Gazeteci, şair ve yazar (D. 1918, Akarsu köyü (Zivingé) / Nusaybin
/ Mardin - Ö. 20 Eylül 1992, Diyarbakır). “Apé Musa” takma adıyla ünlenmiştir.
İlkokulu Mardin’de, ortaokul ve liseyi Adana’da okudu. 1941 yılında İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesine girdi. Daha sonra bu bölümden ayrılarak Hukuk
Fakültesine kayıt yaptırdı. 1959’da yazılarından dolayı tutuklanarak yargılandı
ve bir süre sonra Çanakkale’ye sürgün edildi. Aynı yıldan itibaren 12 Mart, 12
Eylül ve daha sonraki dönemlerde DDKO davalarından sık sık gözaltına alınıp
tutuklandı.
1969’da Doğu dergisini çıkarmıştı. Yazıları ayrıca Dicle
Kaynağı, Şark Postası, İleri Yurt, Barış Dünyası, Deng, Yeni Ülke, Welat,
Rewşen, Tewlo gazete ve dergilerinde yer aldı. Son olarak Özgür Gündem
gazetesinde yazmaktaydı. 1992 yılında Diyarbakır’da kimliği bilinmeyen
kişilerce vurularak öldürüldü. Merkezi İstanbul’da bulunan Kürt Enstitüsü ile
kapatılan HEP’in kurucu üyelerindendi.
Diyarbakır'da
Abdurrahman Efem Dolak'ın sahipliğinde yayımlanan İleri Yurt gazetesinin 31 Ağustos 1959 tarihli sayısında Musa
Anter’in "Kımıl" isimli Kürtçe bir şiiri yayımlanınca, kentteki ve bölgedeki bazı aydınların
gözaltına alınması operasyonları başlatılmış, 17 Aralık 1959 tarihinde
tutuklanan aydınlar arasında yer almış, olaya basında "49'lar
Tutuklandı" başlığıyla yer almış; davanın yargı süreci yaklaşık sekiz yıl
sürmüştü.
Şiirin
teması şuydu;
Siverekli
bir kız, kımıl zararlısı tarafından samana döndürülmüş bir torba buğdayı
çerçiye götürüyor, çerçi buğdayın işe yaramadığını görünce, buğdaya karşılık
mal veremeyeceğini söylüyordu. Kızcağız da yüzyıllardır gelenek olduğu üzere,
üzüntüsünü bir türküyle dile getiriyordu: "Dağa tırmandım amca, zavallı dağ mahzunlaştı. Arpa olgunlaştı amca,
buğday un ufak oldu biçare. Kımıl geldi amca, kafile halen de zavallı. Buğdayı
yedi, geride samanı bıraktı zavallı."
Yazar
yazının sonunda şiirin kahramanı kıza şöyle diyordu: "Üzülme bacım, seni kımıl, süne ve sömürenlerin zararından kurtaracak
kardeşlerin yetişiyor artık."
“Sadece duygusallığa değil,
akla da dayalı bir Türk-Kürt kardeşliğinin militanı, bir mizah ustası ve
nihayet bir gazeteci... O, Marmara Denizi ile Van Gölü’nü, Uludağ ile Cudi’yi
eşit gören, Ahmet ile Şeyhmuz’u birleştiren bir düşünce adamı. Mizahçılığına
gelince... Sanırım o da hayat felsefesiyle yakından ilgili ve hatta
kendiliğinden gelişmiş bir duyu, bir yeti. Gazeteciliği ise hepimize örnek
olacak cinstendi bence. Bir kere meslekte hepimizden kıdemli olmasına rağmen,
bir stajyer tevazu içinde çalışırdı.” (Ragıp Duran)
ESERLERİ:
Kımıl (1962), Birina Reş,
Hatıralarım, Vakayiname, Fırat Marmara’ya Akar (1999).
HAKKINDA: Mehmet Mercan /
Diyarbakır Türküsü (2002), İhsan Işık / TEKAA (2006)
- Diyarbakır Ansiklopedisi (2013).