milletvekilleri, belediye başkanları, akademisyenler ve Aliya dostlarından
oluşan 100 kişilik misafir heyetinin katılımı ile icra edilmiştir. Önceki
Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Sayın Bakir İzzetbegoviç bir grup
Boşnak kabine üyesi ile birlikte programa teşrif etmişlerdir. Yaklaşık 800
kişilik Boşnak katılımcı topluluğunun hazır bulunduğu program, Proje
Koordinatörü Ömer Erdoğan’ın Açılış konuşması hitabı ile icra edilmeye
başlamış, Dr. Süleyman Gündüz ve Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanı D.
Mehmet Doğan’ın sunumlarıyla devam etmiştir. Programın kapanış konuşması ile
Sayın Bakir İzzetbegoviç salona hitap etmişlerdir. “Alija, Posljednji Bedem
Islama” Boşnakça Televizyon Belgesel Filminin galası ile devam eden program,
kokteyl ikramları ve konuyla alâkalı çeşitli doküman hediyelerin dağıtılmasıyla
tamamlanmıştır.
2 bölüm Boşnakça dilinde hazırlanmış belgeselde Sayın Bakir
İzzetbegoviç, kız kardeşi Sabina, Bosna-Hersek’in siyaset ve fikir adamlarının
yan ısıra Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da görüşleri ile yer
almış, film Bosna-Hersek’te IGMAN TV kanalı üzerinden izleyicisine
aktarılmıştır. “Alija, Posljednji Bedem Islama” Boşnakça Televizyon Belgesel
Filmi ile 27 Mart 1990’da kurulan Demokratik Eylem Partisi (SDA) ile Aralık
1995 Dayton Görüşmeleri süreci sonunda kurulmuş olan Bosna-Hersek’in
bağımsızlığı işlenmiştir. Bu bölümler “İslâm’ın Uç Beyi Aliya” ismiyle Türkçe
olarak da hazırlanmıştır.
Bu kapsamın üçüncü programı, 27- 28 Şubat 2018 tarihinde
Söğütözü’nde Congesium Ankara’da (Uluslararası Sergi, Gösteri ve Konferans
Salonları) çok uluslu ve çok oturumlu seminer programı olarak
gerçekleştirilmiştir.
Programın 27 Şubat 2018 tarihli açılış oturumuna,
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la bu program için hazırlanmış video
kayıt konuşması ile başlanılmışken, 28 Şubat 2018 tarihli kapanış oturumuna da
önceki Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Sayın Bakir
İzzetbegoviç’le bu program için hazırlanmış video kayıt konuşması ile
başlanılmıştır.
Sağlık sorunları sebebiyle davetli olduğu hâlde programa
katılamamış Sudanlı yazar ve mütefekkir Dr. Fatih Ali Hasaneyn Muhammed Şerif,
ancak video konferans yöntemiyle, canlı yayınla salona bağlanmış ve sunumunu
gerçekleştirmiştir. Yine sağlık sorunları sebebiyle davetli olduğu hâlde
programa katılamamış Saraybosna Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şeyh Kâzım
Hacımeyliç, bu kitap için konuşma metnini, programa ulaştırmıştır.
İki gün süreyle gerçekleşen çok uluslu, çok oturumlu
“Doğu-Batı Arasında Aliya” semineri ile birlikte “Aliya İzzetbegoviç ve Bosna”
konulu bir resim sergisi ve orijinal dili Arapça olan “Ali” Televizyon Belgesel
Filminin gala gösterimi de gerçekleştirilmiştir.
4 bölüm Arapça dilinde hazırlanmış belgeselde
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile önceki Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı
Konseyi Başkanı Sayın Bakir İzzetbegoviç, kız kardeşi Sabina ve Bosna-Hersekli
fikir, siyaset ve sanat insanlarının yanı sıra Türkiye’den de akademisyen,
fikir ve sanat insanlarının görüşlerine yer verilmiştir. Bu film, Müslüman
Aliya’nın Doğu ile Batı ülkelerini kapsayan ilişkilerini işlemiştir. Yine bu
bölümler “Doğu-Batı Arasında Aliya” ismiyle Türkçe olarak da hazırlanmıştır.
