Asker, devlet ve siyaset adamı (D. 27 Temmuz 1881,
İstanbul - 16 Temmuz 1964, İstanbul). Tam adı Hüseyin Rauf
Orbay olup Bahriye
Şûrası Başkanı ve Ayan Üyesi (Senatör) olan Abhaz asıllı Amiral Mehmet Muzaffer Paşa’nın oğludur.
İlköğrenimini İstanbul Cibali’deki ilkokulda yaptıktan sonra babasının komodor
olarak görevli bulunduğu Trablusgarp’ta Askerî Rüştiye (Ortaokul)’yi bitirdi.
1893’te Heybeliada Bahriye Okulu İdadisi (Lise)’ne girdi. 1897’de Şakirdan
(Harbiye) sınıfına geçti. 1899’da Güverte Mühendis Teğmen rütbesiyle mezun
oldu. Heybetnüma Okul Gemisi’ndeki eğitim ve öğretimden sonra Selimiye Firkateyni’ne
ve arkasından Garp Vapuru Seyir Subayı yardımcılığına atandı. Mahmudiye
Zırhlısı’nda görevli iken 1901’de üsteğmenliğe yükseldi. Hamidiye Torpidosu ve
Fethiye gemisinde görev yaptı. 1904’te yüzbaşılığa yükselmesinden sonra
Mesudiye Zırhlısı’na atandı.
Hüseyin Rauf Bey, iyi İngilizce bilmesi
ve bulunduğu görevlerde gösterdiği başarılar nedeniyle dikkatleri çekerek,
Mecidiye Kruvazörü’nü Amerika’dan İstanbul’a getirip, Donanmada danışman
olarak alıkonulan Mr. Bucknam’in
yardımcılığına verildi. İki yıl bu görevde kaldı ve bu süre içinde taşıt
gemileri satın alınması ve gemi inşa tezgâhlarında incelemeler yapması için
İngiltere’ye ve Amerika’ya gönderildi. 1906’da Asar-ı Tevfik Zırhlısı’na atanarak
Almanya’da Kiel Tersanesi’nde onarılıp yenileştirilen bu gemiyi yurda
getirecek subaylarla Almanya’ya gönderildi. Bu arada 1907’de kıdemli yüzbaşılığa
yükseldi. Aynı yıl Peyki Şevket Komutanlığı’na atanarak, Sisam ayaklanmasının
bastırılmasıyla görevlendirilen filoda görev yaptı. 1907 Kasım ayında önyüzbaşı
olarak 31 Mart Olayı (13 Nisan 1909) nedeniyle İstanbul’a gelen Hareket Ordusu’nun
eylemlerine katıldı. Aynı yıl Hamidiye Gemisi Komutanlığı’na atandı. Gemisi
ile Arnavutluk ayaklanmasının bastırılmasında başarılı oldu.
Rauf Bey bu arada, tahta çıkan (1910) İngiltere
Kralı V. George’un taç giyme
töreninde yapılan deniz resmigeçidinde Türk donanmasını temsil etti. 1911 İtalyan Savaşı’nda
Trablusgarp’a silâh ve cephane sevkinde görev aldı. 1912’de Balkan Savaşı’nda
Karadeniz harekâtına katılarak Varna ve dolaylarını bombardıman etti. Hamidiye
Gemisi’nin torpido isabeti alarak onarıma girmesi ile Başkomutanlık tarafından
Bağımsız I. Fırka adı verilen birliğin komutanlığına atandı. Aynı yılın sonunda Çanakkale
Boğazı’ndan çıkarak yaptığı keşif harekâtında (Dolphin) Yunan denizaltı
gemisini işe yaramaz hale getirdi ve Bozcaada bombardımanı ile Yunan
donanmasının bu ileri üsten yararlanmasına engel oldu. Balkan Savaşı’nın en karanlık
günlerinde Akdeniz’de korsan harekâtına memur edilerek, 1913’te Çanakkale
Boğazı önündeki Yunan ablukasını başarı ile yarıp denize açıldı. Ertesi gün
Yunan donanmasının önemli üssü Şira Limanı’nı topa tutarak Makedonya adındaki
yardımcı kruvazörünü batırarak o çevredeki barut fabrikası ile cephane depolarını
