Şair (D. 9 Şubat 1926, Tekirdağ - Ö. 15 Şubat
2002, İstanbul). Tam adı Mehmet Sabih Şendil’dir. İstanbul Erkek Lisesini
(1945) bitirdi. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesindeki öğrenimini yarıda
bırakarak İmar Bankası ile Yapı ve Kredi bankalarında çalıştı. Şiirleri 1944
yılından itibaren İstanbul, Kaynak, Çağdaş, Varlık, Yeryüzü vd.
dergilerde yer aldı.
ESERLERİ:
ŞİİR: Bizim İskele (1948), Gelin
Dünya (1951), Yaşamak Herkesin Hakkı (1953), Çiftlikte Sabah (çocuk
şiirleri, 1955), Bir Çatı Altında (1961), Dilek ile İpek (çocuk
şiirleri, 1966).
MASAL: Altın Sakallı Dev (1958), Üç
Kızkardeş (1960), Beyaz At (1961).
KAYNAK: TDE Ansiklopedisi
(c. 8, 1976-98), Seyit Kemal Karaalioğlu / Resimli Türk Edebiyatçılar Sözlüğü
(1982), Yurt Ansiklopedisi (c. VIII, 1982-83), Behçet Necatigil /
Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve
Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), TBE Ansiklopedisi (2001), Atilla Aşut /
2002 Yılında Kaybettiğimiz Gazeteci, Yazar ve Yayıncılar (Çağdaş gazetesi,
Haziran 2003, sayı: 54), İhsan
Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları
Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
Sen
esmer ceylânım çevik mi çevik
Kurşun bile yetişemez peşinden
Taptaze bir aşk var yüreğinde üstelik
Yıldızlar saçılmakta hareli gözlerinden
Ellerin sıcak mı sıcak bileklerin incecik
Sen esmer ceylânım çevik mi çevik
Sen esmer ceylânım fidan gencecik
Umut yüklü ağacım salkım saçak
İkiz çocuklar gibi kaderimiz birleşik
Demir asa demir çarık yürüsün bırak
Her halinde bambaşka bir incelik
Sen esmer ceylânım fidan gencecik
İSTANBUL ŞEHRİNDE KIŞ
Sabih Şendil
Üzgündü İstanbul şehri,
Tıklım-tıklım doluydu Beyoğlu’nda bütün meyhaneler.
Uçsuz-bucaksız denizdi İstiklâl caddesi,
Dalgası insan kalabalığından.
İkinci dünya harbinin neticeleriydi bunlar.
Bir adam, bir küçük meyhanede,
Yaşamasını unutmaya çalışıyordu.
Onunla beraber içti Sabih Şendil,
Yalandan neş’eli oldu.
Bir dünya yarattı kendine göre,
Yalandan kahkahalar attı.
En nihayet bütün dertlerin, bütün üzüntülerin harman olduğu bir kadehle,
Hakikaten hayatını unuttu!
İçtikçe mavileşiyordu gökyüzü,
İçtikçe hayat daha pembeleşiyordu.
Yalnız Balık Pazarı meyhanelerine olduğu gibi,
Beyoğlu’nda iyot kokmuyordu akşam.
Kulakların çınlasın Fethi Giray!
Bir kadın gidip - geliyordu caddelerde,
Yalnızdı, ürkekti ceylân gibi.
Bir çiçek gibi düşmüş dalgalara,
Gözleri geceden kara bir kadın,
Bahtı gözlerinden kara.
Bütün kadınlar güzeldi,
Sarışınlar daha neş’eliydiler.
Marızıbl’ı misâli Apollinair’in,
Işıl-ışıl yanıyordu gözbebekleri.
Yollar kalabalıktı, hava soğuk,
Kar buram buram yağıyordu büyük caddelerine şehrin.
Geniş bulvarlara, tenha sokaklara,
Sobasız evlere, fakir mahallelere;
Kar buram buram yağıyordu İstanbul’a!..
KAYNAK: boyutpedia.com, 19.07.2016, erişim
09.02.2018).