Halil İnalcık

Historian

Birth
26 May, 1916
Death
25 July, 2016
Education
Ankara University Faculty of Language History and Geography Department of History
Horoscope

Historian (b. 26 May 1916, İstanbul - d. 25 July 2016, Ankara). He graduated from Balıkesir Teacher Training School and Ankara University, Faculty of Language, History and Geography, Department of History (1940). He completed his PhD. in 1943 in the same department where he entered as an assistant, then he became assistant professor in 1946 and after his return from teaching in London University for a while, he became a professor in the same department in 1952. He taught in various universities in America as a guest professor. He was a member and president of many international foundations. He is now a faculty member at Bilkent University, Department of History.

MAIN WORKS:

TURKISH: Tanzimat ve Bulgar Meselesi (Tanzimat and the Bulgarian Issue, 1943), Fatih Devri Üzerine Tetkikler ve Vesikalar (Examinations and Documents related to the Period of Fatih, 1954), Hicri 835 Tarihi Suret-i Defter-i Sancak-ı Arnavid (The Muslim Calendar year 835, The History of the Copy of the Book of the Flag of Albania, 1954), Kanunname-i Sultanî Bermureb-i Örf-i Osmanî (The Sultan’s Law book of Ottoman Traditions, with R. Anhegger, 1956), Gazâvât-ı Sultan Murat bin Mehmet Han, İzladi ve Varna Savaşları 1443-1444 Üzerine Anonim Gazavâtnâme (Anonymous Heroic Poem on the military expeditions of Sultan Murat bin Mehmet Han, İzladi and Varna Wars 1443-1444, 1978), Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi 1071-1920 (The Social and Economic History of Turkey 1071-1920, 1980), Osmanlı’da Devlet, Hukuk, Adâlet (State, Law and Justice in the Ottomans, 2000), Şair ve Patron (Poet and Boss, 2004).

ENGLISH: The Policy of Mehmed II toward the Greek Population of İstanbul and the Byzantine Buildings of the City (1968), Ottoman Policy and Administration in Cyprus after the Conquest (1969), History of the Ottoman Empire Classical Age / 1300-1600 (1973; Turkish: Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ 1300-1600, 2003), The Ottoman Empire: Conquest, Organization and Economy (1978), Studies in Ottoman Social and Economic History (1985), The Middle East and the Balkans under the Ottoman Empire: Essays on Economy and Society (1993), Süleymân the Second [i.e. the First] and His Time (with Cemal Kafadar, 1993), An Economic and Social History of the Ottoman Empire, 1300-1914 (with Donald Quataert, 1994), From Empire to Republic: Essays on Ottoman and Turkish Social History (1995), Sources and Studies on the Ottoman Black Sea: The Customs Register of Caffa 1487-1490 (1996), Essays in Ottoman History (1998). 

 REFERENCE: Ayşe Karabat / Dünya Tarihi Türk’e Emanet (söyleşi, Radikal, 10.8.1995), Dünyaca Tanınmış Tarihçimiz Halil İnalcık (Bilim ve Teknik, Ağustos 1997), Özer Ergenç / Halil İnalcık Neden Büyük? (Doğu Batı, 3 /12, s. 121-142), Halil İnalcık: “İstanbul İşgal Edilmedi” (29.6.2000), İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2007) – Ünlü Bilim Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 2, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Emre Kongar / Halil İnalcık İslâm Şeriatçılığı ve Türkler İçin Ne Diyor? (Cumhuriyet, 26.11.2001), Taha Akyol / Türkiye’de Modern Tarihçiler (Milliyet, 6.1.2003), Can Siirt / İnalcık’tan “Patron”cuk (Lika, sayı: 41, Ağustos 2003), Remzi Demir - Doğan Atılgan, Elli Portre (Ankara, 2008), 100 yaşındaki bilge Halil İnalcık: Bu sıkıntılı devir Geçecek (Röportaj: Güliz Arslan - Fotoğraflar: Selahattin Sönmez, Hurriyet.Com.Tr, 12 Eylül 2015),  Ünlü tarihçi Halil İnalcık hayatını kaybetti (hurriyet.com.tr, 25.07.2016), Prof. Dr. Halil İnalcık son yolculuğuna uğurlanıyor (hurriyet.com.tr, 27.07.2016),  Prof. Dr. Mehmet Öz yazdı: İnalcık’a bakılmadan Osmanlı yazılamaz (karar.com, 29.07.2016).

100 YAŞINDAKİ BİLGE HALİL İNALCIK: "BU SIKINTILI DEVİR GEÇECEK"

100 YAŞINDAKİ BİLGE HALİL İNALCIK:

 

"BU SIKINTILI DEVİR GEÇECEK"

 

‘Tarihçilerin şeyhi’ olarak anılan Halil İnalcık 100 yaşında. Hocanın evine konuk olduk, doğum gününü kutladık. İnalcık “Sıkıntılı bir devir yaşıyoruz ama geçecektir” diyor.