tahrip etti. Oradan geçtiği Port-Sait Limanı’nda İngilizlerin izin vermemeleri
üzerine Kızıldeniz’e geçti. 1913’te tekrar Akdeniz’e çıkarak Adriyatik
denizinde bir ikmal üssü olan Draç Limanı’nı bombaladı. Singin Limanı’nda
cepheye sevk edilmek üzere bekleyen Sırp askerleri ve savaş araç gereci yüklü
yedi Yunan taşıt gemisini batırdı. Bundan sonra İskenderiye’ye geçerek bir
süre Doğu Akdeniz’de bayrak gösterdikten sonra, Kızıldeniz’e indi ve savaşın
sonuna kadar orada kaldı. Yaptığı akınlarla, Balkan Savaşı’nın en umutsuz
günlerinde halkın moralini yükselterek Yunan Ordusunu Selanik cephesinde tuttu
ve ayrıca Sırbistan’ın yardımına engel oldu. Yunan donanması ve özellikle en
büyük gemileri Averoff Zırhlısı’nı adeta
hareketsiz bıraktı.
Hüseyin Rauf Bey, bu başarıları nedeniyle
kamuoyunda “Hamidiye Kahramanı” olarak anılmaya başladı. Bu arada devlet onun
için “Hamidiye Kruvazörü Hümayunu” adını taşıyan bir madalya çıkardı. Rauf Bey, 2 Temmuz 1913’te binbaşılığa
yükseltildi. 8 Ocak 19l4’te, İngiltere’de yapım aşamasında olan Sultan Osman Zırhlısı Komutanlığı’na atandı. Ancak Birinci
Dünya Savaşının başlaması ve İngiltere’nin gemiye el koyması üzerine yurda
döndü. 1915’te kendisine Bahriye Nezareti I. Daire Başkanlığı görevi verildi. Yarbay
rütbesiyle Firkateyn Kaptanı ve 1917’de albay rütbesiyle Kalyon Kaptanı oldu ve
savaş boyunca “Deniz Kurmay Başkanı” olarak bu görevde kaldı. Savaştan sonra Talât Paşa Hükümeti’nin çekilmesi üzerine, iş
başına gelen Ahmet İzzet Paşa Hükümeti’nde
Bahriye Nazırlığı’na getirildi. 30 Ekim 1918’de, onun başkanlığındaki heyet
tarafından Limni Adası’nd Mondros Antlaşması imzalandı. Bir hafta sonra hükümetin
çekilmesi ile görevi son buldu.
Rauf Bey, antlaşma koşullarının
müttefikler tarafından ihlâl ve yurdun kimi bölgelerinin işgal edilmesine
üzülerek, 1919’da askerlikten ayrıldı ve eski arkadaşı Mustafa Kemal Paşa ile yaptıkları anlaşma
üzere Anadolu’ya geçti. Önce Ege Bölgesindeki durumu gözden geçirdi. Ankara’ya
giderek 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa ile buluştu. Birlikte Ankara’dan
Amasya’ya giderek, Amasya Genelgesi’ni imza etti. Mustafa Kemal Paşa ile birlikte
Erzurum ve Sivas kongrelerinde bulundu. Kemal Paşa ve dokuz arkadaşı ile
Heyet-i Temsiliye’ye seçildi. 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal ve diğer üyelerle
birlikte Ankara’ya geldi.
Rauf Bey, 12 Ocak 1920’de İstanbul’da
toplanan son Osmanlı Mebuslar Meclisi’ne Sivas Milletvekili olarak katıldı.
Meclisin 17 Şubat 1920’de “Misak-ı Millî”yi kabulünde büyük gayret gösterdi. 16 Mart 1920’de
İstanbul’un İngilizler tarafından işgalinde bir kısım milletvekili ile
birlikte Meclisten alınarak Malta adasına sürüldü. Bir yıl sekiz ay orada
sürgün kaldı. Malta dönüşü Ankara’ya gelerek Sivas Milletvekili olarak TBMM’ne
katıldı. 1921’de Meclis tarafından Nafıa (Bayındırlık) Bakanlığı’na seçildi.
