Şair, hikâyeci, ressam. 5 Temmuz 1938,
Demirköy / Kırklareli doğumlu. Demirköy Merkez İlkokulu (1950), Kepirtepe Köy
Enstitüsü, İstanbul Öğretmen Okulu (1957), Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş
Bölümü (1963) mezunu. Kocaeli (1960-63), Rize (1963-65), Beşikdüzü / Trabzon
(1969-74), Ankara (1974-76), Kayaş / Ankara (1976-78) ilk ve orta dereceli
okullarında öğretmenlik, Gazi Eğitim Enstitüsünde Resim-İş Bölümü Başkanlığı
(1978-80) yaptı ve emekli oldu. Emekli olduktan sonra Ankara’da kurduğu ve yönettiği
resim atölyesinde ders verdi. Eğit-Der, Ankara Sanat Kurumu (bir dönem,
başkanı), Edebiyatçılar Derneği üyesidir.
Kepirtepe Köy Enstitüsünde okurken edebiyata
ilgi duymaya başladı. Gazi Eğitim Enstitüsünde okurken şiir ve öykü
denemelerine başladı. İlk şiiri 1955’te Damla dergisinde yayımlanmıştı.
1965’te Rize’de ilk resim sergisini açtı. İlk öyküleri de İzmir’de yayımlanan İmbat
dergisinde çıkmıştı. Şiirleri ve öyküleri ayrıca Varlık, Türk Dili,
Bilim Sanat, Av, Kıyı, Anadolu Ekini, Orman ve Abece vd. dergilerde
yer aldı. Öykülerinde Balkan insanlarının yaşantılarını, birbirleriyle olan
ilişkilerini ve insan duyarlığını, konuşma dilinin akıcılığıyla, lirik ve doğal
bir anlatımla dile getirdi. 2001’de Edebiyatçılar Derneğinin öncülüğünde açılan
Behzat Ay Öykü Yarışmasında Pırtık adlı öykü dosyasıyla birinci oldu.
“Bir öykü kitabını anlamak için, sanatçının
yaşam öyküsünü bilmek ile de gerekli değildir, hatta çoğu zaman bu tür
bilgiler, dikkatimizi daha çok yazarın hangi koşullar içinde yetiştiğine çekmekle,
asıl yapıtın, öz niteliğini anlamamıza engel bile olur; başka bir deyişle,
yapıtı bir ürün durumuna sokmakla, açıklamaları hiç de gereksemeyen söylemin
özgünlüğünü gözden kaçırtır. Tarihsel eleştiri, okuru buna alıştırmıştır çünkü.
Ancak benim bu konudaki merakımı uyandıran, Boşnak öyküleri adlı kitapta dile
getirilmiş kişilerin ve olayların özgül niteliği oldu. Bu kişilerin neredeyse
tümü, başlarına gelen olayları göçmen ağzı ile anlatmakla kalmıyorlar,
aralarında Boçnakça ya da yarım yamalak Türkçe konuşanlar da var. Demek ben bir
‘dil’ ile karşı karşıyaydım. Öykücümüzün kişiliği yapan en büyük etmenlerden
biri olduğuna inandığım bir ‘dil’ ile. Şöyle de diyebilirim, yazarın yaşam
öyküsünü bilme merakını işte bu ‘dil’ uyandırdı bende. Genellikle şive
taklidine yatkın olmama karşın, buradaki Boşnak ağzının öykülerde canlandırılan
olayla içiçe bulunduğunu, onlardan ayrı düşünülemeyeceğini anlamakla, yer ve
zaman öğelerini kafamda aydınlığa kavuşturma çabasının hiç de söylemi arkaya
atma sayılamayacağı sonucuna vardım. Dil anlatım olup çıkmıştı, her şeydi o. Az
rastlanılır böylesine. Etle kemik gibi değil, ‘can’ gibi. Bölünemedikçe var
olan bir yapı. Bunu söylemekle, öykücümüzün başarısını bu ‘ağız’ yolu ile
kazandığını ileri sürmüyorum. Kesinlikle sürmüyorum. Hatta bu ‘ağız’a karşın.
İsmail Gümüş’ün asıl başarı kaynağının ondaki insana bakış açısının evrensel
niteliği olduğunu söylemeliyim.” (Melih Cevdet Anday)
ESERLERİ:
ŞİİR: Minicik (1969).
ÖYKÜ: Boşnak Türküsü (1984), Deli
Balkan Yeli (1995).
Ayrıca, ders notlarını içeren ve yedi
kitapçıktan oluşan Estetik (1974) adlı bir eseri vardır.
KAYNAK: Melih Cevdet Anday / Büyük Bir Öykü
Yazarı (Cumhuriyet, 22.6.1984), Hüseyin Atabaş - Ali Cengizkan / Ankara Rüzgârı
– Ankara Şiirleri Seçkisi (1999), Mehmet Hengirmen / 2000 Yılında Türk Öykü
Antolojisi III (2000), Vedat Yazıcı / Martıya Mektuplar (2000), Mehmet
Hengirmen / 2000 Yılında Türk Öykü Antolojisi (c. 3, 2000), Cengiz Bektaş /
Boşnak Türküsü (Evrensel gazetesi, 3.6.2003).