Şair. 1 Haziran 1964, Kahramanmaraş doğumlu.
İlk ve ortaöğrenimini Kahramanmaraş’ta bitirdi. Gazi Üniversitesi İktisadî ve
İdarî Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü (1989) mezunu. Bir süre Zaman gazetesinin
arşiv bölümünü yönetti (1987). Hekimler Birliği Vakfının çıkardığı tıp
dergilerinde reklam müdürlüğü yaptı (1988-89). Maliye Bakanlığına muhasebat
kontrolörü olarak girdi (1990). Aynı bakanlıkta başkontrolör olarak görevini
sürdürdü.
İlk şiirleri Kahramanmaraş’ta çıkan gazete ve
dergilerde yer aldı (1980). Nedim Ali ve Feramuz Aydoğan’la birlikte Esra
Yazıları (Kahramanmaraş, 1981, 4 sayı) adlı bir dergi çıkardı. Asıl
ürünlerini Mavera dergisinde yayınlamaya başladı. Sonraları,
arkadaşlarıyla birlikte kurduğu Edebiyat Ortamı (1997) dergisinde ve Yedi
İklim, Kayıtlar, İkindi Yazıları, Yalnızardıç, Türk Edebiyatı, Dergâh ile Hece
dergilerinde yayımladı. Hece’de şiirleri yanı sıra “Albüm ve Çerçeve” adlı
bölümünde şiirin güncel ve temel meseleleri hakkında yazdı. 2006 yılından
itibaren Yeni Şafak kitap ekindeki köşesinde yazdı.
“Bütün sanatların aslı kendine ve topluma ayna
tutmaktır. Sonra bu aynayı olabildiğince çoğaltarak büyütmek. Sanatı idrak
etmek de bu aynanın içine atlamak. (…) Bu tarif yukarıda aradığımız kahramanın aslında belki hakikatte
de var olduğunu, ama muhtemelen aynayı önce kendine tuttuğu için, başkalarına
tutmaktan vaz geçtiğini bildiren bir işaret olabilir.
“Şair Mustafa Aydoğan bu işareti
fehmedenlerden biri olarak görünüyor. Bu şiirin devamını okumak zahmetini
ihtiyar edecek okuyucuların görecekleri gibi bu işareti zamanımızın şiirle
ilgili çok kalem erbabında bulunmayan bir derinlikle ayrıca ciddiye de alıyor.”
(Mehmet Ragıp Karcı)
“Aydoğan şiirlerinde düşünce ile duyarlığı bir
dengede meczediyor. Kendine mahsus kelimeleri, imgeleri, kafiyeleri, söyleyiş
biçimleri ile bir ‘dünya’ kuruyor. Okurun bu ‘dünya’ ile münasebeti zorluklar
içermiyor; şair çok çeşitli kapılar açıyor ona ve paylaşım gerçekleşiyor. Orada
‘Yanağı camdan bir çocuk’ bize bakar. Pencereleri açar açmaz ‘baharın köpüğü
kediler’ içeriye girer. Kum üstünde izler görülür. Gidenler gelenlerden
fazladır biraz. Panayır biter ve herkes dağılır. Şair ‘hayatın el değmiş
tecrübelerini’ yeniden okumaya durunca, yalnızlık kendini çoğaltınca, bütün
tehlikeler kıyıya çekilip deniz aşılınca, hasret yoğunlaşır, yorgunluk artar;
oysa sevgili ‘bir dokunsa’ şairin üzerindeki ‘hayat denilen ağır masa’
kalkıverecek gibidir.
“Aydoğan şiirindeki safrayı giderek
seyreltiyor. Bazen şeffaflığa varan bir saflık yakalıyor: ‘Uyuyorsun yıllar var
ki / canları sıkılan otellerde’. Bazen
de bu saflık bir minyatür berraklığına kavuşuyor: ‘Haydar ve ben / içimiz denen
o çivit düğmeler göğsümüzde / açıyor kapatıyor açıyor kapatıyoruz / yan yana
oturuyor ve saatlerce susuyoruz / büyüyor o düğmeler bir acem gülü gibi /
kalkıp sevinçle kucaklaşıyoruz…” (Mustafa Kutlu)
ESERLERİ (şiir):
Kendini Aynalarda Çoğaltan Şehir (1997), Bir Dolu Bakır Yaz (1999), Bahar
Köpüğü (2004).
HAKKINDA: Ahmet Koç /
Mustafa Aydoğan’ın Mısralarında Bir Gezinti (Işık gazetesi-K.Maraş, 2.6.1992),
Kendini Aynalarda Çoğaltan Şehir (Yeni Şafak, 24.9.1997), Beşir Ayvazoğlu /
Güldeste (Zaman gazetesi, 22.11.1997), Ömer Lekesiz / Boşluğun İlmihâli’nde
Çocuk, Zaman ve Mekân (Hece dergisi, Ocak 1998), Mustafa Kutlu / Aydoğan’ın Şiirleri
(Yeni Şafak, 6.1.1998), M. K. Doruk / Hece’ye Eleştirel Bir Yaklaşım (Yeni
Şafak, 11.8.1999), Bir Dolu Bakır Yaz (Dergâh, sayı: 113, Temmuz 1999), Osman
Özbahçe / Aydoğan’ın Şiiri (Hece, sayı: 41, Mayıs 2000), M. Ragıp Karcı /
Şairler ve Şiirler: Mustafa Aydoğan (Hece, sayı: 74, Şubat 2003), İbrahim
Tenekeci / Yeni Kitaplar, Yeni İmkanlar (Millî Gazete, 18.6.2004), Mustafa
Karaalioğlu / Şairin Dönüşü (Yeni Şafak, 13.6.2004), Ali Emre / Bahar Köpüğü
(Kırklar, Kasım-Aralık 2004).