Adnan Saygun

Müzik Araştırmacısı, Müzisyen

Doğum
07 Eylül, 1907
Ölüm
06 Ocak, 1991
Burç
Diğer İsimler
Ahmet Adnan Saygun

Besteci,  müzik araştırmacısı (D. 7 Eylül 1907,  İzmir - Ö. 6 Ocak 1991,  İstanbul). Tam adı Ahmet Adnan Saygun’dur. Babası İzmir’in köklü bir ailelerinden gelen, imamlık yapabilecek kadar din bilgisine sahip bir matematik öğretmeni olan yazar Celal Saygun’dur. Celal Bey aynı zamanda, geliri Millî Kütüphane’ye verilen Millî Sinema’nın işletmecisiydi. Ahmet Adnan ilk dinî bilgilerini babasından, ilk müzik derslerini İsmail Zühtü’den aldı. Üç yaşında okumayı söktü, dört yaşında İzmir’de İttihat ve Terakki Mektebi’nde ilkokula başladı. İzmir İttihat ve Terakki İdadisi (Lisesi)’nde okurken, İsmail Zühtü’den kuram, Rosati’den  ve Tevfik Bey’den piyano eğitimi aldı. 1922 yılında Macar Tevfik Bey’in öğrencisi oldu. 1925 yılında Fransız La Grande Encyclopedie’den müzikle ilgili makaleleri çevirerek birkaç ciltlik büyük bir “Musiki Lügati” meydana getirdi. 1926’da Ankara Musiki Muallim Mektebi’nde sınava girerek İzmir Erkek Lisesi’ne müzik öğretmeni olarak atandı; aynı zamanda Millî Kütüphane’de memurluk yaptı.

1928 yılında devlet bursu ile Paris’e gönderilen Ahmet Adnan Beyin en çok ilgilendiği besteciler Bach, Beethoven ve Wagner’dir. Paris’te Vincent d’Indy’den  kompozisyon, Eugene Bozzel’den  füg ve armoni, Paul le Flem  ile kontrapunt Amedee Gastone, Chant Gregorien ve Souberbilelle ile org çalıştı. Yine Paris’teyken, “Op 1 Divertissement” adlı orkestra eserini yazdı. Bu bestesi 1931 yılında Paris’teki bir beste yarışmasında ödül kazanarak Paris ve Varşova’da seslendirildi. Eser böylece, 1925’te Cemal Reşit Rey’in yine Paris’te seslendirilmiş olan iki eserinden sonra yurtdışında icra edilen üçüncü Türk orkestra eseri oldu.

Ahmet Adnan Beyin Paris’teki öğrencilik yıllarında müzeler, galeriler, kiliseler, konserler bütün zamanını doldurdu. Piyanodan sonra org çalmaya başladı. Böylece Hıristiyan kültürünün temeli olan kilise müziğini yakından tanıdı. Müziğin yanında plastik sanatlarla da ilgilendi. O yıllarda Paris’te öğrenim gören Türk ressamlarından Halil Dikmen, Refik Epikman, Hamit Görele yakın arkadaşları oldu. Daha önce Türkiye’de dostluk kurduğu Burhan Toprak ile ortak ilgi alanları Yunus Emre’dir. Paris’te Burhan Toprak’ın yazdığı iki ciltlik Yunus Emre kitabı üzerine konuşup tartışmışlardır.

Adnan Bey, 1931’de Türkiye’ye döner dönmez Ankara Musiki Muallim Mektebi’ne öğretmen olarak atandı. Yine Türkiye’ye döndükten sonra çalışmalarını kompozitör, etno-müzikolog ve kompozisyon öğretmeni olarak sürdürdü. Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülük ettiği çok sesli müziğin yapılanmasında görev alan önemli müzisyenlerden biri oldu.

1934 yılında İran Şahı’nın Türkiye’yi ziyaret etme hazırlığı günlerinde önemli bir fırsat yakaladı. Münir Hayri Egeli tarafından yazılan libretto, Saygun tarafından bir ay gibi kısa bir zamanda bestelendi. Bu opera, Türk ulusunun doğuşunu, İran ve Türk uluslarının kökü uzak tarihe dayanan kardeşliğini ifade etmekteydi. Provaların gecikmesine tanık olan Mustafa Kemal Atatürk, Riyaset-i Cumhur Orkestrası şefliğinden Zeki Üngör’ü alarak yerine genç müzisyen Adnan Saygun’u getirdi.

Saygun, öğretmenliğin ve şefliğin yanı sıra Türk Halk Müziği üzerinde araştırmalar, incelemeler yaptı. Devlet konservatuarlarında etnomüzikoloji bölümleri açılması yönünde çalışmalar yürüttü. Ancak bunlar Atatürk’ün desteğine karşın ilgili kurumlarca hayata geçirilemedi. 1934 yılında yine Atatürk’ün isteğiyle, “Taşbebek Operası”nı besteledi. Bu operada yeni Cumhuriyet insanının doğuşunu anlattı. Daha sonra gözden düşen, 1938 yılında Atatürk’ün ölümüyle büsbütün yalnızlığa itilen Saygun, küçük memuriyet görevleri yapmaya razı oldu.  

