Hikâye ve roman yazarı (D. 29 Mart 1883, Çorlu /
Tekirdağ - Ö. 16 Mayıs 1952, Ankara). Babası, Rumeli göçmenlerinden, Kara
Kâhyalar diye anılan aileden Mehmed Şevki Beydir. M.Ş., M.Ş.E., Mustafa Memduh,
Mustafa Yalınkat, M. Oğulcuk, İstemenoğlu gibi çeşitli imzalar kullandı.
Gençlik yıllarını Çorlu’da ve birbiri ardına gelen savaş ve göç şartları içinde
geçiren Esendal düzenli bir eğitim göremedi. Bir süre Edirne İdadisine
(Lisesine) devam etti. Dışarıdan sınavlarına girerek Mülkiye Mektebinin ikinci
sınıfina kadar okudu.
1906’da İttihad-Terakki Partisinin faal üyeleri
arasında yer aldı. 1908’de parti müfettişliği yaptı. Böylece Anadolu ve
Rumeli’nin pek çok yerini görme ve buralarda yaşayan insanları sürdürdükleri
hayat içinde tanıma imkânı buldu. Meslek odalarının kurulup teşkilâtlanmasında
Kara Kemâl Bey ve Nail Bey ile birlikte faaliyet gösterdi. Millî Mücadele’ye
katıldı ve Mustafa Kemâl’in daveti üzerine Ankara’ya gitti. TBMM kurulduktan
sonra ilk dış temsilcisi olarak Bakû ve Tahran’da (1925-1930), daha sonra da
Kâbil (11 Haziran 1933-31 Ekim 1941) Büyükelçilikleri görevlerinde bulundu. Bir
yıl Kabataş ve Galatasaray liselerinde tarih-coğrafya öğretmenliğinin ardından Halk
ve Meslek (1925-26) gazetelerini çıkardı. Yeniden Dışişlerinde görev
alarak dört yıl İran’da orta elçilik yaptı (1926-30). Bundan sonra
milletvekilliği ve diplomasi görevleri birbirini izledi. Elazığ milletvekilliği
(1930-32), Afganistan ve SSCB elçilikleri (1932-39), Bilecik milletvekilliği
(1939-50) yaptı. 1941-45 arası CHP genel sekreterliğini üstlendi. Çok partili
sisteme karşı olan Esendal, Serbest Fırka olayından sonra Atatürk’e danışmanlık
yaptı, gezilerine katıldı. Çok partili sisteme girilince politikayı bıraktı.
Edebiyata İrtika, Musavver Fen ve Edep adlı
yayın organlarında başladı. Hikâyeleri ilk olarak Çığır gazetesinde
yayımlandı (1911). Meslek gazetesinde 1925 yılında otuz beş hikâyesi
çıktı. Aynı gazetede yarım kalan Miras romanı tefrika edildi. 1948-49
yıllarında Ulus gazetesinde yirmi dokuz hikâyesi yayımlandı. Hikâyeleri Resimli
Gazete, Halk, Halka Doğru, Ülkü, Sanat ve Edebiyat gazetesi, Seçilmiş
Hikâyeler, Türk Dili, Hisar, Dost adlı dergilerde yayımlandı. 200
civarındaki hikâyesi ve üç romanıyla Türk Edebiyatı’nın gelişmesine hizmet
etti. Sürekli müstear ad kullandığı için geç tanındı.
Küçük insanların günlük hayatlarını gösterişsiz,
yalın bir anlatımla yansıttığı hikâye ve romanlarıyla kendini kabul ettirdi.
1942’de CHP Roman Armağanında derece alan, 1989’da televizyon dizisi yapılıp
gösterilen Ayaşlı ve Kiracıları (1936), en ünlü eseridir. Sağlığında
çıkan kitaplarına girmemiş bazı hikâyeleri Muzaffer Uyguner tarafından
derlenerek yayımlandı (1983-88).
Eserleri yapı, tema, şahıs kadrosu, dil ve üslûp
bakımlarından kendisinden önceki ve çağdaşı hikâyecilerden farklılaşır.
Hikâyeleri yapı bakımından Çehov’u anımsatır. Geniş açıklamalara, uzun tasvir
ve tahlillere, iç çatışmalara ve bilinç akışlarına rastlanmaz. Bu hikâye
tarzında diyaloğa geniş yer verdi. Evlilik, aile içi ilişkiler, âmir-memur,
memur-halk ilişkileri, batıl inançların gülünçlüğü, yarı aydın olan kişilerin
sosyal meselelere bakışındaki çarpıklıklar gibi konuları işledi. Kişileri,
küçük memurlar, ev kadınları, esnaf ve zenaatkârlar, işsizler, emekliler,
köylülerdir.
Ayaşlı ve Kiracıları, Esendal’ın kendi
deyişiyle “Bir devri ve o devrin insanlarını anlatır.” 1930’lu yılların
Ankara’sıdır ana konu. Bir apartman katının dokuz odasında yaşayan farklı
çevre, kültür ve mesleklerden gelme insanların yaşamı etrafında, aile
mahremiyeti, karı-koca sadakâtı, iş ahlâkı, namus telâkkisi, kadının sosyal ve
aile hayatındaki yeri ve fonksiyonlarındaki değişme ve çözülmeyi bir mekân
kurgusu ile işledi. Vassaf Bey, onun ancak 1983’te yarım olarak
basılabilen romanıdır. Bu kitapta Esendal, evlilik teması üzerinde yoğunlaştı.
Yine 1930’lu yılların Ankara’sında sürdürülen sosyal hayatı aile teması ile
işledi. Esendal’ın ilk romanı olan Miras ise, Meslek gazetesinde
38. bölümüne kadar tefrika edildi. Roman, büyük ailenin miras çekişmeleri
nedeniyle dağılışı ve sonrasındaki gelişmeler üzerinde durdu ancak bitmedi,
romanda yer yer, İttihat ve Terakki hareketi üzerinde de durdu.
“Memduh Şevket Esendal kime nereye bakarsa
baksın, kimden yana olursa olsun, hiç şüphesiz yerli kalmış ve bu toprağın
insanını yazmıştır. Serinkanlı anlatım, olaylara ve insanlara iyimser bakış,
hümanist yaklaşım, hayatı olduğu gibi aktaran nakilci tavır, onun öykü
dünyasının temel noktaları olmuştur. Esendal bu toplamıyla da kendine özgü bir
öykü evreni kurmayı başarmış, Türk öykücülüğüne yepyeni bir tat ve birikim
kazandırmıştır.” (Necip Tosun).
“Esendal’ın
hikâyeleri ilk bakışta okuyucuya kolay yazılmış intibaını verir. Bu, onun
sokağın tabiî dilini çok iyi yakalamış olmasından kaynaklanmaktadır. Bilgiçlik
taslamadan, kalemini zorlamadan yazar. Bütün bu başarıları ile,
‘marifetsizliğimden... Edebiyatı bilmediğimden... Bilsem, öyle düpedüz yazar
mıyım hiç?’ diyerek lâtife eder.” (Şerif Aktaş)
“Anlattığı gerçekler hangi soydan olursa olsun,
(...) dava adamlarında görülen, dava adamlarına hâs hırçın tenkit ifadesinden
uzak kalmış, halkın hayatında görülen sosyal meseleleri ele alırken daima sakin
ve olgun bir tonu muhafaza etmiştir. (…) Esendal, bir toplum düzeninin, bu milletin
yüzyıllar boyunca yaşayışının sürüp getirdiği güzel ve iyi törelerin, millî