Dünyanın, insanlığın ve Bosna’nın iyiliği için Türkiye
sloganıyla tanıtımı gerçekleştirilmiş program Yunus Emre Enstitüsü (YEE),
Hukukî Araştırmalar Derneği (HUDER), Kuzey Anadolu Film (KAF YAPIM) iş
birliğiyle ve T.C. Ziraat Bankası ile Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin
finansal destekleriyle gerçekleştirilmiştir. Bu program kapsamında Proje
Koordinatörü Ömer Erdoğan ile seminer dolayısıyla Ankara’da bulunan katılımcı
misafirlerine ayrıca “Saraybosna ile 25 Yıl” proje programına bir yıl süreyle
katkı sağlamış Belediye Başkanlarına ve Belediye Başkan Vekillerine T.C.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde, T.C. Cumhurbaşkanlığı İdarî Amirliğince
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan adına yemek verilmiştir.
Bosna-Hersek’in 25. Bağımsızlık Yılı dolayısıyla organize
edilmiş “Saraybosna ile 25 Yıl” proje programının muhtelif aşamalarına T.C.
Dışişleri Bakanlığı, T.C. Saraybosna Büyükelçiliği, BİH Bosna-Hersek Ankara
Büyükelçiliği, Bursa Bosna-Hersek Fahri Konsolosluğu organizasyon olarak katkı
sağlarken T.C. Cumhurbaşkanlığı kurumsal olarak fizikî destek sağlamıştır.
Recep Tayyip Erdoğan (Türkiye Cumhurbaşkanı), Bakir
İzzetbegoviç (önceki Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı), Hakan
Çavuşoğlu (Eski Başbakan Yardımcısı, AK Parti Bursa Milletvekili), Prof. Dr.
Nabi Avcı (Eski Kültür ve Turizm Bakanı, AK Parti Eskişehir Milletvekili), Dr.
Süleyman Gündüz (22. Dönem AK Parti Sakarya Milletvekili), Mustafa Ak (Ankara
Keçiören Belediye Başkanı), Dr. Bahadır Celâl İslâm (Doktor, Bosna Dayanışma
Grubu Başkanı), Prof. Dr. Muhammet Hekimoğlu (Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu Başkan Yardımcısı), Doç. Dr. Rahman Ademi (Ankara Yıldırım
Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi), Selim
Cerrah (Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi), Avukat Hüseyin Kaya
(Hukukî Araştırmalar Derneği Başkanı) fikirleriyle katkı sağlamıştır.
T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Diyanet İşleri
Başkanlığı, TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı), Yunus Emre Enstitüsü
(YEE), Orman Genel Müdürlüğü, T.C. Ziraat Bankası, Ankara Büyükşehir
Belediyesi, Ankara Kazan İlçe Belediyesi, Ankara Keçiören İlçe Belediyesi, Balıkesir
Büyükşehir Belediyesi, Balıkesir Altıeylül İlçe Belediyesi, Bursa Büyükşehir
Belediyesi, Bursa İnegöl İlçe Belediyesi, Bursa Mustafakemalpaşa İlçe
Belediyesi, Bursa Osmangazi İlçe Belediyesi, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi,
Aksaray Belediyesi, Afyonkarahisar Sandıklı İlçe Belediyesi, Kocaeli Darıca
İlçe Belediyesi ise maddî katkı sağlamıştır.
Ayrıca KAF YAPIM-YAYIN’ın bu kitabı, 27-28 Şubat 2018 tarihli
“Doğu-Batı Arasında Aliya” konulu uluslararası seminerde sunumları olan ulusal
ve uluslararası katılımcıların en güncel hayat hikâyeleri ve mücadelelerini
içermektedir. Kitap, bu yönüyle de bir belge hükmündedir.
