Muslihuddin Lârî

Alim, Mutasavvıf

Doğum
-
Ölüm
Diğer İsimler
Muslihuddin Muhammed b. Salah (u’d-din) b. Celâl (u’d-din) el-Meltevî el-Lârî el-Ensârî es-Sa’dî el-İbâdî (tam adı)

Mutasavvıf, âlim (D. ?, Laristan / İran - Ö. 979/1591, Diyarbekir). Tam adı, Muslihuddin Muhammed b. Salah (u’d-din) b. Celâl (u’d-din) el-Meltevî el-Lârî el-Ensârî es-Sa’dî el-İbâdîdir. Muslihuddin el-Lârî, halen İran sınırları içinde bulunan Laristan bölgesinde doğdu. Onun için Laristanlı manasında Lârî nisbesi ile anılmaktadır.

Şiraz’da, Gıyasüddin Mansur b. Muhammed eş-Şirâzî ed-Deştekî ve Mir Kemaluddin Hüseyin el-Lârî gibi zamanının güçlü âlimlerinden ders aldı. Tahsilini tamamladıktan sonra genç yaşta Hindistan’da Moğol Hükümdarı Hümayun Şah’ın yanına gitti. Hümayun Şah, Lârî’ye gösterdiği gerekli saygı ve ilgi yanında O’na talebelik yapıp, O’ndan ders almış ve O’na “üstadım” diye hitap etmiştir. Hümayun Şâh’ın 963/1556 yılında ölümünden sonra Hindistan’da meydana gelen karışıklıklar sebebiyle ticaret maksadıyla Hindistan’ı terk ederek Halep’e geldi. Bu yolculuk esnasında bindiği geminin parçalanması sonucu beraberinde taşıdığı dört yüz cilt kadar kitabını kaybetti. Kendisi canını kurtarıp sahile ulaştı.

Halep’te kısa bir süre kaldıktan sonra hacca gitti. Mekke’de bir müddet mücavir kaldı. Oradan tekrar Halep’e döndü. Halep’ten de Anadolu üzerinden İstanbul’a gitti. Burada izzet ve ikramla karşılandı. Şeyhülislam Ebussuud Efendi ve sair âlimlerle aklî ve naklî ilimlerde mübahaselerde bulunarak fazl ve kemalini ispat etti ve İstanbul’da kalması için kendisine 50 akçe maaş bağlandı. Fakat O, bu maaşın azlığını bahane ederek İstanbul’dan ayrıldı ve Diyarbakır’a geldi. Buraya geldiğinde o zamanın Diyarbakır valisi İskender Paşa O’nu izzet ve ikramla karşıladı ve O’nu kendisine ve çocuklarına özel hoca olarak tayin etti.

Nitekim İskender Paşa’nın büyük oğlu şair ve devlet adamı Ahmed Paşa (Ö. 996/1587) ondan ders alarak tahsilini tamamlamıştır. Ayrıca 967/1559 yılında o zaman Diyarbakır’daki en yüksek medrese olan Hüsrev Paşa Medresesi’nin müderrisliğini O’na tevcih etti. Lârî bu görevini hayatının sonuna kadar devam ettirdi. Nihayet 979/1591 yılında 60 yaşını aşmış olduğu halde Diyarbakır’da vefat eden el-Lârî Parlı veya Safa Camii diye bilinen camiinin haziresine defnedildi. Evliya Çelebi, Diyarbakır’daki ziyaret yerlerinden söz ederken el-Lârî’nin mezarının da bir ziyaret yeri olduğunu ifade ile mezarını ziyaret ettiğini ifade etmektedir. (Evliya Çelebi Seyahatname IV, 55)

El-Lârî’nin hayatını yazan Tercüme-i Hal müellifleri, O’nun hem aklî hem de naklî ilimlerde geniş bir malumat sahibi ve çok iyi bir müellif olduğunda ittifak halindedirler. Kâtip Çelebi eserleri hakkında bilgi verirken birçoğu hakkında “Bir benzeri yazılmamıştır” veya “Bu konuyu ancak O, bu kadar güzel yazabilir” gibi ifadeler kullanmaktadır. (Keşfu’z-zunûn I/60, 191, II/1372, 1646)

Arapça ve Farsça şiirler de yazan el-Lârî, İstanbul’da bulunduğu sırada Ebussuud Efendi’nin Kaside-i Mimiyye’sine bir nazire yazmışsa da pek başarılı olamamıştır. Şiirde “kelâmî” mahlasını kullanan el-Lârî Arapça ve Farsçanın yanında, kaynaklar belirtmemekle beraber kişisel kanaatim odur ki Türkçe de biliyordu. Zira Arapça ve Farsça bilmedikleri der kar olan Vali İskender Paşa’nın çocuklarına başka türlü hocalık yapamayacağı aşikâr ve izahtan varestedir.

