Şair. 26 Ekim 1982, İzmir
doğumlu. Anadolu Üniversitesi Açık öğretim Fakültesi İşletme Bölümünde okudu.
Yazı ve şiirleri Dize, Pencere, Ünlem, Eski, Şiir Ülkesi, İle,
Denizsuyukasesi, Şiiristan, Şarapya, Mortaka, Özgür Pencere, Patika, Yazılıkaya,
Mühür, Şiiri Özlüyorum, Akatalpa, Sunak, Bursa Kültür Sanat Rehberi, Alaz, Mavi
Liman gibi dergilerde yayımlandı.
Genç yaşta şiirleriyle
kendini kabul ettirme başarısını gösteren İlker İşgören; 2006 yılında Yunus
Emre Şiir Yarışmasında ikincilik ödülünü, Bekilli Küp Şarapçılığın düzenlediği
Ömer Hayyam Şiir Yarışmasında ise birincilik ödülünü aldı. 2006’da
yayımladığı Gözlerim Suç İçinde adlı ilk şiir kitabıyla 2007’de Attila
İlhan Şiir Ödülünü ve Kocaeli Üniversitesi İlk Kitaplar Ödülünde Jüri Özel
Ödülünü kazandı.
Şiire ve şairliğe
yaklaşımını, kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle tanımlamıştır:
“Kendimi şiirle fark
ettim. Ve her zaman şiirin incelttiği bir dünyada yaşamak istedim. Bu
isteklerime şiirle ulaşabileceğimi düşündüğüm için şiire yöneldim. Şiir tutku
işidir. Tutkularınızı insani olmayan bir şeye dönüştüremezsiniz. Şiire ve
kendinize olan saygı bunu gerektirir. Sanatçı duyarlılığı taşıyan bir kimsenin
tutkularını para ya da başka bir şeyle değişebileceğini düşünmüyorum. Şiirle
uğraştığınız zaman, bir şeyler yaratmanın sevinciyle kendinizle gurur
duyuyorsunuz. Bu şiirle geçirilen zaman dilimlerinde, günlük sıkıntılarınızdan,
streslerinizden arınmış oluyorsunuz. İşte şiirin katkısı budur, insanlaşmaktır.
Ben bir şiir öğrencisiyim.
İlhan Berk, II. Homeros
Şiir Ku-rultayı’na (18-21 Mart 2005 Karşıyaka) geldiğinde bizlere şunu söyledi:
“Şiir dünyayı kurtarmaz ama insanın elinden tutar.” Kim bilir? Belki dünyayı da
kurtarır. İnsanı kurtarması dünyayı kurtarması anlamına geliyor bana kalırsa.
Hem şiir hep insandan yana değil mi? En zor anımızda çekip alır bizi ve
güneşle, kuşlarla tanıştırır, bazen de unuttuğumuz çocukluğumuzla yüzleştirir.
Biliyorum, şiiri seçmekle hayatım boyunca ödeyemeyeceğim bir borcun altına imza
atmış oldum. Anlayacağınız, şiire ve insana borcumu ödeyinceye kadar buradayım.”
HAKKINDA: Veysel Çolak /
Şiirin İncelttiği Bir Dünyada Yaşamak (Eski dergisi, Haziran 2005, sayı: 4),
Savaş Özbey / Bir yıl içebildiği kadar bedava şarap içecek, çünkü kazandığı
ödül bu... (Hürriyet, 8 Ekim 2006).
Uykusu kaçmış geceleri topluyorum
başka kaçanları görüyorum karanlığın kucağına
soluğu kesilen bir ata biniyor hayat
ilerledikçe hayat değiştiriyor at
sen çıkıp bir lokantadan beni yiyorsun
ben atları seyrediyorum, koşuyorlar yatağımda
soluğundan anlıyorum, sen hayvan seviyorsun
çıkıp yatağımdan bir denize ürüyorum
ürkekliğimi içinde bırakarak bir kadının
ısrarla atlar diyorum,
soluk diyorum, yatak diyorum
sen hâlâ içini sıyırıyorsun
ben bir yol biliyorum hayata çıkan
at öldü.
(Yazılıkaya, Mart 2007)
Yastığım sulu göz oldu bu aralar; geçmiş olsun
Uzun zamandır şöyle içim rahat koyamadım başımı
Düşüncelerim refakatçisi beynimin, yine volta zamanı
Yorgan ya da kapı ama kesin bir yanım açık elim çok uzak
Bu geceyi bir türlü tüketemedim uykum yavan
Beş dakikalığına ölsem kurtuluşum olacak
Yaşamak diyor içim ille de yaşamak
Vardiyacısı yok ömrümün, benim yerime ağbim uyusun
Ağbim yatağı bırakmıyor ben yapışıyorum
Sen yaşadıkça geceler bitmez diyor babam
Annem desem o bir buçuk yıldır uyuyor
Hayat zor bir karambol anneler silinince
Yanımda illa diyor Leman Sam
İkna yeteneği güçlü hayatın herkes kalmak istiyor
Dışarıda üşüyen bir halk düşünüyorum
Soğuk tüm Türkiye’ ye sarılmış, bana sarılan yok
Yaramaz çocuk şehrinde yaşamasam da
Bir yanım orda sanki, kesinlikle kuklayım
Eski şarkıları bilsin sevgilim
Bulutlara sarılası gelsin, yüreğine yaz gelsin, o gelmesin
Kimi sevdiysem hayatımda
Uzakta bir kadın ölüyor
Korkularım öpüyor yanağımdan
Gitmek istemiyorum
Gece uzun boylu uzadıkça esniyor kilidi
Ben uykusunu yitirmiş bir yarım ay
Gün; kaderin el yazmalı kitabı
Anahtarım yok...
(Eski Dergisi 2005)