Bosna-Hersek’in 25. Bağımsızlık Yılı dolayısıyla düzenlenen
“Saraybosna ile 25 Yıl / Doğu-Batı Arasında Aliya” adlı bir dizi program
kapsamında 27-28 Şubat 2018 tarihlerinde Ankara Congresium’da gerçekleştirilen
“Doğu-Batı Arasında Aliya” konulu uluslararası seminerde yapılan konuşma,
sunulan tebliğ ve programlara katkı sağlayanların yazılarından oluşan bu kitap,
yayına hazırlanırken metinler bir bütünlük içinde ve titiz bir şekilde okunmuş,
imlâ ve ifade birliği sağlanmış, bazı bilgi düzeltmelerine gidilmiştir.
Bosna-Hersek ve onun efsanevî lideri Aliya İzzetbegoviç
hakkında derli toplu bilgi içeren bu kitap, konuyla ilgili çalışacaklara kaynaklık
edecektir.
Yayınevimiz, böyle bir eserle yayın hayatına başlamaktan
mutludur.
ÖMER ERDOĞAN
ESKİ SOKAK
(SENARYO HİKÂYE)
Çekim teknikleri ile hazırlamış ve 1995 yılında
senaryo hikâyesi olarak yayınlanmış Eski Sokak kitabı, Sâd sûresinin muhtelif
âyetlerine ve tarihi bir vakaya tanıklık etmektedir.
AYTMATOV 'ÖMÜR
VAR ASRA BEDEL' ETKİNLİĞİYLE ANILDI
Kültür
ve Turizm Bakan Yardımcısı Alpaslan, "Dünyanın en çok okunan yazarlarından
biri Cengiz Aytmatov'un eserlerinde anlattığı değerleri, ne kadar çok okur ve
gençlerimize anlatırsak kendi medeniyetimize katkı sunmuş oluruz." dedi.
Yazar
Cengiz Aytmatov'un doğumunun 90'ıncı yılı dolayısıyla Ankara'da Kültür ve
Turizm Bakanlığı, Keçiören Belediyesi ve Yunus Emre Enstitüsü iş birliğinde
"Ömür Var Asra Bedel" etkinliği düzenlendi.
Burada
konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Bakanlığın Türk
medeniyetine katkı sunan yazarları, sanatçıları, siyasetçileri, düşünce
adamlarını çok iyi anlamak ve anlatmak için var gücüyle çalıştığını belirtti.
Alpaslan,
"Dünyanın en çok okunan yazarlarından biri Cengiz Aytmatov'un eserlerinde
anlattığı değerleri, ne kadar çok okur ve gençlerimize anlatırsak kendi
medeniyetimize katkı sunmuş oluruz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı
Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şükrü Karatepe de Cengiz
Aytmatov'un romanlarının hayatın gerçekleri ile örtüştüğünü ve toplumun
sosyokültürel yapısını çok iyi yansıttığını söyledi.
"Eserleri
168 ülkede 70 milyondan fazla insana ulaştı"
Kırgızistan'ın
Ankara Büyükelçisi İbragim Dzhunusov ise Aytmotov'un eserlerinin dünya var
oldukça yaşayacağını ve okunacağını belirterek, dünyaca ünlü yazarın böylesine
anlamlı bir şekilde anılmasından onur duyduğunu ifade etti.
Dzhunusov,
"Aytmatov'un eserleri 168 ülkede 70 milyondan fazla insana ulaştı.
UNESCO'ya göre dünyada William Shakespeare ve Lev Tolstoy'dan sonra en çok
okunan üçüncü yazar Cengiz Aytmatov'dur. Tabiatı eserlerinde çok iyi yansıttı
ve insanların nasıl yaşaması gerektiğini öğretti. İkinci Dünya Savaşını
eserlerinde anlatmasına rağmen eserlerinde silah, tank ve korkunç anlatımlara
yer vermedi. Aytmatov gelecek kuşakların temiz aşkı, sevgiyi görmelerini ve
tanımalarını istedi." şeklinde konuştu.
Edebiyata adanan
ömür
Etkinliğin
proje koordinatörü Ömer Erdoğan da Aytmatov'u 80 yıllık ömrünün yarısını
edebiyata adadığını anımsattı.
