Şair.
19 Şubat 1970, Erzincan doğumlu. Araştırmacı yazar Baki Öz’le yakın akrabadır.
İlköğrenimini Erzincan’da, orta ve lise öğrenimini İstanbul Kartal’da
tamamladı. Kartal Lisesi’ni bitirdikten sonra bir süre devam ettiği yüksek
öğrenimini devam ettirmedi. Çok genç yaşta çalışma hayatına atılarak çeşitli iş
kollarında çalıştı. Bilişim sektöründe faaliyet gösteren özel bir şirkette
satış temsilciliği yaparak yaşamını sürdürdü.Semra Biçer’le evli; Ilgın adında
bir kız çocuğu babasıdır.
Şiir
ve yazıları Ada (Samsun), Akdeniz Edebiyat, Akköy, Ardıçkuşu, Aykırı,
Aykırısanat, Berfin Bahar, Bizim Sanat, Çalı, Edebiyatta Seçki, Evrensel
Kültür, Forumedebiyat, Kar, Kırıntı, Mavi Liman, Önsöz, Sanat, Sanat Yaprağı,
Şair Çıkmazı, Şehir, Tay, Tren dergilerinde yayımlandı. Şiirleriyle 2008’de
Hüseyin Köycü Şiir Yarışmasında Birincilik Ödülünü ve 2008 Bülent Ecevit Şiir
Yarışmasında Özendirme Ödülünü aldı. Kartal
gazetesinde kısa bir süre köşe yazarlığı yaptı. Kar (yazın-sanat-kültür) dergisini çıkaranlar arasında yer alan ve
kitap çalışmaları devam eden İsmail Biçer’in ürünleri ayrıca Şairini Arayan Mektuplar antolojisinde
yayımlanmıştır.
ESERLERİ
(Şiir):
Sessizlik Kuyusu (2009), Gelmek
Gazeli (2017).
KAYNAK:
İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları
Ansiklopedisi (11. Cilt, 2009).
“...Ses yol alıyor, ağzı arkasında bırakarak
devam ediyor yoluna.”
Eduardo Galeano
bir sesin takibindeydi ömrüm
sulara eşkalini düşen
karnı yarılarak gidilen yer-o
ada
lodosun yakasına
iliştirilmiş
hanımeli ve mimoza kokardı
bir motor iskelesinde
dağılmış saçlarına bırakırken
ruhumu
gittikçe kaybolan benliğim
esrik bir mırıldanıştı gecelerde
sensizlikte
kozasını sabırla örmeyi değil
şiire dokunmayı becerdi
kalbim
Yaşadığım mülteci ömürdür
Sokaklarına özlemler vurur
Akmayan suya hangi nilüfer
tutulur
Hayat kaynağından geriye akan bir
su(s) değil
Dinlediğim şarkıların içine
tüneyen kalbim
Çıplak ve ürkek durur
Bekleyen imgenin şiirle büyüsü
bozulur
Sessiz sedasız bir zamanın
sarkacında ruhum
Düş yamaçlarda umut bekleyen
çocuklar gibi
Zar atılan ömrün hoyratlığında
Dipsiz bir kuyuya akıp durur
Şiirlerim hayatımdır
Suskun ve loş çağımın tanığı
“Ruhum, bir söğüt ağacı gibi,
ardından titriyor.”
Firdevsi
Yarım bırakılmış şiirlerimdesin
Başucu kitaplarımda
Savruk kederli
Kül sonrası günlerde
Mülteciliği işaret ederken
ömrüm
Derviş sabrıyla bağışladım
ayrılıkları
Seni sensiz taşıdı yorgun
ruhum
Çığlık yaktığım kentin
sokaklarında
Aşka yenik bir düşün içinde
Yüzümde siren sesleri
Ne yana baksam sen