Ahî Çelebi

Tıp Doktoru, Yazar

Doğum
Diğer İsimler
Ahi Çelebi

İlk Osmanlı hekimbaşısı, yazar (D. 1432, Kastamonu - Ö. 1524, Kahire). Adı kimi kaynaklarda Ahmed, Mehmed ve Mahmud olarak da geçmektedir. Ancak daha çok Ahî Çelebi olarak bilinmektedir. Babası Tabip Şirvanî Mevlâna Kemaleddin Bey, aslen Tebrizlidir. Kasta­monu’da Candaroğlu İsmail Bey’in hiz­metinde iken bu beyliğin Fatih Sultan Mehmed tarafından alınması (1461) ve İsmail Bey’in de Rume­li’de kendisine verilen yere gitmesi üze­rine İstanbul’a yerleşmişti. Mahmutpaşa’da açtığı bir muayenehanede mesleğini devam ettir­mişti. Ahî Çelebi ilk tıbbî bilgilerini babasından aldı. Babasının ölümünden sonra da o dönemin büyük hekimleri olan Kutbüddin ile Altunizâde’den dersler alarak kısa zamanda mes­leğini ilerletti ve önce Fatih Darüşşifası’na hekim, sonra da başhekim olarak atandı.

Ahî Çelebi, Fatih Sultan Mehmed, II. Bayezid, Yavuz Selim ve Kanunî Süleyman dönemlerinde yaşayan ve iki kez hekimbaşılık yapan tabiptir. II. Bayezid’in saltanatı sırasında hükümdarın teveccühünü kazanarak mutfak eminliğine, arkasından da hekimbaşılığa getirildi. Dört buçuk yıl bu görevde kalan Ahî Çelebi, Sultan Bayezid’in ölü­mü üzerine, geleneğe uyularak görevinden azledildi. Bir süre sonra Yavuz Selim onu tekrar hekimbaşılığa getirdi ve Mısır seferine kendisiyle birlikte götürdü. Yavuz’un ölümün­den sonra hekimbaşılıktan tekrar azle­dildi (8 Ekim 1520). Kay­nakların belirttiğine göre, yaşı doksanı geçmiş olduğu halde, hacdan dönerken Kahire’de vefat etmiş ve İmam Şafiî’nin mezarı civarında toprağa verilmiştir.

Ahî Çelebi’nin en önemli eseri, II. Ba­yezid’ın saltanatı döneminde Türkçe olarak kaleme aldığı, böbrek ve mesane taşlarına ait on bölümden oluşan “Risâle-i hasâtü’i-kilye ve’l-mesâne”dir. İstanbul kütüp­hanelerinde çeşitli yazmaları bulunan bu eseri Âkil Muhtar Özden, hakkında yaz­dığı bir makalede incelemiş, Saim Erkun da Türkçe ve İngilizce olarak yayımlamıştır (İstanbul 1948). Ahî Çelebi’nin bundan başka Farsça yazdığı “el-Fevâdü’s-sultâniyye fi’l-kavâcidi’t-pbbiyye” ile “Risale’û’t-tıb ve Mesnevlü’t-tıb” adlı iki Türkçe eseri daha tesbit edilmiştir. Bursalı Mehmed Tâhir, Ahî Çelebi’nin “İbnü’n-Nefîs’in Mûcez” adlı bir eserini Türkçe’ye çevirdiğini yazıyorsa da bu konu tartışmalıdır.  

Ahî Çelebi, babasından miras kalan ve kendisinin elde ettiği Çorlu, Edime, Hayrabolu ve Şile’de kırktan fazla köy ile İstanbul’da bir hamam ve çok sayıda dükkândan meydana gelen büyük bir servete sahipti. Bu serveti, Edirne’de yaptırdığı medrese ve okul ile İstan­bul’da Yemiş İskelesi’nde yaptırdığı ve Kanlı Fırın Mescidi diye de tanınan ca­miye vakfetmiş, ayrıca vakıflarının ge­lir fazlasının da (zevâid-i evkaf) Medine fakirlerine gönderilmesini vasiyet et­miştir. Bugün İstanbul’da bir mahalle, Edirne’de (Balkan Yarımadası’nın güneydoğusunda, Rodop Dağları arasında) bir yöre ve Bulgaristan’da bir yayla Ahî Çelebi’nin adını taşımaktadır. Ahi Çelebi Camisi, İstanbul-Eminönü’nde, Haliç kıyısında, şimdi İstanbul Ticaret Üniversitesi yanındadır. Mimarı bilinmeyen, Mimar Sinan’a yaptırıldığı sanılan caminin, Evliya Çelebi'nin ünlü rüyasını gördüğü cami olması nedeniyle ayrı bir önemi vardır.

KAYNAKÇA:  M. Tayyib Gökbilgin / XV-XVI. Asır­larda Edirne ve Paşa Livası (s. 488-489, 1952), Veli Behçet Kurdoğlu / Şair Tabibler (s. 81-85, İstanbul 1967), Câhid Baltacı / XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri (s. 72-73, 1976), A. Adnan Adıvar / Osmanlı Türklerin­de İlim (s. 66-67, 1982), Bedi N. Şehsuvaroğlu / Türk Tıp Tarihi (ortak kitap, s. 51-52, 1984), İstanbul Kültür ve Sanat Ansiklope­disi / “Ahî Çelebi” (s. 340-342, 1982), Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (1986), Ali Haydar Bayat / TDV İslam Ansiklopedisi, c. 1, s. 528-529), İhsan Işık / Ünlü Bilim Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 2, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013). 

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör