Alim ve mutasavvıf (D. 1584, Bosna - Ö. 1644
(veya 1636), Konya). Bayramî Melâmîlerinden ve Hacı Bayram-ı Velî’nin
halifelerinden Bıçakçı Ömer Dede’nin halifesi. Füsusû’l-Hikem şerhiyle
tanındı. Öğrenimine Bosna’da başladı. İstanbul’da devam etti. Devrinin ilim ve
kültür merkezlerinden biri olan Bursa’ya giderek orada Hasan Kabâdûz’a
bağlandı. İkinci dönem Melâmîler’i olarak bilinen Bayramî Melâmîleri’nin önde
gelen temsilcilerinden biri oldu. Şeyh Abdülmecid Halvetî’den de yararlandı.
Mısır’a, oradan da hacca gitti. İlmî ve tasavvufî konulara hakimiyeti sayesinde
bir taraftan tasavvufî düşüncenin, öte yandan Melâmîliğin bu bölgelerde tanınıp
yayılmasında etkili oldu. Hac dönüşü bir müddet Şam’da kalarak burada Muhyiddin
İbnü’l-Arabî’nin kabri yanında münzevi bir hayat sürdü. Daha sonra yerleştiği
Konya’da vefat etti ve Sadreddîn-i Konevî’nin yanına defnedildi. Birçok sûfî
yetiştirdiği bilinmektedir.
Füsusû’l-hikem şerhi, İslâm ülkelerinde “Şârihu’l-Füsûs”
lakabıyla tanınmasına sebep oldu. Bu şerh, Tecelliyâtü ara isi’n-nüsûs fi
manassâti hikemi’l-füsûs adını taşımaktadır. Bu eserde, vahdet-i vücûd
düşüncesinin temel savlarını ele alarak on iki başlık altında inceledi.
Konuların en önemlileri şunlardır: Hatm-i velayet, gayb-ı mutlak, a’yân-ı
sâbite, hazarât-ı hams, nübüvvet, velâyet,
ilm-i zâhir, ilm-i bâtın, mahabbet, hakîkat-i Muhammediyye, mürşid-i
kâmil. Abdullah Bosnevî, Kur’ân-ı Kerîm’de geçen peygamberlerle ilgili
haberlerin kendi dilleriyle değil de Arapça bildirilmiş olmasını, herkesin
içinde bulunduğu toplumun dilini konuşması gerektiğine bir işaret olarak
değerlendirdi ve Fusûs’u bunun için Türkçe şerhetti. Tecelliyâtü ara isi’n-Füsûs
(Bulak, 1252) ve İstanbul’da (1290) olmak üzere iki defa basıldı.
ESERLERİ:
Şerhu Füsûsi’l-Hikem el-Müsemmâ bi Tecelliyâti
Arâisi’n-Nusûs fî Minsati Hükmi’l-Füsûs, Mevâkibü’l-Fıkara, el-Vüsûl ile’l-Hazreti’l-İlâhiyye, Hakîkatü’l Yakîn,
Metâliu’n-Nûri’s-Senî, Risâle-i Hazreti’l-Gayb, Tecelle’n-Nûri’l-Mübîn, Risâle
fî Tefsîri “Nûn ve’l-Kalem”, Risâle-i A’yân-ı Sâbite, Risâle fî Tafdîli’l-Beşer
ale’l-Melek, el-Yedü’l-Ecved fî İstilâmi Haceri’l-Esved, el-Burhânü’l-Celî,
Risâle fî Temessül-i Cibrîl, Tefsîr-i Sûre-i Ve’l-Âdiyât,
Risâletü’n-Neş’eti’l-İnsâniyye, Tefsîr-i Sûre-i Asr, Münâcât, Kitâbü’l-Kurâ, -
Kitâbü’l-Mufâdala, - Kitâbü’l-Müntehâ, -
Risâle-fî - Ref’i’l-Hicâb, Kitâbü’l-Müstevâl,
Meşriku’r Rûhâniyye ve Mağribi’l-Cismâniyye, Lübbü’l-Lübb fî Beyâni’l-Akli
ve’ş-Şürb, el-Keşfü’s-Sırrı’l-Mübhem, - ed-Dürrü’l-Manzûm, - Keşfü
Esrâri’l-Berere, Disâle fî Kavli’l-Cüneyd, Tezyîlün fî Münâzaati İblîs li Sehl
b. Abdillah et-Tüsterî, Sırru’l-Hakâyıkı’l-İlmiyye,
el-Enfâsi’l-Miskiyyeti’r-Rûmiyye, el-Kenzü’l-Mahtûm, es-Sırru’l-Kelimeteyn,
Mekâsidu Envâri’l-Ayniyye, Şerh-i Beyt-i Mesnevî.
HAKKINDA: Abdülbâki Gölpınarlı / Melâmîlik ve
Melâmîler (1931, s. 79), S. Nüzhet Ergun / Türk Şairleri (1936-45, c.2, s.
864-867), Bursalı Mehmed Tahir / Osmanlı Müellifleri I (1972), Mustafa Kara /
TDV İslâm Ansiklopedisi (c. 1, 1988, s.
87).