İshak Çelebi

Alim, Divan Şairi, Şair

Diğer İsimler
Kılıççızâde, Baş Hoca

Divan şairi, âlim (D. 1465, Üsküp – Ö. 1542 ?, Şam). Kılıç yapmakla tanınmış bir demircinin oğlu olduğundan Kılıççızâde lakabıyla da anılır. Üsküp’te yetişen Divan şairleri arasında en tanınmış olanıdır. İyi bir öğrenim görerek eğitim alanına yöneldi. Aralarında Edirne, Serez, Üsküp, Bursa, Sahn gibi merkezlerin de bulunduğu birçok yerde müderrislik yaptı. “İshak-name” adıyla tanınan “Selim-name” eseriyle ün kazandı. Prof. Boşkov’a göre, üslûbu ve tarzı bakımından divan edebiyatında bir örneği daha bulunmayan ünlü “Şehr-engiz-i Mahbudan-i Vilâyet-i Üsküb” (Üsküp Kentinin Güzel Delikanlıları İçin Şehrengiz) adlı eseri de yazmıştı. Hayatı hakkında bilgi veren kaynaklardan, nüktedan ve zarif biri olduğu; ancak hayatının Şam kadılığına kadarki döneminin tam bir harabatî yaşantısı şeklinde geçtiği bilinen İshak Çelebi’nin yaşayışının şiirlerine de yansımış olması, yaşadığı dönem insanının zevkleri ve alışkanlıkları hakkında bilgi vermektedir. Son görev yeri Sahn’da Yegânzâde Sinan Çelebi ile geçinemeyerek, müderrislikten ayrılıp Şam kadılığına (1535) tâyin edildi. Bu göreve giderken bir önsezi ile bütün dostlarına “artık ölümlü olduk” diyerek veda etti. Kötümser bir psikoloji içinde gittiği Şam’da öldü.

Çelebi, zamanının en ünlü ilim adamlarından ders alarak, ilim adamlarına ait eserleri ve çeşitli şairlerin gazel ve kasidelerini okuyarak yetişti. Ayrıca tarih kitaplarıyla Hz. Muhammed’in hayatını anlatan kitapları inceledi. Öğrenimi sırasında, Divan Reis’ül Küttabı (Dışişleri Bakanı) Haydar Çelebi ile arkadaş oldu. Ayrıca Edirneli şair Revani ve Orhaniye’de medrese öğretmeni olan Hüsrev Efendi, Mekkeli şair Deli Birader ile Bursalı şair Halil-i Zerd de arkadaşlarıdır. Yalın bir ve özgün bir dille yazıyor olmasıyla döneminin şairleri içinde kendine farklı bir yer edinmişti.

İshak Çelebi, yüzlerce divan şâiri arasında yalnızca bir şâirdir. Uzaktan mısralarında dile getirdikleri, gazellerinde suret verdikleri diğer Osmanlı şâirlerininkilerle aynı görülebilir. Fakat bu şiirinde şiirin bir ayna olduğunu ve bir tek güzeli yansıtması gerektiğini dile getirirken sanki ‘özgün’müş gibi bir hali vardır. Ayrıca kendisi sevdiklerine ayrı bir değer vermiş, döneminde, yani 15. yüzyılın sonu ile 16. yüzyılın ilk yarısında moda olduğu üzere sevdiklerinin isimlerini gazellerine, diğer şâirlerden çok daha fazla, iliştirmiş, hatta bir gazelinde daha da ileri gitmiş iki güzeli birbiri ile yarıştırmıştır:

“Âlemşâha sözüm yok gonca-lebdür sevr-kametdür

Velî Rüstem güzeldir çeşm ü ebrûsı kıyâmetdür” (Selim S. Kuru)

ESERLERİ:

Selimname, Risale-i İmtihaniyye, Divan, Müstezad, Kaside-i Fasiha.

KAYNAK: İrfan Ünver Nasrattınoğlu / Sehi Bey Tezkiresinde Üsküplü ve Manastırlı Şairler (Sesler dergisi, Mart 1981), Mustafa İsen / Türk Kültür Tarihinde Üsküp ve Üsküplü Divan Şairleri (Sesler dergisi, Ekim 1988), Mehmet Çavuşoğlu-M. Ali Tanyeri / Üsküblü İshak Çelebi-Divan (1990), Sadık Erdem / İshak Çelebi’nin Hayatı Şahsiyeti ve Eserleri (Türk Dünyası Araştırmaları dergisi, Ağustos 1994), Selim S. Kuru / Şiirin Aynasında İshak Çelebi’nin Şiiri Üzerine Değinmeler (Yasakmeyve, Kasım-Aralık 2004).

 

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör