Şair (D. 1867,
Mekke - Ö. 24 Mart 1901, Sivas). Romancı Peyami Safa’nın babası. Hicaz
mektupçusu görevindeki babası Behçet Efendi’nin ölümü (1878) üzerine kardeşleri
Ahmed Vefa ve Ali Kâmi (Akyüz) ile birlikte İstanbul’a geldi. İkinci sınıfına
sınavla girdiği Darüşşafaka Lisesini bitirdi. Evkaf Nezareti ile Telgraf
Nezareti Muhabere Kaleminde memurluk, Mülkiye İdadisinde (Lisesinde) edebiyat
öğretmenliği yaptı. Başyazarlığını yaptığı Mirsad gazetesi, gazetede
Kâmil mahlasıyla yayımladığı bir gazelindeki telmihler (dokundurmalar)
nedeniyle kapatıldı. Hükümet aleyhinde gizli toplantılara katıldığı
gerekçesiyle Abdülhamit tarafından İstanbul dışına gönderilenler arasına dahil
edildi. Önceden yakalandığı verem hastalığı, sürgüne gönderildiği (1900) Sivas’ta
daha da arttı. Bir yıl sonra Sivas’ta öldü ve Garipler Mezarlığına gömüldü.
Muallim Naci’nin
“Şair-i maderzad” (anadan doğma şair) dediği İsmail Safa içli şiirleriyle
tanındı ve Tanzimat’tan Servet-i Fünûn dönemine geçiş dönemi şairlerinden sayıldı.
“Zamanın,
her yerde, şöhretlerin unutulmasına az çok tesiri vardır. Memleketimizde ise
asırların değil, sadece yılların, kıymetlerin yıpranışında nasıl korkunç bir
âmil olduğunu hesaba katarsak, İsmail Safa’nın adı ve eseri üzerine yarım asrın
çökelttiği ihmal ve kayıtsızlık yığınının cismini örten topraktan daha korkunç
olduğunu anlarız. Bu kayıtsızlıktan silkinerek uyanmak, bu günkü edebiyatın
yapısında temel harcını taşımış olanları ve bu arada İsmail Safa’yı hatırlamak,
50 sene gecikerek de olsa, kendi hesabımıza bir kazançtır.
“İsmail
Safa, bir intikal devrinde gelmiş olmaktan başka, eskiyi yeniye bağlayan
köprünün öte tarafına geçmesine yetecek kadar zamanı bile kendisinden esirgeyen
kısa bir ömrün de mağdurudur. Çocukluktan olgunluğa götüren gençlik çağını dahi
aşmadan 35 yaşında hayata gözlerini kapadı. O, birçoklarımız için sadece
edebiyat tarihinde geçen bir ad, bazılarımız için şiirimizin yeniliğe
çevrilişinde köprü hizmeti gören şairlerden herhangi biri, ancak bir kaçımız
için, kısa bir ömür içinde bırakabildiği bir kaç eserin ardında sezilen
şahsiyeti ile, gerçek bir kıymettir. Ben de böyle düşünenlerdenim.
“İsmail
Safa’nın bize bıraktığı eserler, devrinin ölçüsü ile, edebiyat tarihindeki
yerini hak ettiren kıymettedir. Fakat onun hakikî değerini ölçerken, Sivas
menfasının, bugün bol bol teneffüs edebildiğimiz hürriyet havasına hasret
çeken, onun bir nefeslik hazzına hayatını değişmekten çekinmeyen İsmail
Safa’nın vücudu ile birlikte şiirimizden neler yok ettiğini de hesaba
katmalıyız. Bunu teyit için çok söze lüzum görmüyorum. Şairin içinde gömülü
kalan fikir ve his kudretinin, edebiyatımızda canlı bir delili var: Peyami
Safa. Babasının şair ruhundan çok şey tevarüs eden bu kudretli edip, yıllardan
beri edebiyatın her vadisinde çalışarak üstadın eserine başka yollarda devam ve
onu itmam etmektedir.” (Munis Faik
Ozansoy)
“İsmail
Safa, hiçbir eskilik ve yenilik iddiası taşımadan, bu hususta esaslı bir fark
gözetmeden eserler meydana getirmiş olan bir şâirdir. Bunun içindir ki
şiirlerinde hem eskilik, hem de yenilik tarafdârlarının memnûn kalabilecekleri
özellikler görülür, ilk yazıları, Tanzîmât edebiyâtının son dönemine rastlar.
Bu dönemin eskilik - yenilik kavgalarına - iki tarafı da kırmayacak şekilde -
hafif dokunmalarla karışmış, her iki tarafın da iyi yönlerini görmeğe
çalışmıştır. Çok hisli, nâzik ve alçak gönüllü oluşu da başka hareket etmesine
zâten engeldi. Vezine, kafiyeye ve dilin kaidelerine gösterdiği bağlılıkla o
devrin eskilik tarafdârlarına temayül ettiği hâlde, ye anlayışça yeni şiiri
tercîh etmiş gibidir. Esasen yakın dostluklarını da çok, yeni edebiyatın genç
mensubları ile kurmuş bulunuyordu.”
(Kenan Akyüz)
ESERLERİ:
ŞİİR: Sünuhat
(1890), Huz Ma Safâ (“Hoşuna Gideni Al” anlamında, babasının
şiirleriyle birlikte, 1891), Mağdure-i Sevda (1892), Mevlid-i Pederi
Ziyaret (1896), Hissiyat (son şiirleri, 1900), Mensiyyat (‘Unutulmuş
Şeyler’ anlamında, 1896, kardeşi Ahmet Vefa’nın şiirleri ve Hissiyat ile
birlikte, kardeşi Ali Kâmi’nin önsözüyle, 1912).
ELEŞTİRİ:
Mülâhâzât-ı Edebiyye (1898), Muhâkemât-ı Edebiyye (1913).
HAKKINDA: İsmail Hikmet Ertaylan / Ahmed Hikmet,
İsmail Safa, Koca Ragıp Paşa ve Fitnat (1933), Munis Faik Ozansoy / İsmail
Safa’nın 50’nci Ölüm Yıldönümü-Ayın Sanat Hareketleri (Türk Kültür Derneğinde
yapılan anma toplantısında yaptığı konuşma, Hisar, sayı: 12, Nisan 1951),
Bursalı Mehmed Tahir / Osmanlı Müellifleri I (1972), Kenan Akyüz / Batı
Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi (6. bas, 1985), Behçet Necatigil /
Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve
Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), TBE Ansiklopedisi (2001), Alaattin Karaca
/ TDV İslâm Ansiklopedisi (c. 23, 2001), İbnülemin Mahmud Kemal İnal / Son Asır
Türk Şairleri (c. IV, 2002), Mustafa Duman / Trabzon’u Anlatan Birkaç Kitap
(Cumhuriyet Kitap, 11.7.2002), Mehmet Nuri Yardım / Edebiyatımızın Güleryüzü
(2002).