1922’de İcra Vekilleri Heyeti Reisliği (Başbakanlık) görevine getirildi. 4
Ağustos 1923 tarihine kadar bu görevi sürdürdü. Bu arada Lozan Barış Konferansı’nın
ilk dönemindeki görüşmelerde Başdelege İsmet Paşa ile fikir ayrılığına düştü.
Bu dönem için kırk üçü gizli oturumlarda olmak üzere, kürsüde yüz sekiz konuşma
yaptı.
Hüseyin Rauf Bey, II. Dönemde de İstanbul
Milletvekili seçildi. Cumhuriyetin ilânından sonra İstanbul’da yayımlanan “Tevhid-i Efkâr” ve “Vatan” gazetelerine
verdiği demeç dolayısı ile Halk Fırkası (CHP) toplantısında ağır eleştirilere
uğradı. Bu olay, yönetimle ters düşmesinin başlangıcını getirdi. 9 Kasım 1924’te
bir kısım arkadaşları ile Halk Fırkası’ndan ayrılarak, 17 Kasım 1924’te Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası’nın kurucuları arasında yer aldı. 1925’te İstiklâl Mahkemesi
kararı ile fırkanın İstanbul şubesinin aranması ve sonra da kapatılması ile
bağımsız milletvekili olarak görevini sürdürdü. 1926’da kırk beş gün
izin alarak tedavi için Avrupa’ya gitti. Londra’da bulunduğu sırada İzmir’deki
Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya suikast olayı
ile ilgili görüldüğü ve on yıl kalebentliğe hüküm giydiğine dair bir bildirim
aldı. Kararın TBMM’de okunması ile milletvekilliği sona erdi. Bu kararı
kesinlikle kabul etmedi, ancak kararın temyiz kabiliyeti de olmadığı için yurda
dönmedi. Hükmün 1933’te çıkan af kanunu ile ortadan kalkmasından iki yıl sonra
yurda döndü. Bakanlar Kurulu Kararı ile kendisine emekli aylığı bağlandı.
TBMM’nin VI.
Döneminde açık bulunan bir milletvekilliği için CHP Genel Başkanlık Divanı, 22
Ekim 1939
tarihli
bir beyanname ile kendisini aday gösterdi. Bu beyannamede suikast olayı ile
bir ilgisi olmadığı da vurgulandı. Sonuçta Kastamonu Milletvekilliğine seçildi
ve TBMM’ne katılarak yasama görevine başladı. Ancak İkinci Dünya Savaşı’nın
en kritik döneminde Türkiye’yi İngiltere’de temsil etmesi, hükümetçe daha
uygun görülerek, 1942’de Londra Büyükelçiliği’ne atandı ve milletvekilliğinden çekildi.
1944’te bu görevden ayrılarak yurda döndü. Yeniden bir görev kabul etmedi ve
politikadan da uzak kaldı. Hiç evlenmemiş olan Rauf Orbay, 16 Temmuz 1964’te
İstanbul’da öldü ve Erenköy Sahra-yı Cedid Mezarlığı’nda toprağa
verildi.
HAKKINDA: İbrahim Alaeddin / Türk Meşhurları (1946), Süreyya S. Berkem / Hayat Mecmuası (Sayı: 32-34, 1964), Kemal Öztürk / İlk Meclis – Belgesel (1999), Süleyman Yeşilyurt / Türkiye’nin Başbakanları (2006), Milliyet Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (c. 17, 1986), Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi (c. 8, 1985), Çağdaş Liderler Ansiklopedisi (c.1, 1986), Cemal A. Kalyoncu / 'İzmir Suikastı Komploydu" (Aksiyon Dergisi / 5 Aralık 2005), Sema Dülger / Dünden Bugüne Devin Zirvesindekiler (2007).