 

Güliz ARSLAN - Fotoğraflar: Selahattin SÖNMEZ

 

12 Eylül 2015 - 10:46:53

 

 “Bu ev taştan, tuğladan değil, kitaptan inşa edilmiş olmalı.” ‘Şeyhül Müverrihin’ (tarihçilerin şeyhi) ya da ‘tarihçilerin kutbu’ olarak anılan Halil İnalcık’ın 100’üncü yaşını kutlamak üzere Bilkent Lojmanları’ndaki evinin kapısını çalıyorum ve içeri girdiğimde aklımdan ilk bu geçiyor. Kitaplar, kitaplar, notlar, ödüller, dergiler, dosyalar, sonra yine kitaplar, kitaplar...

Ailesi, öğrencileri, meslektaşları geçen hafta onun için bir doğum günü kutlaması düzenledi. Biz de şimdi bir pastayla dahil oluyoruz kutlamalara. İnalcık mumları üflerken tuttuğu dileği paylaşmakta sakınca görmüyor. Röportaj sırasında sık sık karşılaşacağım o muzip gülümsemesiyle, “Bir 100 yıl daha” diyor.

 

100 yaşında bir tarihçi olarak Türkiye’nin bugününe bakınca ne hissediyorsunuz?

Sıkıntılı bir devir yaşıyoruz. Ama geçecektir. Tarihimizde bu dalgalanmalar olmuştur. Günlük siyasetle ilgili bir şey söylemek istemiyorum çünkü ben siyasetin üzerindeyim, bilim adamıyım. Kehanette bulunmaya girişmem. Yanlış yerlere çekilebilir. Ama bir sosyal tarihçi olarak durumu görüyorum. Reaksiyon halindeki gençliğin görüşlerini tespit ediyorum.

 

“Tarih bilmek bugünü ve geleceği doğru yorumlamakta bize yardım eder” derler. Ama sanki biz geçmişten hiç ders almıyoruz, hep aynı şeyi yaşıyoruz...

Türkiye şimdi bir dönüm noktasında. Sadece Türkiye de değil, bence insaniyet son asırda istikametini kaybetti. Kendi rahatı için düşmanını nükleer silahlarla ezmek gibi yollara sapıyorlar. Ama bunlara bakıp yılmamalı. Bu memlekete ve geleceğine güvenerek çok çalışmalı. Esas mesele fikir zenginliğidir. O yüzden ne olursa olsun fikir hürriyetini muhafaza etmek gerekiyor.

 

Yaşananlara bakıp “Bu ülkede yaşanmaz artık” diyen çokça genç var. Siz uzun yıllar yurtdışında yaşadınız. Ama sonra döndünüz. Onlara ne demek istersiniz?

 

Karamsarlık korkaklıktır. Türkiye büyüktür. 1500 yıllık bir tarihimiz var. Canımızla, başımızla bu büyüklüğü devam ettirmeliyiz. Bırakıp kaçmak ihanettir bence. Eğer noksanlar varsa gidermeye uğraşmalıyız. Bu devletin tarihine yakışır şekilde yaşamalı ve çok çalışmalıyız.

 

Her şeye rağmen?

 

Her şeye rağmen!

 

BİR KEŞİŞ GİBİ ÇALIŞTIM

 

 

Peki, insanın çok çalışabilmesi için ne çalışması gerektiğini iyi bilmesi lazım herhalde. Siz ne çalışacağınıza çok küçük yaşta karar vermişsiniz. Nasıl emin oldunuz ömrünüzü adayacağınız alanın sizin için en doğrusu olduğundan?

 

1935’ti sanıyorum, Balıkesir Muallim Mektebi’nde okurken kütüphaneden bir kitap aldım; Hasan Âli Yücel’in ‘Goethe’si. O bana çok tesir etti. Ben de bir misyon benimsedim. Arkadaşlarım Hititoloji, Sümeroloji gibi ilimlere önem veriyordu. Ben eskiçağa girmedim. “Bizim asıl tarihimiz Osmanlı’dır, kendimi Osmanlı tarihine vereceğim” dedim.

 

Ve çok çalıştınız değil mi?

 

Bir keşiş gibi... İdealimi gerçekleştirmek için en iyi şekilde hazırlandım. Birinci sınıf âlimlerden ders aldım. Eşim de benimle işbirliği yaptı. Biz Şevkiye’yle, benim hanım, nerede tanıştık biliyor musunuz? Arapça dersinde. Yan yana oturmuşuz. O da Arap edebiyatının mütehassısı oldu. Arap kaynaklarında çözemediğim şeylere yardım ederdi. Kendisiyle günlerce ilgilenemediğim olurdu, davetlere gidemezdik. Hiç şikâyet etmezdi.

 

Ne mutlu ki çalışmalarınızın karşılığını aldınız...

 

Evet, eserlerimi Çinceye, Rusçaya, Lehçeye, Arapçaya, Yunancaya, Bulgarcaya, Romenceye, Sırpçaya, Hırvatçaya, Farsçaya çevirdiler. 1432 tarihli, Arnavutluk nüfusunu anlatan bir defter bulmuştum arşivlerde. 1950’lerde onu neşrettim. Bu Balkanlar’da büyük akis yaptı. Osmanlı’nın kılıçla değil, uzlaşmayla geldiğini orada gördüler. Sırp Akademisi beni üye seçti; akademiye giderseniz görürsünüz, büyük âlimlerin fotoğrafının yanında bir de bir Türk âliminin fotoğrafı vardır. Sonra, UNESCO’nun dünya tarihi kitabında 18’inci asra ayrılan beşinci cildin editörlerinden biri de bendim. Uluslararası tarih ilminde bir otorite olarak tanındığımı bu kitap ispat eder. ‘Klasik Çağ’ kitabım ders kitabım olarak pek çok üniversitede okutulur. Bunlar büyük mutluluklar benim için.

 

72 KİTABIM VAR, ÇOĞUNU 80 YAŞINDAN SONRA YAZDIM

 

Türkiye’de kıymetiniz biliniyor mu?

 

Maalesef. Ben Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu “1302, Bafeus Zaferi’dir” diyorum. Bizans kayıtlarında ilk defa o zaman geçiyor Osmanlı. İlk defa o zaman Bizans ordusu denize dökülüyor. Ama hâlâ bütün tarihçiler 1299’da, Bilecik’in alınmasını kabul ediyor. Çünkü ilk mektepte öyle öğrenmişler! Efendim, ondan önce onun gibi daha kaç kale fethedildi. Defalarca yazdım ama okumuyorlar. Tembellik tembellik...

 

Öğrenciniz İlber Ortaylı da “Cahiller” der böyle kızınca...

 

Akıllı gençler de var. Ama nedense yenilikler pek benimsenmiyor. Yeni olanı anlamaya çalışmak enerji istiyor, o enerjiyi vermek istemedikleri için evvelce ne yazılmışsa onu devam ettiriyorlar. Kendi tezlerimi pek az meslektaşın çalışmalarında görüyorum. Oysa dönüp baksalar bizim, 1950’lerde Barkan’la (Ömer Lütfi) toplumdaki değişikliklerin ve ekonominin üstünde duran, yeni bir tarih getirmeye çalıştığımızı görecekler.

 

Şimdi neyle meşgulsünüz?

 

Bütün Osmanlı çalışmalarımı beş cilt halinde neşretmekteyim. Osmanlı tarihinin; yeni tarihçilik görüşüne göre ve arşiv vesikalarına dayanan son terkibini yaptım. Beşinci cildi de bitirdim, dizilmekte. Bu kitaplarla Hammer’i (Avusturyalı tarihçi) falan çöpe atmaya hakkımız var.

 

Hayatınızda bir gün olsun tembellik ettiniz mi? “Bugün yataktan çıkmayacağım” dediniz mi mesela hasta olmadığınız halde?

Hayır. 72 kitabım var, çoğunu 80 yaşından sonra yazdım. Hâlâ hoca olarak faalim; yedi doktora öğrencim var. Geçen sene bazı yeni makalelerim çıktı. Bir şeye âşık oldunuz mu her şeyi unutursunuz işte. Uykunuzu, sıhhatinizi... Ama hedefe varmak için ömür, onun için de iyi sıhhat lazım. Doktorlarımıza çok şey borçluyum. 100’e vardımsa modern tababette yapılan keşifler sayesinde vardım.

 

HAYATI DA İHMAL ETMEDİM, MUTLU BİR İNSANIM

 

 

Şimdi sağlığınız iyi değil mi?

Görüyorsunuz, bunamadım. Kalp pilim var. Sekiz çeşit ilaç kullanıyorum. Ama iyiyim. Bazen yoruluyorum. Gözlerim zayıfladı. Hatta unutkanlık başladı. O yüzden artık ilmi şeyler yazmayacağım. Sizin burada bulunmanız hayatımda yeni bir devrin başlangıcıdır. 100’üncü yaşımla ilgili röportaj veriyorum. Artık biraz dinleneyim.

 

Çalışmadığınız zamanlarda neler yaparsınız?

