Eğitimci, şair ve yazar. 1941, İncirköy / Fethiye / Muğla doğumlu.
İlkokulu köyünde, ortaokulu Fethiye’de okudu. Muğla Turgut Reis Lisesini
bitirdikten sonra, 1964 yılında Muğla’da yayımlanan Ferayi dergisinde
yayın yönetmeni olarak çalıştı. 1965-66 yıllarında İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesine devam etti. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Önlisans
programını bitirdi. 1967 yılından itibaren İncirköy, İzmir, Çorum, Fethiye
Yakabağ, Çatalarık ve Merkez Atatürk ilkokullarında öğretmen ve yöneticilik
yaptı, 1995 yılında emekliye ayrıldı. Emekli olduktan sonra bir süre de özel
eğitim kurumlarında yöneticilik görevlerinde bulundu. Evli, iki çocuk ve iki torun sahibidir.
1990 yılında çevre beratı ve madalyası, 2003 yılında Muğla
Gazeteciler Cemiyeti ödülü, EGAY-DER 2004 yılı Türk Kültürüne Hizmet Ödülü
aldı. EGAY-DER, ADD ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüleri üyesidir.
ESERLERİ:
ŞİİR: Çim (1964), Nisan Yağmuru (2000).
ANI: Gülce Kız (2004).
Çağırırsam gelme, bakarsam gülme,
Işığı gönül penceremden seveyim.
Kaşlarını çatıp sakın üzülme,
Sen sevmesen de olur, ama ben seveyim.
(Nisan Yağmuru, 2000)
Çirkinsin işte !
Hem de çarpık bacaklı,
Dişlerin gedik gedik,
Sana aşık değilim,
Martta kaldı aşkımız.
Artık yazmaya varmıyor elim,
Bugün
Bugün bir nisan sevgilim.
(Nisan Yağmuru, 2000)
AYŞEMATİK
ÜNAL ŞÖHRET
DİRLİK
Titiz yazarlarımızdan biridir. Ufak/tefek yanlışlık
yapmamak için elinden geleni yapar. Severek okuyacağınız küçük hikâyecikler,
çok nefis anıları bulacaksınız bu yazılar içerisinde.
Recai Şahin kendini şöyle anlatıyor arka kapakta: Muğla
ili, Fethiye ilçesi, İncirköy köyünde 1941 yılında doğdu .İlkokulu köyünde,
ortaokulu Fethiye’de okudu, Muğla Turgut Reis Lisesini bitirdi.1964 yılında,
Muğla’da yayınlanan Ferayi dergisinde yayın yönetmeni olarak çalıştı.
1965-1966 yıllarında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne
devam etti.
1967 yılında öğretmen oldu.
Açık Öğretim fakültesi Eğitim Ön Lisans programını bitirdi.
1995 yılında emekli olduktan sonra beş yıl bir özel okulda yönetici olarak
çalıştı. Meslek yaşamının tümü yöneticilikle geçti.
Ferayi, Beşkaza, Çağrı, Su, Varlık, Fethiye dergileri
başta olmak üzere bir çok dergi ve gazetede yazdı.
1966 yılında Milliyet Gazetesi’nde “Mendildeki
İşleme” adlı öyküsü yer aldı.
1990 yılında, çevre Bakanlığı’ınca ülke genelinde
düzenlenen yarışmada “Çevre beratı ve Madalyası”aldı.
Muğla Gazeteciler Cemiyeti, EGAYDER (Yazar Bir) ve
halk Kültürü Araştırma Kurumu’ndan halk Kültürüne Hizmet
ödülleri aldı.Uluslararası Türk Kurultaylarında altı bildiri sundu.
Yazarın diğer Kitapları:
1-Çim Şiirler-1964)
2-Nisan Yağmuru (Şiirler-2000)
3-Fethiye Dili ve deyimleri:2002-2006
4-Onun Adı Şey (Fıkralar/2004
5-Gülce Kız Anılar/2004
6-Oyun ve oyuncaklar/2007
7-Köy Diye Diye /2007
8-Eskiden /2011
9-Ders Olsun/2011
Milliyet Blog'da yayınlandıktan sonra bir müddet bekleyip
kitaplaştırdığı anılarında bir öğretmen olarak ben kendimi, okul çevresini,
öğretmen arkadaşlarımızı, köyümüzü bizim mesleğin akıl küplerini (yani
ilköğretim Müfettişlerini), yaşadığımız çevreyi buldum. Okuyucularımla
paylaşacağım anıyı sonlarda buldum. Recai Şahin Muğla’ya yeni gelen bir
ilköğretim Müfettişini nasıl işlettiğini anlatıyor. Ayşematik sizin de
dikkatinizi çekecek, siz de beğeneceksiniz sanırım.
Recai Şahin’i candan kutluyorum.Kitaptaki bir ç.ok anıyı(
sayını yukarıda belirttim) Milliyet Blogda okuyabilirsiniz.Sözü uzatmadan 111.
Sayfadaki AYŞEMATİK’i sunuyorum. İyi okumalar. Gülmek yok ha!
AYŞE MATİK
Yazan: Recai Şahin
“Anılar kocayan beyinlerin koltuk değnekleriymiş.
Öğretmenin anısı çoğu kez ya çocuk üstünedir ya da müfettiş üstüne. İşte
müfettiş üstüne bir koltuk değneği:
Yıl 1983-84’ler. Fethiye Atatürk İlkokulu'nda yönetici
olarak çalışıyorum. Odama çantalı bir adam girdi.”Ben müfettiş
falanca…”Gördüğüm müfettişlerin en nur yüzlüsü, en tatlısı, ağabeyim yaşında,
kanım çabuk kaynadı, kısa sürede içli, dışlı olduk.
Bir gün konu çamaşır makinesinden açıldı nasılsa, müfettiş
çamaşır makinesi almak istiyor, ama markalarını, iyisini-kötüsünü henüz
bilmiyoruz. O zamanlar bizim de çamaşır makinemiz yoktu. Ben gır gır olsun
diye; “Hocam valla benim bir çamaşır makinem var, hem yıkıyor, hem
sıkıyor, kuruluyor,k urutuyor, hatta ütülüyor bile” dedim. Hocamın gözleri fal
taşı gibi açıldı.” Markası ne?diye sordu. Ben de hiç düşünmeden “Ayşematik”
deyiverdim. (Öğretmen olan eşimin adı Ayşe’dir) Odaya girenler-çıkanlar olunca
konu oracıkta kapandı.
Müfettiş hafta sonu Muğla’ya döndü.
Canım müfettişim cumartesi günü erkenden kalkıp bir beyaz
eşya dükkanına gitmiş. “Ben Ayşematik çamaşır makinesi almak istiyorum” demiş.
Dükkancı işletildiğini düşünüp “Amca bende yok ama, falan yerdeki
mağazada herhalde vardır” demiş. Benim tatlı müfettişim o dükkanı da bulmuş. O
dükkancı bir başka dükkana yollamış. Müfettişim o dükkancıya, daha önceki
iki dükkancının selamını götürmüş. Üçüncü dükkancı müfettişimi tanımış.
“Hocam seni işletmişler, ben yıllardır beyaz eşya satarım, daha Ayşematik diye
bir marka duymadım” demiş. Müfettişim, “nasıl olur, bana onu koskoca Fethiye
Atatürk İlkokulu'nun müdürü söyledi,yalan söyleyecek değil ya..”
Olayın sonrasındaki pazartesi günü odamda oturuyorum. Kapı
hızla açıldı. Müfettiş elindeki çantayı masamın üstüne savurup, Seni
divan-ı Harbe vereceğim, seni sürdüreceğim, seni süründüreceğim, seni..”
Hemen masanın üstündeki çantayı düzelttim, paltosunu
çıkarmaya çalışan müfettişime yardım ettim, hatta paltoyu askıya bile ben
astım.
Ben yerime oturdum, müfettişim kollarını göbeğine bağladı
ve pencerenin önünde durup dışarıyı seyrederek ayakta sorgu-sual vaziyeti aldı.
Sonra eşimin adının Ayşe olduğunu söyledim, hani bir matiği
fazlaydı.
Müfettişim öylesine mükemmel bir insandı ki. Oturup
söyleşiye başlamamız, kahkahalarla gülmemiz hiç de uzun sürmedi.
Yıllar sonra Muğla Üniversitesi’nin bir davetinde
karşılaştık. “Seni Ayşematik seni” diyordu, yani Ayşematik…
Müfettişimi sevgi ve saygı ile anıyorum.
(*) HOŞ 5/Recai Şahin,2014/ Sayfa:111/112