Mehmet Kayalar

Kanaat Önderi, Asker, Yazar, Şair

Ölüm
01 Haziran, 1994

Asker, kanaat önderi, şair ve yazar (D. 1920, Kayalar / Yunanistan – Ö. 1 Haziran 1994, Yalova). Yüzbaşı olduğu yıllarda Bediüzzaman Said Nursî’nin öğrencileri arasına katıldı. Emekli olduktan sonra Nursî’nin Nur risalelerini yaymak ve yeni öğrenciler yetiştirmek üzere Diyarbakır’a gitti. Burada halkın da desteğiyle Dicle kıyısında, Fiskayası mevkiinde büyük bir medrese kurdu. Kurduğu medrese kısa zamanda halktan binlerce kişinin devam ettiği, Nursî’nin kitaplarının topluca okunduğu bir dergâh haline geldi. Bu çalışmalar üzerine hakkında laikliğe aykırı faaliyetlerde bulunmaktan çok sayıda dava açıldı ve bu davalarda yüzlerce kişiyle birlikte yargılandı. Mahkemelerde yaptığı savunmaları Tarık Aktekin tarafından İ’lân-ül Hak adlı bir kitapta toplandı.

Osmanlıcayı çok iyi bilen ve şairlik yönü de bulunan Kayalar, ömrünün son yıllarında Yalova’ya yerleşti. Döneminde efsanevi bir üne sahip olan Mehmet Kayalar hakkında, Fethullah Gülen ve Mustafa Sungur gibi Said Nursî’nin ünlü öğrencilerine atfedilen birçok övgü dolu söz, halk arasında yaygın olup, bunların bir bölümü çeşitli kaynaklarda da yer almıştır.

ESERLERİ:

ŞİİR: Nurdan Kıvılcımlar (1958).

SAVUNMA: İ’lân-ül Hak (Diyarbakır mahkemelerindeki savunmaları, 1963).

ARAŞTIRMA-DÜŞÜNCE: Hadis Mealler, İslâmda Uhuvvet ve İttihat (1966), Kırk Hadis - Ravzatül - İman (1970), Sırat-ın Nur (haz. Tarık Aktekin, 1963, Adana).

HAKKINDA: S. Nursî’nin Doğu İlleri Temsilcisi Yakalandı – Nurculuk Tedrisatı Yaptıkları Tesbit Edilen Mehmet Kayalar ve 8 Arkadaşı Adliyeye Sevkedildi (Demokrat İzmir, 15.01.1960), Diyarbakır’da 8 Nurcu Dün Adlyeye verildi – Bunların Arasında Saidi Nurs’nin “Doğu İlleri Temsilcisi” de Var (Cumhuriyet, 15.01.1960), İhsan Işık / TEKAA (2006).

 

KASİDE-İ İSLÂM


Ne ulvî, din için çarpan yürekler, medhe şayandır,

Gönül âyine-i devran değil, mir’ati – sübhandır.

 

Hayat iksiri gaybolmuş mariz olduysa cem’iyyet,

Terakkilerle umranı azimet rahı  Kur’andır.

 

Kopar zannetme hablüllah olan zinciri-imanı,

Ölümler bekliyen biçare iz’anın perişandır.

 

Fedayı –can edüp geçmiş hayatdan din içün ceddim,

Bu gün âgyara volkanlar saçan ferman o fermandır.

 

Fütursuz ömrünün pişinde ürpersin mehalikler,

Esir olmuş sefilâne ömür insana zindandır.

 

Ne alçak ruh taşır yardım edenler zülme, gümrahe,

Ayanen sureti ikrar eder  kelbi-beyabandır.

 

Köpekler takla atmaktan alır zevk en deni hisden,

Koşar zilletle da’vadan o da’vaya şitabandır.

 

Denaat ehli kıvransın, yürürken sende rahında,

Çevirmek isteyen yoldan acaib hizbü şeytandır.

 

Geçüp ez, çigne zulmetler dagılsın şimdi ufkundan

Köpekler ürmesin zira, bu meydan yurdu – arslandır.

 

Fedayı-can eden ölmez hüda rahında ikdamdan,

Olur hâk namı kalblerde, beka mülkünde sultandır.

 

Verir insana izzetler ne ulviyyet  düşün zira,

İşin, hissin düşüncen hakka mesneddir, nigâhbandır.

 

Ne ulvidir sadakat mayesinden yükselen kal’an,

Cihan sarılsa düşmez taş, o Bünyan öyle bünyandır.

 

Refakat eyliyor efkârına satvetli maziler,

Fezalar almıyor artık bu imkan bak ne imandır.

 

Kesilmez ruh veren İslâma satvetler saçan günler,

Baharın nefhi-surundan gelen tefhimle asandır.

 

Ölüm saçsın eşed zülmünde istikrar bulup zâlim,

Kaçarsam kahpeyim zira yolum hakdan nümâyandır.

Fakira, haykırup i’lâma gelmişsin, bilüp hakkı,

Hakikat feyzi-Kur’andan gelen ilân bu ilândır.

 

 

(İ’lân-ül Hak, 1963)

 

 

 

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör