Yazar, siyasetçi (D. 1882, İstanbul - Ö. 9 Ocak 1964, İstanbul). Halide Salih imzasıyla da yazdı. Üsküdar Amerikan Lisesi (1901) mezunu. Babası, II. Abdülhamit döneminde başyazmanlık, Yanya, Antalya ve Bursa Reji nazırlığı yapmış olan Mehmet Edip Bey, annesi Eyüp’te Mevleviliğiyle ünlü Nizami ailesine mensup Bedrifem Hanım’dır. Annesinin erken ölümüyle küçük yaşta öksüz kalan Halide Edip, babasının peş peşe evlenmesi nedeniyle, anneannesi Nakiye Hanım’la dedesinin yanında büyüdü, ilk terbiyesini de bu tarikat ehli aile büyüklerinden aldı. Çocukluğunda Mevlevî haminnenin eğitimi, yetişme döneminde babasının İngiliz tarzı eğitimiyle büyüdü. Önce Yıldız yakınlarında saraya mensup Hıristiyanların çocuklarına ait bir yuvaya gönderildi; bir Ermeni kadının yönettiği bu yuvadaki tek Türk çocuğu idi. Bir yandan da Süleymaniye Camii imamından dersler aldı, Kur’an’ı öğrendi. 1893’de Amerikan Kolejine başladı. İngilizceyi burada öğrendi, İncil’i dikkatle okudu. Türk çocuklarının yabancılara ait okullarda okutulmaması yönündeki irade üzerine bir süre koleji bırakmak zorunda kaldığında, günlerini babasının evinde Kur’an, Arapça, Farsça ve musikî dersleri alarak geçirdi. İngilizceyi bir İngiliz mürebbiyeden, musikî derslerini ise bir İtalyan sahne sanatçısından aldı. İngilizcesini ilerletti ve Mother adlı kitaptan yaptığı çevirilerle bir nişan aldı (1897). 1899’da yeniden Amerikan Kolejine devam etmeye başladı. Rıza Tevfik’ten Türkçe, edebiyat ve Fransızca dersleri aldı. Aynı dönemde, ünlü matematikçi Salih Zeki’den de matematik dersleri aldı. Koleji bitiren Halide Edip 1901 yılında Salih Zeki ile evlendi. Sağlık sebepleriyle çocuk doğurmasının yasaklandığı iki yıllık sürede Salih Zeki Bey’in bazı yazılarına, özellikle Kamus-ı Riyazat adlı kitabının hazırlanmasına yardımcı oldu. Yine kocasının teşvikiyle İngiliz matematikçilerinin yaşam öykülerini Türkçeleştirdi. Kocasının müdürlüğünü yaptığı rasathanenin üst katına taşındıktan sonra, aşırı okumaları yüzünden 1902’de sürmenaj oldu. Salih Zeki ile olan evliliğinden Ayetullah ve Hasan Hikmetullah Togo adında iki oğlu oldu. Bu arada İstanbul Kız Lisesinde (Bezm-i Alem Sultanisi) tarih öğretmenliğine başladı.
31
Mart Olayları sırasında Mısır’a kaçtı (1909), oradan bir İngiliz dostunun
daveti üzerine Londra’ya geçti. 1909’da yurda dönen Halide Edip,
Darülmuallimat’a (Kız Öğretmen Okulu) pedagoji öğretmeni oldu. Eşinin ikinci
evlilik yapmak istemesi üzerine ondan ayrıldı (1910). 1910-12 yılları arasında,
Ziya Gökalp’in yanında, Türkçülerin arasında idi. Ulum-ı İktisadiyye ve
İçtimaiyye, Türk Yurdu dergilerinde yazıları yayımlandı. Bu arada kısa bir
süre için (1911) yeniden İngiltere’ye giden Halide Edip, 1912’de Balkan Savaşı
başlangıcında yurda döndü. Teâlî-i Nisvan Cemiyetinin göçmenlere ve askerlere
yardım ve hastabakıcılık kollarını teşkilâtlandırmaya çalıştı. Halka Doğru dergisinde
düzenli olarak yazdı (1913). Bir yandan da Türk Ocağı salonundaki toplantıların
çoğuna konuşmacı olarak katıldı.