değerlerin ayıklanmış bütünü ile batılı tekniğin birle meydana gelecek yeni bir
düzenin savunucusu ve habercisi idi. insanların kötülüklerinden bahsederken, bu
mutlu gelişmeyi göz önünde tutarak, bunların hepsinin iyiye varacağını
duyurarak babaca bir hoşgörürlükle anlatmaktadır. Bu toprak üstündeki
insanların yaşayışlarında, duyuşlarında, dillerinde, sanatlarında bir soy
yücelik olduğuna inanıyor. Bu bakımdan, o, ayrılıkları, anlaşmazlıkları,
kinleri ortadan kaldıracak, yurdumuzun bütün insanlarına yayılacak bir sevgiyi
sanatının temeline koymuştur.” (Tahir Alangu)
“Her türlü
lüks ve servet içinde yüzmesi mümkün olan Esendal, basit bir evde oturur, Türk
esnafının zevkle yaptığı güzel eşyalar kullanırdı. Maraş işi ‘Gül-şeftali
yemeni’yi evinde terlik gibi giyinirdi. Törelerini ve sosyal kuruluş
sebeplerini iyi bildiği esnafımızı çok seviyordu. Yaşayışlarına imrendiği için
onlar gibi misafir ağırlıyor ve onlar gibi oturup kalkıyordu. Ahilik teşkilatı
ve felsefesi hakkında geniş incelemeleri olan Esendal, demokrasi anlayışını da
bu millî esnaf teşkilâtının üzerine oturtmuştu.
“Ayrıca ressam ve musikişinas olan Esendal’ın
Türk musikisine hayranlığı vardı. Gerçekte Türk olan her şeyi seviyor, olgun
bir Türk hayatı yaşıyordu.” (Ahmet Kabaklı)
ESERLERİ:
HİKÂYE: Hikâyeler-1 (1946, Otlakçı adıyla,
1958; Temiz Sevgiler adıyla), Hikâyeler-2 (1946, Mendil
Altında adıyla, 1958; Ev Ona Yakıştı adıyla, 1971), Sahan
Külbastısı (1983), Veysel Çavuş (1984), Bir Kucak Çiçek
(1984), İhtiyar Çilingir (1984), Hava Parası (1984), Bizim
Nesibe (1984), Kelepir (1986), Gödeli Mehmet (1986), Güllüce
Bağları Yolunda (1992), Gönül Kaçanı Kovalar (1993), Mutlu Bir
Son (2005).
ANI: Tahran Günlüğü (1998, Tahran
Anıları ve Düşsel Yazılar adıyla, 1999).).
ROMAN: Miras (tefrika, 1925; bas. 1986), Ayaşlı
ve Kiracıları (1934), Vassaf Bey (1983, yarım kalmış bir eserdir).
MEKTUP: Kızıma Mektuplar (yay. haz.
Muzaffer Uyguner, 2001), Oğullarıma Mektuplar (2003).
Kitaplarının yeni baskıları Dost ve Bilgi
yayınevlerince yapıldı. Muzaffer Uyguner tarafından yayıma hazırlanarak Bilgi
Yayınevince yayımlananlar: Bütün Eserleri: 1. Ayaşlı ile Kiracıları
(roman, 1998), Vassaf Bey (roman, 1999), Otlakçı (öyküler,1995), Mendil
Altında (öyküler, 1998), Sahan Külbastısı (öyküler, 1999), Veysel
Çavuş (öyküler, 1996), Bir Kucak Çiçek (öyküler, 1999), İhtiyar
Çilingir (öyküler, 1997), Hava Parası (1997), Bizim Nesibe (öyküler,
1998), Kelepir (öyküler, 1999), Gödeli Mehmet (öyküler,1986), Miras
(roman, 1988), Güllüce Bağları Yolunda (öyküler, 1992), Gönül
Kaçanı Kovalar (öyküler, 1993), Tahran Anıları ve Düşsel Yazılar (anı-mektup,
1999).
HAKKINDA: Salim Şengil / Esendal’ın Hayatı
(Seçilmiş Hikâyeler, cilt: 6, sayı: 5, 1952), M. Ş. Esendal’