"Bozkırın
uyanışı Cengiz Aytmatov" kitabının Ocak 2019'da yayımlanacağını vurgulayan
Erdoğan, "Kitabımızın tanıtımı, Şubat 2019 tarihinde Kültür ve Turizm
Bakanlığı nezaretinde Cumhurbaşkanlığı Millet, Kongre ve Sergi Salonunda
teşrifleri halinde Cumhurbaşkanımızın katılımıyla gerçekleşecektir." dedi.
Törende
ayrıca Şanlıurfa Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, Bursa Büyükşehir Belediye
Başkanı Alinur Aktaş, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Zekai Kafaoğlu,
Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr.
Şeref Ateş, Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Tekin, eski
bakanlardan Sami Güçlü, Türk Veteriner Hekimler Birliği Merkez Konseyi Başkanı
Ali Eroğlu da birer konuşma yaptı.
Türkan Şoray'a
ödül
Konuşmaların
ardından Aytmatov'un "Selvi Boylum Al Yazmalım" eserinden uyarlanan
filmin başrol oyuncusu Türkan Şoray ve Ahmet Mekin'e ödül verildi.
Programa
katılamayan Şoray'ın video mesajı yayımlandı.
Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet
Hekimoğlu ile KAF Yapım editörleri Prof. Dr. Abdilbijan Ahmetaliyev ve Prof.
Dr. Adnan İsmail'e de çalışmalarından dolayı ödül takdim edildi.
Muhabir:
Yasemin Kalyoncuoğlu
KAYNAKÇA:
Aytmatov 'Ömür Var Asra Bedel' etkinliğiyle anıldı (aa.com.tr, 10.12.2018).
'BİLGEMİZ ALİYA
İZZETBEGOVİÇ' BELGESELİNİN GALASI YAPILDI
Bosna
Hersek'in bağımsızlığının 25. yılı kapsamında hazırlanan "Bilgemiz Aliya
İzzetbegoviç" belgeselinin ilk gösterimi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde
gerçekleştirildi.
Bosna
Hersek'in bağımsızlığının 25. yılı kapsamında hazırlanan "Bilgemiz Aliya
İzzetbegoviç" belgeselinin ilk gösterimi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde
yapıldı.
Beştepe
Millet Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki galada gösterilen "Bilgemiz Aliye
İzzetbegoviç" belgeselinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, İzzetbegoviç'le
ilgili düşüncelerine yer verildi.
Belgeselde
"Merhum İzzetbegoviç ile son olarak vefatından çok kısa süre önce bir
araya gelme imkanı bulmuştuk" ifadesini kullanan Erdoğan, Avrupa'daki bir
programdan Türkiye'ye dönerken Saraybosna'ya gittiklerini anlattı.
"Bosna
halkı hiç şüphesiz haklarını ona helal etmişlerdir"
Erdoğan, şunları
kaydetti:
"Ben
sağlık durumu ağırlaşan bilge lideri tedavi gördüğü hastanede ziyaret etmiştim.
Kendisi bu sohbetimizde ellerimi tutarak bana önce 'Dualarımız sizinle' dedi.
Arkasından da 'Bosnamı koruyun, Bosnama sahip çıkın, buralar hep Evlad-ı
Fatihandır, o size emanettir.' vasiyetinde bulundu.
Aliya
vefat ettiğinde ben Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'teydim. Daha sonra kendisini
de kaybettiğimiz büyük yazar Cengiz Aytmatov ile Aliya'nın anısı üzerinden
müşterek dünyalarımızla ilgili coşkulu bir sohbet gerçekleştirmiştik. Merhum
Aliya'nın vasiyetini yerine getirmek için bugüne kadar tüm gücümle çalıştım,
çalışmaya devam ediyorum, devam edeceğim.
Savaş
sırasında ve sonrasında ortaya koyduğu irade, genelin şartları içinde
yapılabileceklerin herhalde en iyisiydi. Aliya'nın, Srebrenitsa başta olmak
üzere kendileri için ne kadar büyük bir mücadele verdiğini gayet iyi bilen
Bosna halkı hiç şüphesiz haklarını ona helal etmişlerdir."
"Balkanların
son Osmanlısıydı"
Barış
adamı İzzetbegoviç'in "daha fazla kan dökülmesin" kaygısı taşıdığını
vurgulayan Ömer Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Medeniyet
perspektifinden bakan gerçek bir bilgeydi. Kişiliği, düşünce dünyası, tüm
hayatına yayılan mücadelesiyle Balkanların son Osmanlısıydı. Türkiye dostuydu.
Onun, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile aralarındaki son
konuşmalar bir ufuk ve öngörü belgesidir, unutulamaz ve unutulmamalıdır.
İnanıyoruz ki o günkü Türkiye, bugünkü güçlü Türkiye olsaydı şüphesiz tarih
başka seyrederdi."
Ömer
Erdoğan, İzzetbegoviç'in bir lider ve fikir adamı olduğunu belirterek,
"Balkanlar, çeşitli fetret dönemlerinde uğradığı istilalara ve ekilen kin
ile nefret tohumlarına rağmen mayasını olduğu gibi saklamış sağlam bir
coğrafyadır." dedi.
Galaya,
kalabalık bir davetli topluluğunun yanı sıra belgeselde Aliya İzzetbegoviç'in
hayatı ve ülkesinin bağımsızlığı için verdiği mücadeleye ilişkin görüşlerine
yer verilen akademisyenler de katıldı.
Muhabir:
İlkay Guder
KAYNAKÇA:
'Bilgemiz Aliya İzzetbegoviç' belgeselinin galası yapıldı (aa.com.tr,
01.03.2017),
DOĞU BATI ARASINDA
ALİYA" SEMPOZYUMU
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
ölümünden önce hastanede ziyaret ettiği eski Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya
İzzetbegoviç'in kendisine "Bosna'mı koru, Bosna'ma sahip çık. Buralar hep
Evlad-ı Fatihan'dır, o size emanettir" şeklinde vasiyeti olduğunu
açıkladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
ölümünden önce hastanede ziyaret ettiği eski Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya
İzzetbegoviç'in kendisine "Bosna'mı koru, Bosna'ma sahip çık. Buralar hep
Evlad-ı Fatihan'dır, o size emanettir" şeklinde vasiyeti olduğunu
açıkladı.
Bosna Hersek'in 25. kuruluş yıl dönümü
sebebiyle düzenlenen "Saraybosna ile 25 yıl" programı kapsamında
Ankara Congresium'da "Doğu Batı Arasında Aliya Sempozyumu"
düzenlendi.
Etkinliğe eski Milli Eğitim Bakanı Nabi
Avcı, Tunus Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannnuşi, Dünya Müslüman Alimler
Birliği Genel Sekreteri Ali Karadavi ve yazar Süleyman Gündüz'ün yanı sıra
Aliya İzzetbegoviç'in arkadaşları ile çok sayıda Türk ve Boşnak katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan sempozyuma görüntülü bir mesaj gönderdi.
Erdoğan mesajında İzzetbegoviç'i
ölümünden önce hastanede ziyaret ettiğini belirterek, "Kendisi buradaki
sohbetimizde ellerimden tutarak 'Dualarımız sizinle' dedi arkasından da şu
vasiyette bulundu: 'Bosna'mı koru, Bosna'ma sahip çık. Buralar hep Evlad-ı
Fatihan'dır, o size emanettir' dedi." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, bu vasiyeti yerine getirmek
için tüm Balkanlar ve Bosna Hersek'e destek olmaya devam ettiğini söyledi.
Bosna halkının İzzetbegoviç'e haklarını
helal ettiğini kaydeden Erdoğan, "O kara günlerde kardeşlerimize çok daha
fazla destek olamadığımız, katliamların önüne geçemediğimiz Bosna'nın tüm
mağdurlarından, mazlumlarından haklarını bize de helal etmelerini istiyoruz."
diye konuştu.