 

Beni hayata bağlayan, kötülükleri, hastalıkları unutturan bir şey var; klasik müzik. Beethoven’i, Mozart’ı, Haydn’ı dinlerim.

 

 

Muhabirimiz Güliz Arslan, “Ben size âşık oldum” diyen İnalcık’ın şakasına “Bununla ilgili bir teklifiniz var mı peki?” diye karşılık veriyor.

 

Daha basit zevkleriniz hiç olmadı mı? Tavla oynamak, yemek yapmak gibi?


Onlara vaktim olmadı.

 

Hep çalışmakla geçmiş bir ömrü sıkıcı bulanlar olacaktır...

 

İlim yapıyorum diye hayatı ihmal etmedim. 15 sene Şikago’daydım, bu süre içinde yedi kere Las Vegas’a gitmişiz. Hanım çok severdi jackpot oynamayı. Ben kumar oynamazdım, dağlara giderdim. Seyahati çok severim. Bütün dünyayı gezdim.

 

İçinizde ukde kalan bir şey var mı?

 

Hayır. Ben mutlu bir insanım. 15 yaşında kendime bir hedef koydum. Ona eriştim. Dağa çıkmak gibiydi; zirveye ulaştım, şimdi oradan bağırıyorum, herkes beni dinliyor.

 

GENÇLİĞİMDE SAĞ AÇIK OYNADIM

 

 

Bir gününüz nasıl geçer?

7-8 gibi kalkarım. 8.30’da kahvaltı yaparım. 10’a kadar müzik dinlerim. Sonra ilmi çalışmalarımla ilgilenirim. Arkadaşları kabul ederim.

 

Nasıl beslenirsiniz?


Kahvaltıda sütlü kahve, bir yumurta ve beyazpeynir yerim. Zeytinyağına ekmek doğrayıp yemeyi severim. Et de yerim, sebze de... Aşırıya kaçmam; akşam yemeğim bir çorbadır.

 

Spor yapar mıydınız?


Gençliğimde çok futbol oynadım. Sağ açıktım.

 

 

100’ü 99’dan ayıran bir şey var mı?

 

Güliz Hanım, insan 100 de olsa, 120 de olsa bir şeyden kurtulamıyor; aşk. Ben size âşık oldum mesela. Bu yaşta bu gibi hislerden aridir diye bakarsınız belki bana ama öyle değil. Tanrı bizi yaratırken bunu koymuş içimize. Aşk olmasa insanlık son bulurdu. Ben de şu anda size âşığım.

 

Bununla ilgili bir teklifiniz varsa değerlendirebilirim! Gerçi siz Şevkiye Hanım’ı kaybettikten sonra evlenmek istememişsiniz...

 

Evlenmedim ama çok âşık oldum.

 

KÖSEM SULTAN'IN TARİHİNİ BEN YAZDIM

 

 

Türkiye’de toplumun tarihe ilgisini nasıl buluyorsunuz? ‘Muhteşem Yüzyıl’ çok sevildi. Şimdi herkes ‘Kösem Sultan’ı bekliyor...

 

Kösem Sultan’ın tarihini Topkapı Sarayı vesikalarını kullanarak ben yazdım. Yıllarca bir sultan gibi idare etmiştir devleti. İlimden kopmadan popüler tarih takip edilebilir.

 

Günlük hayatta tarihle ilgili en sık yapılan hata nedir?

 

‘Osmanlı İmparatorluğu’ uydurma bir laftır. Osmanlı kendine imparatorluk demedi, ‘Devlet-i Aliye-yi Osmaniye’ dedi. Yani; Yüce Osmanlı Devleti. Aliye’nin a’sını da uzatmadan söyleyeceksiniz.

 

HALİL İNALCIK'TAN HAYAT DERSLERİ 

 

Çalışma: Manalı bir hayat için kendinize uzak, büyük bir gaye koyun. Sonra da onu gerçekleştirmek için çok çalışın.
Para: Yetecek kadar olsun. Kendinizi servet yığma hırsına kaptırmayın. Ama bir eviniz olmalı.

Aşk: Çalışma uğruna yalnızlığı seçmeyin, hayatınız noksan kalır. Tanrı bizi çift yaratmış. Kadınsız hayat yarım hayattır.
Aile: Ben öyle çok çocuklu bir hayat kuramadım, bir kızım oldu. Ama çocuk sahibi olmak ilim yapmaya engel değildir.

KAYNAK: 100 yaşındaki bilge Halil İnalcık: Bu sıkıntılı devir Geçecek (Röportaj: Güliz Arslan - Fotoğraflar: Selahattin Sönmez, Hurriyet.Com.Tr, 12 Eylül 2015).

 

Yazar: Güliz Arslan

RELATED BIOGRAPHIES

Show More