Cemal
Paşa’nın davetiyle gittiği Beyrut ve Şam‘da Türk kız mektepleri müfettişi oldu
(1916). 1917‘de Adnan Adıvar‘la evlendi, Suriye’nin 4 Mart 1918’de boşaltılması
üzerine kocasıyla birlikte oradan ayrılarak Anadolu‘ya geçti, Millî Mücadeleyi
destekledi. Evkaf okullarında öğretmenlik görevine başladı. Kurtuluş Savaşı yıllarında
onbaşı, çavuş ve başçavuş rütbeleriyle ordu emrinde çalıştı. İzmir‘in işgalini
protesto için düzenlenen Fatih, Kadıköy ve Sultanahmet mitinglerinde yaptığı
konuşmalar etkili oldu. 1918-19 arasında İstanbul Üniversitesinde profesör
olarak Batı Edebiyatı okuttu. Millî Mücadeleye hazırlık olmak üzere Anadolu’ya
silah kaçırma amaçlı kurulmuş olan, Kara Vasıf Bey ve Kemaleddin Sami Paşa’nın
idare ettikleri Karakol adlı gizli örgütte görev aldı. 1919 yılında Vakit gazetesine
sürekli yazdı. Büyük Mecmua’nın başyazarlığını üstlendi. 1918’den
itibaren, önce Milli Kongre Cemiyetiyle, Wilson Prensipleri Cemiyetinin
kurucuları arasında yer aldı ve ardından İzmir’in işgali (15 Mayıs 1919)
karşısında Türk Ocağı tarafından düzenlenen mitinglere katıldı.
Yeni
siyasi vizyonuyla, 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgalinden sonra “tehlikeli
isimler” safında yeralınca, çocuklarını Robert Koleje yerleştirdi ve tebdili
kıyafetle Sultantepe’deki Özbekler Tekkesine sığınıp (19 Mart 1920), oradan
Anadolu’ya kaçtı. Bu esnada Yunus Nadi ile yolda karşılaşan Halide Edip,
Ankara’da ajans kurulması ve bir gazete çıkartılması konusunda onunla anlaştı.
Ankara’ya varmalarının hemen ardından yeni şefin başkanlığında planlanan
işlerin uygulanmasına geçtiler. Böylece Yunus Nadi Hakimiyet-i Milliye gazetesini
çıkaracak, Anadolu Ajansı adında bir ajans kurulacak, cami, postahane vb. uğrak
yerlerinde yazılı ve sözlü olarak hareketin amacı anlatılacak, İngiliz
gazetelerinden The Times, Manchester Guardian ve Daili
Cronicle düzenli olarak izlenecekti. Halide Edip, İnönü zaferinden sonra
Kızılay aracılığıyla cepheye gitti, Eskişehir’deki hastanede kısa bir süre
çalıştı. Bundan bir yıl sonra da (1921) onbaşılık rütbesiyle son taarruza
katıldı. Kızılay’ın Ankara’da yapılan kongresinde başkan seçildi. İzmir’in geri
alınmasından sonra da Yunan mezalimini tetkik komisyonunda görevlendirildi ve
bu amaçla Ege bölgesini dolaştı. 16 Aralık 1922’de eşi Adnan’ın, Hariciye
Vekâleti İstanbul mümessili olarak görevlendirilmesi üzerine İstanbul’a döndü.
Savaş boyunca Hakimiyet-i Milliye ile Yahya Kemal’in İstanbul’da
çıkardığı Dergâh dergisinde yazıları yayımlandı.
Cumhuriyet’in
ilanından sonra, desteklediği Terakkiperver Fırka Atatürk tarafından hoş
karşılanmadı. Bunun üzerine Türkiye’den eşi ile birlikte ayrılarak gittiği
İngiltere, Fransa, Hindistan ve Amerika‘da on beş yıl kaldı (1923-39).
Amerika‘da Columbia Üniversitesinde (1932), Yale ve Michigan üniversitelerinde,
Mahatma Gandi‘nin davetiyle de Delhi İslâm Üniversitesinde (1935) misafir
profesör olarak Türk Tarihi dersi verdi. Kocasının İzmir suikastıyla ilgili
görülerek gıyaben yargılanması nedeniyle bir süre İngiltere‘de kaldı. Fransa’da
oturduğu yıllarda roman, hatıra ve fikrî eserler yazıp yayımladı. Kalküta,
Benerea, Haydarabat, Aligar, Lahur, Peşaver İslâm üniversitelerinde Yakın Doğu
ile ilgili dizi konferanslar verdi. 1939’da Türkiye’ye döndü, İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesine İngiliz Edebiyatı profesörü olarak tayin
edildi. 1950 yılında, İzmir’den milletvekili seçilinceye kadar bu görevi sürdürdü.
1952’de Cumhuriyet gazetesinde Siyâsî Vedaname başlıklı bir yazı
yayımlayarak milletvekilliğinden ayrıldı. 1955’de Adnan Adıvar vefat edince,
yeniden profesörlüğe döndü. Son yıllarını sürekli rahatsızlıklar içinde
geçirdi. Merkezefendi Mezarlığında yatmaktadır.
İlk
yazılarını Meşrutiyet‘ten sonra Tanin gazetesinde Halide Salih imzasıyla
yayımladı. Bu yıllarda düzyazı şiirler de yazdı. Daha sonraki hikâyelerini ve
Yakup Kadri, Mehmet Emin, Ömer Seyfettin gibi yazarlar hakkındaki
incelemelerini kendi imzasıyla yazdı. Büyük Mecmua‘nın başyazarlığını
yaptı. Tanin’den başka, Musavver Muhit, Şehbâl, Resimli Kitap,
Resimli Roman, Şehbal, Mehasin, Büyük Mecmua, Hakimiyet-i Milliye gibi
gazete ve dergilerde yazdı.
Halide
Salih imzasıyla evliliğinin ilk yıllarında tefrika ettirdiği ilk romanı Heyula’da,
Batı değerleri ile bizim değerlerimiz birlikte ele alındı. Aynı yıllarda
yayımlanan Raik’in Annesi’nde çocuk ve anne ilişkisi ele alındı. Seviyye
Talib adını taşıyan romanında asıl mesele aşk ve aile münasebetleridir.
Roman boyunca Türkiye ile İngiltere kıyaslanır. Onun ilk dönem romanları
arasında en önemlisi mektup tarzında ve psikolojik roman türünde olan Handan’dır.
Handan ile aynı yıl yayımlanan Yeni Turan adlı roman, Türkiye’nin
yirmi yıl sonraki durumunu hayal etme esasına göre kuruludur. Bu romanda, II.
Meşrutiyet’ten sonraki basın işlendi. Son Eseri adlı romanında, yabancı
ülkelerde yaşadığı halde kendi kültürüne ve geleneklerine sahip olan bir kadın
anlatıldı. Mev’ud Hüküm romanında Avrupa’da tahsilini yapan Doktor Kasım
Şinasi’nin İstanbul’a döndükten sonraki yaşayışı ve Sara ile yaptığı evlilik
macerası hikâye edildi. Millî Mücadeleyi anlatan iki romanından birincisi Ateşten
Gömlek, Millî Mücadelenin destanı gibidir. Bu kitapta yazar, İzmir’in
işgalinden sonraki umutsuzluk günlerini, Millî Mücadelenin doğuşunu ve
kurtuluşu anlattı. Millî Mücadeleyi anlatan ikinci roman Vurun Kahpeye’de
ise, öğretmen olarak bir Batı Anadolu kasabasına gönderilen Aliye’nin çektiği
acılar anlatıldı. Kalp Ağrısı ve onun devamı Zeyno’nun Oğlu’nda
yazar, Millî Mücadele kahramanlarından Hasan Bey ile Zeyno’nun aşkı etrafında
Anadolu’daki memurlarla halk arasındaki kopukluğu, yanlış Batılılaşma ve
nesiller arasındaki derin uçurumu işledi.
Sinekli
Bakkal adlı romanla, Halide Edib, artık
şahıslarla ilgili eserler yerine, kalabalık şahsiyetler ve bu şahsiyetlerin yer
aldığı toplum meselelerine geçmiş oldu. Tatarcık romanında Cumhuriyet
devri gençliğini ele aldı. Döner Ayna adlı romanda Cumhuriyet’ten sonra
yaygınlaşan demokrasi, kadın hakları gibi kavramların değişik zümrelerde
kazandığı yeni yorumlara değindi. Âkile Hanım Sokağı, değişen Türkiye’de
İstanbul’un bir panoraması sayılabilir.
Cevdet
Kudret’e göre, Halide E-dip’in romanları konularına göre üçe ayrılır: Seviye
Talip, Handan, Mev’ut Hüküm ve Kalp Ağrısı gibi ruh çözümlemesi romanı
olanlar; Ateşten Gömlek ve Vurun Kahpeye gibi Kurtuluş Savaşı
romanları; Sinekli Bakkal, Sonsuz Panayır gibi töre romanları. Halide
Edip, yaşadığı zamanın koşullarını ve atmosferini romanlarına taşımıştır.
Ateşten Gömlek’i Kurtuluş Savaşı romanlarının en güzeli olarak niteler.
Yazarın
Arka Sokaktan, Çingene Kız, İstanbul’da Bir Yabancı, Kerim Ustanın Oğlu, Bu
Dönen Kavga Nedir? gibi gazete ve dergilerde yayımlanmış, fakat kitap
haline gelmemiş çeşitli türden başka eserleri de vardır. Sinekli Bakkal romanıyla
CHP Roman Armağanı‘nı kazandı (1942). Ölümünden sonra romanları
(sadeleştirilerek) yeniden basıldı. 2002’de, danışmanlığını Ayşe Durakbaşa Tarhan’ın,
yapımcılığını Kemal Öztürk’ün üstlenmiş olduğu “Cumhuriyet’in Asi Kızı:
Halide” adlı bir belgesel film yapıldı.
Halide Edip İçin Ne Dediler?
“O
günlerde İstanbullular Halide Edib’i, altı minareden kopan tekbir sesleri
ortasında, bir ıztırap timsali gibi siyahlar giyinmiş gördüler. O meydanda o
topluluk, o siyah bayraklar, o siyah giyinmiş ıztırap timsali ve onun canlı
sesi İstanbulluların kalbinde son hâtıra gibi hakkedilmiş duruyordu.” (Yahya Kemal Beyatlı, Eğil Dağlar)
***
“Daima
tecrübe ve müşahedelerimizin bize garip göstereceği bu mağrur, fedakâr, sathı
sâkin görünse bile derinliği mechûl cereyanlarla karışan muammalı ruhlara acaba
hayatımızda tesadüf etmek imkânı var mı? Ben, en korkunç ve en beşerî
ihtiraslara karşı bile yenilmeyen bu kadınlara ancak Halide Hanım’ın romanlarında
rastgeleceğimizi zannederim. (...) Hepsi aynı cinsten addedeceğimiz bu ideal
tipleri severek yaratan Halide Hanım, onları bize ruhlarının bütün
çıplaklıkları, tezadları, teşevvüşleri, buhranlarıyla gösteriyor. Onları
maneviyetlerinin meçhul mıntıkalarında esen esrarlı rüzgârlarla sallandıkları
korkunç dakikalarda bile o kadar yakından takip ediyoruz ki, nihayet bu
muhayyel kahramanların bizde de, aynı kuvvetle yaşadığını duyuyoruz. Hayatın
zâhiri levhalarını tasvirde daima lâkayd ve acemi bulduğumuz Halide Hanım’ın
sihr-i sanatı işte buradadır:” (Fuad
Köprülü)
***
“Halide
Edib’in eserlerinde; ekseriya sanatkâr tarafından idealize edilmiş, sanatkârın
kendi ruhunun akislerini taşıyan, canlı ve sürükleyici karakterlerle
karşılaşırız. Avrupaî olan bu karakterler Batı’nın kültür ve terbiye
süzgecinden geçmişlerdir. Ayrıca Halide Edib’in romanlarında kadının her
arzusunu yerine getirebilecek ölçüde güçlü; fikren münevver olduğu halde,
yaratılıştan uysal erkek kahramanlarla karşılaşmak da mümkündür. Halide Edib’in
sanatının en önemli karakteristiklerinden biri de kadın ruhunun tahlilidir.
“Halide
Edib Adıvar’ın romanlarını, kendi içinde üç gruba ayırmak yerinde olur.
Bunlardan ilk grubu Handan çevresinde toplamak mümkündür. Değişen sosyal
hayatın akışı içinde, sanatkârın yarattığı bir kadın tipi ile alışılmış yaşama
biçimi arasındaki müc3adele bu eserlerin özünü teşkil eder. Bu bakımdan da söz
konusu eserler aşk ve ahlâk çatışması etrafında ele alınabilecek cinstendir.
Seviye Talib, Handan, Kalp Ağrısı, Zeyno’nun Oğlu, Son Eseri ve Mev’ud Hüküm
gibi romanlarda idealize edilmiş bir kadın kahramanın kendi şartları ve sosyal
çevreyle mücadelesi hikâye edilmiştir. Bu romanlarda, müstesna yaradılışlı
kadın kahramanların rûh halleri eserlerin özünü teşkil eder.” (Şerif Aktaş)
ESERLERİ:
ROMAN:
Raik‘in Annesi (1909), Seviye Talib (1910), Handan (1912),
Yeni Turan (1912), Son Eseri (1912), Mev‘ut Hüküm (1918),
Ateşten Gömlek (bas. 1922, İkdam’da tefrika), Kalp Ağrısı (1924,
ayrıca Vakit’te tefrika), Vurun Kahpeye (1926, 1923’te Akşam’da
tefrika), Zeyno‘nun Oğlu (1928, Vakit’te tefrika 1927), Sinekli
Bakkal (1936, önce The Clown and His Daughter adı ile 1935’te
Londra’da, Türkçe tefrika Haber 1935), Yolpalas Cinayeti (1938;
tefrika Yedigün 1936-37), Tatarcık (1939), Sonsuz Panayır (1946),
Döner Ayna (1954), Akile Hanım Sokağı (1958), Sevda Sokağı (1959),
Hayat Parçaları (1963), Çaresaz (1961), Kerim Usta‘nın Oğlu (1974).
HİKÂYE:Harap Mabetler (1911), Dağa Çıkan Kurt (1922),
İzmir‘den Bursa‘ya (1922, Y. K. Karaosmanoğlu, F. R. Atay ve Mehmet Asım’la
birlikte), Kubbede Kalan Hoş Sadâ (1964).
ANI:
Türk’ün Ateşle İmtihanı (1962, önce The Turkish Ordeal adı ile
1928’de Londra’da tefrika Asia dergisi, Türkçe tefrika Hayat Mecmuası
1959-60), Mor Salkımlı Ev (1963, önce Memoirs of Halide Edib
adı ile 1926’da Londra’da yayımlandı, Yeni İstanbul’da tefrikası
1951-55).
OYUN:
Kenan Çobanları (1918), Maske ve Ruh (1945; tefrika Yedigün 1937;
Mask or Souls adıyla İngilizce baskısı 1953).
İNCELEME:
Hindistan’ın İçyüzü-Inside India (İngilizce, 1937), İngiliz Edebiyatı
Tarihi (3 cilt, 1940, 1946, 1949), Üniversite Kafası ve Tenkid (1942),
Edebiyatta Tercümenin Rolü (1944), Türkiye‘de Şark Garp ve Amerikan
Tesirleri (1955; Turkey Faces West, 1930 USA ve Conflict of East and
West in Turkey, 1935 Lahore adlı iki İngilizce kitabından seçmeler,
birleştirilmiş Türkçe ilk yayım: tefrika Yeni İstanbul 1954), Dr.
Abdülhak Adnan Adıvar (1956).
ÇEVİRİ:
Mâder (J. Abbot’dan, 1897), Hamlet (V. Turhan ile, 1941) - Nasıl
Hoşunuza Giderse (1943) - Coriolanus (1945) - Antonius ve
Kleopatra (M. Urgan ile, 1949) (Shakespeare’den), Osmanlı Şiir Tarihi (E.J.W.
Gibb’den), Hayvan Çiftliği (G. Orwell’den, 1954).
HAKKINDA
(Başlıcaları:) Haldun Taner / En Yaman Kadınımız Halide Edip Adıvar (Yeditepe,
sayı: 94, Şubat 1946), Olcay Onertoy / Halide Edib’in Yeni Turan’ı ve Ziya
Gökalp (Türkoloji dergisi, c. 2, sayı: 1, Eylül 1965), Muzaffer Uyguner /
Halide Edib Adıvar (1968), İnci Enginün / Halide Edip Adıvar (1975), Ömer Nida
/ Kadın Romancılarımız Başlangıçtan Günümüze Kadar 1892-1991 (1991), Nazan
Bekiroğlu / Halide Edip Adıvar (1999), Şerif Aktaş / Halide Edip Adıvar (Büyük
Türk Klâsikleri, c. 11, 2004).