Sempozyumun açılışında konuşan Avcı da
bakanlık yaptığı dönemde Bosna Hersek'e yaptığı ziyarete değinerek "İki
kardeş ülke arasında yapılan protokollerle Türkçe Bosna Hersek'te, Boşnakça da
Türkiye'de seçmeli ders haline geldi. Böylece yıllarca gönül diliyle anlaşan
çocuklarımız birbirlerinin dilini anlamak için önemli bir imkana kavuştular. Bu
tablodan Aliya İzzetbegoviç'in ruhunun şad olduğuna inanıyorum." dedi.
İzzetbegoviç'in yazar ve mütefekkir
yönlerine dikkati çeken Avcı, "Bir taraftan din, siyaset ve felsefe
alanında mühim bir entelektüel birikime sahip olmak diğer taraftan da bu
birikimi pratik siyaset alanına dökmek gibi bir özelliğe sahip olmak 21.
yüzyılda çok az entelektüele nasip oldu." ifadelerini kullandı.
Avcı, İzzetbegoviç'in Bosna'yı savaştan
çıkaran bir lider olduğu kadar örnek bir entelektüel oluşuna işaret ederek,
"Siyaset felsefesinde olanla olması gerekeni, amaçla araç ilişkisini
ahlaki bir temele oturtmuş bir liderdi. 'Düşmanlarımıza benzersek savaşı
kaybederiz' sözü de bu idrakin bir ifadesidir." dedi.
"Aliya, Bosna
için bir şanstı"
Sempozyuma katılan Nahda Hareketi lideri
Gannuşi de "İzzetbegoviç sadece Bosna için değil Müslümanlar için de
önemli bir liderdi. Biz Müslümanlar olarak maalesef onun gibi liderlerden mahrum
kaldık." diye konuştu.
Gannuşi, İzzetbegoviç'in Bosna Hersek'te
Müslümanların öldürüldüğü bir dönemde ülkesinin haklarına sahip çıktığını
belirterek, "O, Bosna için bir şanstı. Bosna'daki güçler oradaki
Müslümanları yok etmeye kararlıydı. Avrupalılar hiçbir şey yapmadılar, hatta
sessizliğe bürüdüler. İzzetbegoviç, örnek bir mücadele göstererek ülkesinin
haklarına sahip çıktı." diye konuştu.
İzzetbegoviç'in çözümü hep barışta
aradığını söyleyen Gannuşi, "Karşısındakiler Müslümanlara karşı ittifak
içerisindeydiler. Ancak Aliya ümitsizliğe kapılmadı ve aslanlar gibi savaştı.
Bosna çok şehit verdi ama şehit vererek destan yazdı. İslam ordusuna nasıl dik
duracağını gösterdi. İzzetbegoviç, aslında Bosna kadar İslam'ı da
kurtarmıştır." ifadelerini kullandı.
"Aliya bir kitle
heykeltıraşıydı"
Açılışta konuşan eski milletvekili ve
yazar Süleyman Gündüz de İzzetbegoviç'in evrensel bir Bosna bilinci
oluşturduğunu söyledi.
Dünyadaki mazlum halkların da
İzzetbegoviç'in liderliğinde bir mücadeleye giriştiğini kaydeden Gündüz,
"Aliya, Bosna'yı bir toprak parçası olarak değil, insanlığın bir kurtuluş
atası olarak görmüştür." diye konuştu.
Dünyanın kurmaya çalıştığı çok kültürlü
yapının Bosna Hersek'te İzzetbegoviç liderliğinde kurulduğunu söyleyen Gündüz,
"Aşağılanan, tahkir edilen, ülkesinden sürülmek istenen bir topluma
liderlik yapmış ve o toplum idealleri için canından vazgeçebilecek bir dünyanın
inşaacısı olmuştur. Aliya bir kitle heykeltraşıdır. Tıpkı bir heykeltraş, bir
mermer bloku nasıl yontarak bir eser çıkarmışsa Aliya da bizim önümüze Bosna
gibi bir eser çıkarmıştır." ifadelerini kullandı.
KAYNAKÇA:
Doğu Batı
Arasında Aliya" Sempozyumu (haberler.com, 27.02.2018),