Kulağındaki bir rahatsızlık nedeniyle tedavi için İstanbul’a giden Saygun, 1936’da İstanbul Belediye Konservatuarı’nda öğretmenliğe geri döndü ve 1939’a kadar bu görevde kaldı. Sonra, “Yunus Emre Oratoryosu” adlı ünlü yapıtının seslendirilişine kadar sürecek olan bir duraksama dönemine girdi. Ankara’da yeni bir konservatuar kurma çalışması vardı. Ne var ki bu çalışmalar Saygun’un savunduğu kültürel ulusallık fikrini değil, evrensel müzik anlayışını destekleyenler tarafından sürdürülmekteydi. Adnan Saygun, 1936 yılında ülkemize gelen Macar besteci ve etnomüzikolog Bela Bartok’a Anadolu gezisinde eşlik etti. Özellikle Osmaniye dolaylarından derleme çalışmaları, “Bela Bartok’un Türkiye’deki Halk Müziği Araştırmaları” adıyla kitap olarak 1976 yılında Macar Bilimler Akademisi tarafından İngilizce olarak yayımlandı. Saygun 1939 yılında Halkevleri müfettişliğine atanmıştı.

İki kez evlenmiş olan Saygun’un ilk eşiyle tanışması ilginçtir. 1938 yılında, Ankara’ya konser vermek üzere gelen sekiz kişilik Budapeşte kadın oda orkestrası, Macaristan’a beş kişi ile dönmüştü. Orkestranın üç solisti; Salayi İren, Lili ve Nanasi, ülkelerindeki Nazi baskısı nedeniyle Türkiye’de kalmaya karar vermişlerdi. Her üçü de Budapeşte müzik akademisinin yüksek virtüözite bölümünden mezundu. Salayi İren (Nilüfer Saygun) şan, Lili (Mm. Statzer) keman ve Nanasi piyano virtüözüydü. Üçü de çok parlak evlilikler yapıp yeni ülkelerinde mutlu bir yaşam sürdüler. Nanasi, bir ecza fabrikatörü, Lili ünlü Avusturyalı piyanist ve pedagog Ferdi Statzer, İren ise Adnan Saygun’la hayatlarını birleştirdi (1940).

Saygun’nun yurtdışındaki konserlerde yüzlerce eseri seslendirildi. Klasik Batı müziği formlarında opus numarası verilmiş 75 bestesi vardır. Müzik terbiyesi ve eğitimi, müzik metinlerinin çevirisi, Batı müziği yayıncılığı, Halkevleri ve müzik konularında makaleler yayımladı. 1946-82 yılları arasında yurtdışındaki altı müzik kongresine katılarak bildiriler sundu. Yedi kitap çevirisi ve bildirileri kitap olarak yayımlandı. 1942’de tamamladığı “Yunus Emre Oratoryosu”, 1946 yılında Ankara’da seslendirildi ve büyük başarı kazandı. En önemli eseri kabul edilen bu oratoryo, daha sonra Paris’te ve 1958’de Birleşmiş Milletler örgütünün kuruluş yıldönümü dolayısıyla New York’ta ünlü orkestra şefi Leopold Stokowski yönetiminde seslendirildi.

A. Adnan Saygun, “Yunus Emre Oratoryosu” bestesiyle, gelenekselden ulusala uzanan Türkiye’nin köklü seslerini Avrupa ve Amerika’ya, Birleşmiş Milletler çatısı altına, sonradan eserin çevrileceği beş ayrı dile taşımış oluyordu. 1930’dan 1989 yılına kadar yaptığı başlıca 30 kadar bestesinin yanında, yayımlanan müzikle ilgili kitapları da vardır. Türkiye’de ‘Devlet Sanatçısı’ unvanını alan (1971) ilk sanatçıdır. Sanatçı, 6 Ocak 1991 tarihinde pankreas kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi.

BESTELERİ:

Türk Halk Musıkisinde Pentatonizm (1936),  Gençliğe Şarkılar (Halkevi ve okullar için, 1937), Rize - Artvin - Kars Havalisi Türkü - Saz ve Oyunlar Hakkında Bazı Malumat (1937, Halk Türküleri: Yedi Karadeniz Türküsü ve Bir Horon (1938), Halkevlerinde Musıki (1940), Yalan (Sanat Konuşmaları, 1945), Karacaoğlan: Yeni Bilgiler - Bir Rivayet - Melodiler (1952), Lise Müzik Kitabı I-II-III (Halil Badi Yönetken ile, 1955), Musıki Temel Bilgisi I (1958), Mod Öncesi Ezgilerin Sınıflandırılması (1960), Musıki Temel Bilgisi II (1962), Musıki Temel Bilgisi III (1964), Musıki Temel Bilgisi IV (1966), Toplu Solfej I  (1967), Töresel Musıki (1967), Toplu Solfej II (1968), Bela Bartok’s Folk Music Research in Turkey (Budapeşte 1976), Atatürk ve Musıki: O’nunla Birlikte O’ndan Sonra (1982). 

KAYNAKÇA: Gönül Paçacı / Cumhuriyetin Sesleri (1999), TDV İslam Ansiklopedisi, (Emre Arıca / Adnan Saygun: Doğu Batı Arası Müzik Köprüsü (2001), Uğraş Ozan Yarman /  Türk Musikisi ve Çokseslilik (2001), Vural Sözer / Müzik Ansiklopedik Sözlük (2005), Seta Kürkçüoğlu / Adnan Saygun ve Kerem Operası (MSÜ Güzel Sanatlar Üniversitesi SBE Yüksek Lisans Tezi, 2006), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007) - Ünlü Sanatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 5, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), İlke Boran - Kıvılcım Yıldız Şenürkmez / Kültürel Tarih Işığında Çok Sesli Batı Müziği (2010). 

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör