19.
Yüzyıl bilgin ve bürokratlarından (D. 1842, Diyarbekir - Ö. 1884, Yemen). Mehmed
Naim, Ahmed isimli bir zatın oğludur. Şaban Kâmi'den ve müderris Kara - Hafızzade
Abdurrahman Efendi'den ders almıştır. "Sırkâtibi" diye meşhur Mustafa
Nuri Paşa, 1860'ta Bağdat valiliği ve Irak ordusu müşirliğinden ayrılarak
dönüşünde Diyarbakır'a uğrayınca, Naim kendisine kaside takdim etmiş ve
iltifatlarına mazhar olarak beraberlerinde İstanbul'a gitmiştir. Naim, orada
Nuruosmanî Medresesinde tahsilini tamamlamış ve müderrisler zümresine katılmıştır.
1862'de bu görevinden ayrılarak Evkaf Nezâreti mektubî kalemine memur oldu.
Bir
gün; "Meşhurdur cihanda bu kim şehr-i
Âmid'in / Hep merdüman şair olur,
nüktedan olur / Olsam Diyarıbekr'e
müdiri muaccelât / Hasretli validem
sana ed'iye han olur" beyitlerini içeren bir kaside yazarak Paşa'ya sunmuş,
Paşa, validesini ziyaret ettikten sonra gitmek üzere dört bin kuruş maaşla
kendisini Bağdat Evkaf Muhasebeciliği'ne tayin ettirmiştir. Fakat, evkaf
nazırlığında bulunan zat ile mektupçu, Naimin uygunsuz hallerinden ve eski
muhasebecinin mültezem olmasından bahisle bu tayinin iptali yolunda Sadrazamı
ikna ederek tayini engellemişlerdir.
Naim,
1863’te Ünye sancağı tahrirat baş kitâbetine tayin olundu. Bir müddet sonra
istifa ederek Şam'a gitti. Bin kuruş maaşla mektubî kalemi müsevvidi oldu.
1865’te İstanbul'a döndü. Travnik sancağı temyiz meclisi ikinci reisliğine,
aynı yıl içinde Çıldır tahrirat müdürlüğüne, 1872 de dördüncü ve sonra üçüncü
ordu baş kâtipliğine tayin ve 1874’te azledildi. 1877 de Çorlu, Frecik ve
Pınarhisar kaymakamlıklarında bulundu. Rus harbi sonlarında istilâ vukuu
üzerine 1878 de İstanbul'a döndü ve Tavas kaymakamlığına atandı. Bir yıl sonra
Yemen vilâyetine bağlı Kevkeban kaymakamlığına nakledildi. Sonra istifa ederek
İstanbul'a döndü.
Naim,
son olarak -yine Yemen'e bağlı- Kunfide kaymakamlığına tayin olunmuş ve bu
vazifede çalışmakta iken 1884 yılında orada vefat etmiştir.
Sami
Paşazade eski Basra Valisi Hasan Bey merhum, Naim Efendi hakkında İbnül Emin
Mahmud Kemal İnal'a gönderdiği bir mektubunda şunları yazmıştır:
"Diyarbekirli Naim Efendi, Suphi Paşa merhuma
iktisabı nisbet ettiği zamanlar tahminen otuz yaşlarında gayet zeki ve ele
avuca sığmaz, cevval bir genç idi. Giridli Sırrı Paşa merhum derdi ki:
(Diyarbekirlilerden müctemi bir kütle içinde gözlerim kapayub elimi uzatarak
rast gele birini tutsam, tuttuğum elbette kâtib ve münşidir). Naim'in iktidar-ı
ilmîsi, usul dairesinde medid bir sa'yin neticesi değil, kendi müstahzeratından
ibaret idi. Tabiatı şi'riyesi vardır. Manzumeler yazardı. Ancak tabiat-ı şi'riyesi
hecve mail olduğundan hecviyatla uğraşması ihzarı vekar ve haysiyet etmesine
mani olmuştu."
KAYNAK: Eşa, Stş (cüz: 6, s. 1091), Şevket Beysanoğlu / Diyarbakırlı Fikir ve
Sanat Adamları (2. bas. 1996, c. 1, s. 362-364), İhsan Işık / Diyarbakır
Ansiklopedisi (2013) – Geçmişten Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar
ve Sanatçılar (2014) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür
Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2015).