Saz şairi. (D. ?, Tanbura köyü / Ilıca /
Erzurum – Ö. ?) Doğum tarihi ve ailesi hakkında kesin bilgi yoktur. Fakat
yapılan son araştırmalar 18. yüzyılın son çeyreğinde doğduğu ihtimalini
kuvvetlendirmektedir. Gençlik yıllarında köyünden ayrılarak Erzurum’da medrese
eğitimi gördü ve divan şiiri nazım tekniğini öğrendi. Dönemin âşık hayat
tarzının gereği, gezgin bir âşık olarak Sivas, Niğde, Konya, Çankırı, Tokat,
Kastamonu gibi çeşitli yöreleri dolaştı. Birden fazla evlendiği söylenir. Bu
arada tasavvufa yönelerek Nakşibendî tarikatının Halidîye koluna bağlandı. Bu
sahada bilgi ve görgüsünü tamamladıktan sonra seyahate çıktı. Gezdiği yerlerde
birçok çırak yetiştirerek âşık kolunun kurucusu oldu. Öğrencilerinin en
tanınmışları Tokatlı Nuri ve Tokatlı Gedaî’dir. Şiirlerinin türkü ve şarkı
olarak söylenmesi ona büyük şöhret sağladı. Bir rivayete göre Tavukpazarı’ndaki
Âşıklar Cemiyetinin reisliğinde bulundu. Tokat’ın Niksar ilçesinde 1854’de
öldüğü sanılmaktadır. Burada Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kendisi için
1986’da bir türbe yapıldı.
19. yüzyıl âşık tarzının özelliklerini çok iyi
bilen Emrah, şiirlerini âşık fasıllarında okunmak üzere yazdı. Çağdaşları gibi
divan şiirine yakındır. Aruz ölçüsüyle gazel, murabba, muhammes gibi çeşitli
divan şiiri türlerinde ürünler verdiyse de bu eserleri Bâki ve Nedim gibi büyük
şairlerin taklitleri olarak görüldü. Bunlardaki şekil ve dil kusurlarının
çokluğu da onun klasik bir şair olarak kabul edilmemesine yol açtı. Hece
ölçüsüyle yazdığı koşma ve semai gibi şiirleri ise büyük ilgi topladı.
Emrah’ın şiirlerinde mahalli dil özellikleri
ve tasavvuf unsurları çok belirgindir. Fakat eserlerine dervişlikten çok,
âşıklık maceraları kaynaklık etmiştir. Şiirlerinde daha çok aşk, ayrılık,
gurbet, yaşadığı dönemden şikâyet gibi unsurlar önemli yer tutar. Tasavvufta
derinleşemeyen, terimleri birer kalıp olarak kullanan şair, kendisinin bir
mutasavvıf olduğunu iddia etmektedir. Bazı kaynaklarda Bektaşiliğe
sempatisinden de söz edilir. Taklit ve temsil gücüne sahip olduğu için daha çok
halk zümresi içinde tanındı. Bazı şiirlerinin dili ağır olmakla birlikte, bu
durum yaşadığı dönemin âşık tarzının bir özelliği olarak değerlendirildi.
Emrah’ın şiirlerinin çoğu Tokatlı Nuri
tarafından bir araya getirildi. Bu yazma eserin ilk kısmında şairin hece ve
aruz vezniyle yazdığı toplam 348 manzume, son kısmında ise Nuri’nin kendi
şiirleri yer almaktadır. Ayrıca aruzla yazdığı şiirlerinden oluşan divanı Rifai
şeyhlerinden Erzurumlu Abdülaziz tarafından elli altı sayfalık bir kitapçık
olarak Dîvan-ı Emrah adıyla bastırıldı (1913). Daha sonra Eflatun Cem
Güney, “Erzurumlu Emrah: Hayatı
Şahsiyeti Eserleri” (1928) adlı çalışmasında Emrah’ın hece vezniyle
yazdığı şiirleri topladı. 169 şiirin bulunduğu bu kitaptaki manzumelerin çoğu
Tokatlı Nuri, Gevheri, Âşık Ömer, Karacaoğlan, Ercişli Emrah gibi şairlere
aittir. Emrah’ın şiirleri üzerine Fuad Köprülü, Cahit Öztelli gibi
araştırmacılar yayım yaptılar. Bu çalışmalarda başka şairlerin eserleri ile
karıştırılan manzumeler ayrıldı ve yeni şiirleri yayımlandı.
“Hamlesiz, daha ziyade şairâne bir duruşa
benzeyen bol bir tasavvuf unsuru, bazı mahallî dil hususiyetleri onun şiirine
ancak hususi çeşni verirler. Emrah’ın eseri ancak muayyen hudutlar içinde kalan
mahallî bir zevki tatmin edebilen eserlerdendir. O da, her iki gelenekte
yetişen birçok muasırları gibi, devrinin resmi hayata getirdiği muayyen yeni
ıstılahları şiirine sokar:
‘Ordu-i mihnette, kişver-i gamda
Ben müşirim, sevda
müsteşarımdır
Berk uran sevdadır sûz-i sinemde
Bu aşkın nişan-ı iftiharımdır’
kabilinden kıt’a ve mısralarla, tıpkı yeni
moda olan bir kumaş veya kıyafet hususiyeti gibi, Mahmud II devrinin yeni
ihdasları olan kelimeler üzerinde yaptığı oyunlar hakikatte âşık tarzına büyük
bir şey ilave etmez.” ( M. Fuad Köprülü)
“Emrah’ın kabiliyeti kendi
köyünün çiçekli, çiğdemli koynunda bir güzellik zevki duyarak inkişafa başlamış ve sonra bu duygularını dile, tele getirmenin yolunu
aramıştır. Köyünden Erzurum’a gelerek
iyi bir medrese tahsili yaparak eski şiir zevkini tadıp, eski nazım tekniğini
öğrenmiştir. Erzurum’da ilim tahsili yanında o devrin bir pir’e intisab etme geleneğine uymuş, Nakşibendiye
tarikatının Hâlidiye şubesini kuran
Şeh Halid’e intisab ederek onun tasavvufi fikir ve telkinlerinden feyiz almıştır.
‘Kelâmın fehm eder eylesinler bu müseddesten
Bu feyzi almışım Emrâh bir Şeyh-i mukaddesten’
diyerek medrese, tekke
havasını koklayarak hayatını sürdürmüştür. Fakat bir süre sonra aşk
olmayınca meşk olmaz ve gurbete düşmeyince, âşık âşık olmaz felsefesinden hareket ederek
Erzurum’dan ayrılmış Anadolu’nun çeşitli
illerini dolaşarak ‘Sivas, Tokat, Kastamonu, Niğde ve Çankırı’yı gezmiştir. Emrah bir müddet Sivas’ta kalmış ömrünün
sonuna doğru Tokat ilinin Niksar ilçesine yerleşmiştir. Yapılan araştırmalar sonucu da aynı yerde 1860 yılında
vefat ettiğini ve Niksar’ın Karşıbağ Mahallesinin Tekkebayırı semtindeki mezara
defin edildiği öğrenilmektedir.
“Emrah, şiirlerini aruz
ve hece vezniyle yazmıştır. Dili çok sadedir. Zamanla şiirleri
bestekarlar tarafından bestelenmiş, koşmaları ölümünden sonra o devrin aşıkları
tarafından sazla dile getirilmiş, bunlardan bir kısmi notaya alınmıştır.” ( M. Zeki. Kurnuç)
HAKKINDA: M. Fuad Köprülü / Erzurumlu Emrah
(1924), Murat Uraz / Halk Edebiyatı Şiir ve Dil Örnekleri (1933), Eflatun Cem
Güney / Erzurumlu Emrah (1955), Ahmet Hamdi Tanpınar / 19. Asır Türk Edebiyatı
Tarihi (1956), Bursalı Mehmed Tahir / Osmanlı Müellifleri II (1972), İbrahim
Aslanoğlu / Halk Edebiyatı Seksiyonu Erzurumlu Emrah’a Dair Notlar
(Uluslararası Folklor ve Halk Edebiyatı Semineri Bildirileri 27-29 Ekim 1975),
Cahit Öztelli / Erzurumlu Emrah’a Mal Edilen Şiirler (Folklor Araştırmaları Yıllığı,
1975) - Sahte Şöhret Bir Ozan: Erzurumlu Emrah (1976), Vehbi Cem Coşkun / Emrah
Hiçbir Zaman Sahte Şöhret Değildir (Türk Folkloru Araştırmaları, 1976), Orhan
Ural / Dost Elinden Gelen Turna Erzurumlu Emrah-Hayatı Şiirleri (1976), R.
Ekrem Koçu / Emrah Erzurumlu-TDE Ansiklopedisi (1979), Hikmet Dizdaroğlu / İki
Adaş Sazşairi Ercişli Emrah-Erzurumlu Emrah (Türk Folkloru, Haziran 1980),
Pertev Naili Boratav / Folklor ve Edebiyat (c. 2, 1983), Berat Alptekin /
Erzurumlu Emrah Bibliyografyası (1986), Nurettin Albayrak / TDV İslâm
Ansiklopedisi (c. 11, 1995), İbnülemin Mahmud Kemal İnal / Son Asır Türk
Şairleri (c. 1, 1999), Saim Sakaoğlu / Erzurumlu Emrah / Büyük Türk Klasikleri
(2002), M. Zeki Kurnuç / Erzurum ve Türk Mûsikisi (2005).