Muslihiddin Larî Medresesi; İdariye, Parli Medresesi adlarıyla da tanınmaktadır. Şeyh Sefa Camisi'nin güneyinde, avlusunun içindedir. Yazıtı yoktur. XV. yy ikinci yarısında yapıldığı, XVI. yy’da onarıldığı sanılmaktadır. Tek katlı, örtü bölümleri dışında tümüyle kesme taştan bir yapıdır. İnce, uzun dikdörtgen planda, dershane bölümü ortaya alınmış, medrese odaları yanlara yerleştirilmiştir. Böylece avlu çevresinde medrese odalarının yerleştirilmesi düzeninden uzaklaşılmıştır. Bu nedenle mimarlık tarihi açısından ilginç yapılardandır.

Muslihiddin Lârî'nin kabri, Merkez Sur ilçesi, Melik Ahmet Mahallesi'nde bulunan Safa Camii'nin batı haziresindeki mezarlıkta bulunmaktadır. Buna karşın 1316/1898 tarihli Salnâme-i Diyarbekir'de ise, Diyarbakır'da kabri bulunan peygamber, sahabe ve evliyaya ait türbelerin anlatıldığı kısımda eizze-i kirâmdan Muslihuddîn Lârî hazretlerinin Diyarbekir kabristanında, Şeyh Aziz Mahmud Urmevî'nin kabri yakınında medfûn olduğu bilgisi bulunmamaktadır.

Muslihüddin Lârî'nin mezarı bakımsız ve harap durumdayken bir Alman bilgini gelip aramış ve elindeki plana göre yerini saptamıştır. Bunun üzerine Valilikçe mezar, düzenle­meye tabi tutulmuştur. Lârî'nin mezarı, orada bulunan diğer altı mezar ile birlikte yer­den bir metre kadar yükseltilmiş ve demir parmaklıklarla korumaya alınmıştır. Lârî'nin başucundaki mezar taşında "Muhammed Muslihüddin el-Kâdî el-Lârî Nakşibendî ruhi içun Fatiha" yazısı okunabilmektedir. Evliyâ Çelebi, Seyahatnâmesi'nde Diyarbakır'da bulunan ziyaretleri sayarken Muslihüdîn-i Lârî ziyaretinden de söz etmektedir.

Seyahatler ve meşakkatlerle dolu bir hayat geçirmiş olmasına rağmen el-Lârî yine de bizlere her biri birbirinden değerli 30’a yakın eser bırakmıştır. Bunlardan sadece bir tanesi yayınlanmış olup diğerleri henüz kütüphane raflarında basılmalarını beklemektedirler. El-Lârî’nin eserleri konuları itibariyle;

1) Hadis, 2) Tefsir, 3) Fıkıh, 4) Kelam, 5) Dil, 6) Astronomi, 7) Tarih ve 8) Mantık’a dairdir. Eserleri içinde sayı itibariyle ağırlık “Kelam”dadır. El-Lârî’nin bu tasnif sırasına göre Keşfu’z-zunûn ve çeşitli kütüphanelerde bulunan eserleri konuları itibariyle şunlardır:

ESERLERİ:

HADİS: Şerhu’l-Erbaîn en-Nevevî: Bu eserin aslı Şafii fakihi ve muhaddis Ebû Zekeriyya Yahya b. Şeref en-Nevevî’nin (Ö. 676/1277) kırk hadise dair bir eseri olup el-Lârî tarafından şerh edilmiştir. Kâtip Çelebi bu şerh hakkında bilgi verirken “Bir benzerinin yazılmadığını” ifade etmektedir. (Keşfu’z-zunûn, I, 60). Bu eserin birkaç nüshası İstanbul Kütüphanelerinde bulunmaktadır. (Süleymaniye Ktp. nr.708, 32256, 36195, 84387, Tuyatok ktp.nr. 8845).  Şerhu Şemâili’n-nebî: Bu eserin aslı olan Şemâili’n-Nebî, büyük hadis âlimlerinden Kütüb-i Sitte denilen meşhur altı hadis kitabından biri olan Sünen-i Tirmizî’nin sahibi Ebu İsa Muhammed b. İsa et-Tirmizî’dir (Ö. 279/893). El-Lârî bunu Arapça ve Farsça olarak şerhetmiştir. (Keşfu’z-zunûn, II, 1060). Bu eserin birkaç nüshası İstanbul Kütüphanelerinde bulunmaktadır. (İstanbul Ünv. Merkez ktp. nr. 5544, Hacı Beşir Ağa ktp. nr. 1033, Nuru Osmaniye ktp. nr. 4193; Köprülü ktp. nr.1302; 385, Millet ktp. Nr. 9679; Şehit Ali Paşa ktp. nr. 477).

TEFSİR: Ta’lika ala Envâri’t-Tenzîl ve esrâri’t-tevîl: Bu eserin de aslı meşhur müfessir Beyzâvî’nin (Ö. 685/1286) tefsiri olup Lârî’nin yazdığı talik Al-i İmrân Suresinin sonuna kadardır. (Keşfu’z-zunûn, I, 191). Bu eserin bir yazması İstanbul’da bulunmaktadır. (Tuyatok ktp. nr. 475).

FIKIH: Şerhu’l-İrşâd fî Furûi’ş-Şâfiiyye: Eserin aslı Şafii fakihlerinden Şerefuddin İsmail b. Ebi Bekr el-Yemenî’ye (Ö.336/947) aittir. Şafii fıkhına dair olan bu şerhin esas adı kısaca Ta’yînu’r-reşâd ve tebyînu’l-irşâd ise de eser Şerhu’l-irşâd adı ile bilinmektedir. (Keşfu’z-zunûn, I, 69). Ferâidu’l-Lârî veya Şerhu’s-Sirâciyye: Miras ve intikal meselelerine dair olan bu eser Hanefî Fakihi Siracuddin Muhammed b. Mahmud es-Secâvendî’ye (Ö. 600 veya 700 civarı) aittir. Eserin aslı Ferâidu’s-secâvendî veya el-Ferâidu’s-Sirâciyye diye de bilinmektedir. (Keşfu’z-zunûn, II, 1247, 1251). Şerhin bir nüshası Şehit Ali Paşa Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. (nr.792)

KELAM: Haşiye ala Şerhi’l-Mevâkıf: Seyyid Şerif el-Cürcânî’nin (Ö. 816/1413) Adududdin Abdurrahman el-İcî’nin (Ö. 756/1355) kelam ilmine dair yazdığı el-Mevâkıf adlı eserine yazdığı şerhe haşiyedir. (Keşfu’z-zunûn, II, 893). Bu haşiyenin bir yazması Hacı Beşir Ağa Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. (nr.396). Haşiye ala Matâlii’l-anzâr ala Tavâili’l-envâr: Bu eserin de aslı meşhur müfessir ve kelamcı Beyzâvî’nin Tavâliu’l-envâr ve metâliu’l-anzâr adlı eserine Ebu’s-Senâ Şemsüddin b. Mahmud el-İsfehânî’nin (Ö.749/1348) Metâliu’l-Enzâr adıyla yazdığı şerhtir. Lârî bu şerhe bir haşiye yazmıştır. (Keşfu’z-zunûn, II, 1116). Bu haşiyenin bir yazması İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. (nr. 2396). Risale fi bahsi’l-haşri ve’l-maad veya Risale fi isbati’l-haşri’l-cismânî: Kıyamet gününde haşrin cismen yapılacağına dair olan bu eserden birer yazma nüsha Süleymaniye (nr. 1876), Köprülü (nr.4269) Damat İbrahim Paşa (nr.79112) ve Kayseri Raşid Efendi (nr.1636) Kütüphanelerinde bulunmaktadır). Risale fi beyâni kudretillah: Bu risaleden bir yazma Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. (nr. 13187). Risale fi burhâni’t-temanu’ fi ayeti “Le kâne fihima alihe”: (Enbiya, 22). Bu risaleden İstanbul Kütüphanelerinde birkaç yazma bulunmaktadır. (Beyazıt Devlet Ktp. nr. 13188, Süleymaniye Kütüphanesi nr. 26941, 56620, Esad Efendi Ktp. nr. 3790/ii, Hüsrev Paşa Kütüphanesi nr. 244/2). Risale fi halli mugâleteti ictimâi’n-nakîdeyn: İki zıddın bir arada bulunamayacağına dair olan bu risaleden birer yazma Süleymaniye (nr.1874) ve Damat İbrahim Paşa (nr.791/5) Kütüphanelerinde bulunmaktadır). Risale fi’l-hareke: Bu risaleden İstanbul Kütüphanelerinde birkaç nüsha bulunmaktadır. (Süleymaniye Ktp. nr.79972, Laleli Ktp. nr. 2575/2; Kılıç Ali Paşa Ktp. nr. 1040/17). Risale fi bahsi’l-irade: (Esad Efendi Ktp. nr.38/6). Risale fi mes’eleti’l-eb’âd: (Damat İbrahim Paşa Ktp. nr.791/3). Mecmûu’r-Resâil: (Damat İbrahim Paşa Ktp. nr.791/3). Bahsu temâmi’l-müşterek (Gotha Ktp. nr. 87/2, 88/2, Esad Efendi Ktp. nr. 385/4). Risale fi tahkîki sâlibâti’l-mahmûl: (Damat İbrahim Paşa Ktp. nr.791). Risale fi tahkiki hisseteyi’l-fecr ve’ş-şafak (Laleli Ktp. nr. 2722)

DİL: Mürşidu’l-gına şerhu emsileti’l-binâ: Sarf’a dair olan bu eserden birer nüsha Millet (nr.4328), Süleymaniye (nr.104340) ve Kayseri Raşit Efendi (nr.1447) Kütüphanelerinde bulunmaktadır). Enmûzecu’l-ulûm: (Millet Ktp. nr.14182). Hâşiye ala’l-mutavvel: Belağata yani edebi bilgi ve sanatlara dair olan bu eser, Saduddin et-Taftazânî’nin (Ö.792/1389) el-Mutavvel adlı eserine yazılan bir haşiyedir. Bu haşiyenin birkaç nüshası İstanbul Kütüphanelerinde bulunmaktadır. (Hacı Selim Ağa Kütüphanesi, nr.387, Kılıç Ali Paşa Kütüphanesi nr.867, 886; Şehit Ali Paşa Kütüphanesi nr.21889 ve Tire Kütüphanesi nr.2202). Hâşiye ala’l-Favâidi’d-diyâiyye: Gramerin nahiv kısmına dair olan bu eser Molla Cami’nin (Ö.893/1492) İbnu’l-Hâcib’e ait el-Kâfiye adlı esere yazdığı şerhe haşiyedir. (Keşfu’z-zunûn, II, 1372). Bu haşiyeden birer nüsha Köprülü (nr. 4821), Celal Ökten (nr. 439) ve Şehit Ali Paşa (nr. 2374) kütüphanelerinde bulunmaktadır.

Ancak “el-Lârî” nisbesinden dolayı Abdulgafur el-Lârî (Ö.912/1507) ile Muslihuddin el-Lârî birbirine karıştırılarak Abdulgafur’un aynı esere yazdığı haşiye Muslihuddin’e ait gibi gösterilmektedir. (Serkîs, Mu’cemu’l-matbûât, II, 1584, Abdulhâdî el-Fadlî, Fihristu’l-Kutubi’n-nahviyyeti’l-matbua, Ürdün, ez-Zerkâ, 1407/1986, s. 82). Oysaki bunların her biri ayrı ayrı haşiyelerdir. Üstelik Abdulgafur haşiyesi hem müstakillen basılmış (İstanbul, 1282/1865, 1306/1888, 1309/1891) hem de Abdülhakim es-Siyalkutî’nin (Ö.1067/1656) Abdulgafur haşiyesine olan ta’liki ile beraber de basılmıştır. (Bulak, 1256/1840, İstanbul, 1277/1860).

ASTRONOMİ: et-Tezkire fi ilmi’l-hey’e: (eş-Şekâiku’n-nu’maniyye zeylinde el-ikdu’l-manzum, s. 420), Şerhu’r-Risâleti fi’l-hey’e: Ali Kuşçu’ya (Ö.879/1474) ait olan astronomiye dair risalenin Farsça şerhi. (Keşfu’z-zunûn, I, 900).Bu risalenin birer yazması Kandilli rasathanesi (nr. 227) ile Süleymaniye (nr. 5169, 32252) Kütüphanelerinde bulunmaktadır.

TARİH: Mir’âtu’l-edvâr ve mirkâtu’l-ahbâr: Bir önsöz ile on baba ayrılmış olan ve girişinde adlarını yazdığı birçok kaynaklardan toplanmış Farsça bir dünya tarihi. Ayrıca son babında Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümüne kadar (974/1566) Osmanlı tarihi ve her devirde ölmüş olan devlet adamlarının, bilginlerin ve müelliflerin bir listesi bulunmaktadır. Bu eser Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın isteği üzerine Hoca Sadeddin tarafından doğrudan doğruya değil, düzeltilip genişletilerek Türkçeye çevrilmiştir. (Keşfu’z-zunûn, II, 1646). Bu eserin iki yazması Süleymaniye Kütüphanesinde bulunmaktadır. (nr. 6263, 4196)

MANTIK: Hâşiye ala Şerhi Tehzîbi’l-mantık ve’l-kelâm: Tehzîbu’l-mantık ve’l-kelâm Sa’duddin et-Taftazânî’nin olup Celâluddin de-Devvânî (Ö.907/1501) bu eseri şerhetmiş Muslihuddin el-Lârî de bu şerhe bir haşiye yazmıştır. (Keşfu’z-zunûn, I, 5/6). Bu haşiyenin Tire (nr. 615), Kayseri Reşid Efendi (nr. 971), Şehit Ali Paşa (nr. 1287, 1788) ve Hacı Beşir Ağa (nr. 105) kütüphanelerinde birer nüshası vardır). Şerhu Tehzîbi’l-mantık: Bir önceki metnin şerhi (Keşfu’z-zunûn, I, 5/6). Hâşiye ala Şerhi’l-Kâdî Mîr ala Hidâyeti’l-hikme: Hidâyetü’l-hikme metin olarak Ebherî’nin 8Ö. 600/1204 civarı) olup Kâdî Mîr (Ö. 910/1504) tarafından şerh edilmiştir. Muslihuddin el-Lârî de bu şerhe bir haşiye yazmıştır. (Keşfu’z-zunûn, II, 2027). Muslihuddin el-Lârî’nin eserleri içinde matbu olan tek eser bu haşiyedir. (İstanbul, 1271/1854, 1289/1872, 1302/1884, 1309/1891, 1318/1900). Şerhu’l-Adüdiyye fi’l-âdâb: Münazara adabına dair olan bu eserin aslı Adududdin el-Îcî’nin el-Âdâbu’l-adudiyye diye bilinen eseri olup Lârî tarafından şerh edilmiştir. Bir yazma nüshası Manisa İl Kütüphanesinde bulunmaktadır. (nr. 1846).

KAYNAKÇA: Yurt Ansiklopedisi (c.4, Anadolu Yayıncılık,1982), Prof. Dr. Hulus Kılıç / “Ortaçağ’da Diyarbakır Alimleri” (Haçlı Seferlerinin 900'üncü Yıldönümünde Uluslararası Selahaddin-i Eyyubi Sempozyumu 23-24 1996 (Diyarbakır BŞ Belediyesi,  1997) - "Muslihuddin El-Lârî" (İhsan Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi, 2013), Ali Melek - Abdullah Demir / Dini Değerleriyle Diyarbakır (Diyarbakır İl Müftülüğü, 2009), Evliya Çelebi / Evliya Çelebi Seyahatnamesi (IV, 41), Şevket Beysanoglu / Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi II (s. 448, 489) -  Diyarbakır'da Gömülü Meşhur Adamlar. s. 13), İbrahim Coşkun / "XVI. Yüzyılda Diyarbakır'da Dinî-Felsefî Düşüncenin Entelektüel Düzeyi: Muslühuddin el-Lârî Örneği" (Osmanlı'dan Cumhuriyete Diyarbakır (c. III, s. 626), Hulûsi Kılıç / "Lârî, Muslihuddin" (TDV İslam Ansiklopedisi, 2003, XXVII, 103-104), Ali Melek - Abdullah Demir / "Muslihiddin Lârî ve Kabri" (İhsan Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi, 2013), İhsan Işık / Geçmişten Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2017).

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör